sık kullanılan atasözleri / En Çok Kullanılan Atasözleri ve Anlamları ~ Ders Türkçe

Sık Kullanılan Atasözleri

sık kullanılan atasözleri

Atas&#;zleri ve Anlamları: T&#;rk&#;ede A'dan Z'ye En &#;ok Kullanılan ve En Bilinen Kısa-Uzun, Kalıplaşmış B&#;t&#;n Atas&#;z&#; &#;rnekleri

Son Dakika Haberler

EğitimAtas&#;zleri ve Anlamları: T&#;rk&#;ede A'dan Z'ye En &#;ok Kullanılan ve En Bilinen Kısa-Uzun, Kalıplaşmış B&#;t&#;n Atas&#;z&#; &#;rnekleri

En Çok kullanılan Atasözleri ve Anlamları İçin Tıklayın 

- Abanın kıymeti yağmurda bilinir :Değersiz gibi görünen bazı eşyaların kıymeti ihtiyaç olduğu zaman anlaşılır.

- Acı patlıcanı kırağı çalmaz : Tecrübe denilen  hayatın zorluklarını, yaşamış insanları kolay kolay ufak sıkıntılar sarsmaz ve bu sıkıntıları yaşamış insanlara zorluklar zarar veremez.

- Ayranım ekşidir diyen olmaz : Hiç kimse kendine kötü demez. Herkes yaptığı işlerin kendine göre doğru olduğuna inanır.

- Baca eğri de olsa dumanı doğru çıkar :Düzgün karakterli insanlar kötü olaylarla da karşılaşsa yaradılışındaki iyi nitelikleri kaybetmez.

- Bal demekle ağız tatlanmaz : Devamlı "yapacağım, edeceğim" gibi sözler söylemekle bir işi başaramayız. Başarılı olmak için o işin gerçekleşmesi için gerekli adımların atılması gerekir.

- Besle kargayı oysun gözünü : Bir insan kıymet bilmez, nankör karakterde ise ona ne kadar iyilik yapılırsa yapılsın ilk fırsatta kendine iyilik yapana ihanet etmekten çekinmez.

- Büyük lokma ye büyük söz söyleme : İnsanların hatalarından dolayı onları kınamamak gerekir. Çünkü her insanın başına asla olmaz dediği şeyler gelebilir. Bu yüzden hiç kimseyi hatalarından dolayı ayıplamamak gerekir.

- Cahilin dostluğundan alimin düşmanlığı yeğdir : Düşmanın akıllı isse ondan gelebilecek kötülükleri az çok tahmin edebilirsin. Ama cahil bir adamın ne zaman ne yapacağını bilemezsin. Cahil insan dostluk ediyorum derken büyük zararlar da verebilir.

- Cami ne kadar büyük olsa imam bildiğini okur : Bir cemaatte ne kadar farklı fikirde olan olursa olsun karar verme yetkisini elinde bulunduran kişi yine kendi aklına yatanı yapar.

- Can boğazdan gelir : İnsanın fikren, ruhen ve bedenen sağlıklı bir hayat sürebilmesi için vücut sağlığının yerinde olması gerekir. Vücut sağlığının yerinde olması da ancak iyi bir beslenme ile mümkündür.

- Can çıkmayınca huy çıkmaz : İnsanın zaman içerisinde doğru ya da yanlış olsun bazı alışkanlıkları oluşur. İyice yerleşmiş alışkanlıkların değiştirilmesi ise neredeyse imkansızdır. Bu tür alışkanlıklar insan ölünceye kadar devam eder.

- Canı acıyan eşek atı geçer : Bir adam ne kadar güçsüz de olsa başına bir sıkıntı geldiğinde kendinden beklenmeyen bir direnç gösterebilir. Hatta böylesi durumlarda kendinden çok güçlü görünen birisini bile alt edebilir.

- Dağ ne kadar yüce olsa da yol üstünden geçer :Zorluklar ne kadar çözülemez kadar büyük görülse de o zorlukla baş edebilmek için gereken bir  yol mutlaka vardır.

- Damlaya damlaya göl olur : Miktar olarak dikkate alınmayacak kadar da olsa yapılan birikimler bir araya gelince büyük kazançlar sağlayabilir.

- El elin eşeğini türkü çağırarak arar : Başkasının başına gelen bir kötülük bizi ne kadar üzerse üzsün, sıkıntıyı yaşayan insanın yaşadığı üzüntüyü tam manası ile anlamamız mümkün değildir.

- Elin ağzı torba değil ki büzesin :Bilip bilmeden, anlayıp dinlemeden bizim hakkımızda herkes aklına geleni söyleyebilir. İnsanların konuşmasını engellememiz mümkün değildir. Bu yüzden herkesin her söylediğini dikkate almamak gerekir.

- Eşeğe altın semer vursalar eşek yine eşektir:Bir insanın karakteri bozuk olduktan sonra onu kılık kıyafet olarak ne kadar kusursuz hale getirseniz de bir faydası yoktur. Esas olan kişinin karakteridir.

- Gönül ferman dinlemez : Aşk, sevgi gibi kavramlar mantıkla açıklanamaz. Bu sebeple bir insanı sevdiğinden vazgeçirmek zorlamayla, emretmeyle olacak bir iş değildir.

- Gönül kimi severse güzel odur :Güzellik kişiden kişiye değişir. Bir insan gönlünü birine kaptırdı ise onun için dünyanın en güzel insanı odur.

- Görünen köy kılavuz istemez.Bazı şeyler vardır ki doğruluğu ya da yanlışlığı gün gibi ortadadır. Bu tür şeylerin ispatlanmaya ihtiyacı  yoktur.

- Gülme komşuna gelir başına : Başkalarını kınadığımız ya da ayıpladığımız bir şey her an bizim de başımıza gelebilir. Bu yüzden kimseyi ayıplamamak gerekir.

- Gülü seven dikenine katlanır : Birini seviyorsak eğer onunla ilgili birtakım sıkıntılara katlanabilmemiz gerekir. Kusursuz, sıkıntısız bir sevgili olmaz.

- Gün doğmadan neler doğar : Hayatta hiçbir zaman umudu yitirmemek gerekir. Hiç beklemediğimiz bir anda kaybetmiş gibi gözükürken yeniden kazanabiliriz.

- Gönülsüz yenen aş yarın ağrıtır ya baş : Bir işi yapmak konusunda isteksizsek mutlaka o işle ilgilenirken bir sıkıntı ile karşılaşırız.

- Hamama giren terler : Niyetlendiğimiz bir işe girdikten sonra o işin maddi külfeti çok olsa bile katlanmamız gerekir.

- Hatasız kul olmaz : Her insanın mutlaka kusurları vardır. İnsanları bu kusurları ile kabul edebilmek gerekir.

- Her işte bir hayır vardır : Bize kötü gibi görünen olayların sonunda bir  de bakarız ki istediğimiz olsaymış başımıza kötü şeyler gelecekmiş. Bu yüzden kötü gibi görünen gelişmelerin sonunda lehimize sonuçlar çıkabilir.

- İki cambaz bir ipte oynamaz : Bir işte iki usta kişinin bir arada olması zordur. Çünkü ikisi de kendince en iyi olduğunu düşünür ve diğerinin emri altına girmeyi istemez.

- İki karpuz bir koltuğa sığmaz :Aynı anda birden fazla iş yapmaya çalışan, maymun iştahlı insanlar iki iş yapayım derken iki işi de tam olarak yapamaz.

- İnsan yedisinde ne ise yetmişinde de odur : Kişilik küçük yaşlarda kazanılır ve ömür boyu da değişmesi çok zordur. Bu sebeple bir insan küçük yaşlarda nasıl olursa ömrünün sonuna da kadar da öyle devam eder.

- İşleyen demir pas tutmaz : Sürekli çalışan bir şeyler üretmek isteyen hayatı boyunca zinde olur ve bir kenara atılmaz.

- İyilik yap denize at balık bilmezse Halik bilir : Hiçbir iyilik boşa gitmez. İyilik yapılan anlamasa bile Allah katında mükafatı vardır.

- Kaçan balık büyük olur : Bir fırsat kaçtığında onu gözümüzde öyle büyütürüz ki olduğunun çok üstünde zannederiz.

- Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez : Eğer sonucunda büyük kazanç elde edeceğimize inandığımız bir iş olursa ufak harcamalardan kaçınmayız.

- Kendi düşen ağlamaz : Kişi bir işin sonucunu bile bile kendi iradesi ile yapar ve sonunda da hüsrana uğrarsa başkalarına sızlanmasının bir faydası olmaz.

- Komşu komşunun külüne muhtaçtır : İnsanların en yakınlarında komşuları bulunur ve mutlaka bir şeye ihtiyaç duyar. Komşular arasında benim kimseye ihtiyacım olmaz diye düşünenler hata eder.

- Körle yatan şaşı kalkar : İnsanlar dostluk ettiklerinin huylarını alırlar. İyilerle dostluk eden iyi, kötülerle dostluk eden kötü huylar kazanır.

- Lafla peynir gemisi yürümez : Sürekli ben yaparım, ben ederim demenin bir faydası yoktur. Boş konuşmak yerine icraatta bulunmak gerekir.

- Meyve veren ağacı taşlarlar : Başarılı insanları çekemeyenler mutlaka olur ve bu tarz insanlar kıskançlıkları yüzünden başarılı insanlara sürekli sataşırlar.

- Minareyi çalan kılıfını hazırlar : Herkesin yaptığı işlere karşı bir savunması vardır. Ahlaksız insanlar yaptıkları kötülükleri mutlaka bir şekilde gizlemeye çalışırlar.

- Ne ekersen onu biçersin : Bir kişi iyilik ederse iyilik bulur, kötülük ederse karşısındakinden de kötülük görür.

- Öfkeyle kalkan zararla oturur : Bir anda parlayan, düşünmeden hareket edip karşısındakine öfkelenen insanlar sinirleri geçince yaptıklarından pişmanlık duyar.

- Rüzgar eken fırtına biçer : Kişi bir kötülük yaptığında kötülük yaptığı insanın ona daha fazlasını yapabileceğini unutmamalıdır.

- Sakla samanı gelir zamanı : İşe yaramaz diye düşündüğümüz birçok şeyin yeri geldiğinde mutlaka işe yarayacağı bir an olur.

- Son pişmanlık fayda vermez : Bir şey yaparken iyice düşünüp taşınmak gerekir. Yoksa sonradn gelen pişmanlığın faydası olmaz.

- Söz gümüşse sükut altındır : Yeri geldiği zaman konuşmak iyidir ancak susulması gereken yerde susmayı bilmek daha önemli bir erdemdir.

- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır : Güzel sözlerle, üslubunda konuşmayı bilerek çok zor görülen meseleler bile çözüme kavuşur.

- Üzüm üzüme baka baka kararır. Arkadaşlar birbirlerini mutlaka etkiler. Kötü huyları olanla arkadaşlık eden kötü huylar, iyi huylularla arkadaşlık eden iyi huylar kazanır.


- Zorla güzellik olmaz : Bir insana istemediği bir şeyi yaptırmaya çalışmak yanlıştır. 

Atas&#;zleri ve Anlamları - En &#;ok Bilinen Atas&#;zleri S&#;zl&#;ğ&#; - Kısa Uzun Atas&#;zleri &#;rnekleri

Atasözleri anlatılmak istenen sözü farklı bir deyişle anlatmak isteyen ve geçmişte yaşanmış olaylardan örnek vererek kalıplaşmış sözlere yer vermeyi amaçlayan kişiler tarafından sıklıkla kullanılır. Atasözlerinin anlamları genellikle mecazdır ve direkt anlam yerine söylenmek istenen anlam çıkarılır. Örneğin “ağaç yaşken eğilir” atasözünde bir kişinin küçük yaşlarda eğitilebileceği büyüdükten sonra bazı özellikleri kazanamayacağı ya da zor kazanacağı vurgulanır.

EN ÇOK BİLİNEN ATASÖZLERİ VE ANLAMLARI – KISA, UZUN ATASÖZLERİ ÖRNEKLERİ

Abanın kadri yağmurda bilinir.

Her şeyin bir değeri vardır. Bir şeyin gerçek değeri (kadri) ise, ona gerçekten ihtiyaç duyulduğu zaman ortaya çıkar.

Abdal (derviş) tekkede, hacı Mekke`de bulunur.

Hemen herkesin ilgi duyduğu bir alanı, kendine özgü bir işi vardır. İlgi duyduğu alan ya da iş neredeyse kişi de orada bulunur.

Acele işe şeytan karışır.

Düşünüp taşınmadan, çabuk davranılarak yapılan işten iyi sonuç beklenmemelidir; o iş ya yanlış ya da bozuk olur.

Acele bir ağaçtır, meyvesi pişmanlık.

Telâşla, sabırsızca ve ivedilikle yapılan işler genellikle kötü sonuçlar doğurur; kişiyi pişmanlığın içine iter.

Acıkan doymam (sanır), susayan kanmam sanır.

Uzun süre bir şeyin yokluğunu çekip ona ihtiyaç duyan kimse, o şeyden ne kadar çok elde ederse etsin tatmin olmaz; kendisine yetmeyeceği duygusu içinde bulunur.

Adamak kolay, ödemek güçtür.

Bir işi yerine getireceğim demek, davranışıyla ya da tutumuyla o işi yapacağım duygusu uyandırmak, umut vermek kolaydır. Ne var ki yerine getirmek ve yapmak güçtür. Çünkü bu, bir çabaya, bir maddeye ya da bir paraya dayanır; bunlar da zor sarf edilir şeylerdir.

Ağaç yaş iken eğilir.

Çocuklar mutlaka küçük yaşta eğitilmelidirler. Bu yaşlarda işlenmeye, her türlü bilgiyle donatılmaya elverişlidirler. Zaman geçip de büyüdükçe eğitilmeleri zorlaşır. Yaşlı insan kolay kolay eğitilmez. Onlar tıpkı kuru bir ağaç gibidirler. Eğilmezler, buna zorlanırlarsa kırılırlar. Bu sebeple onlara yeni bir davranış kazandırmak imkânsız gibidir.

Ağır kazan geç kaynar.

1. Herkesin anlayış yeteneği bir değildir, öğrenme kabiliyetleri de farklıdır. Kimi kalın kafalı kimseler bir meseleyi oldukça geç ve zor kavrarlar. 2. Bazı beceriksiz, tembel kişiler işlerini geç yaparlar ve zamanında yetiştiremezler. 3. Ağırbaşlı, olgun kimseler bir olay karşısında hemen öfkelenip telâşlanmazlar.

Ahlatın (armudun) iyisini ayılar yer.

Değerli, güzel ve iyi şeyler çoklukla onlara lâyık olmayan kimselerin eline geçer ve onlarca kullanılırlar. Bu da gösteriyor ki, insanlar gelişen olaylara çok kez engel olamazlar.

Akıl akıldan üstündür.

Her insan aynı anlayış, bilgi ve düşünme gücüne sahip değildir. Bizim akletmediğimizi, bir başkası akledebilir. Biri bizden daha iyi düşünüp karanlık bir noktada bize ışık tutabilir. Bu bakımdan önemli işlerimizde güvenli, geniş düşünce sahibi kimselere danışmaktan, onların bilgi ve tecrübesine başvurmaktan kaçınmamalıyız.

Akraba (dost) ile ye, iç, alışveriş etme.

Hemen her alışverişin temelinde çıkar yatar. Bu çıkarlar insanları çatışmaya sürükleyip tatsızlıklara yol açabilir; sonuçta ortaya kırıcı, incitici davranışlar çıkar. Dolayısıyla alışveriş dostluğu bozucu bir işlev yüklenmiş olur. Bu ise devamlı görüşen insanlar için hoş bir durum değildir. Bu bakımdan özellikle kendine güvenemeyenler, dostluklarının devamını dileyenler alışveriş konusunda dikkatli olmalı, gerekirse birbirleriyle alışverişten kaçınmalıdırlar.

Allah dağına göre kar verir (verir kışı).

Yüce Allah, her kuluna kaldırabileceği ölçüde yük, sıkıntı verir. Bu kimine az, kimine çoktur. Herkesin dayanabileceği kadardır.

Allah kulunu kısmeti ile yaratır.

Her insan dünyaya rızkı ile gelir. Allah, onu mutlaka bir geçim yoluna ulaştırır; bu yol zor ya da kolay olabilir. Yeter ki insanlar birbirinin rızkına el uzatmasınlar.

Alma mazlumun âhını, çıkar âheste âheste.

Zalim olma, kötülük yapıp da can yakma. Yoksa mazlumların bedduasını alır, yaptığın kötülüklerin cezasını feci şekilde çekersin.

Ateş düştüğü yeri yakar.

Bir felâket ya da üzücü olay gerçek anlamda ona uğrayana, yalnızca ilgili kimselere acı verir; onların yüreklerini yakar. Başkalarının, uzak kimselerin duydukları acı, gösterdikleri üzüntü ise yüzeyseldir; kalıcı değil, gelip geçicidir.

Ateş olmayan yerden duman çıkmaz.

Bir olay ya da durumun varlığı, gerçekten ortada olup olmadığı, belirtisinin görülmesiyle anlaşılacak bir şeydir. Eğer meydanda bir belirti varsa, olay veya durum da var demektir.

Ava giden avlanır.

Bir çıkar sağlamak için birilerine tuzak kuran, onları aldatan, onlara zarar vermeye çalışan kimse, yapmaya çalıştığı kötülüğe kendisi düşer; zarara uğrar.

Avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar.

Kimi becerikli, iyi huylu kadınlar vardır ki, yoksulluk içinde bile olsa onlar eve bir çeki düzen verir; temiz tutar, evi yaşanacak hâle getirirler; içten, samimî davranışlarıyla yuvalarını mutlulukla doldururlar. Kimi kadınlar da vardır ki, huysuzlukları, beceriksizlikleri, kötü davranışlarıyla ailenin düzenini ve mutluluğunu bozarlar. Bolluk içinde bile olsalar, onların tertipsizlikleri, düzensizlikleri, beceriksizlikleri yüzünden ailede huzur kalmaz; onların bu tabiatları yüzünden aile kötüye gider, perişan olur ve sonunda yıkılır.

Ayağını yorganına göre uzat.

Dengeli yaşamak isteyen insan mutlaka gelirini, giderine göre ayarlamalıdır. Harcamalar geliri aşmamalı, imkânlar zorlanmamalıdır. Aksine bir hareket bütçeyi sarsar, dengeyi bozar, insanı sıkıntıya sokup rahatsız eder.

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.

İster bağ, ister iş yeri, isterse bir eşya olsun, ona gerekli bakımı gösterirsek beklediğimiz faydaya kavuşuruz. Bir bağa bakmaz, onu çapalamaz, budamasını yapmaz, yabancı otlardan temizlemez ve gübrelemezsek bir zaman sonra onu dağa, verimsiz bir yere dönmüş görebiliriz. Bakımı olmayan bir iş yeri, bir eşya için de durum bundan farklı değildir.

Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.

1. Aklî dengesini yitirmiş kimi insanların yaptıkları öyle işler vardır ki, bunu akıllı insanlar bir araya gelse ne yorumlayabilir, ne de çözebilirler. 2. Kimi zaman bir insan öyle delice bir iş yapar ve zarara yol açar ki, pek çok akıllı kimse bir araya gelir ama bu zararı gideremez; işi de düzeltemez.

Bir (sağ) elinin verdiğini öbür (sol) elin görmesin.

Yardım yapmak bir insanlık görevi, dinî bir emirdir. Ancak bunu yapmanın da bir yolu yordamı vardır. Yoksula yardım ederken insanın amacı kendini gösterip övünmek değil, görevini ve sorumluluğunu yerine getirmektir. Bu bakımdan yoksulları inciten gösterişlerden kaçınmak; kimsenin haberi, hatta en yakınların bile haberi olmadan yardım yapmak gereklidir. Yoksa tersine bir hareket yardım edilen kimseyi mahcup duruma düşürür, yapılan iyilik de iyilik olmaktan çıkar.

Bir elin nesi var iki elin sesi var.

İnsanın gücü sınırlıdır. Bunun için büyük işlerin üstesinden tek başına gelemez. Bu tür işleri başarabilmek için başkalarıyla işbirliğine, dayanışmaya girer. Güçleri birleştirerek zor işlerin altından böylelikle kalkar.

Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele geçersin çekirge.

Bir suçu işleyebilir, kanunsuz bir işi yapabilir ve yakalanmayabilirsin. Hatta bunu birkaç kez de başarabilirsin. Ama bu böyle devam etmez, eninde sonunda yakayı ele verirsin.

Bükemediğin eli öp.

Kendisiyle mücadele ettiğin rakibinin kuvveti, bilgisi ve becerisi karşısında başarı gösteremeyip mağlûp olduysan rakibinin üstünlüğünü kabul et; bu onurlu bir davranış olacaktır.

Büyük balık, küçük balığı yutar.

Güçlü olan kendinden güçsüzü ya ezer, ya yok eder, ya da kendisine bağlı kılar. Bu durum insan için olduğu kadar, ticarî işletmeler ve devletler arasında da çoklukla söz konusudur. Kişiye düşen, yok olmamak için var gücüyle mücadele etmektir.

Büyük lokma ye (de), büyük söz söyleme.

İnsan çoklukla nefsine yenik düşer. Kendini pek çok konuda ön plâna çıkarmak, ne kadar becerikli ve akıllı olduğunu belirtmek ister. Bu durum onun böbürlenmesine, “ben olsaydım öyle değil, böyle yapardım; şunu yapsaydı kötü duruma düşmezdi; ben asla onun yaptığı gibi kötü bir şey yapmam; o sözler de söylenir miydi?” gibi sözler sarf etmesine sebep olur ki, böyle bir tavır sergilemek son derece zararlıdır. Dünya ve insanlık hâli bu, öyle bir gün gelir ki, yerip kınadığımız kişinin başına gelenler bizim de başımıza gelebilir ve gülünç duruma düşebiliriz. Bu sebeple ağzımızdan çıkacak söze dikkat etmeli, büyük söz söylemekten kaçınmalıyız.

Cahile söz anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.

Cahil kişi, okuyup öğrenim görmemiş, bilgisiz ve deneyimsiz kimsedir. Bu bakımdan söylenen bir sözün ne maksatla söylendiğini, hangi anlama geldiğini kavramakta zorluk çeker. O ne biliyorsa, doğru onlardır. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın kendi doğrularından başka bir doğru kabul etmez. Öyle de inatçıdır ki deve nasıl hendek atlamamak için direniyorsa, o da görüşünden vazgeçmemek için direnip durur.

Can boğazdan gelir.

Her canlı gibi insan da beslenmek zorundadır. Bedeni için gerekli olan gıdaları ancak bu şekilde alır. İyi beslenmeyen, yeterli gıdaları almayan bir vücut sağlıklı, dinç ve dayanıklı olamaz; bu kimselerin güçsüz kalıp hasta olmaları da kaçınılmazdır. O hâlde insan sağlığını korumak istiyorsa, iyi beslenmeye önem vermelidir.

Çam sakızı, çoban armağanı.

İnsanlar birbirlerini sevindirmek, mutlu etmek için karşılıklı hediyeleşirler. Bu hareket insanların gönüllerini okşar, onları birbirlerine yaklaştırır. İnsan ne kadar yoksul olsa da böyle bir eylemde bulunmak ister. Ne var ki o, varlıklı insanlar gibi değeri yüksek armağanlar veremez. Onun armağanı küçük bir şeydir. Ama taşıdığı değer büyüktür. Davranışı da soylucadır.

Çıkmadık candan umut kesilmez.

1. İnsanların ölüm ve dirimi Yüce Allah`ın takdirine bağlıdır. Bu bakımdan eceli gelmeyen kimsenin, ölümcül hâlde de olsan canı çıkmadığı sürece iyileşeceğinden umut kesilmez. 2. İşlerimiz içinde durum böyledir. Kötü giden, felâkete uğrayan işlerin yok olma kertesine gelmiş de olsa düzelmeyeceğini kim söyleyebilir? Yüce Allah`tan hiçbir durumda umut kesilmez.

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.

Özellikle çıkarlarını düşünen insanların çoğaldığı, fedakârlığın azaldığı yerlerde yalan dolan, hile, ahlâksızlık artar ve insanlar iki yüzlü olurlar. Böyle bir ortamda doğru sözlü olan, sözünü esirgemeyen ve sakınmadan herkesi eleştiren kişiyi kimse sevmez. Herkes onu kınar, yanından ve yöresinden uzaklaştırmaya çalışır. Çünkü bu kişi doğru sözleriyle ahlâksızlık üzerine bina edilmiş menfaat düzenini bozmaya çalışır ve çok kimseyi rahatsız eder. Dolayısıyla çıkarları zedelenen, kusurları yüzüne söylenen, ikiyüzlülükleri yüzlerine çarpılan insanlar tarafından hor görülüp kovulurlar.

Düşmez, kalkmaz bir Allah.

Hayatta hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Hemen her şey değişip hâlden hâle girer. Sağlıklı bir insan hastalanabilir, zengin de yoksul düşebilir. Küçük imkânlar içinde olanlar büyük imkânlara kavuştukları gibi, büyük imkânlar içinde olanlar da ellerindekini yitirebilirler. Olumlu ve olumsuz tüm değişmelerin dışında kalan sadece Yüce Allah`tır. Bu bakımdan insan kendini büyük görmemeli, elindeki imkânların sürekli varolacağını düşünüp de kibirlenmemelidir.

Eceli gelen köpek cami duvarına işer.

Tutum ve davranışlarıyla herkesin nefretini kazanmış, büyük bir cezayı hak etmiş ve çaresiz kalmış kimse, şaşkınlığa düşer; sanki hak ettiği cezanın biran önce uygulanmasını ister gibi daha büyük suçlar işler; kendisini yargılayacak kimselere çatar, onları kötüler, öfkelerini üzerine çeker. Bütün bu hareketleri onu kötü bir sona ulaştırır.

Etme bulma dünyası.

Şurası muhakkak ki, yaptığı kötülük hiç kimsenin yanına kalmaz; cezasını çoklukla bu dünyada çeker. Bu dünyada görmese bile, öbür dünyada mutlaka görür.

Fırsat her vakit ele geçmez.

Ele geçirilen imkân veya durumdan en iyi biçimde yararlanmak gereklidir. Çünkü insanın karşısına çok seyrek çıkar.

Gülme komşuna, gelir başına.

Birinin başına gelen kötü bir durum, gün olur senin de başına gelir. Başına gelen felâkete başkalarının gülmesi seni nasıl incitirse, senin başkalarının kötü hâline gülmen de onları incitir. O hâlde birilerinin başına gelen kötü durumdan ötürü, onlarla sakın alay etme.

Gülü seven dikenine katlanır.

Seven kişi, sevdiği kimse veya sevdiği iş yüzünden başına gelecek sıkıntılara ses çıkarmadan katlanır. Bilir ki, sevdiğini elde etmek için birçok güçlüğe göğüs germek, fedakârlıkta bulunmak zorundadır.

Gün doğmadan neler doğar.

Yüce Allah’tan başka kimse yarının ne getireceğini bilemez. Yarın birçok değişikliklere gebedir. Beklenmedik bir sırada umut verici durumlarla da karşılaşma imkânı vardır.

Güneş girmeyen eve doktor girer.

Güneşin insan sağlığı açısından önemi tartışma götürmez. Güneşin girmediği yerlerde mikropların daha çabuk çoğaldığı, güneş yüzü görmeyen insanların da daha çabuk soluklaştığı bilinen gerçeklerdendir. Güneş birçok hastalığa iyi gelirken, sağlığın da baş koruyuculuğunu yapar. Görülüyor ki güneşli evde hastalık olmaz.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.

Herkesin kendine özgü bir çalışma yöntemi, bir iş yapma biçimi vardır. Çünkü kişilikleri, bilgileri, yetenekleri, yöntemleri ve yolları birbirinden farklıdır.

İki cambaz bir ipte oynamaz.

Kurnazlıkta eşit olan iki kimse bir iş üzerinde birlikte çalışamazlar; birbirlerini aldatmak, saf dışı bırakmak için uğraşırlar. Bunda ısrarlı olmaları, her ikisini de daha tehlikeli bir duruma iter.

Kaçan balık büyük olur.

Çok önemsiz, çok küçük de olsa, her nedense elden kaçırılan fırsat ah vah edilerek gözde büyütülür.

Kaçan balık büyük olur.

Çok önemsiz, çok küçük de olsa, her nedense elden kaçırılan fırsat ah vah edilerek gözde büyütülür.

Lâfla peynir gemisi yürümez.

Yalnız konuşarak, yaparım ederim diyerek bir yere varılmaz ve hiçbir iş gerçekleştirilemez. Atıp tutmaktan ziyade harekete geçip uygulamak ve çalışmak lâzımdır.

Mart kapıdan baktırır, kazma-kürek yaktırır.

Mart ayı şiddetli soğukların olduğu bir aydır. Zaman zaman güneş görünse ve havalar ısınıyor gibi olsa da soğuklar şiddetini azaltmaz. Çoklukla bugünlerde yakacak tükenir, insanlar zor durumda kalırlar, evde bulunan kazma-kürek saplarını bile yakmak zorunda kalırlar.

Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.

Kişi ummadığı bir duruma ulaşabilir, varlıklı ve başarılı olabilir. Bu duruma ulaşan kimse çok şımarmamalı, sağında solunda bulunan kimseleri küçük görmemeli, bu durumun sürüp gideceğini düşünmemelidir. Yarın elinde olanı, bulunduğu konumu kaybedeceğini ve kötü duruma düşeceğini de hesaba katmalıdır

Nerde birlik, orda dirlik.

Hangi yerde, toplumda duygu, düşünce ve inanç birliği varsa dirlik ve düzenlik de oradadır. Orada insanlar mutlu, huzurlu, başarılı ve uyumlu bir hayat sürerler.

Nikâhta keramet vardır.

Nikâh evlenenleri sevgi bağıyla bağlar. Daha önce tanışmadan evlenenler, evlendikten sonra anlaşır ve birbirlerini severler. Bekâr durmaktansa evlenmek yeğdir.

Otu çek, köküne bak.

Bir kişinin kimliğini, nasıl birisi olup olmadığını öğrenmek için soyunu sopunu bilmek ve tanımak gerekir.

Öfkeyle kalkan, zararla (ziyanla) oturur.

Öfkesine kapılarak iş gören sonunda güç duruma düşer. Çünkü öfkeli, kızgın, sinirli insan iyi düşünemez, olup biteni iyi göremez, sonucu iyi hesaplayamaz. Bu yüzden de yanlış iş yapar.

Önce can, sonra canan.

İnsanlar bencil yaratıklardır. Can da kıymetlidir. Kaybedilmesi göze alınamaz. Bu bakımdan büyük fedakârlık gerektirecek konularda önce kendilerini, sonra sevdiklerini ve yakınlarını düşünür insanlar.

Papaz her gün pilâv yemez.

İnsanın önüne her zaman aynı nitelikte elverişli bir imkân çıkmaz. Çünkü şart, zaman ve imkânlar sürekli değil, değişkendirler.

Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz (bilinmez).

İman her şeyden önce içsel, yani kalbî bir olaydır. İnsanların imanlarını sözle dile getirmeleri mümkünse de, bunu çıkar için yapıyor olabilirler. Dolayısıyla gerçekten kimin iman ettiğini bilmemiz imkânsızdır. Para için de aynı şey söz konusudur. Kimse kolay kolay parasının olduğunu söylemez, gizleme yoluna gider. Kimi cimri olan ve yoksul bir hayat yaşayan insanların çok zengin, kimi cömert ve eli açık insanların da parasız olduğu çok görülmüştür. Bu bakımdan para ile imanın kimde olduğu pek bilinmez.

Parayı veren düdüğü çalar.

Para harcayan kimse istediğini elde edebilir. İş yapabilir, yaptırabilir; satın alabilir, aldırabilir; hemen her istediği maddî şeye kavuşması mümkündür.

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.

Bir iş, durum ya da olayın nasıl sonuçlanıp sonuçlanmayacağı şimdiki gidişinden anlaşılıp belli olur.

Pilâvdan dönenin kaşığı kırılsın.

Yararlı bir şeyi elde etmek isteyen insan sonuna kadar uğraşıp didinmeli, direnmeli ve mücadele etmekten kaçınmamalıdır.

Rüzgâr esmeyince yaprak kıpırdamaz (dal oynamaz).

Meydana gelen her olayın, her durumun belli bir sebebi veya etkeni vardır.

Rüzgâr eken, fırtına biçer.

Kişi bir kötülük yaparsa, yaptığı kötülüğün çok daha kötüsü ile karşılaşır; büyük felâketlere uğrar, zarar görür.

Sabah ola, hayır ola (gele).

Sabah olsun, o vakte kadar işi belki düzelir. Çünkü gündüz geceden daha hayırlıdır. Bk. “Akşamın hayrından sabahın şerri…”

Sabrın sonu selâmettir.

Olan veya olacak tüm zorluklara göğüs geren, telâş ve öfkeye kapılmadan başına gelen felâketlerin geçmesini bekleyen, ses çıkarmadan bunları aşma erdemi gösteren kimse, sonunda esenliğe erecektir.

Sakınılan göze çöp batar.

Üzerine çok düşülen şeyler daha çok kazaya ve zarara uğrar. Olabileceği düşünülen kötü durumlara karşı önlem almak gereklidir, ancak orta bir yol izlemeli, aşırılığa düşülmemelidir.

Sakla samanı, gelir zamanı.

Gereksiz görülen, işe yaramaz kabul edilen şey günün birinde, ileride lâzım olabilir. Bu sebeple önemsiz gördüğümüz şeyleri bir kenara atıp elden çıkarmamalı, onları saklamalıyız.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.

Sert ve kırıcı olmayan, yumuşak, hoşa giden, gönül alıcı, okşayıcı, etkileyici, inandırıcı ve yerinde söylenmiş söz insanın hoşuna gider; bu söz en azgın kişinin bile inadını kırar, onu yumuşatır ve yola getirir.

Tereciye tere satılmaz.

Birine çok iyi bildiği bir şey öğretilemez, bir konuda bilgi verilemez. Böyle bir şeye kalkışan ya da çalışan kendisini gülünç duruma sokar.

Terzi kendi söküğünü dikemez.

İnsanlar başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine gelince çoğu kez savsaklarlar, ya da yapmaya zaman ve fırsat bulamazlar.

Ucuz etin yahnisi yenmez (tatsız olur).

Ucuza alınan, mal edilen şeylerde nitelik bulunmaz; ya çürük, ya kötü, ya da hilelidir. Bu sebeple, bu tür mallardan istenildiği gibi fayda sağlanamaz.

Ummadığın taş baş yarar.

Küçük ve önemsiz görülen kişi ya da nesneler, çoğu kez büyük etkiler yaparlar; umulmadık işler görürler.

Umut, fakirin ekmeğidir.

Sıkıntı içinde bulunan, yokluk çeken yoksul kişi, içinde bulunduğu durumdan bir gün kurtulacağını, bolluğa ve rahata kavuşacağını umar ve bu umuşdan doğan güven duygusuyla yaşamaya çalışır.

Üzüm üzüme baka baka kararır.

Her zaman bir arada bulunan, arkadaşlık eden, bir çevrede yaşamaya çalışan kimseler birbirlerinden etkilenirler; birbirlerinin özelliklerini, huylarını ve alışkanlıklarını kaparlar. Bk. “Körle yatan…”

Vakitsiz öten horozun başını keserler.

Her işin olduğu gibi, her sözün de uygun bir yeri ve zamanı vardır. Uygun olan bir zamanda söylenmeyen, yerli yersiz ortaya atılan, densizce sarf edilen sözler birilerinin tepkisini çeker; rahatsızlığa neden olur, büyük zarara yol açar. Vakitsiz öten horozdan, ancak onu keserek kurtulan insanlar; yerinde ve zamanında konuşmayan insanı da cezalandırıp susturmakta hiç tereddüt etmezler.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Hayatını yalancılık üzerine oturtmuş olan insanlar, kendi yalanlarına destek olacak tedbirleri alırlar; bunun için de gerekli titizliği gösterip masrafa girerler.

Yarım elma, gönül (hatır) alma.

Sunulan armağan küçük de olsa, gönül almaya yeter. Çünkü önemli olan dostlarımızı unutmadığımızı, hatırladığımızı ortaya koymaktır.

Yuvayı yapan dişi kuştur.

Evin dışındaki işler erkekten, içindeki işler de genellikle kadından sorulur. Bu bakımdan tertipli, geçinmesini bilen, çekip çeviren, en önemlisi tutumlu olan kadın ailesini huzurlu kılar; evin içine mutluluk getirir.

Zahmetsiz rahmet olmaz.

Sıkıntı çekmeden, güçlüklere göğsü germeden, yorulup emek vermeden, uğraşıp didişmeden, kimi masraflara da girmeden olumlu, güzel, hoş bir sonuç elde etmek mümkün değildir. Unutmayalım ki, Yüce Allah, çalışanları sever; onlara rahmet eder.

Zararın neresinden dönülse kârdır.

Zarar, bir şeyin ya da bir olayın yol açtığı çıkar kaybı veya kötü sonuçtur. Eğer zarar-ziyan devam ediyor ve önü alınamıyorsa, yapılan işi hemen kesmekle daha fazla zarardan kurtulmuş, zarardan kurtulmakla da kâr etmiş olursunuz.

Zenginin malı, züğürdün çenesi yorar.

Yoksul, züğürt kimseler çoklukla birinin zenginliğinden, malından ve parasından, kazancından, hatta yiyip içmesinden, gezip tozmasından söz ederler. Oysa böylesi bir konuşma son derece gereksiz ve yersizdir; ayrıca ellerine bir şey geçmediği gibi dedikoduya da bulaşmış ve yanlış bir iş yapmış olurlar.

En Kısa Atas&#;zleri Ve Anlamları Nelerdir? En Kısa Atas&#;z&#; &#;rnekleri Ve C&#;mleleri

Haberin Devamı

Davulun sesi uzaktan hoş gelir: Rahatsız edici olan kişiler ya da durumlar uzaktan, bu kişiler ya da olaylar ile bağlantılı olmayanlara iyi ya da güzel gibi gözükebilir.

 Eceli gelen köpek cami duvarına işer: Herkesin nefretini kazanmış ve cezayı hak etmiş kişiler elbet bir hataya düşer ve cezalarını çekerler. 

Eden bulur, inleyen ölür: Olayların gidişatından sonucu kestirmek mümkündür. Eğer çabalarsanız ulaşabilir, şikayet ederseniz kaybedebilirsiniz. 

Eğilen baş kesilmez: Hatasını anlayan ve af dileyen kişiler bağışlanmalıdır.

En Kısa Atasözü Örnekleri ve Cümleleri

Bu kadarcık parayla ne olur deme damlaya damlaya göl olur.

 Daha çok küçük kursa gitmesin deme sakın ne demişler ağaç yaşken eğilir.

 Kimse üzülmedi ve ateş yine düştüğü yeri yaktı. 

Her şeyi kabul etti ve yine hayatına devam ederek atın ölümü arpadan olsun dedi. 

Çıkan dedikoduların yanlış olduğunu söylüyorsun ama unutma ki ateş olmayan yerden duman çıkmaz. 

Para kazanmak için bu işe girdik ama ava giderken avlandık.

 Keşke bu kadar borca girmeden önce ayağını yorganına göre uzatmayı öğrenseydin. 

Her şeyi benden daha iyi bildiğini sanıyorsun ama tereciye tere satılmaz.

Atasözü Nedir ve Özellikleri Nelerdir?

 Geçmiş dönemde yaşamış olan insanları deneme yargılarını ve tecrübelerini öğüt niteliği ile söyledikleri sözlere atasözü denir. Atalarımızın tecrübelerini bize aktaran, aile ve iş hayatında karşılaştıkları olaylara karşı düşüncelerini açıklayan kalıplaşmış sözlerdir. Atasözleri ulusaldır ve halkın düşüncesini aktarır. 

Haberin Devamı

 Var oldukları toplumda yaşayan insanların tecrübelerini aktarır. Kişilerin ruhuna hitap eder, tarafsız ve aynı zamanda da kesin tavırlıdır. Atasözleri gerçekçi ve inandırıcı olur. Aynı zamanda kişilere yol gösterir ve kılavuzluk eder. Mecaz anlatımlı ve eleştirel olmaları da mümkündür. Yalın ve net ifadeler olmaları da olaylar karşısında kullanışlı olmalarını sağlar. 

Atasözleri ve Anlamları

El elden üstündür: Kendinden üstün olanı kabul etmeli ve gerektiğinde ondan yardım isteme alçakgönüllülüğüne sahip olmalısın. 

Fazla mal göz çıkarmaz: İhtiyaç duyulmayan mallar ne olursa olsun elden çıkarılmamalıdır. Bir gün fazlalık gibi gözüken her şey gerekli olabilir. 

Haberin Devamı

Gelene git denmez: Gelen güzel bir olayı ya da kişiyi geri çevirmek olmaz. 

Hamama giren terler: Bir işe başlayan kimse zorlukların üstesinden gelmeyi de kabul etmelidir. 

Hatasız kul olmaz: Herkes kata yapabilir ve bu normal karşılanmalıdır. Önemli olan aynı hatanın bir daha yapılmamasıdır. 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası