faiz almak haram mıdır / Faiz konusunda en çok merak edilenler | Sorularla İslamiyet

Faiz Almak Haram Mıdır

faiz almak haram mıdır

Faiz neden haram? Faiz haram mı helal mi? Faiz'in haram olduğu ile ilgili ayetler ve hadisler nelerdir?

-- Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: "Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı azalmasın." (İbn Mâce, Ticâret, )

-- Nisa Suresi /

Yahudilerin zulmü sebebiyle, bir de pek çok kimseyi Allah yolundan engellemeleri, kendilerine yasaklandığı halde faizi almaları ve haksızlıkla insanların mallarını yemeleri yüzünden önceden helâl kılınan temiz ve iyi şeyleri onlara haram kıldık ve içlerinden inkâra sapanlara acı bir azap hazırladık.

Faiz neden haram? Faiz haram mı helal mi? Faiz'in haram olduğu ile ilgili ayetler ve hadisler nelerdir?

-- Faizi kaçınılması gereken helâk edici yedi husustan birisi olarak sayan Peygamberimiz (s.a.s) de en yakın akrabalarından başlamak üzere bütün toplumu faiz alıp vermekten men etmiş veVeda Hutbesi'nde insanlığa şu mesajı vermiştir: "Cahiliyeye ait her şey ayaklarımın altındadır. İyi bilin ki cahiliye dönemi faizi kesinlikle kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de amcam Abbas b. Abdülmuttalib'in faizidir." (Buhâri, Vesâyâ, , Müslim, Hac,)

-- "Malımızı nereden kazanıp nerede harcadığımız" (Tirmizî, Sıfatü'l-kıyâme, 1.)

Faiz neden haram? Faiz haram mı helal mi? Faiz'in haram olduğu ile ilgili ayetler ve hadisler nelerdir?

Cumanız mübarek olsun aziz kardeşlerim!

Okuduğum ayet-i kerime de Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz."

Sevgili Peygamberimiz de hadis-i şerifte bizleri şöyle ikaz etmektedir: "Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki sonunda malı azalmasın."

Kardeşlerim!

Kendisinden faydalandığımız her türlü nimetin asıl sahibi, yerlerin ve göklerin Mâliki Cenab-ı Hak'tır. Yüce Rabbimiz biz kullarına mülkünden ihsanda bulunmuş ve sayısız nimeti istifademize sunmuştur. Ancak bu istifade sırasında dünyada huzurumuzu kaçıracak, ahirette de azaba sürükleyecek birtakım kazanç yollarını ve yanlış uygulamaları da haram kılmıştır. Bunlardan birisi de veda hutbesinde dinlediğimizde her birimizin tüylerini diken diken eden ayağımın altında dediği, haksız yoldan, emek sarf etmeden, alın teri dökmeden kazanılan faizdir. Faiz, insanların mallarına kattıkları meşru olmayan fazlalıktır. Faiz, "Bizi aldatan, bizden değildir" buyuran Allah Resulü (s.a.s)'in getirdiği adalet, şefkat, yardımlaşma, dayanışma gibi Kurani değerleri, ahlaki değerleri görmezden gelmektir. Faiz, alın terinin mukaddes olduğunu göz ardı etmektir. Faiz, dünyada da ahirette de azabı çetin olan büyük bir günahtır.

Aziz Kardeşlerim!

Faiz haramdır; çünkü İslam'ın hukuk ve ahlâk sisteminin temelinde yer alan "Hak" kavramına aykırıdır. Faiz kul hakkını hiçe sayarak, insanları kolaylıkla aldatmanın yolunu açar. Kazanıyorum zannederken aslında kaybeden bireyi ve birbirine güvenini yitiren toplumu felakete sürükler. Faiz yalnızca malın değil, hayatın da bereketini kaçırır.

Kardeşlerim!

Nice iflaslar, intiharlar, dağılan aileler, heba olan ömürler faizin birer neticesidir. Yüce Allah çalışıp çabalamadan haksız yoldan kazanç sağlayanların ibretlik âkıbetini bizlere şöyle haber vermektedir: "Faiz yiyenler, kabirlerinden şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu durum onların 'Alışveriş de faiz gibidir' demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır…"

Aziz Müminler!

Elbette alışveriş faizle aynı olamaz! Çünkü alışverişte gayret, zahmet, risk ve emek vardır. Helal yoldan nafaka temin etme ve hayatını idame ettirme çabası vardır. Faiz ise, insanları zahmetsiz yoldan para kazanmaya sevk eder, tembelleştirir, duyarsızlaştırır. Nitekim Rabbimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: "Allah, faizden elde edilen malı mahveder. Sadakaları ise artırır, bereketlendirir. Allah hiçbir günahkâr nankörü sevmez."

Kardeşlerim!

Faizi kaçınılması gereken helâk edici yedi husustan birisi olarak sayan Peygamberimiz (s.a.s) de en yakın akrabalarından başlamak üzere bütün toplumu faiz alıp vermekten men etmiş ve Veda Hutbesi'nde insanlığa şu mesajı vermiştir: "Cahiliyeye ait her şey ayaklarımın altındadır. İnsanlar iyi bilin ki cahiliye dönemi faizi kesinlikle kaldırılmıştır. İlk kaldırdığım faiz de amcam Abbas b. Abdülmuttalib'in faizidir."

Kardeşlerim!

Zengin, faiz yoluyla haksız yere malını katlarken, zayıf ve muhtacın sırtındaki kambur her geçen gün artar. Mal, mülk ve itibar hırsıyla bencilleşenler, görünüşte insanlar nezdinde zenginleşmekte ise de aslında ahlâkî yönden fakirleşmekte ve Cenab-ı Hak katında değer kaybetmektedir. Küçük menfaatler uğruna dünya ve âhiret hayatı tehlikeye girmektedir.

Kardeşlerim!

Bu dünya fanidir ve bir imtihan yeridir. Ebedi olan ise ahiret yurdudur. İlâhî huzura çıktığımız zaman "Malımızı nereden kazanıp nerede harcadığımız" elbette sorulacaktır. Öyleyse geliniz, başta faiz olmak üzere her türlü haksız ve haram kazançtan sakınalım. Küçük büyük her türlü faiz içeren ticari uygulamalardan vazgeçelim. Faizin neslimizi, toplumumuzu ve geleceğimizi mahvetmesine fırsat vermeyelim. Hayatın her alanında olduğu gibi ticarette de ahlâkımızı muhafaza edelim. Haram kazançtan kendimizi ve ailemizi, çocuklarımızı koruyalım. Unutmayalım ki faiz kişiyi ancak Allah'ın gazabına, büyük bir hüsrana ve iki cihanda pişmanlığa götürür.

Faiz neden haram? Faiz haram mı helal mi? Faiz'in haram olduğu ile ilgili ayetler ve hadisler nelerdir?

İslam'a göre faizin her çeşidi haramdır (Bakara, 2/; Buhari, Libas, 96; Müslim, Müsâkât , ). Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak veya vermek caiz değildir.

Bununla birlikte faizle borçlanan kimse faizli kredi kullanarak menkul veya gayrimenkul bir mal satın aldığında, sorumluluk bu malı satanda değil faizli kredi kullanarak satın alandadır. Bu bakımdan bir kişinin, malını faizli kredi kullanarak satın almak isteyen kişiye satmasında bir sakınca bulunmamaktadır.

İslam, kişilerin meşru işlerle uğraşmalarını ve geçimlerini helal yoldan temin etmelerini emreder ve her türlü faizi kesin olarak haram kılar (Âl-i İmrân, 3/; Nisâ, 4/). Şahıslar veya kurumlarla yapılacak faizli kredi işlemleri de bu kapsamdadır. Bu itibarla haram olan bir işlemi yapmak caiz olmadığı gibi ona aracılık yapmak ve destek olmak da caiz değildir (Mevsili, el-İhtiyar, II, ). Nitekim konuyla ilgili olarak Hz. Peygamber (s.a.s.); faizi yiyene, yedirene, yazana ve buna şahitlik edenlere lânet etmiş ve hepsinin (günahta) eşit olduğunu bildirmiştir (Müslim, Müsâkât, ). Dolayısıyla faizli kredi alacak bir kişinin borcuna kefil olmak veya aracılık yapmak caiz değildir.

Bankaların, belirlenen vade sonunda kendilerine yatırılan paraya belli bir oranda fazlalık/faiz vermek üzere açtığı hesaplara "vadeli mevduat hesabı" denir.

Müslümanlar faizli mevduata bilerek ve isteyerek para yatırmamalıdırlar. Çünkü bu tür mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır. Söz konusu faiz oranlarının enflasyonun altında ya da üstünde olması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz. Bu itibarla bankaların vadeli mevduat hesaplarına para yatırmak caiz değildir.

Bununla birlikte vadeli mevduat hesaplarından bir fazlalık herhangi bir şekilde elde edilmiş ise, kişinin bu gelirleri kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu yakınları için kullanması caiz olmayıp sevap beklemeksizin ihtiyaç sahiplerine vermesi gerekir.

Dini bilgilerFaizDiniGündemGüncelHaberler

Bankaların verdiği faiz Kur&#;an&#;da belirtilen faizle aynı mıdır? Faiz alan birisinin yemeğini yemenin bir sakıncası var mıdır?

Değerli kardeşimiz,

Cevap 1:

Evet, bugün bankaların verdiği faiz Kur'an'ın ve islamın yasakladığı faizdir.

İslam'dan önce faiz, Araplar arasında son derece yaygındı. Mekke'de, Taif'te, Medine’de faizcilik yaparak çalışmadan kazanan, halkın sırtından geçinen -bugünkü ifadeyle-bankerler vardı. Bunlar, belirli süre sonunda verdikleri ana paraya ilave olarak belli bir fazlalığı da almak üzere ihtiyaç sahiplerine borç verirlerdi. Borçlu o belirli süre sonunda borcunu ödeyemezse vade uzatılır, buna karşılık faiz miktarı da artırılırdı. Böylece borçlu çoğu zaman aldığının kat kat fazlasını ödemek zorunda kalırdı. Bu uygulama o derece yerleşmiş ve kökleşmişti ki, Kur'an’ın da ifade buyurduğu gibi, “alışveriş de faiz gibidir” (Bakara, 2/) deniliyor; faiz de tıpkı alışveriş gibi meşru sayılıyordu.

Bu sebepledir ki başta peygamberler olmak üzere bütün ıslahatçılar, insanları faiz gibi kökleşmiş âdet ve inançlarından vazgeçirmek için tedriç metoduna başvurmuşlardır.

Hz. Aişe validemizin şu sözleri bu gerçeği apaçık ortaya koymaktadır:

“Kur'an-ı Kerim'in mufassal surelerinden ilk nazil olanları, cennet cehennem gibi konuların anlatılmış olduğu surelerdir. İnsanların kalpleri ısınıp İslam’ın emir ve yasaklarını takibe başlayınca, helal ve haramla ilgili hükümler inmiştir. Eğer 'içki içmeyiniz, zina yapmayınız.' gibi emirler, ilk inen hükümler olsaydı, mutlaka 'İçkiyi ve zinayı asla terketmeyiz.' derlerdi.”

Bu sebepledir ki İslam'da içki, kumar, faiz gibi kökleşmiş âdet ve uygulamalar birden yasaklanmamış; bunların haram kılınmasında, tedriç yolu takip edilmiştir. İçkinin yasaklanması üç safhada gerçekleştiği gibi, faizin haram kılınması da dört safhada gerçekleşmiştir.

Bu konuda ilk inen hüküm Rum suresinin ayetidir. Mekke devrinde nazil olmuştur.

“İnsanların malları içinde artsın diye verdiğiniz herhangi bir faiz, Allah katında artmaz. Fakat Allah rızasını dileyerek verdiğiniz herhangi bir sadaka böyle değildir. İşte onlar sevaplarını kat kat artıranlardır.”

Bu ayet-i kerimede faiz yasaklanmamış, fakat faiz kazancında bereket olmayacağı beyan edilmiştir.

Medine devrinde nazil olan Nisa suresinin ayetlerinde ise şöyle buyurulmuştur:

“Yahudilerin haksız davranışları, çoklarını Allah yolundan çevirmeleri, kendilerine yasaklandığı hâlde faiz almaları ve insanların mallarını haksızlıkla yemelerinden dolayı, kendilerine helal kılınmış olan temiz şeyleri onlara haram kıldık. Onlardan inkâr edenlere elem verici bir azap hazırladık.”

Bu ayetlerde faizin Müslümanlara yasaklandığına dair açık bir hüküm olmamakla beraber, Yahudilerin kendilerine haram kılındığı halde faiz aldıkları, böylece ilahi azabı hak ettikleri beyan edilmiştir. Bu ifade ile, faiz almanın son derece kötü ve uzak kalınması gereken bir iş olduğuna işaret olunmuştur.

Faizin Müslümanlara ilk haram kılınışı, Âl-i İmran suresinin ayeti ile olmuştur:

“Ey iman edenler, faizi kat kat alarak yemeyiniz. Allah'tan sakının ki başarıya ulaşasınız.”

Bu ayetle, o devirde en çok uygulanan ve fakiri en çok ezen fahiş riba, yani bileşik faiz yasaklanmıştır. Basit faizin haram olduğu hakkında henüz kesin bir hüküm inmemiştir. Bu, tıpkı içkinin içilmesinin haram kılınmayıp "sarhoş hâlde namaza yaklaşılmasının yasaklanması" safhasına benzemektedir. İslam önce, fakirin belini iyice kıran kat kat faiz şeklini yasaklamış oluyordu.

Daha sonra nazil olan Bakara suresinin ayetleriyle her türlü faiz kesinlikle haram kılınacaktır. Faizi kesinlikle yasaklayan bu ayetlerin mealleri şöyledir:

“Faiz yiyenler, mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların 'Alışveriş de faiz gibidir.' demelerindendir. Oysa, Allah alışverişi helal, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Rabbından bir öğüt gelir de faizcilikten vaz geçerse, geçmişi, kendisinedir, onun işi (bağışlanması) Allah'a aittir. Kim de faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktir ve orada ebedi kalacaklardır.”

“Allah, faiz kazancını eksiltir, sadakaları ise bereketlendirir. Allah nankörlük eden hiçbir günahkârı sevmez.”

“İnanıp yararlı işler işleyenlerin, namaz kılıp, zekat verenlerin Rabları katında ecir ve mükafatları vardır. Onlar için hiçbir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de.”

“Ey inananlar, Allah'tan korkun; eğer inanıyorsanız, faizden arta kalan kısmı bırakın. Şayet böyle yapmayacak olursanız, bunun Allah ve Rasulüne karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer tövbe eder de (faizden vazgeçerseniz) sermayeleriniz sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olursunuz.”

“Borçlu darda ise, eli genişleyinceye kadar, ona mühlet verin. Eğer bağışlarsanız, bilesiniz bu sizin için ne kadar hayırlıdır.”

“Allah'a döndürüleceğiniz ve sonra haksızlığa uğramadan herkesin kazancının eksiksiz kendisine verileceği günden korkunuz.”

Faizle ilgili en son nazil olan ayetler bunlardır ve bu ayetlerle her türlü faiz kesinlikle haram kılınmıştır. Hz. Ömer (r.a.):“Faiz ayeti en son inen ayetlerdendir. Resulullah (a.s.m.) Bunu yeterince açıklamadan vefat etti. Bu sebeple faizi ve faiz şüphesi olan şeyleri bırakınız.” demiştir.

Bunun içindir ki:

“ Kim şüpheli şeylerden kaçınırsa dinini ve ırzını korumuş olur; kim de şüpheli şeylere dalarsa sonunda harama düşer”[Buharî, İman 39, Büyû 2; Müslim, Müsakat , (); Ebu Davud, Büyû 3, (, ); Tirmizî, Büyû 1, (); Nesâî, Büyû 2, (7, )] 

“Sana şüphe vereni bırak, şüphe vermeyeni yap.”(Buharî, Büyü 3; Tirmizî, Kıyâme 60)

 hadis-i şerifleri gereğince, şüpheli şeylerden kaçınmak mendup sayıldığı ve takva işi kabul edildiği hâlde, faiz şüphesinden kaçmak İslam alimlerince vacip sayılmıştır.

Faizcilik, bu bakımdan en büyük günahlardandır. Kur'an-ı kerim'de faizcilik Allah ve resulüne karşı savaş olarak nitelenmiş, hiç bir haram için böylesine tehditkar bir ifade kullanılmamıştır. Nitekim Resulullah efendimiz de (s.a.v.) Toplumu helakete sürükleyen ve mutlaka kaçınılması gereken günahların arasında faizi de saymıştır.

Peygamber efendimiz, faiz yiyenlerin ahiretteki acıklı halini şu şekilde anlatmıştır: “miraç gecesi, bir insan topluluğuna rastladım. Bunların mideleri, dışarıdan bakıldığında içi görülen ve yılanlarla dolu olan bir eve benziyordu. -bunlar kim? Diye sordum. Cibril: -bunlar faiz yiyenlerdir, diye cevap verdi.”

Yine hadis-i şeriflerde, “peygamber efendimizin faizi alana, verene, faiz senedi yazana ve iki tarafın şahitlerine lanet ettiği” de bildirilmektedir.

Cevap 2:

Babanın çocuklarına bakması mecburi olduğundan, haram kazancın sorumluluğu babaya aittir. Bu sebeple hanım ve çocuklara haram kazançtan gelen günah babanındır.

Çocukların, akıl baliğ olduktan sonra takip edecekleri yol şöyledir:

- Babası haram kazanan kişinin yapacağı ilk iş, babasını haramdan uzaklaştırıp helâl yolla geçinmeye zorlamaktır.

- Şayet tesiri olmuyor, babası haram kazançta ısrar ediyorsa, bu defa şahsına âit malı varsa o maldan kendi rızkını temin etmek ve haram malından yememeye gayret etmektir.

- Şahsına âit malı yoksa, babasının getirdiğinden ancak ihtiyaç kadarıyla iktifa edebilir. İhtiyaç dışındakileri kullanmamaya gayret gösterir.

- Şayet eve getirilen şeyler bizzat haramın kendisi olursa, bunu hiçbir suretle kullanamaz. Meselâ, yenecek madde, yahut giyilecek elbise bizzat çalınmış, gasbedilmişse bunları kullanamaz. Çünkü bunlar haramın bizzat kendisidir. Haramla alınarak değiştirilmiş şeyler değildir.

Meyhane, kumarhane işletmek, müstehcen neşriyat yapmak, dinin haram kıldığı kötülüklerin helâl olduğunu iddia eden kitaplar yazıp yaymak,.. gibi kazançlar bu cümledendir.

Bu açıklamalar, kazancın tamamen haram yollarla elde edilmesi durumundadır.

Ancak önemli bir husus şudur:

Babanın haram kazanç dışında ayrıca helal kazancı da varsa, bu durumda onun malından yemek ve harcamak caizdir. Biz kazancın helal olan kısmından yediğimizi ve harcadığımızı düşünürüz. O zaman herhangi bir sıkıntı da olmaz. Yemek ve harcamak helaldir. Diğer taraftan babanın çalıştığı yer başka helal işler de yapıyorsa, bu durumda kazancın içine helal mal girdiğinden, onun malından yemek içmek ve harcamak da helal olur.

Meşru ve helâl dairede rızkını temin etmek, herkesin tabiî bir hakkı ve vazifesidir. Dinimiz, kendi geçimi ve çoluk çocuğunun maişeti için geçen çalışma zamanını ibâdet saymıştır. Bu vesileyle kazanç yollarından meşru olanları belirlediği ve teşvik ettiği gibi, gayrimeşru ve haksız kazancı da yasaklamıştır.

Bilindiği gibi, sanat, ticaret, ziraat gibi geçim yolları akla gelen ilk kazanç vesileleridir. Faiz, rüşvet, karaborsacılık gibi yollar ise gayrimeşrudur ve haramdır.

Helâlle haram arasındaki mesafenin daraldığı, istikametli bir hayatın güçleştiği zamanımızda, mü’minin çok dikkatli ve titiz hareket etmesi lâzımdır. İlâhî bir emanet olan midesine haram ve şüpheli lokmanın girmemesine âzamî ölçüde dikkat gösterilmesi gerekmektedir. İnsanı harama çağıranların çok ve çeşitli olması, helâle ve kanaate davet edenlerin de o nisbette az olması zamanımızın bir fitnesidir.

Çevrenin tesirinde kalarak veya hırs aldatmacasıyla tadılan haram lokma bir sefere bağlı kalmamaktadır. Bazan düşülen hatâya bahane uydurulup, teviller yapılabilmektedir. Zamanla haramla iç içe kalınabilmektedir.

Mü’minleri dikkate sevk eden, onların imânlı hayatlarının devamını isteyen şu hadis-i şerif mânidardır:

Cennetle müjdelenen Sa’d bin Ebi Vakkas’ın,

“Ya Resulallah, dualarımın kabul olması için bana dua et.” demesine mukabil, Resul-i Ekrem (a.s.m.) Efendimiz şöyle buyururlar:

“Yediklerin helâlden olsun. Helâl yiyenin duası makbuldür. Allah’a yemin ederim ki, kişinin haram lokma yediğinde kırk gün duası kabul olmaz. Eti, haksız yoldan ve faizden meydana gelen kimseye ateş daha lâyıktır.”(Muhtasar İbni Kesir, I/)

Hal böyle olunca, dünya ve âhiret saadetimizi gölgeleyen gayrimeşru vasıtalara tevessül etmemek, dualarımızda da Allah’tan daima helâl rızık talep etmek durumundayız. İnsanın kendi şahsında gösterdiği bu dikkat, hiç şüphesiz, çevresine de tesir edecektir. İstikametli yaşayışı örnek alınacaktır. Diğer taraftan, bu dikkat neticesinde mü’min, dost ve yakınlarıyla olan münasebetlerinde zor duruma düşmeyecektir. Tutum ve davranışları yadırganmayıp, aksine takdir de edilecektir.

Kendi aile hayatımızda riayet ettiğimiz esaslara, herhangi bir şekilde meydana gelen ziyafet, davet ve dost meclislerinde de medenî münasebetler içinde uymamız bizi rahatlatacak ve huzurumuzu kaçırmayacaktır.

Harama teşvik eden, tatlı gösteren vesileler çoktur. Başta şeytan ve nefsimiz bizi o yola sürüklemeye çalışır. Bazan geçim sıkıntısı ve ailevî sebepler harama bulaşmaya sebep olabilir. Bazı durumlarda da harama kendimiz girmediğimiz ve çekindiğimiz halde, bir yakınımız vasıtasıyla harama bulaşmamız söz konusu olabilir. Bu, bir davete icabet etme şeklinde olabildiği gibi, hediye ve miras halinde de olabilir.

Bir yakınımız ve dostumuz tarafından yapılan davete icabet etmek sünnet, bazı hallerde de vaciptir. Aynı şekilde, takdim edilen hediye ve ikramları da reddetmemek dinî ve insanî bir vazifedir. Ancak bu gibi hallerde, veren kimsenin kazancının helâl ve haram olması cihetini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Hiç bir şekilde araştırmadan, incelemeden kabul edilmesi halinde, veren kadar alana da sorumlu duruma düşer.

Bu bakımdan büyük günahları apaçık işleyen ve yaptıklarından bir pişmanlık duymayan fâsık kimselerin davetine icabet etmemek lâzımdır. Kazancının çoğu haramdan meydana gelen, faiz, rüşvet gibi gayrimeşru yollardan kazanan kimsenin ikram ve davetine gitmek, hediyesini kabul etmek, haram yemek olacağından, kabul etmekten kaçınmak gerekir.

Eğer hazırlanan yemek, helâl bir mirastan ve borçtan alınarak hazırlanmışsa, bu takdirde yenilmesinde bir mahzur görülmemektedir. Bu meselede davet sahibinin kazancının helâl ve haram olması ekseriyete göredir. Yani maişetinin çoğunluğu haram yoldan temin edilmişse haram hükmündedir. Eğer helâl galipse, o zaman helâl hükmüne geçer, helâl kısmından istifade edilmiş olunur.

Fakat Hanbelî mezhebine göre, kazancında hem helâl, hem de haram bulunan kimsenin davetine icabet mekruh görülmektedir. Ravda isimli fıkıh kitabında yer verilen bir rivayete göre, “fâsıkın davetine icabet edilir” denilmektedir.

Fakat bütün bunlarla birlikte, mezhep imamlarının ve müçtehidlerin ittifakı, ekserîsi haram olan bir kazançtan istifade edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.(Fetâvâ-yı Hindiyye, V/)

Miras hususunda da durum değişik değildir. Miras bırakan kimse, o malı haramdan kazanmış, faiz, rüşvet, gasp ve karaborsacılık gibi yollardan temin etmişse, mirasçısı o malı yiyemez. Eğer o mal gaspedilmiş, haksız yere bazılarından alınmışsa, sahiplerine iade edilmesi gerekir. Eğer bilmiyorsa, bir hayır kurumuna hibe edilir. Eğer mirasçıya düşen malın haramdan geldiği söyleniyor, fakat nereden ve ne şekilde olduğu kesin delilleriyle bilinmiyorsa, bu durumda mirasçı onu yiyebilir. Fakat takvaya en uygun olanı, o malı sahibi niyetine sadaka olarak vermektir. (Reddü’l-Muhtar, IV/)

Haram yoldan kazanç temin eden bir kimseden gelen hediyeyi geri göndermek ve iade etmek mümkün olmuyorsa, bu gibi halde de onu kendi istifademiz dışında bir hayır kuruluşuna vermemiz gerekir.

Bu dinî hükümleri tatbik ederken veya icra safhasına koyarken medenî ve insanî münasebetleri de bütün bütün kesmemeye, muhatabı rencide etmemeye dikkat gösterilmelidir.

Gayrimeşru kazanç sahibi kimsenin davetini ve ikramını kabul etmemekte esas nokta, o kişiyi öyle bir kazançtan vazgeçirmek olmalıdır.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Faiz neden haramdır

Faiz neden günah

– Yâ Resûlallah! Bu yedi şey nedir? diye sordular. Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu:

Neden haramdır faiz

Kur’an’da sekiz yerde geçen ribâ kelimesi bu örfî anlamında kullanılmış, hadislerde de ribâ kavramına yeni bir boyut getirilerek literatürdeki vade faizi - fazlalık faizi (ribe’n-nesîe - ribe’l-fadl) veya borç faizi - alışveriş faizi (ribe’d-deyn - ribe’l-bey‘) şeklindeki ayırım ve adlandırmalara zemin hazırlanmıştır.

2. Alışveriş Faizi. Bu kavramla, Hz. Peygamber’in büyük ölçüde aynî mübadele ekonomisini asgariye indirmek amacını güttüğü anlaşılmaktadır. Hadislerde aynî mübadeleye getirilen sınır ve ince ölçüler Resûl-i Ekrem’in para ekonomisini tercih ettiğini ortaya koymaktadır. Bu ekonomiye verilen önem vadeli satışlarda kendini daha fazla göstermektedir. Malların birbirleriyle vadeli satışına hiçbir şekilde izin verilmediği halde satışın para mukabilinde yapılmasına iznin verilmiş olması mallara karşı paraya tanınan bir imtiyaz olarak görülebilir. Öte yandan paraların kendi aralarındaki vadeli işlemlerine de izin verilmemiştir. Çünkü vadeli bir para mübadelesinde vade sebebiyle iki bedel arasında meydana gelebilecek değer farklılaşması ve eşitsizlik, aslında metre ve kilo gibi bir değer ölçüsü olan paranın bu fonksiyonunu kaybetmesi mânasına gelir. Aynı paranın vade yüzünden bugünkü değeriyle yarınki değeri eşit olmayacaktır. Bu durum günümüzde fiyat artışlarının da bir sebebini açıklamaktadır. Çünkü bugünkü liranın yarınki liraya eş tutulması, bugünden yarına mal ve hizmet üretiminde % 10’luk artış olmadığı takdirde fiyatlarda % 10’luk bir artış olması anlamına gelir.

9 Parasını faize vermez, Suçsuza karşı rüşvet almaz. Böyle yaşayan asla sarsılmayacak.

Tasarrufun fedakârlığı ve aynı zamanda paranın sağlayacağı tatminden vazgeçmeyi gerektirdiği tezini ilk olarak ortaya atan Nassau Senior’ün görüşü, zenginlerin en küçük bir sıkıntıya katlanmadan tasarrufta bulundukları gerekçesiyle birçok tenkide mâruz kaldı (Schumpeter, s. ). Bu sebeple Alfred Marshal, “fedakârlık” veya “el çekme” yerine “bekleme” ifadesini koydu. Marshal’a göre tasarruf eden bugünkü tüketimi gelecek bir güne ertelemiştir. Bunun için bir özendiriciye ihtiyaç vardır, bu da faizdir. J. M. Lauderdale tarafından geliştirilen sermayenin prodüktivitesi teorisi verimliliğe sermayenin tabii bir sonucu olarak bakar. Sermaye emek yerine ikame edilebilmektedir. Bu ikame olayı sermayenin de emek gibi değer ürettiğinin ispatıdır. Faiz kredi kullanımıyla elde edilen değer artışının karşılığıdır. Öyleyse faiz vardır, çünkü sermaye üretim artışına yol açmaktadır. Böhm Bawerk’e göre ise insanlar genellikle günlük ihtiyaçlarını ön planda tutar ve geleceği küçümserler. Önemli olan bugünün ihtiyacı ve bugünün fırsatı olduğundan elde bulunan para, yarın ele geçeceği umulandan daha büyük değer taşır. Gelecekteki liradan bugünkü lira daha kıymetlidir. Şu halde bugünün hazır parası ile yarının belirsiz parası arasında bir acyo vardır ve bir zaman tercihi söz konusudur. Bugünkü malların ileriki mallarla mübadele edilebilmesi için bu acyo farkının kaldırılması gerekir. İşte faiz bu farkı ortadan kaldırmaya yaramaktadır.

Enflasyondan dolayı paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın telâfi edilmesi, özellikle vadeli borç ilişkisinde paranın enflasyona karşı değerinin korunması ve bunu sağlayacak birtakım yöntemlerin geliştirilmesi İslâm’ın hukukî işlemlerde gözettiği denge, açıklık ve hakkaniyet ilkesinin de gereğidir. Çağımızda birçok müslüman araştırmacı, enflasyonun yol açtığı değer kaybını önleyici ve paranın reel değerini koruyucu tedbirleri faiz yasağının dışında mütalaa etmektedir. Ancak paranın enflasyona karşı değerinin korunması gibi bir kaygı faizin kural olarak câiz görülmesinin gerekçesi olmamalı ve enflasyon karşısında alınacak tedbirlerde paranın değerini koruma amacı hâkim kılınıp değişmez bir oran söz konusu edilmemelidir. Bununla birlikte enflasyonun önemli sebeplerinden birini faizin teşkil ettiği, bu yüzden vadeli para borçlarında enflasyon oranına endeksli bir arttırımın en azından faiz şüphesi taşıyacağı da belirtilmelidir.

O zât tekrar: “–O hâlde, bana ne yapmamı emredersin?” dediğinde Abdullah -radıyallâhu anh- şöyle cevap verdi:

Allah faizi tüketir, sadakaları ise arttırır ve Allah hiçbir inkârcı günahkârı sevmez.

Maneki deposit bonus code

Bu yüzden dinimiz faizi başkasının malını haksız yere almak olarak tanımlamış ve haram kılmıştır. Müslüman başka birisinin malını ancak bir mal veya iş karşılığında alabilir. Hiçbir ekonomik değeri olmayan vade: zamandan dolayı bir kişinin parasını almak onu karşılıksız almak demektir.

-Şayet (faizli işlemleri) bırakmadıysanız (o hâlde) Allah’a ve Resûl’üne savaş ilan edin! Şayet tevbe ederseniz mallarınızın (faiz bulaşmamış) ana sermayesi size aittir. Zulmetmez ve zulme de uğramazsınız. (2/Bakara )

Haramdır neden faiz

Evini kiraya vermekle paranı kiraya vermek arasındaki fark nedir?İslama göre kazancını önceden bildiğimiz için faiz harammış.İyide kira parası da funduszeue.info olmadığı için haram deniyor,asıl riskli şeyler haram olmalı değil mi?Hem katılım bankacılığında kar payı var da neden zarar payı yok?Kar payı da bilinmiyor mu?En azından kar edileceği bilinmiyor mu?

Tod tek mac satin al

Dikkat edilecek olursa Böhm Bawerk, kendisinden on üç asır önce Hz. Peygamber’in işaret ettiği bir gerçeğe temas etmektedir. Resûl-i Ekrem, bir mal veya paranın kendi cinsinden bir mal veya para ile aynı miktarda bile olsa vadeli satışını faiz olacağı gerekçesiyle yasaklamıştır (Buhârî, “Büyûʿ”, 76; Müslim, “Müsâḳāt”, 75). Böhm Bawerk’in bu tesbiti, hatalı yönlerine rağmen Hz. Peygamber’in araya zaman unsurunun girmesi sebebiyle vadeli mübadelelerin faiz ihtiva ettiğine dair beyanlarını teyit etmektedir. Ancak Böhm Bawerk, bu değer farklılaşmasının ne yönde tecelli edeceği kesin olarak bilinmemesine rağmen bunu, sermaye sahibinin sabit bir fiyatla (faiz) ödüllendirilmesi gerektiği şeklinde değerlendirip tercihini tek taraflı olarak kullanmış, borçlunun karşılaşabileceği durumları hesaba katmamıştır. Hz. Peygamber ise para ve mal piyasalarının değişkenliği sebebiyle, vadeden doğan değer farklılaşması her iki yönde tecelli edebileceği ve bunu önceden kestirmek mümkün olmadığı için, iki tarafın da hakkını korumak amacıyla kendi cinslerinden vadeli para ve mal mübadelelerini yasaklamıştır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem  Efendimiz “Vedâ Hutbesi”ni îrâd ederken şöyle buyurmuştur:

Faiz haramdır neden

A. S. Mikailu, “On the Prohibition of Riba (Interest) and Its Implications for Optimum Economic Performance”, HI, XII/1 (), s.

Vadenin önemi, iki bedel arasında ortaya çıkabilecek değer farklılaşmasının eşitsizliğe zemin teşkil etmesinden kaynaklanmaktadır. Bir yandan mal ve para piyasalarında meydana gelen yükselme ve düşmeler, öte yandan alacaklının vade içinde parasını veya malını kullanma imkânından mahrum kalması sebebiyle karşılaşabileceği fırsat kaybı, yahut borçlanılan para veya mal biriminin âni değer kazanmasıyla borçlunun yükünün ağırlaşması bu farklılaşma ve eşitsizliğin önemli faktörleridir. Şu halde en önemli belirsizlik, dolayısıyla anlaşmazlık kaynağını teşkil eden vade veresiye mübadelelerde faizin temel illeti olmalıdır.

Takas ekonomisinde kişi ürettiği malın ihtiyacından fazla olan kısmını ihtiyaç duyduğu başka bir malla değişir. Çok büyük zorlukları olmasına rağmen takasta üretimle tüketim arasında denge vardır. Para devreye girdiği zaman ise faaliyet ikiye bölünmektedir: Malı para karşılığında satma ve eldeki para ile başka mal satın alma. Bu husus, parayı elde tutanlara bir müddet risksiz ve maliyetsiz seçim yapma imkânı verir. Böylece mübadele faaliyeti kesilmekte ve paranın bu fonksiyonu eksik bırakılmaktadır. Ayrıca üreterek sattığı mallar karşılığında elde ettiği parayı başkalarının mallarını satın almada kullanmayan ve onu biriktiren kişi topluma zarar vermektedir; zira üretimle tüketim arasındaki denge ve ekonominin tabii akışı bozulmaktadır. Dolayısıyla takas ekonomisinin zorlukları ile disiplinsiz bir para ekonomisinin problemleri karşısında İslâm yine itidali seçmiş, disiplinli bir para ve mal piyasasını amaçlamıştır.

Faiz haramdır neden

İşte bu nitelikleri taşımayan ve malı teslim güçlüğü doğurabilecek bazıbozuk selem çeşitleri hadislerde “faiz” olarak nitelendirilmiştir. İbn Abbas (funduszeue.infoüma)’dan Nebi (s.a)’in şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Gebe olan devenin, dişi doğacak olan yavrusunun yavrusunu, ceninini satmakta faiz vardır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, ; Bu hadisin Kütüb-i Sitte’deki meşhur rivayetlerinde “faiz” ifadesi yer almamış, böyle bir satışın yasaklandığı bildirilmekle yetinilmiştir.)

Buhârî, “Büyûʿ”, , , “Ṭalâḳ”, 51, “Libâs”, 86, 89, “Menâḳıbü’l-enṣâr”,

Neden faiz haramdır

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Faiz yiyenler, faizin helâl olduğunu söyleyenler bunu bir iddiaya ve inanca dayandırıyorlar: “Alım satım da ancak faiz gibidir” yani faiz de satım akdi gibi meşru sayılmalıdır. Günümüz iktisatçılarının da bir kısmı “Kâr teşebbüsün ve ticaretin, ücret emeğin, faiz sermayenin rantıdır” diyerek aynı inanç ve iddiayı tekrarlamış oluyorlar. Eskiden yeniye faizi savunanlara göre bir elbiseyi ona alıp on bire satmak nasıl câizse on lirayı on bir lira karşılığında peşin satmak da öyle câiz olmalıdır. Kezâ peşin fiyatı on lira olan bir elbiseyi bir ay vade ile on bir liraya satmak nasıl câiz oluyorsa, on lirayı bir ay vadeyle on bir liraya satmak da öyle câiz olmalıdır. Bu işlemler arasında akla göre bir fark yoktur. Karşılıklı rızâ vardır, ayrıca insanlar buna muhtaçtır. Çünkü bir kimse cebinde parası olmadığı halde bir şeye şiddetle muhtaç olabilir. Eğer bu parayı faizle alamazsa ihtiyaç içinde kalır. Halbuki faiz vererek de olsa parayı bulur, ihtiyacını giderirse ileride elde edeceği parayla borcunun aslını ve faizini öder; faiz ödemeyi ihtiyaç içinde kalmaya ve bunun vereceği zarara tercih eder.

Neden faiz haramdır

Üniversiteler Mah. Dumlupınar Blv. No: /A Çankaya/ANKARA +90() 70 00 e-Tebligat:

“Biz, faize düsme korkusu ile on helalden dokuzunu terk ettik.” (Ali el-Müttakî, IV, /)

Faizle İlgili Milletlerarası Kararlar. Banka faizleriyle ilgili olarak yılında Kahire’de toplanan ve İslâm hukukçularıyla birlikte diğer hukukçu, iktisatçı ve mütefekkirlerin de katıldığı II. İslâm Araştırmaları Kongresi’nde, ödünç türleri üzerine tahakkuk ettirilen her çeşit faizin haram olduğu ve bu konuda tüketim kredisiyle üretim kredisi arasında bir fark bulunmadığı gibi faizin azıyla çoğu arasında da fark olmadığı, faizli kredinin her çeşidinin Kur’an ve Sünnet’in yasakladığı haram kapsamına girdiği, ihtiyaç ve zaruretin faiz almayı câiz kılmayacağı, aynı şekilde faizli kredi almanın da haram olduğu ve bunu ancak zaruret halinin câiz kılabileceği, faizle ilgili olmadıkça câri hesap, çek bozdurma, kredi mektubu gibi işlemlerin câiz olup bunlardan alınan komisyonun faiz sayılmayacağı, vadeli hesapların, açılan faizli kredilerin ve faiz karşılığında verilen diğer kredi türlerinin haram olduğuna karar verilmiştir.

Casino online khmer

Ticaret emeğe değil RİSKE dayanır. Ve Faiz Ticaretin olmazsa olmazıdır.Şimdi ne yapıyorlar faiz yerine kar ortaklığı! İsim değişiyor bal gibide faizdir.

Bilâl-i Habeşî radıyallahu anh, Allah Rasûlüʼne güzel bir hurma götürür. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ;

Neden faiz haramdır

Yukarıda faizin haram kılınmasının hikmeti açıklanırken bu farka da bir başka açıdan ışık tutulmuştur.

Demek ki faiz konusunda son derece hassas davranarak şüpheli şeylerden bile uzak durmak îcâb eder. Nitekim Hz. Ömer şöyle der:

Faiz neden haramdır

Bu duruma gelen bir toplumda insanlar o hâle gelecektir ki, helâl-haram kaygısı bile taşımayacaklardır. Çünkü rûhları ve kalpleri tamamen iflâs etmiş olacaktır. Resûlullah şöyle buyurur:

Burada Hz. Ömer’in maksadı, faizin en son haram kılınan ahkâm arasında bulunduğunu ve bu konuda nesih (hükmün değişmesi) gibi bir şeyin mevzubahis olmadığını ifade etmektir. Yani faizin haramlığı kesindir, bu sebeple ondan korunmak için âzamî derecede gayret sarfetmek, hatta şüpheli şeyleri bile terk etmek îcâb eder. Nitekim Ashâb-ı Kirâm da böyle yaparlardı. Hz. Ömer, Ashâb-ı Kirâm’ın bu konudaki titizliğini şöyle dile getirmiştir:

Muhammad Akram Khan, Issues in Islamic Economics, Lahore , s.

Serahsî, el-Mebsûṭ, İstanbul , X, 28, 95; XII, ; XIV, , 60; XVI,

faiz, büyük çekişmelere ve ardı arkası kesilmeyen husûmetlere sebep olur. akitler arasında, düşmanlık ve husûmete sebep olma bakımından faiz gibisi yoktur.

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Neden faiz haramdır

Erol Zeytinoğlu, “İslâm’da ve Diğer Sistemlerde Faiz”, Para, Faiz ve İslâm, İstanbul , s.

Faiz haramdır neden

“Menfaat sağlayan her ödünç faizdir” meâlindeki hadise gelince, bu hadis rivayet ve hadis tekniği bakımından sahih olmasa bile mâna yönünden doğrudur. Çünkü şart kılındığı takdirde bir ödüncün sağlayacağı menfaatin faiz olduğu açıktır. Nitekim Ebû Bekir el-Cessâs, Câhiliye faizinin belli bir fazlalığın şart koşulduğu vadeli ödünç olduğunu ve bu fazlalığın vadeye karşılık tutulduğunu ifade etmektedir (Aḥkâmü’l-Ḳurʾân, I, ). Bir kişi Abdullah b. Ömer’e gelerek, “Bir adama ödünç verdim ve verdiğimden daha fazlasını şart koştum, ne dersiniz?” diye sormuş, İbn Ömer de, “Bu faizdir” cevabını vermiştir (el-Muvaṭṭaʾ, “Büyûʿ”, 92). Yine Abdullah b. Ömer, “Borç veren kişi bu borcun geri ödenmesinden başka bir şey şart koşmasın” demiştir (a.g.e., “Büyûʿ”, 93). Abdullah b. Mes‘ûd’un da şöyle dediği rivayet edilir: “Borç veren kimse verdiğinden daha fazlasını şart koşmasın. Bu fazlalık bir tutam ot bile olsa faizdir” (a.g.e., “Büyûʿ“, 94).

Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, "Alım satım da ancak faiz gibidir" demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah'tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişteki kendisinindir, durumunun takdiri Allah'a aittir. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir.

Neden haramdır faiz

İslâm hukukçuları arasında faizin haram olduğu konusunda görüş birliği bulunmakla birlikte nerelerde cereyan ettiği hususunda değişik fikirler ileri sürülmüştür. Bu farklı görüşler, fıkıh mezheplerinin faiz hükmünün dayandığı illet konusunda farklı değerlendirmelerde bulunmasından ileri gelmektedir. Faize konu mallarda faizin illeti denilince faiz hükmüne esas teşkil eden ve o malda bulunan açık, belirli ve hissedilebilir vasıf kastedilir. Bu vasfından dolayı o malda faiz hükmü geçerli olur. Hadiste yer alan altı eşyadan altın ve gümüşteki faiz illetiyle diğer mallardaki faiz illeti birbirinden farklıdır.

Best online casino greece

15 Senin içinde kan dökmek için rüşvet aldılar. Faiz aldın, tefecilik yaptın, zorbalıkla komşularından haksız kazanç sağladın. Beni unuttun. Egemen RAB böyle diyor.

2 Ondan faiz ve kâr alma. Tanrın`dan kork ki, kardeşin yanında yaşamını sürdürebilsin.

Faiz neden haramdır

  • Amatic (Book of Aztec, Lovely Lady, Book of Fortune);
  • Yggdrasil (MultiFly!, HippoPop, Cazino Cosmos);
  • NetEnt (Space Wars, Dead or Alive 2 Feature Buy, Divine Fortune);
  • Play’n Go (Book of Dead, Legacy of Dead, Rich Wilde and the Tome of Madness);
  • Thunderkick (Midas Golden Touch, Big Fin Bay, Beat the Beast: Griffin’s Gold);
  • Microgaming (The Finer Reels of Life, Immortal Romance, Book of Oz);
  • Red Tiger (Gonzo’s Quest Megaways, What the Fox MegaWays, Wild Hot Chilli Reels);
  • Spinomenal (Majestic King, Book of Guardians, 4 Horsemen);
  • Boongo (Sun of Egypt 2, Book of Sun: Multichance, Hit the Gold!).

Faiz neden haramdır

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası