rot de şambır / Röpteşambır Fiyatları ve Modelleri - Trendyol

Rot De Şambır

rot de şambır

Tur Ve Dun Mas Ve Masonlar PDF

0 Bewertungen0% fanden dieses Dokument nützlich (0 Abstimmungen)
1K Ansichten Seiten

Originaltitel

funduszeue.info

Copyright

Verfügbare Formate

PDF, TXT oder online auf Scribd lesen

Dieses Dokument teilen

Dokument teilen oder einbetten

Stufen Sie dieses Dokument als nützlich ein?

0 Bewertungen0% fanden dieses Dokument nützlich (0 Abstimmungen)
1K Ansichten Seiten

Originaltitel:

funduszeue.info

MASONLUK
VE
MASONLAR
İLHAMİ SOYSAL

DER YAYINLARI

İSTANBUL:
DER YAYINLARI

S ahaflar Çar. No. 1


B eyazıt/İstanbul

P.K.

Birmcl Basım . Mayıs

Dizildiği ve basıldığı y e r ;
GÜL Matbaası t e l ;
İ S T A N B U L — &
MASONLUK NEDEN BİLİNMEZ

Diyelim ki bir kokteylde yo do herhangi kalabalıkça


bir toplantıda yeni yeni ve tanımadığımız kişilerle tanış-
tırılıyor ve tokalaşıyorsunuz. Tokakıştıklarınıza dikkat
edin, 0,1a kİ biri elinizi kuvvetle sıkarken, başparmağını-
zın üstünde karşınızdakinin başparmağı tam ilk büklüm
yerine gelecek biçimde eşit aralıklarla üç hafif darbe vur-
muştur. Bilin ki bu bir belirtidir, bir oranmad»r.
Neyin belirtisi, neyin aranması mı? Söyleyelim:
Elinizi sıkanın bir mason olduğunun ve sizin de ma-
son olup olmadığınızın aranması ve belirtisi Buna M a-
sonlar «Lems» derler
Aranma ve belirtiler bu kadarla biter mi?
Kuşkusuz ki hayır.
Diyetim ki, bu ilk tanışma tokalaşmasında, bir rastlan-
tı olarak ya da bilerek siz de, karşınızdakinin elini benzer
biçimde, başparmağınızla, karşınızdakinin başparmağının
birinci eklem yerinden üç kez bastırarak sıktınız ve bı-
raktımz. 8u bir paroladır, daha sonra ötelerde bir yerde
duracak olan bu kiştoln arada b ir yinelediği ve sizde de
görmek istediği ama pek fazla da dikkat çekmeyen bir
başka duruşuna dikkat ediniz. Ellerini göbeğinin üstünde
ama kamına değmeyecek biçimde birbirine paralel, ken-
di aralarında da bir iki santim aralıklı bir biçimde tutacak
ve bırakacaktır.'
Bu. şöylece bir yapılıp geçilen, yadrıgatıcı da olma-
yan bir harekettir. Önemli olan, göbek hizasında sol elin
aitta, sağ elin üstte durmasıdır. Bu arada aşina birine de
selâm vermek mi gerekti? Bu kez, bu duruş hemen deği-
şecek, sol el aşağı doğru yumuşakça bırakılırken, sağ el,
avuç içi yere bakar durumda dört parmak bitişik, başpar-
mak gönye oluşturacak biçimde gırtlağa doğru âdeta
bir bıçak gibi dayanır duruma getirilecek ve sonra hafif
gülümseyerek yatay olarak sağ omuza kadar çekildikten
sonra aşağı salıverilecektir.
Tokalaşmadan sonraki ilk duruş biçimi, kişinin ma-
sonluk sorum luluğunun sürekli hatırlanması, selâmlayış
biçimi ise, masonluğa ihanet edildiği takdirde boğazının
Kesilmesine bile razıyım anlamlarınadır.
Tokalaşmadan sonraki duruşa duruşla, selâma eş
biçimde selâmla yanıt alınmışsa ve yakın plânda başka-
larının kolayca duyamayacağı, duyarBa da anlayamaya-
cağı türde bir konuşma olasılığı doğarsa, bu kez yeniden
tokalaşı/rken karşınızdaki size, gözlerinizin içine baka-
rak,
«— Sizi selâmlarım» diyecektir.
Siz de bir masonsanız, yanıtınız,
«— Gizlerim» ya da «saklarım» olmalıdır.
Daha sonra aranızda üç aşağı beş yukarı bir fısıl-
daşma biçiminde şu konuşmalar geçecektir:
<— Neyi gizlersin?»
<— Masonluğun bütün sırlarını»
*— Peki, nedir bu?»
«— Bir tokalaşma şekli.»
n— Neyin toka şekil bu?»
«— Bir biraderinizin muhterem.»
«— Peki, bunun adı var mıdır?»
«— Evet, vardır.#
«— Bana söyler misin »
«— Ben kimseden öğrenmedim. Söyleyemem de.»
«— Mutlaka açıklaman gerek, nasıl açıklarsın?»
«— Kelime kelime söyleyerek.»
«— Peki o halde başla.»
<— Hayır, sen başla.»
a— Sen başla.»
«— Yok, sen başla.»
«— Peki, başlıyorum: B»
«— O.»
«— A.»
t— 2 .»
t — BOj »
«— AZ.»
«— BOAZ.»
Masonik literatürde, bu önce harf harf, ardından he-
ce hece yinelenen ve sonunda tümü söylenen ve düğü-
mün çözülmesine neden olan sözcük, mason dayanıklılığı
anlamına gelmektedir.
Böylesi bir tanışma, çıraklık düzeyindeki ıiki maso-
nun tanışma törenidir.
Kalfa'lık düzeyine ermiş bir mason İse böyle bir top-
lantıda, tokalaşmadan sonra, yöredeki başka masonlara
kendini tanıtmak İçin arada bir îkl eMnl hafifçe yumruk
yapıp, göğüs hizasında bu sıkılmış parmaklarını dıştan
tekbirine değdirerek ellerini yana bırakır. Yöresini son-
daj etmek, başko mason var mı yok mu kollamak için
yapılan bu hareket orada bir ve çok kez de ceket düğ-
melerini açıyor ya da kapıyormuş gibi davranılarak us-
taca yapılır ki başkalar! bu hareketten kuşkuya kapılma-
sınlar.
Usta lık düzeyindeki masonların duruş biçimi ise, da-
ha bir başkadır. Bunlar, iki avuçları yere bakar biçimde
göbek altında parmaklarını birbirlerine kenetleyerek baş-
ka masonlara var okluğunu haber verir. Birini selâmlar-
ken de bu duruş bozulmaz.
Usta ya da üstad mason bir kalabalıkta zor durum-
da kalmışsa, yardıma gereksinmesi varsa ve orada baş-
ka mason biraderler olduğunu umuyorsa iki elini, avuç
içleri karşıya gelecek biçimde havaya doğru kaldırır ki
bu İmdat çağrısıdır. Bunu gören bir başka mason birader,
iki eli kanda da olsa ne yapar eder, ustanın yardımına
koşar ya da koşmaya çalışır.
Ortalık karanlık da, bu yardım çağrısı görülemiyorsa,
ö zaman İşin içine ses ve söz girer. Üstad toplulukta var
olduklarım varsaydığı öteki biraderlerine seslenir:
«— Dul kadının oğluna yardım yok mu?»
Bir ustanın bu çağrıyı yaptığı yerde başka biraderler
varsa, ustanın zorluğu ne olursa olsun giderilir. Kural bu-
dur, karşı gelinemez böyle bir çağrıya
Yürüyüş biçimi de, bir insanın mason olup olmadığı-
nın belirtilerinden biridir. Biri ki, bir kalabalıkça yerde,
bir iş yerine giderken, yürüyüşe sol adımla başlamış ve
sağ ayağın topuğunu tam doksan derecelik bir açı oluş-
turacak türde sol ayağın topuğuna değdirerek bir tür üç-
gen biçiminde adımlar atarak yürüyorsa, bilinmelidir kİ,
bu da masonluğun belirtilerinden biridir.
Masonlar arasında kapı çalmanın bile bir belirli ha-
berleşme ve işaretleşme biçimi vardır. Bir mason locası
toplantısına geç kalan bir mason birader, içerdeki top-
lantının gündemini biliyorsa ve diyelim kî, içerde bir ma-
son adayının masonluğa kabul işlemi yapılıyorsa, kapıya
öç kere vurur. Bu. «ben yabancı değilim ve gündemi bili-
yorum» anlamınadir.
Herhangi bir toplantıda, bir .iş yerinde ya da devlet
dairesinde birden anlamına varamadığımız şöyle bir söz
duyabilirsiniz:
«— Doğu'yo gidersen ışığı bulursun.»
Ya da,
«— Ben, ben olduğum için benim.»
■Böylesme ortaya söylenmiş gibi bir sözü, bir tren ya
da uçak yolculuğunda da duyabilirsiniz. Karşıdan biryer-
lerden de buna yanıt gelirse ne âlâ, bunlar bir tür parola
sözlerdir masonlar arasında. Ama, karşısındakine güven-
mek için öyie bir belirti, bir sözcük her zaman yeterli d-e*
ğildir. Herhangi bir yanlışlık yapmamak gerekir. Bunun
için de türlü denetim yolları vardır. Bunların cok kestir-
melerinden biri şu tekerlemelerin yinelenmesiyle yapılır:
Biri ötekinin mason biraderlerden olduğu sanısına
kapıisa pat diye sorar:
«— Hiram öldü mü?»
Yanıt tıpkı bir yankı gibidir:
«— Hiram öldü mü?»
Karşıdaki bu kez fısıltıyla yineler:
«— Dün akşam üzeri.»
«— Memnun musun?»
«— Bana birşey sorma.»
Diyelim ki bir şölendesiniz ve uzun bir yemek masa-
sının çevresinde toplanmışsınız da. bir başka mason var
mı yok mu anlamak istiyorsunuz. Elinizdeki kadehi içmek
üzere ağzınıza götürmezden önce, çevreye pek fazla far-
kettirmeden önce sağa sonra sola daha sonra da hafifçs
yukarıya doğru gezdirerek bir üçgen işaretini masaya pa-
ralel biçimde çizdikten sonra içkinizi içerken çevrenizi
süzün. Masado bir başkass ya da başkaları da benzer
davranışlar içindeyse bilin ki, başka masonlar da vardır.
Zaten az sonra ilk fırsatta karşınızdan bu sinyali alanlar-
dan birisi ortaya konuşur gibi yüksekçe bir sesle, size de
duyuracak biçimde,
«— Güneş doğdu mu?» diye soracaktır.
Bu soruya verilecek olumlu ya da olumsuz yanıt, iik
araştırmayı yapanın başının darda olup olmadığının ya
da niçin başka biraderlerini tanımak istediğinin işareti
olacaktır.
Aldığınız mektuplardan birinde, imzanın yanında bir
de üç nokta varsa, hatta bir sınav kâğıdında, bir dilekçe-
de şurda ya da burda rastgele gibi kondurulmuş bir üç
*nokta varsa bu bir mason mektubu, dilekçesi ya da sınav
■kâğıdıdır. Kâğıt üstünde pek de d ikk a t çekmeyen bir kö-
şede m inicik b ir yuvarlağın içindeki nokta da bir maso-
nun öteki biraderlerinden yardım istediğinin belirtisidir.
A lt alta çizilmiş üç dört paralel çizgi de, daha çok ma-
sonların maiî kuruluşlarda, bankalarda, sigortalarda kul-
landıkları bir haberleşme belirtisidir.
Masonların fazla dikkat edip özen gösterdikleri bir
nokta da, mektuplarında, dilekçelerinde attıkları imzanın
olabildiğince okunaksız olmasıdır. Bu, mason sır sakladı-
ğının, masonların kendi kendilerine bile, birbirlerinden ad-
larını saklayacak derecede sır saklamış olmalarının bir
göstergesi sayılır. Karşıdaki mason, yardımını yapacaksa,
bunun hangi biraderi olduğunu bilmeden yapmalıdır Ki
yardım esirgemez olduğu ortaya çıksın.
Bütün bunların dahasını da söylemek olası
Diyelim ki bir iş yerine, bir makam odasına girdiniz.
Çevrenize hemen bakın. Çalışma masası genellikle kuzey
kutbuna doğru çevriktir. Masanın üstünde parlak bir taş,
bir kâğıt bastıracağı vardır. Ya da, oturursanız az sonra,
çekmeceden çıkarılan bir sigara tabakası, bir şeker ku-

— 10 —
tuşu, bir kalemlik, bir kül tablası velhasıl mutlaka parlak
taştan yapılmış bir şey gözünüze batacaktır. Ama, iş bu
kadarla kalmaz. Anlaşıp tanışmak için kesin güvence ge-
reklidir. Bunun için de, konuk masonun içeri girerken, üç-
lü mason yürüyüşünü birkaç kez yinelemiş olması ve
sonra da iki elini omuzları hizasına kaldırarak, masası
kuzeye doğru yöneltilm iş karşısındaki masona,
«— Makamınız herşeye kaadirdir» gibilerden b ir söz
etmesi gerekir. Makam sahibi de bir masona şöyle bir
konuşma başlayabilir:
«— Siz de herşeye kaadirsiniz.»
«— Hayır sizin makamınız kaadir.»
«— Hepimiz kaadiriz.»
«— Evet, hepimiz kaadiriz.»

Tüm bu konuşmalar bile salt bir ön yoklamadır. Ora-


da başka birileri yoksa, ta ra fla r iyice güvence duyabilmek
için konuşmayı şöyle sürdürebilirler:
«— Güneş de bugün oldukça yakıcı.»
«— Sizin varlığınızın etkisi bu»
«— Bir çift gözle mümkün mü? Hepimizin varlığının
etkisi bu.»
«— Acaba Kutup nasıl?»
«— Aydınlanmaya başladı, fakat güneş yok henüz.»
«— Öyleyse, tüm biraderler elbirliğiyle Kutbu ısıta-
lım.»
Bu karşılıklı yoklamalar, güneşteki ilk el ense çekme
peşrevlerine benzeyen konuşmalar, sonunda dönüp dola-
şıp masanın üstündeki ya da çekmeceden çıkartılan par-
lak taşa getirilecek ve şöyle sürdürülecektir:
s— pje güzel yaratıklar var bu dünyada»
«— EVet ama amaç bunları değerlendirebilmek.»
«— Bu taşlarla en güzel yapıyı siz kurabilirsiniz.»
«— Siz de kurabilirsiniz.»
— 11 —
«— Kardeşler bir araya gelirse çok daha çabuk ve
mükemmelini yapabilirler.»
Masonlar arası tanışmanın, işaretleşmenin yolu ve
yordamı elbette ki bu kadar değil. Daha binbir yöntem
vardır ki bunların her biri, localardaki çalışmalar boyunca
yinelene yinelene iyice ezberlenir ki. hiç bir yanlışlık, tu -
tarsızlık yapılmasın.
Örneğin bir toplantı salonuna mı giriliyor? O turula-
cak yere kadar üçlü yürüyüş birkaç kez yinelenir. San-
dalyeye oturulurken, sağ elin sırça parmağıyla yanındaki
parmak birleştirilir, geri kalan üç parmak olabildiğince
birbirlerine paralel ve açık şekilde tutulup kol hızla kal-
dırılıp, yapışık iki parmak kulağın ardında dolaştırılıp el
aşağı indirilir ve salıverilir. Bu, mason biraderlerim e iha-
net ettiğim takdirde kulağımın kesilmesine razıyım anla-
mına bir semboldür.
Masonlar para ya da bir yazı falan alıp verirken de
karşılarındakinin de mason olup olmadığını anlam ak is-
terlerse şu işareti yap arlar:
Aiınacak para ya da kâğıda doğru uzatılan sağ elin
o rta ve şehadet parmakları, alınacak şeyi kavrayacak bi-
çimde uzatılırken, geri kalan üç parmak, yani başparmak,
alyans parmağı ve sırça parmağı avuç içinde birleştirilir.
Bu. masonluk ilkelerine ihanet halinde elin kesilmesine
rıza gösterildiğinin bir belirtisidir.
Masonluk belirtilerinin açığa vurulma biçimlerinden
birinin ve belki de ilkinin, tokalaşma olduğunu söylemiş-
tik. Bu tokalaşma, karşılıklı başparmaklarının eklem yer-
lerine bastırılma biçim indeki işaretleşmenin yanı sıra,
ellerin de çok kuvvetle sıkılması ve kolların eller kavuş-
muş biçimde aşağı yukarı üçer kez indirilip çıkarılması
biçimindedir. Bu işaretleşme, boş kalan sol ellerin de kar-
şıdakinln omzuna konması ve gözlerin birbirinin içine bak-
ması biçiminde güçlendirilir. Bu özellikle birbirlerinin d ille-

— 12 —
rinden ■çınlamayan yabancı masonların birbirlerini tanım a-
da kullandıkları yöntemlerden biridir. Masonlar her yerde
genellikle «mâbed» dedikleri locaları aradıklarından, şa-
yet İki yabancı mason karşılaşmışlar ve birbirlerini anla-
yabilecek ortak bir dil konuşabiliyorlarsa, tokalaşmanın
hemen ardından aralarında şu konuşma g e ç e r:
«— Mâbed çok uzakta mı?»
«— Hayır, tam arkamızda, hemen üç metre öte-
mizde.»
«— Oradakiler ne yapıyorlar?»
«— Gerçekten merak ediyorsanız sizi oraya götüre-
bilirim.»
«— İçerisi aydınlık mı?»
«— Kuzey Kutbu dışında her taraf pırıl pırıl.»
Yabancı bir ülkede, uluslararası bir toplantıda kar-
şılaşan ve birbirlerinden yardım uman iki mason tokala-
şırken sol elleriyle birbirlerinin omuzlarını sıkı sıkı kavra-
mışlarsa, bu toplantıda kendilerinden başka mason bira-
derlerin de bulunduğunun ve güçlü olduklarının birbirine
duyurulması anlamınadır. Yok iki tara f da, karşılıklı bir-
birlerinden başka mason olmadığı inancındaysalar, bu
kez tokalaşırken sol elleriyle birbirlerinin dirseklerini kav-
rarlar ki bu da yalnız ikimiz varız, birbirim ize dayanmaktan
başka çıkar yolumuz yok anlamınadır.
Karar alınacak bir toplantıda, masonlar kendi sayıla-
rını ve güçlerini saptamak istediler mî, sağ ellerinin baş-
parmağını dudaklarıma götürüp hafifçe dürterek kendile-
rini öteki masonlara belli ederler ve çevrejerinî de süzer-
ler ki, güçleri belli olsun. Bu tanışma ayni zamanda alın-
m ak istenen karara da bir karşı çıkma işaretidir ki, şayet
masonlar çoğunluktaysa, karar aleyhte çıkacak demektir.
8 ir de onaylanması istenen bir karar için masonların ken-
di aralarında işaretleşmesi vardır ki bu da, hazır bulunan
biraderlerin sayısının saptanmasından sonra, sol kolun

— 13 —
hafifçe havaya kaldırılıp omuz hizasında sağ elin getirilip
yumruk biçiminde bu elin avucuna dayanmasıdır. Çok sü-
ratli bir biçimde birkaç kez yapılan bu işaret, öteki ma-
sonların da ayni biçimde davranmasına yol açar. Onay
işaretinde anlaşan masonlar şayet çevrelerinde çekine-
cekleri kimse yoksa aralarında şu türden bir konuşmayı
da başlatırlar:
«— Işıklar yandı mı?»
«— Evet, Kuzey Kutbu dışında her taraf aydınlık.»
«— Gök Kubbe nasıl?»
«— Işıl ışıl, herkes bizi bekliyor.»
«— Madem öyledir haydi gidelim.»
Tüm bu aramalar, sembolik işaretleşmeler ve konuş-
malar Mason localarında o kadar çok yinelenerek ezber-
lenir ki, muntazam bir masonun bu hareket ve konuşma-
larda yanlış yapma olasılığı nerdeyse tümden ortadan
kalkar.
Yolculukta rastgele karşılaşan masonların da ayrıca
aralarında anlaşmaları için özel biçimli işaretleri vardır.
Örneğin bir uçak, tren, vapur ya da otobüs yolculuğuna
çıkarken, başlarken yapılan hareketler başkadır, yol bo-
yu yapılan hareketler başka.
Bir geziye çıkacak, bir yola gidecek mason, gerekli
işlemlerini yapacağı, bilet alacağı yere vardığında, ma-
sonluğunu belirtmek için ilginç bir biçimde selâm verir.
Bu, ayni zamanda karşısındakinin de mason olup olma-
dığını denetleme yöntemidir. Bu selâmda sağ el tıpkı as-
kerî selâm verecekmiş gibi kalkar fakat parmak uçları
şakağa yanaştırılmayıp, salt başparmak alna yaklaştırılır
ama bu durumda bile ne el ne de parmak başa değmez,
avuç içi de yere bakar. Karşıdaki de eş biçimde selâm
vermişse, sorun başından çözülmüş olur.
Yolculuk süresindeyse, verilecek işaret iki elin par-
maklarının kenetlenmesi ve avuç içleri yukarıya doğru el-
— 14 —
lerin başa konmasıdır ki, bu da durumdan memnuniyet-
sizlik işaretidir.
Belirli toplantılara katılıp ortaklaşa hareket etmek is-
teyen masonların bir başka işaretleşme biçimi de «an-
sambi» dedikleri, birbirlerini «harici» diye adlandırdıkları
mason olmayanlardan ayırd edecek tanıtma işareti, sağ,
elin hafif göbek hizasına kaldırılması ve orada gömleğin
düğmeleri arasına sokulmasıdır. Hepsi bu kadar. Bu işa-
rete, toplantıya katılanların tümünden eş yanıt gelirse,
oradaki işaretleriyle en yüksek dereceli olduğu belirlenen
mason,
«— Işıkları yakalım biraderlerim» der.
Bir başkası çevreye bakıp yanıt verir:
«— Işıklar açıktır, aramızda hiç bir gölge yoktur.»
«— Evet yoktur.»
«— Yoktur.»

MASON KİMDİR? MASONLUK NEDİR?

Peki, bu işaretleşmeleri, tanışmaları, dayanışmaları1,


başka, hemen herkesin adım duyup bilip de kendisini bi-
lemediği masonluk denen şey nedir? Mason kimdir ve ne-
ye hizmet eder?
Dilerseniz bu sorulara yanıt ararken, önce masonla-
rın Türkiye'deki en büyük düşmanlarından, bu konuda bir
hayli mürekkep harcamış birinin MASONLUK NEDİR? adlı,
kitapçığına şöyle bir göz atalım. Atalım ki bu konudaki en.
ekstrem görüşleri öğrenelim.
Bu mason düşmanının kitabının dördüncü baskısın-
da şöyle deniyor;
«Biz onlar için (masonlar) şu ithamlarda bulunuyoruz:
Allahsızdırlar, yahudidirler, beynelmilelcidirler ve ko-
münisttirler.»
— 15 —
Gene ayni kitabında yazar, masonluğu şöyle tanım-
ıy o r :
«Farmasonluk yahudi şeriatının başka bir maskesi,
yeni bir ismidir.
Farmasonların dinleri, KA8BALE yahudi dini, âdetleri,
rumuzları, ananeleri, ibadetleri ve herşeyleri İbrani'dir.
Allahları ADONAY, mabutları altın buzağı, itikatları
batıl ve hareketleri tam manasiyle mürtecidir.
Karanlık bir mazi veyahut zulmetlere gömülmüş, sis-
lere bürünmüş, yalanlara boğulmuş baştan başa safsata,
baştan başa gülünç ve mürteci bir hüviyetleri vardır.
Muhaffef Tevrat'a ve yahudiliğe bağlılıkları o kadar
bariz ve aşikârdır ki bütün dinleri ve ibadetleri ve hatta
Allah’ı inkâr eden, bütün milletlerin mukaddesatına düş-
man olan bu zümrenin bugün için kendilerine peygamber
veyahut sembol edindikleri Hiram Usta hakkında muhar-
ref Tevrat âyetlerle doludur.» (Sayfa 5 -6 )

Masonluk konusunda daha başka görüşleri yansıt-


maya ve aktarm aya geçmeden önce, hemen bîr açıkla-
ma yapmakta yarar görürüz. Biz masonluk derken karşı-
mıza b ir de farm ason'luk çıktı, bu akıl karıştrrabilir. B il-
meyenler için hemen söyleyelim: M asonluk farm asonluk
eş anlamlı sözcüklerdir. Farmason deyimi masonlar için
daha çok OsmanlIlar döneminde kullanılmıştır. İki sözcük
de dilim ize fransızcadan gelm iştir. Mason fransızcada
m açon biçiminde yazılır ve temel anlamı duvarcı’dır. Taş-
tan duvar ören insan, işçi.
Mecazi olarak da Maçon, kendi yuvasını kendi yapan
dem ektir fransızcada. İngilizcedeyse mason, tıpkı türk-
çede olduğu gibi yazılıp okunur.
Türk Dil Kurumu Sözlüğü, farmason'un karşılığını ma-
son ve halk dilindeki kullanılışıyla da «dinsiz, îmansız» ola-
ra k verm iştir. Bu sözlükte mason sözcüğü de «masonluk
_ 16 —
derneği üyesi, farmason» diye karşılanmış ve masonluk
da şöyle tanımlanmıştır;
«Din ve ulus ayırımı gözetmeden, insanlar arasında
sevgiyi geliştirmek ereğini güttüğünü söyleyen, üyeleri bir-
birine 'kardeş' diye seslenen, eski bir duvarcı loncasından
gelişmiş olduğu sanılan, gizil olan toplantılarında önlük,
pergel, gönye gibi taşçı araçlarını birer simge olarak kul-
lanan, dünyanın hemen her yanına yayılmış bulunan bir
demek.»
Meydan Larousse İse masonluğu şöyle tanımlamak-
tadır;
«Birtakım kardeşlik İlkelerini benimseyen, birbirlerini
İşaret ve amblemlerle tanıyan ve (loca) denilen bölümlere
ayrılan kimselerden kurulu kısmen gizli dernek. (Franma-
sonluk veya Farmasonluk da denir).»

MASONLARA GÖRE MASONLUK

Sözlüklerden, ansiklopedilerden ve ünlü bir masonluk


düşmanından aktardığımız mason, masonluk tanımlan ve
açıklamaları, sanırız ki, bu konuda okuyanlara az çok bir
bilgi vermiştir.
Ne varki, masonun kim ve masonluğun ne olduğunu
iyice anlayabilmek için, bu konuda masonlar ne diyor, bk
de bunu görmekte yarar vardır.
Örneğin, Türkiye Büyük Locası Ana Tüzüğü, Mason-
luğun genel İlkelerini 9 maddede belirtirken ilk maddesin-
de amacı şöyle dile getirir:
«Masonluğun amacı, iyi ahlâklı ve erdemli İnsanlar
arasında kardeşliğin kurulması, insanlığın hürriyet içinde
fikrî ve sosyal gelişmesi, olgunlaşması gerçeğin araştırıl-
masıdır.
Masonluk bu amaca kendilerini adamak isteyen tto-

— 17 —
nıuslu, aydın ve hür fikirli erkeklerin ortak çabalarını bir-
leştirir; bu suretle insanın ve toplumun akılcı ve ilerici ola-
rak hürriyet içinde ahenkli gelişmesini sağlar.»
Masonların ve özellikle Türk Masonlarının amacını
açıklayan Büyük Locanın Ana Tüzüğündek iilk maddede-
ki bir hüküm sanırız ki dikkatinizi çekm iştir. Çekmemişse,
biz söyleyelim:
Kadınlar mason olamaz!.. Türkiye'de ve dünyanın pek
çok ülkesinde mason localarına ancak erkekler üye o la -
bilir.

Peki ayrıcalıklı olarak kadın mason yok mudur? Var-


dır. Özellikle Fransa'da, İtalya'da, kadınların alındığı ya
da salt kadınlar tarafından kurulmuş mason locaları var-
dır. Ne var ki, bu localar ve bunların üyeleri, «kabul edil-
miş, localardan düzenli» masonlarınca «var» sayılmazlar.
Gerçek masonların bu locaları ziyaret etmesi bunlarla
ilişki kurması da kesinlikle yasaktır.
Daha çok Fransız Büyük Devrimi sonrasında,
Fransadaki mason localarına bazı kadınlar da kabul edil-
mişler, ancak daha o zamandan bu uygulama, dünyann
öteki büyük Loclarında tepkiyle karşılanmış, Fransa'da
da Localar arası bölünmelere yol açmıştır. Günümüzde b i-
le bu yüzden, her ülkede tek olması gerekirken Fransa'-
da üç ayrı büyük loca vardır ve bunlardan dünya masonlu-,
ğunca kabul edilip ciddiye alınanı sadece bir teki, Fransız
Grand Loge’udur. Ötekiler yok sayılır.
Türkiye Büyük Locası'nm Ana Tüzüğünün masonlu-
ğun genel ilkelerini sıralayan dokuz maddesinden üçün-
cüsü, yedincisi ve dokuzuncusu şu hükümleri getirm ek-
tedir:
«Masonluk bütün insanlar için ortak mânevi ve ahlâkî
bir insanlık ülksünün gerekliliğini kabul eder ve açıklar
(Madde: 3)

— 18 —
«Masonlar aralarında birieşerek, Eriştirmenin uygula-
yıcısı ve koruyucusu olan ve Loca adı verilen topluluklar
kurarlar. Her Loca, üyelerinin çoğunlukla aldığı kararlara
göre yönetilir, ancak niç bir zaman Türkiye Büyük Loca-
sının kabul ettiği Masonluk llkeleimi çiğneyemezler
(Madde: 7)
«Masonluk sıfatı, geleneksel masonluğun sembolleri-
nin ve tanışma işaretlerinin bilinmesiyle anlaşılır (Mad-
de: 9).»
Kendisi mason olmayan ve FARMASONLUK adını ta -
şıyan kitabında Haydar Rıfat, masonluk nedir sorunu şöy-
le yanıtlam aktadır:
«Farmasonluk, İçtimaî hayatta bir üikü tahakkuk et-
tirmek İçin uğraşan bir Insanseverlik müessesesidir.»
Peyami Safa da yılında yayınladığı TÜRK DÜ-
ŞÜNCESİ adlı derginin eylül ve ekim sayılarında mason-
luk konusunda çeşitli ülkelerde yayınlcnmış masonlukla il-
g ili yayınları tarayarak yaptığı açıklamalarda şunları de-
mektedir:
«Masonluk mensuplarını muayyen bir ahlâk görüşüne
uygun olarak, insanlık idealinde birleştirmeye çalışan bey-
nelmilel bir hareketin adıdır. Masonlar hakikat, insan sev-
gisi, nefsi kontrol ve sabır temrin etmekle mükelleftirler.
(Sayfa: 7)
«Doğruluk, muhabbet, ibadet, ahlâk hislerinde riyakâr
olan hiç kimse mason olamaz.»
«Tarikata alman her âlim ve o andan itibaren bUmek
zevkini meşhur olmak hırsına tercih etmeğe, kafasını gü-
zelliğe, kalbini iyiliğe melce yapmaya ve bunlardan birini
gösterip öbürünü sevdirmeğe kalkmamayı ve taahhüt et-
meye mecburdur.»
«Dine, yaşadığı ülkenin kanunlarına ve ahlâka sarsıl-
maz bir surette bağlı kalmayı taahhüt etmeyen hiçbir kim-
se masonluğa alınmaz.»
— 19 —
«Din aleyhinde yazı yazan veya söyleyen kimse tari-
katten müebbeden çıkartılır.# (Sayfa: 16)

33 DERECEDE BİR MASONUN KALEMİNDEN


MASONLUK

Masonluğun en yüksek düzeyi olan derece mason-


luğa kadar yükselmiş, Türk masonları (cinde önemli gö-
revler yüklenmiş bir mason olan Mithat Gürata, MASON-
LUK NEDİR. NE DEĞİLDİR adlı kitabında, son söz olarak,
Honorâ de Balzac'ın «Kurt, yemişin en İyisine, çiçeğin en
güzeline düşer» özdeyişini aktardıktan sonra, «bizce ma-
sonluk» deyip şunları yazmaktadır;
«Bizce Masonluk:
— Birbirini kardeş sayan, titiz ahlâklı İnsanlar toplu-
luğudur.
— Masonluk, aralarında samimiyet, sevgi, karşılıklı
îtfmat, emniyet ve müsamaha hüküm sürenlerin cemiyeti-
d ir.
— Masonluk, milliyet, ırk, mezhep fail» gözetmeden
dünyanın her tarafına yayılmış bulunan bîr insanşeverlik
müessesesidir.
— Masonluk, birbirine ebediyen yabancı ve uzak ka-
lacak faziletli insanlara birlik merkezi, dostane yakınlık
vasıtası olan hummalı bir faaliyet ocağıdır.
— Masonluk, insani bir teşekkül ve tekâmül yoludur.
— Masonluk, insanlık ailesinin bütün üyelerinde bu-
lunan haysiyetin, eşitliğin ve hakların tanınmasını ister,
— Masonluk, hürriyet ve adaletin, insanlık âleminin
başarısının temeli olmasını İster, .
— Masonluk, insan haklarının tanınmasını ve hakların
hlc kimse tarafından hor görülmemesini ve İnsanlık vic-
danım isyana sevk eden haksızlıkların kaldırılmasını İster.
— Masonluk, içtimai hayatta bir ülkü tahakkuk ettlr-

— 20 —
mek için uğraşanları bir araya toplamak ister.
— Masonluk, ferdi hayatı çalışmağa, şerefe, beşerî
mukaddesatın şuuruna dayanarak kurmak İster.
— Masonluk bir azim ve sebat İşidir. Emeklerinin bo-
şa gitmeyeceğine inananların hizmetlerini İster.
— Masonluk, münevver bîr zümrenin tamamen insan-
cıl hislerle bir araya gelip kültürel bîr çalışma etrafında
toplandıkları yerdir.
Bu anlayış içinde:
— Mason, doğruluğu, adaleti herşeyin üstünde tutar
ve batıl fikirlere, hurafelere inanmaz,
— Mason, fazilet sahibi, zengin fakir herkesi seven,
çalışkan, iyi ahlâklı, hür yaradılışlıdır.
— Mason, kendine tevcih edilen her vazifeyi küçüm-
semeden, severek yapmasını bilen mütevaz) bir insandır.
— Mason, Yaradana» diğer İnsanlara ve kendisine
karşı ve vazifeleri olduğunu bilir ve bunları yerine getirtti-
ğe çalışır.» (Sayfa: )
yılında. Türk Mason Derneği tarafından, demek
üyelerine dağıtılmak üzere bastırılan ANA ÇİZGİLERİYLE
TÜRKİYE’DEKİ MASONLUK TARİHİ adlı kitabın yazan, bir
başka Derecede Mason Kemalettin Apak ise, bu ger-
çekten çok yararlı ve iyi hazırlanmış kitabının inci
sayfasında, «Masonluk, insanları ayıran değil, birleştiren
mevzu’lar ve mefhumlar üzerinde durur.» dedikten sonra,
«iyi bir mason»u şöyle tanımlamaktadır:
«İyi bir Mason; iyi bir aile reisi, iyi bir vatandaş, iyi
ve mütekâmil bir insan, Allahını bilen ve ona inanan bir
iman sahibi olmak demektir.»

BİR BÜYÜK ÜSTAD IN KALEMİNDEN MASONLUK

Cevat Rıfat Atilhan, M. Raif Oğan gibi AbdülhamkJ


dönemi hayranı farmasonluk düşmanlarının, masonluk ko-

— 21 —
nusunda yaptıkları yayınlar, kitaplıklarda oldukça geniş
bir yer kaplar.
Öyle pek fazla uzun araştırma ve incelemelere da-
yanmadan, daha çok Batılı kaynaklardan yapılmış birkaç
çeviri ve tutucu çevrelerin akıldan, mantıktan çok duygu-
ya, hırsa, kine, nefrete, daha çok da yobazlığa dayanan,
üstelik konunun ekonomik ve sosyal yanlarının üstünde
de hiç durmadan üstün körü yaptıkları «tu kaka» kara-
lamalarında masonlara saldırı/trken ileri sürülen belli baş-
lı görüşleri, Cevat Rıfat Atilhan’m MASONLUK NEDİR ad-
lı kitabından yaptığımız özet açıklamalarla sergilemeye
çalışmıştık.
Burada bir kez daha hemen belirtelim ki, Masonluk,
din yobazlarının ileri sürdükleri gibi öyle komünistlikle -
momünistiikie ilişkisi olan birşey değildir. Masonluk, ko-
münizm denen ideoloji ortaya çıkmazdan çok daha önce-
den var olan bir olgudur.
Bir an için bile oisa bunun tersini düşünürseniz, Ame-
rika Birleşik Devletlerinin George VVashington’dan baş-
layarak pek çok Başkarunı, James Monroe, Andrevv Jack-
son, VViiüam H. Harisson, John Tyler, James K. Polk, Zac-
hary Taylor, Franlin Pierce, James Buchanan, Abraham
Lincoln, Andrevu Johnson, James A. Garfield, VViHiam Mc
Kinley, Theodore Roosevelî, VVilliam H. Taft, Warren G.
Harding, Franklin D. Rooseveiet, Hary Truman, Lyndon B.
Johnscm'u hep komünist ya da komünizme hizmet eden
Amerika Birleşik Devletleri Başkanları saymak gerekir.
Elbette ki bu kadar değil. Birleşik Devletlerin bu baş-
kanlarının yanı sıra, Jean Jacques Rousseau, Goethe,
Amedeus Motzart, Alexander Fleming gibi nice dünya ün-
lüsünü de, hatta pek çok İngiliz Kralını, Alman İm parato-
runun da hep komünist saymak gerekecektir. Çünkü tüm
bu kişiler yaşamlarını mason olarak kapamış kişilerdir.
Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa’dan, Şair Namık
— 22 —
Kemal’e. Şeyhülislam Musa Kâzım Efendi'den Sadrıazam
ve Müşir Ahmet İzzet Paşa’ya ve Ziya Gökalpe nice Türk
ünlüsünü de komünist, allahsız, yahudi ve beynelmilelci
sayıp lanetlemek de sanırız ki, aklın ve rrıantığın kolay
kabul edeceği birşey değildir. Ayni şeyi, günümüz Başba-
kanı Süleyman Demlrel İpin de söylemek gerekir.
Ne var ki, masonlar, komünistlik ithamından değilse
de dinsizlik, zındıklık, siyonistlik. yahudilik, allohsızlık gibi
ithamlardan özellikle Türkiyede çok rahatsız olmuşlar ve
sürekli yayınlarında kendilerinin böyle olmadığım anlatıp
açıklamaya çalışmışlardır.
Halk dilinde farmasonluğun dinsizlik, İmansızlık anla-
mına gelmesinin sözlüklere kadar geçmiş bir gerçek ol-
ması da, masonluk aleyhtarı propogandamn etkinliğini
gösteren bir Ölçüdür.
Bu böyle olduğu içindirfci, derece masonlardan Mit-
hat Gürata, MASONLUK NEDİR NE DEĞİLDİR adlı kita-
bında açıktan açığa ve uzun uzun bu suçlamaları yanıtlar.
«Doğru bilinmeyince eğri bilinmez» atalarsözünden yola
çıkan yazar, «masonluk dinsizlik değildir, masonluk milli
birlik bozuculuğu değildir, masonluk bir gizli tarikat değil*
dir, masonluk kökü dışarda bir cemiyet de değildir» diye*
rek sayfalar doldurmak zorunluluğunu duymuştur.
Türk Masonlarının yakın tarihlere kadar Büyük Üs-
tad’lığını, (MAŞRİK-I AZAM) yapan Maden ve Jeoloji Yük-
sek Mühendisi Dr. Enver Necdet Egeran da yılında
yayınladığı GERÇEK YÜZÜYLE MASONLUK adlı yapıtın-
da konunun üstünde uzun uzun durmazdan önce şunları
yazmıştır:
«Aleyhte konuşanlar ve yazanlar hiç kuşkusuz ma-
sonluk hakkında tam ve açık bilgi sahibi olmayan kişiler-
dir. Ancak bu bilgi eksikliğinin günahı kimde? Tabii ki biz
Masonlarda. Masonluğun tam bir gizillik İçinde tutulması
ve onun niteliği, maksat ve amacı, İlkeleri ve faaliyeti hak-
— 23 —
kında hiç bir yönünü saklamadan kamu oyuna açıklama'
lar yapılmaması, masonluk için haksız bir takım hücümla-
ra ve yersiz yakıştırmalara yol acıyor.»
Büyük Üstad ya da eski deyimiyle Maşnk-ı Azam
Necdet Egeran bu girişten sonra. Konfüçyüs’ün şu özde-
yişi ile masonluğu kendine göre açıklamaktadır:
«Karanlıklardan şikâyet edeceğine önce kendin bir
mum yak.s -
Mumu yakmayı üstlenen Egeran masonluk konusun*
da özette mason ritüellerinden aktararak şu bilgileri ver-
mektedir.
«Masonluğumuz millidir ve kelimenin tam anlamıyla
bağımsızdır. Mason vatanseverdir, taassuba kapılmayan
ve batıla inanmayan ilerici aydın dindardır.
«Bizde geniş söz ve fikir özgürlüğü vardır. Fakat kut-
sal bir topluluğun gereği olan kutsal bir disiplin de vardır.
«Masonlukta herkese dost olunur ve hiç kimseye
düşman olunmaz. Hatta Mason, tahkir edilse bile affet-
meye çalışır Masonluk sadece Allahsızlığı, vatansızlı-
ğı, anarşiyi, taassubu, cehaleti ve tembelliği tasvip et-
mez. Bunların dışında fıerşey masonllk müsamaha çerçe-
vesine girer
«Masonluk, çatışmayı insanların ana görevi Saydığı
için yararlı eser meydana getiren bedensel ve düşünsel
her türlü çalışmayı ayni derecede şerefli sayar ve tebcil
eder (Sayfa: 6) *
•Masonluk kendi bünyesi içinde siyaset, din ve mez-
hep tartışmalarını ve bunların tahrik edici konuların müza-
keresini yasaklar. {Sayfa: 6)
«Tefekkür Masonların esas sanatıdır. Masonlara öğ-
retilmek istenen tek şey araştırmadır. (Sayfa: 7)
«Masonlukta herkesin kendisinin arayıp bulduğundan
başka birşey öğrenmeye imkân yoktur. Bu yüzdendir ki
masonluk bir sır gibi görünüyor.» (Sayfa: 8)
— 24 —
«Düzenli Masonlukta Kainatın Ulu Mimarına ve ru-
hun ölmezliğine inanmış olmak. Masonluğa kabul olun-
mak için temel şarttır. Aksi halde Masonluk, düzensiz ma-
sonların anladığı gibi sadece bir yardımlaşma ve yardım*
sever cemiyeti halini alır. İçinde menfaat grupları ve klik-
ler teşekkül eder ve kendi arzularını tatmin için masonlu-
ğu alet olarak kullanırlar.» (Sayfa: 10)
Şimdi, Necdet Egeran, Mithat Gürata gibi mason-
ların bu yazdıklarından özellikle din konusunda yazdıkların-
dan bazı sonuçlar çıkarmak olanağı var. Din konusunda bu
Üstadiar acaba gerçeğe ne ölçüde ışık getiriyorlar?

.Mason düşmanlarının masonları dinsizlikle, imansızlık-


la, tanrı tanımazlıkla suçlamalarında acaba bir gerçek var
var mı? Bu konularda dikkat ederseniz, Üstad'lar çok ke-
sin konuşur gibi yaptıkları halde biraz kaçak güreşm ekte-
dirler. Kaçak güreşince de, akla ister istemez sorular gel-
mektedir.
Örneğin, yılında, «eski bir sefir» takma imzasıy-
bu fransızcadon dilimize çevrilip İhya Yayınlan arasında
yayınlanmış MASON DİKTATÖRLÜĞÜ adlı bir kitap var.
A. G. Michel adında biri tarafından yazılmış. Bunda, özel-
likle din bağnazlarını bo! bol gocunduracak, pek de din
lehinde gibi sayılamayacak sürüyle örnek söz sıralanmak-
tadır ki hep masonik yayınlardan aktarılmış.
Bunlardan biri, yılında toplanmış Belfort Mason
Kongresi tutanaklarındaki şu söz:
«Unutmayalım ki biz masonlar dîn düşmanıyız. Ve lo-
calarımızda bütün gayretlerimizi göstererek dinin her tür-
lü tezahür şeküni imha edeceğiz.»
Gene bu örneklerden bir başkası, yılı yayını
Fransız Maşrık-ı Azam Büiteni denen belgenin 'inci
sayfasındaki şu sözler:
Dindar kimseler localara kabui edilmezler. Locaya

— 25 —
giren heryeni insan herşeyden önce hür fikirli bir adam
olmalıdır. Hakiki farmason dindar olmaz.»
Daha çok Fransızca belgelerden aktarılma bu ve ben-
zeri görüşler ise, Türkiyede yayınlanan, masonlara kar-
şı hemen her kitapta sayfalar boyu sergilenip durm ak-
tadır.
Araca bu sözler, fransızcadan çeviriler sırasında çar-
pıtılmış ve karalama biçimine sokulmuş sözler mi? Yani,
Türkiyedeki masonluk düşmanlarının alaturka şark kur-
nazlığına kaçıp da, yobaz sözcüğünü dindar, bağnazlk
sözcüğünü din diye dilimize çevirmesinden ortaya çıkmış
b ir durum mudur? Örneğin, «hakiki mason dindar olmaz»
sözcüğü acaba, «hakiki mason yobaz olmaz» biçiminde
b ir anlatım mıydı?
Bu sorunu araştırdık pek böyle bir savla ortaya çı-
kan kimse görmedik. Ama. çok daha başka, çok daha ak-
la yatkın bir başka açıklam a dinledik ki, sanırız, sayın
Mithat Gürata'nm da, sayın Egeran’ın da kaçamak konuş-
tukları noktalara açıklık getirm ektedir,

MASONLAR VE DİN

Adını açıklayamayacağımız bir mason, masonların


pek duyarlı oldukları din konusunda sözcüklerine sadık
kalmaya çalıştığımız bir biçimde şöyle konuştu:
«Bir büyük üstad der ki;
Hiçbir zamanın malı olmayan masonluk, bütün za-
manların malıdır. Hiç bir dinden olmadığından kendi bü-
yük gerçeklerini bütün dinlerde bulmaktadır. Masonluk hiç
bir amentüye olan inancı ortadan kaldırmamaktadır. Fa-
kat bu amentü. Tanrıya olan derin sevgiyi alçaltıp beşer
tutkularının seviyesine indirirse, insan oğlunun yüksek
kaderini inkâr ederse. Yüce Tann’nın iyiliği ile iyiliklere
— 26 —
saldırırsa ve masonluğun büyük sütunları olan inanç,
umut ve sevgiyi baltalarsa bunun dışında kalır.
Biz de bu yargıya dayanarak diyebiliriz ki, masonlu-
ğun sırrına erenlerin can attığı yüce amaç olan Evrenin
Ulu Mimarı sembolünün bütün kapsamı işte o zaman an*
■aşılır. Cidden, vahiyle ilişkisi olmayan Yaratan’ın insan
vasıflarına ihtiyacı yoktur.
Bu düşünceleri daha ayrıntılı biçimde açıklamak ge-
rekse, Tanrı inancına göre insanları üçe ayırmak gerekir.
Bunlardan birisi ateistlerdir (Atheism), yani Tanrı Ta-
nımazlar ki bunlar bizim konumuzun dışındadır.
Tanrı tanıyanları ise Deist'ler (Deizm) v® Teist’ler
(Theism) olarak ikiye ayırmak gerekir.
Deistler akıl, ilim ve tecrübeye dayanmayı Teistler ise
duygulara, sezgilere inançlara ve eski hükümlere bağlı
kalmayı benimsemişlerdir. Deistler bir Allahın varlığına
inanır fakat onu kainatı yöneten, yarattıklarının işlerini is-
teğine ve iradesine göre yürüten bir kudret olarak kabul
etmezler. Yani Tanrıya insan vasıfları vermezler.
Teistler ise, Allah'ta yoktan var eden bir kudret gö-
rürler, Hiç bir şeyin var olmadığı uzayda belirli sürelerde
acunu ve hayatı yaratmıştır derler.
Kur'an-ı Kerim'de Ra’d Suresinin 12 ve 13 üncü âyet-
leri şöyle der: «Korku ve ümide düşürmek için size şim-
şeği gösteren, yağmurla yüklü bulutlan meydana getiren
O’dur, Gök gürlemesi O’nu hamd ile melekler de korkula-
rından teşbih ederler. Onlar pek kuvvetli otan Allah hak-
kında çekişirken, O yıldırımları gönderir de onlarla dile-
diğini çarpar.»
Gerek Deizm gerek Teizm Allah’ın mevcudiyetini ka-
bul etmekte birleşirler. Fakat birincisi ona insan vasıfları
vermemekte ikincisincfen ayrılır.
Bu noktada, bir takım felsefi ekollerin etkisini ince-
lemek ve bir masonun agnostik yahut pragmatist olduğu-
— 27 —
nu tayinetmek çok ayrı ve derin bir konudur. Biz bazı ör-
neklerle dînlerin bazı konulardaki öğretisiyle masonlu-
ğun bu konulardaki öğretisi arasındaki ayrılığı belirterek
bunların ikisi arasındaki derin farkı b&lirtmeye çalışalım:
Örneğin canlıların yaratılışı
Kur'anı Kerim’deki Nisa Suresinin birinci âyetinde
şöyle denilmektedir:
«Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşi-
ni vareden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana
getiren Rabbinize hürmetsizlikten sakının.»
Âl-i İmrân Suresinin 47 inci âyetinde de şöyle denir;
«Meryem: Rabbim, bana bir insan yaklaşmamışken
nasıl çocuğum olabilir? demişti. Melekfer şöyle dediler:
Allah böylece dilediğini yaratır. Bir işin olmasını dilerse
ona ol der ve olur.»
Tüm bu örnekleri, Asur, Babiî, Frikya, Finike dinle-
rinde, daha sonraki dinlerde, Tevrat ve İncil gibi kitaplar-
l a , «Alicsh sizi balçıktan yarattı» şeklindeki sözlerde gör-
mek mümkündür.
Görülüyor ki dinler ve Teistler, yaradılışın Tanrının
«ol!» emrine bağlı olduğunu savunurlar ve inanırlar. Din-
lere göre bu konuyu tartışmak yersizdir. Yaradılış hadise-
sini böylece kabul etmek gerekir.
Oysa, mason düşüncesinde yaradılış meselesi tümüy-
le ilimlerin terakkisi ve gelişmesiyle tesbit edilen bulgu-
lara dayanmaktadır. Masonlukta rasyonalizmin ve pozi-
tivizmin yer tutmasının önemli sebebi de zaten Tanrıya in-
san vasıfları verilmesini kabul etmemesinden doğar. Bu
nedenle de yaradılış meselesinde de ilmin verilerini be-
nimser.

— 28 —
Bir büyük üstad şöyle yazıyor:

Darvin'in ve diğer âlimlerin tesbit ettiği bu büyük il-


mi hakikatleri Hegel’in tecrübî ve mukayeseli araştırma-
ları desteklemiş ve tamamlamıştir. Hegei’e göre en ba-
sit hayvan tipi moneradır. Monera gayri uzvî maddelerden
canlı hale gelmiş bir hayvandır. Bu büyük âlîme göre gay-
ri uzvî maddelerden azot, karbon, fosfor, oksijen ve hid-
rojenden bugün bilinmeyen şartların tesiri altında kendi
kendine yaşayabilecek canlılar tekevvün etmek gerek-
mektedir. İlk uzvî maddenin ve yaradılışın bir mucize
eseri olduğunu kabul etmek imkânsızdır. Hegel, gayri uz-
vî ve uzvî maddeler arasında fark görmemektedir. Hepsi
ayni unsurlardan mürekkeptir. Hepsinin atomları arasın-
da ayni kuvvetlerin etkisi caridir. İşte bu unsurlar ayni
kuvvetin etkisi altında ve Darvin'in tabii seçme nazariye-
sine uyarak moneralardan itibaren bütün uzvî mevcutla-
rı vücuda getirirler. Bu suretle Hegel, herşeyin esasında
bir vahdet, bir birlik olduğunu göstermiştir. Bu monizmde
madde ve kuvvet bir aradadır, eştir. Bunlar esaslannı
teşkil eden cevherin iki belirtisinden ibarettir.
Canlıların yaratılışı probleminden başka meseiâ bir
de kainatın oluşumu da dinlere ve mason öğretisine gö-
re değişik biçimdedir.
Kur’anı Kerimin Hûd Suresinin 7. âyetinde, «gökle-
ri ve yeri altı günde yaratan O’dur», A’râf Suresinin
âyetinde de, «Rabbinîz, gökleri ve yeri altı günde yaratan
ve sonra arşa hükmeden, gündüzü durmadan kovalayan
gece ile bürüyen, güneşi, ayı, yıldızları, hepsini buyruğuna
baş eğdirerek var eden Allah’tır. Bilin ki yaratma da emir
de O’nun hakkıdır. Alemlerin Rabbl Olan Allah Yüce’dir.»
denir.
Bu husus, Tevrat ve İncil’de de böyle açıklanır. Te-
îst’ierin bu görüş ve inançları da tenkit edilemez ve mü-
— 29 —
nakaşcr edilemez. Üzerinde herhangi bir düşünce gelişti-
rilemez.
Bir Deist olan mason ise birbirini tamamlayan ve bir
bütün teşkil eden ritüellerinde tamamen yer yer belirt-
miştir ki bu düşünüş ve inanış pozivitizmi ve rasyonalizmi
içine alan toleranslı bir ilmin kabul edeceği husus değil-
dir. Masonluk, ilim, akıl, düşünce özgürlüğü ve inanışına
taraftardır.

Meselâ iyi olmak ve iyilik etmek fikri de deist ile te-


ist arasında ayrı biçimlerde yorumlanır.
Teistler ve dinler, ibadet edenlerin, Rab'larına ina-
nanların doğruluk ve iyilik yolunu seçtiğini söylerler. Kur’-
anı Kerim bu konuda şöyle der:
«Doğruluk ve iyilik insanın Allah'a, Son Güne, Melek-
lere, Kitab'a ve Nebi'lere inanması, Allah rızası için akra-
balarına, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere verme-
si ve ibadet yapmasıdır.»

Masonlukta ise hareketlerin rehberi akıl ve hikmet-


tir. Masonluğun akıldan kasdettiği aklı selimdir. Mason-
luğa göre akıl, mefhumlardan, batıllardan, hurafe ve ha-
yallerden, müşahede, ilim, fen ve tecrübeyle telifi imkân-
sız tasavvurlardan kurtulmak ve mevzuunu hakkıyla tanı-
maktır.
Esasen böyle bir aklın güç elde edilebileceğini bildi-
ği için masonlar her derecede aklı telkin ederler.
Bu problemleri artırmak ve mukayeseyi uzatmak ka-
bildir. Tabiat hadiseleri ve afetleri, uzviyet ve cemiyet ha-
diseleri gibi bir çok konuda mason öğretisi ile din inanç-
ları arasında büyük ayrılıklar mevcuttur. Bütün bu prob-
lemlerin mukayesesinden doğmatik, müteassıp, batılcı,
tevekkülcü olarak nitelendirilen dinlerle masonluğu kar-
şılaştırıp fikir, prensip, doktrin ve inanç açısı bakımından
mukayese etmek imkânı doğmaktadır.
— 30 —
Sonunda görülecek olan şudur ki, masonluk, ilim-
akıl-hikmet'ten oluşan bir üçleme ortaya koymaktadır.
Doğrudur, rltüellersmizde zaman zaman din kitapla-
rından ve peygamberlerden nakledilmiş cümleler, ayetler,
hadisler vardır. Ancak dikkat etmek gerekir ki bunların
tümü de sürekli akla, hikmete ve hümanizme uygun olan-
lardır. Bunlara dayanarak şunu söylemek mümkündür ki,
masonluktan dini ve mistik bir cephe aramak yanlıştır ve
bir masona göre bir yanda, İlme, akla, hikmete inanmak,
bu üçlemeyi yüceltmek, beri yandan da mütassıp dindar
ve mistik olmak imkânsızdır.
Bu konuda bir üstadımız der ki:
«Mukaddes kitaplar cncak dinlerin avaml cephssini-
halka telkin eder. Bu cephe, etüdde belirtildiği gibi ger-
çekten TeJst'tlr. Yani Tanrı’da üstün insan vasıfları görür
ve onun şahıslaşmış olduğuna, İnsanlara alt bütün işleri
idare ettiğine inanır. Bu hai, avama mahsus bir din anla-
yışıdır, Dinler de büyük ekseriyeti teşkil eden bu halk ta -
bakası için ihdas edilmişlerdir. Zaman geçtikçe ve halk
arasında İlim ve akıl bakımından büyük insanlar yetiştikçe
bu avaml inançlarda geniş sarsıntılar olmuştur. Teizmin
dar ve sınırlı fikir ve inanç sahası tahkik fikri doğunca di-
nin avamî karakteri terk edilmeye başlanmıştır.
Gerek Doğu’da ve Gerek Batı’da, İslâmiyet ve Hris-
tlyanlık’ia doğan tasavvuf hareketi bunun neticesidir. Yük-
sek tasavvuf kademelerinde, mertebelerinde artık Tanrı-
nın İnsan vasıflarına haiz olduğu kabul edilmez. Bu mü-
esseselerde talim ve tedris evvelâ telst fikirlerle başlar
fakat dereceler yükseldikçe şüphe ve tahkik unsurları dü-
şünme ve araştırma sahasına sokulur. Hür vicdan ve fi-
kirli insanlar yetiştirilir. Burada artık mutasavvıf, insan va-
sıflarını haiz bir Tanrı değil, tekamül ve vahdet şeklinde
bir Tanrı, namütenahi yokluk veya namütenahi varlık, ke-
mal manasında bir Tanrı düşünür ve buna inanır. Bu se-
— 31 —
viyeye gelmiş insanda, avam! dinîn, Teist görüşün dar,
mütsassıp, doğmatik ve fanatik görüş ve inanışı kalma-
mıştır. İlim, akıl ve hikmete ermiş kimselerin din ve tanrı
anlayışları bu mertebeye yükselmiştir. Buna da Havası din
tabir edenler vardır. Memleketimizde din anlayışı havasî
olan çok uz kimseye rastlanır. Genel olarak avami din an-
layışı hakimdir. Bir cok bakımlardan masonluğun ilim-akıi
ve hikmet üçlemesine, yani ana prensibine havası din in-
tibak eder.
Buraya kadar anlattıklarımızdan bir neticeye varmak
gerekirse, demek caizdir ki, hakiki bir mason, hakiki bir
farmason yobaz olamaz doğrudur. Ama gene demek doğ-
ru olur ki, katı dindar olan biri mason da olamaz.»

MASONLUK VE KOMÜNİZM

Deizm'di, yok Teîzm'di diye akılları oldukça çok 'ka-


rıştırıcak bir takım din felsefesi tanımlamaların! ve tartış-
malarını bir yana koyarsak, masonların din konusunda,
Tanrı konusundaki funduszeue.infoçlarım herkesin anlayabileceği
dille şöyle özetleyebiliriz:
Masonlar, Allahın varlığına ve birliğine inanırlar..,
Soruna salt bu acıdan bakarsanız, masonlar Tanrıya
inanmış kişilerdir. Zaten Ateistleri (Tanrı tanımaz) arala-
Sanna almamaktaki ısrarlı tutumları, tüm ritüellerinde bu-
nu sık sık yinelemeleri de bu durumun bir başka kanı-
tıdır.
Ne var ki, masonlar, Tanrı'nın varlığı ve birliği konu-
sunda inançlı olmalarına "karşın, Kur’an böyle, İncil şöy-
le Tevrat da filan biçimde yazıyor, bunlar da Tanrı kitap-
ları, kutsal 'kitaplar olduğuna göre tartışılamaz ve bunla-
ra kayıtsız şartsız inanılır görüşüne katılmazlar. Katılma-
yınca da, mümin .bir müslüman ya da hristiyan tarafından
— 32 —
hemen damgayı yerler;
— Dinsiz, imansız, kafir!..
Bağnazlar dilindeki bu suçlamalar, kara «im alar, el-
bette ki sonunda döner dolaşır, zındıklık-mındıklık derken
komünistliğe kadar dayanır.
Komünistlik suçlamalarına karşı, bir masonun söyle-
dikleri aynen şöyledlr:
«— Gelelim masonluğun komünizm karşısındaki du-
rumuna:
Elbette bir mason komünist olamaz. Çünkü bir komü*
nist ateist olmak mecburiyetindedir. Bir komünist tanrı ta-
nımazdır. Kesinlikle tanrı tanımazdır. Ve komüniste göre
evren hiç bir tanrı tarafından yaratılmamıştır. Eşyanın,
maddenin özü olan cevher öncesiz ve sonrasızdır ve ken-
di sebebidir. Bütün diyalektik maddeci filozoflara göre
ateizm, zaten hür fikre ulaşmak için önemli bir şarttır. Bu
nedenle masonluğun komünizmle uzaktan ve yolundan
hiç bir alâkası, ilintisi ve uzlaşması olamaz, olmamıştır, ol-
mayacaktır.»
Masonlar ve din, masonlar ve komünizm konularını
geçmeden önce, özellikle din konusunda bir atalarsözünü
ansıtmadan da geçmek yanlış olur. Ne demiş atalarımız?
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
Nitekim, tarihi bir gerçektir ki. özellikle Fransız Bü-
yök Devriminden sonra. Fransız Masonluğu giderek gele-
neksel ve İngiltere hegomanyası alımdaki masonluktan ay*
rıimaya başlamıştır.
yılında Fransız Büyük Locası, genel toplantısın-
da. Büyük Loca, üyelerinin Tanrıya İnanması şartının ve
nanmayanlartn üye alınmamasının, hele teizmin katı kural-
ları dışına çıkılmamasının düşünce özgürlüğüne, laiklik
anlayışına karşı bir kısıtlama olduğunu, insanlar arasında
eşitsizlik yarattığını, dolayısıyla içilecek yeminlerin de 'kut-
sal kitaplar değil, namus üstüne olması ilkesini kabul etti.
— 33 —
Ne var ki. bu karar üstüne Fransız Büyük Locası, öteki
kabul edilmiş büyük Localarca düzensiz ve masonluk dışı
ilan edildi ve ondan sonra özellikle Fransa'da kurallara ay-
kırı olarak üç ayn 'Büyük Loca gelişti. Bunlardan bir tek
Grande Loge Nationale Française (Fransız Büyük Milli Lo-
cası), geleneksel yolda çalıştığı için dünya masonlarınca
kabul edilir oldu.

MASONLAR VE SİYONİZM

Masonluğa karşı yöneltilen türlü suçlamalardan biri


de, masonluğun temelinde yahudilik ve yahudiliğin öte-
sinde de slyonizmin yattığıdır.

Nitekim, Türkiyeli mason düşmanlarından Cevat Rıfat


Atilhan'ın, MASONLUK NEDİR adlı karalama kitobında,
«Masonluk yahudl şeriatının başka bir, maskesi, yeni bir
İsmidir. Farmasonların dinleri Kabbale yahudi dini, adet-
leri, rumuzları, ananeleri, ibadetleri ve herşeyleri İbrani’-
dir,.., Muhaffef Tevrat ve yahlldillğe bağlıdır, Siyonizm
amaline hizmet ederler» yollu sözlerini daha önce a k-
tarmıştık, Türkiye'de, mutaassıp müslümanlarca ileri sürür
len bu savların kaynağı, gerçekte Katolik Kiisesi ve papaz-
lardır. Çünkü bu savlara karşı herkesten önce onlarca İleri
sürülmüştür.
Masonların Akasya adıyla yayınlanan dergilerinin
yılında yayınlanan sayısındaki şu sözler de, masonlarla
yahudiler arasındaki bağın en açık bir işareti olarak s ik
sık ileri sürülür:
«Yahudisiz hiç bir mason locası yoktur. Yahudi Havra-
larında hiç bir mezhep mevcut değildir. Orada Farmason-
larda olduğu gibi yalnız semboller vardır. Bundan dolayı-
dır kİ İsrail Mabedi bizim tabii müttefikimizdir. Ve bu se-
_ 34 —
bebledir ki Masonlar arasında geniş miktarda yahudiler
vardır.»
Aynı Akasya Dergisinin gene yılında yayınlanan
sayısındaki şu sözler de öyle:
«Farmasonluk, Yahudi düşmanlığından uzaktır. Yahu-
diler müsavi haklarla localara girmekte serbesttirler.»
Mason düşmanlarının, masonların yayın organların-
dan, özellikle de Fransa'daki düzensiz masonların yayın
organlarından aktardıktan bu sözlerle saviannı saptama
çabalarının bir eksik yanı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Nitekim bu böyle- olduğu içindir ki. Masonlar bu tür
saldırılara karşı derhal şu savunmayı ortaya koyarlar;
«Fransız Büyük İhtilaline kadar () Avrupa’da Ya-
hudiler siyasi ve medeni haklardan yoksundu. Bir tür par-
ya yaşamı sürerlerdi. Spekülatif modern masonluk ise,
tarihînde kurulmuştur. Fransa'da Yahudilerin mason-
luğa kabulü ise ancak Yüzyılın sonlarında söz konusu
olmuştur. Yahudilere tam vatandaşlık haklarıysa ancak 19,
yüzyılın başlarında tanınmıştır. Prusya’da Yahudilere uygu-
lanan önlemler 'de kaldırılmış, yahudi gençlerinin üni-
versitelere kabulü ’de söz konusu olmuştur. Dolayısıy-
la, siyasi ve medeni hakları olmayan yahudilerin, tüm dün*
yayı kaplayan masonluğu kurmaları söz konusu olamaz.
Filistin'de Yahudilere bir yurt kurmak amacına yönelik
siyonizme gelince, bu da, yahudilerin Avrupa'da siyasi
haklarını elde etmelerinden cok sonra ancak ’da The-
odor Herzt’in öncülüğünde kurulan bir dernekle ortaya çık-
mıştır. Yahudilerin daha önceki ilk dernekleri ise yı-
lında kurulmuş kültürel alandaki Benerberit ve yılın-
da kurutmuş olan Aliyans dernekleridir.
«Spekülatif» masonluğun ’de kurulduğunu, daha
önce de Orta Çağlardan gelme ve Corporation'ların deva-
mı olan «Ameli» Masonluğun tarihleriyle siyonizmin ortaya
çıkış tarihi göz önünde bulundurulursa, masonluğun siya-

— 35 —
nizmin ve yahudiliğin aracı olduğunu söylemek olanaksız-
laşır.
Masonlukta, mason kitaplarında İbrani isimlere, te-
rimlere, hikâyelere rastlanması ise, masonların yahudilik-
ten esinlendikleri saptayacak kesin belirtiler değildir. Bu
terimler ve isimler yer yer İslamın tek kitabı Kur'anı Ke-
rim'de de geçer. İsra Suresi’nin iik âyeti, (Kulu Muham-
med'i bir gece Mescid-i Harâm'dan, kendisine bir kısım
âyetlerimizi göstermek için çevresini mübarek kıldığımız
Mescid-i Aksâ'ya götüren Allahın Şanı yücedir) der. Mes-
cid-i Aksâ, Kudüstedir. Müslümanlarca da kutsal bir yer
sayılır. Buna dayanarak, Masonlar Mescid-i Aksâ’dan söz
ediyorlar diye, masonluk müslümanlıktan esinlenmiştir di-
yebilir miyiz?
Öte yandan, masonluğun sembollerinden biri olan altı
köşeli yıldız, Hazreti Süleyman'ın mührüdür. Bu altı köşe
yıldız binlerce yıl sonra bir yahudi devleti kurmak isteyen-
lerin bayrağı olmuştur diye bunu yahudiliğin sembolü mü
sayacağız? O zaman, Akdenizi bir Türk gölü haline geti-
ren Osmanlı Kaptan-ı Deryalarının sancaklarında, daha
dünyada Siyonizm sözcüğü bile bilinmezken dalgalanan al-
tı köşeli yıldızı da özel bir amaçla, siyonizme hizmet için
kullandılar diye mi değerlendireceğiz?»
Saldırılara karşı savunmalarını böyle yapan Masonlar
Mason localarında din, dil, ırk, renk ayrıcalığı ^özetilme-
mesini savunduklarını, dolayısıyla, lâyık olan varsa. $ahu-
dilerin tte aralarına katılabildiğinı söylemektedirler.

MASONİK KURALLAR

Kabul edilmiş, düzenli Fransız Büyük Locası’nm maso-


nik dergisinden özetlenmiş Code Maçonnique (funduszeue.info
Kurallar) adlı, Türkiye masonlarına da dağıtılmak üzere
— 36 —
çevirısr yapılmış ve bastırılmış ■minik b ir broşürde kurallar
şöyle sıralanmaktadır:
«— Yakınlarını sev.
— Kat'îyen kötülük yapma.
— Durumun müsaade ettiği nisbette iyilik ve yardım
yap.
— Kardeşine yapmaktan imtina edeceğin her yardım
bir dönekliktir.
— Kardeşlerine karşı daima iyi niyet sahibi ol.
{İşte bunlar hakiki bir masonun araştıracağı ve tatbik
edeceği şeylerdir.)
— Hakikî moral, kaidelere, kanunlara, iyi ahlâka, aklı-
selime tam olarak riayet etmekle meydana gelir.
— insanların konuşmasına mani olma.
— İyilere değer var, zayıflara merhamet et, fenalar-
dan korun, fakat kimseye kin bağlama.
— BUyükierinle yumuşak ve hürmetle konuş, eşitle-
rinle İhtiyatlı, arkadaşlarınla içten, küçüklerle tatlı
ve yavaş, fakirlerle şefkatle konuş.
— Benzerlerini, kendini sevdiğin gibi sev ve say, çün-
kü bütün insanlar müsavi ve kardeştirler.
— iyiliği yalnız iyiliğin zevkini tatmak için yap, ondan
fayda umarak yapma.
— Dalma vicdanının sesini dinle.
— Neye varırsa varsın vazifeni yap.
— Kardeşlerini pohpohlama, bu bir ihanettir.
— Eğer kardeşin seni pohpohlarsa, seni baştan çıka-
racağından, aklını çeleceğinden kork.
— Kavgalardan kaçın, hakaretlere mani ol, daima
mantığınla hareket e t
— Kadınlara hürmet et, onların zaaflarından istifade-
ye kalkma, onların haysiyetlerini iekelemektensa
ölmeyi tercih et.
— 37 —
— Oku ve istifade et, gör ve yap, döşün ve çaiış, her-
şeyi kardeşlerinin iyiliğine yönet, bütün bunlar ken-
din İçin çalışmak demektir.
— Her yerde, herşeyden ve herşeyle memnun ol.
— Kendini hak ve adalete ada, haksızlığa karşı koy,
acıya yakınmadan, sızlanmadan katlan.
— Eğer çocuğun varsa, sana emanet edilen bu kıy-
met üzerine titre, öyle davran ki, 10 yaşına kadar
senden korksun, 20 yaşına kadar sent sevsin, öte-
ne kadar da saysın. 10 yaşına kadar amiri, 20 ya-
şma kadar babası, ölene kadar da arkadaşı ol.
— Ona, iyi jestlerden çok prensipler vermlye çalış kİ,
o da sana hafifmeşreplik değiî tam bir. dürüstlük
borçlansın. Onu, kurnaz olmaktan çok, dürüst ol-
maya teşvik et.
— Erdemlilikten ayrılan kardeşlerini geriye çevir, sar-
sılana destek ol, düşerrf kaldır,
— Sana başkalarının yapmasını istemediğin şeyleri
sen de başkalarına yapma; fakat aksine sen ona,
onun sana yapmasını istediğin şeyi yap.
— İnsanların hareketini hafife alma, ayıplama ve boş
yere de övme.
— Istırap ve acı yatağına düşene, vereceğin sadaka-
yı hoş görerek ve kayıtsızlıkla verme; yoksulluğa
uzattığın elin samimi ve candan olduğunu kardeş-
lerin tanısın.
{işte kardeşim, bunlar masonluğun kaideleridir; bun-
ları takip et; İyiliğin ve düzenm isitkbali İçin vereceğin
eserinin zaferi aramıza gelecektir.)»
Masontann kendi yayınlarına göre, masonik kurallar
bunlar. Bunlara bakıp rahatça, eh bu kurallar, okullarda
okutulan ahlak dersine de konabilir diyebilirsiniz. Ama
bizce bu kurallar, salt iyi mason olmak için değil, herhan-
— 38 —
gi iyi bir insan olmak İçin do geçerli sayılması gereken,
a lt alta sıralanmış bir takım parlak sözlerden öte, mason-
luk konusuna açıklık getirmeyen, hemen her kutsal kitap-
ta da üç aşağı beş yukarı benzeri bulunan, dediğimiz gibi,
ortaokul ve liselerde okutulan ahlâk kitaplarında bile yer
alabilecek, benzeri sözlerin çok edildiği edebî kurallardır.
Dolayısıyla bunlara mosonik kurallar diye keskin bir çizgi
çizmek, masonlar açısından azıcık bencilliktir. Bu kural-
lar mason olmayanlar için de geçerlidlr.

DAHA BAŞKA KURALLAR

Durum böyle olduğu İçin, gelin biz sîzlere, Masonların


azıcık de propagandaya dönük bu resmi yayınının dışında,
gene mason yayınlarından ayıklayıp saptadığımız daho
başka bir takım m a s o n ik kurallar sayalım :
Örneğin, eski Maşnk-ı Azam'tardon Necdet Egeron’a
göre, masonluğun üç ana ilkesi vardır ve bunlar şöyle
sıralanır:
«— Dostluk.
— Ahlâklılık.
— Kardeşlik muhabbeti.
Sağlam Kafa - Anlayışlı Kalp- - Hakiki İman ve Yapı-
cı el. Bu dört değerle gereçli olmamız Masonluğun İcabı-
dır.» (Gerçek Yüzüyle Masonluk, sayfa 95)
Gene Büyük Üstad Necdet Egeran'ın yazdıklarına ku-
lak verirseniz. «Masonluğun yetiştirme yöntemi tekrarlar-
la müsamahalı tartışma ve iknadan ibarettir.» (S. , A.
G.E.)
—.«Hiçbir meson, kendisinden başkasının mason oldu-
ğunu ifşa edemez.
— Mason çıraklığa alınırken ruhsal ve fikren olduğu
gibi bedensel olarak da hiç bir arızası olmamalıdır.
— 39 —
— Masonluğa girdikten sonra sakatlanan kişilere,
yöneticîlki görevi verilmez.
— Anarşistlere katıldığı sabit otan birader Masonluk-
tan çıkartılır.
— Masonluğun Genel Kurulu ile Yönetim Kurulundan
müteşekkil Büyük Loca, Masonluğun en yüksek idare or-
ganıdır. Bütün masonik faaliyetlerin tertipleyicisi ve dene-
ticisidir.
— Tefekkür masonların esas sanatıdır. Masonlara
öğretilmek istenen tek şey araştırmadır.
— Masonluk ketum olmaya kesinlikle uyulmasını ister.
— Masonluk hem düşünme ve hem de aksiyondur.
— Masonluğun üç hamlesi;
Eskiden yeniliğe, durgunluktan harekete, geriden ile-
riliğe hamle yapmaktır.
— Mason olmak isteyene verilen ilk cevapta, zorluk-
lar ve ilkel bilgiler sıralandıktan sonra:
Şu hususu da iyice düşününüz ki, topluluğumuza ka-
tıldıktan sonra çıkmak pek kolay değildir, denir.»
İlerde yeniden döneceğimiz Enver Necdet Egeran’ın
Gerçek Yüzüyle Masonluk kitabından derlediğimiz gerçek-
te onun da mason ritüellerinden derleyip aktardığı bu ku-
ralları bir yana koyup, gene bir Derece Mason olan
Mithat Gürata'nın kitabına göz atalım. Ancak, Gürata’mn
masonluk konusunda ve kuralları hakkında verdiği bilgiyi
aktarmadan, yeri gelmişken bir noktayı belirtelim:
Masonlar, kendi amaçlarını iyi yansıtacağına inandık-
ları atasözlerini, ünlülerin özdeyişlerini sık sık kullanırlar.
Özellikle Masonluk konusunda aydınlatıcı bir kitap yazı-
yorlarsa. hemen her bölümün başına uygun bir atasözü
ya da özdeyiş koyarlar. Dr. Kenan Sunal, Zühtü Hilmi Velî-
beşe, Hamdi Tekyeli, Necdet Egeran gibi. Mason yazarlar-
dan biri olan Mithat Gürata da bu kuraldan ya da alışkan-
— 40 —
lıktan kurtulmuş değildir. Nitekim, şimdi aktaracağımız ki-
tabının Masonluk bölümünün baştna da Confucius'un şu
sözü yer olmaktadır:
«Düşünmeden öğrenmek vakit kaybetmektir.»

MASONLUK KONUSUNDA GENEL BİLGİLER

ıGerve! olarak rran-Masoniuk {dilerseniz siz buna, far-


masonluk ya da kısaca masonluk do diyebilirsiniz-} herbtri
sevk ve idarede'bağımsız, fikir ve idealde birleşik bir top-
luluklar mecmuasıdır. Birleşik olan hususlardan biri de,
idarede ayrı olan localarda bulunan Masonların aralarında
kardeşlik münasebetlerinin sürmesidir. Bu kardeşlik sonu-
cudur ki b ir locanın toplontrasna diğer localardan hana •ya-
bancı memleketler localarından olanlar kendilerini tanıt-
mak suretiyle ziyaretçi sıfatıyla katılabilirler.
«Bir masonun refakatinde Mason olmayan kişiler de
localara girebilirlerse de bunlar çalışmalara katılamazlar.
«Mason bağlılığı bir noktaya kodardır. Yurt çıkarının
zedelendiği yerde bu bağ kopar. Dini İnançların zedelen-
diği yerde bu bağ kopör. Dini inançların zedelendiği İlişki-
ler kesilir, dostluk münasebetleri biter, Harp devrelerinde-
ki Fransız, Alman locaları ile Fransız, Anglo-Sakson loca-
ları bunun örnekleridir.
«Masonların kendilerine özgü işaret ve alâmetleri vor-
dır. Bunların ifade ettiği mana. Mason olmakla Öğrenilir.
Masonlar bu sayede dünyanın her yönünde, lisanından bir
kelime bilmeseler de, bulundukları memlekette kendilerini
tanıtabilirler.
«Masonlukta çeşitli dereceler vardır. Bu dereceler çe-
şitli konularda yapılan, müddet ve bir takım aidatları öde-
meği taahhüde bağlı çalışmalarla efde edilir. Bu derece-
— 41 —
ter m asonlar arasında bir imtiyaz yaratmaz ve bîr öğün-
me vesilesi olarak kullanılamaz.
«Enaz 21 yaşını bitirm iş, mazbut bir ahlâk ve şöhrete
sahip, çevresinde sevilen ve sayılan, muntazam bir yaşa-
yışı olan, kendisini ve ailesini geçindirecek mali güce sa-
hip bulunan, Mason ideallerini anlayacak kadar tahsil gör-
müş ve loca çalışmalarına devama mani olacak derecede
uzakta oturmayan herkes, yukardaki hususların aksi gö-
rülmedikçe, Mason Cemiyetine girebilir. Giriş, her cemi-
yette olduğu gibi bir takım tetkik, tahkik ve merasime bağ-
lıdır. Masonluğa kabul merasimleri kendine özgü bir şe-
kildedir.
«Masonluk sıfatı, hayat boyunca devam eder. Normal
şartlarda geri alınmaz. Ancak şerefe aykırı bir harekette
bulunmak, cemiyet içinde mutlak surette fena görülm üş
bir hale düşmekle kaybedilir. Mason Cemiyeti nizamlarına
göre, yerleşmiş şekil ve usule uyarak soruşturma yapılıp
savunması alınmadan hiç kimse masonluktan çıkarılamaz.
Ancak mahkeme kararı ile mahkûm olanlar Mason olamı-
yacağı gibi, mahkeme kararı ile mahkûm olursa Mason-
luktan çıkarılır, , ■
«Dileyen sebeb göstermeye mecbur olmadan Mpson-
luktan ayrılabilir.
«Masonların toplandıkları yere, Masonluğun menşei-
ni teşkil eden yerlere izafeten (Atölye) de denir.
5'i üstad olmak üzere 7 Mason bir loca kurabilir. 3
Muntazam Loca bir Büyük Loca vücuda getirirler. Localar
belirli bir rit (merasimler silsilesi, uygulanacak yekne-
sak usul, sıra) üzerinde çalışırlar ve ayni rite uyan lo-
calar Büyük Locayı teşkil ederler. Bir memlekette ge-
nellikle aynı fitte iki Büyük Loca çalışmaz.
«Çalışmalar bir genel nizama bağlanmış olmakla be-
raber, localar bağımsız şekilde idare edilirler. Her Loca-
nın kendine özgü bir içtüzüğü vardır. Çalışmalar bu tü -
_ 42 —
zük uyarınca, her yıl kardeşlerin tesbit ettikleri bir prog-
rama göre belirli gün ve saatte yapılır.» (Masonluk Nedir,
Ne Değildir? M ithat Gürata, sayfa 1 )
Üstad M ithat Gürata'nın Masonik kurallar konusun-
da verdiği bilgiler bunlar. Elbette ki bu kadar bilgiyle ye-
tinmek, bu işi merak edenler için yeterli değildir. O hal-
de konuyu biraz daha derinlemesine, enine ve boyuna
araştıracağız.
Bunun için, dilerseniz Masonlukta eski töreler denen
töreler konusunu, Masonların Anayasası sayılan Ander-
son yönetm eliğini özetle a k ta ra lım :

ESKİ TÖRELER (ANDERSON YÖNETMELİĞİ)

Aşağıda sıraladığımız hususlar, masonluğun eski örf


ve âdetlerini yani törelerini teşkil ederler. Altı başlık al-
tında toplanan bu eski töreler her yeni masona ö ğretilir
ve bunların uygulanması beklenir.
I. A llah ve Din Hakkında,
II. Devlet ve Hükümet Hakkında,
III. Localar Hakkında,
IV. Üstadlar, Nazırlar ve Çıraklar Hakkında,
V. Masonluk Çalışmaları Hakkında,
VI. Aşağıdaki davranışlar Hakkında :
1. Toplantı halindeki localar,
2. Toplantı dışında lokalde,
3. Biraderler arasında,
4. H aricîler arasında,
5. Evde ve çevrede,
6. Tanınmayan bir biraderle.

I. Allah ve Din Hakkında


Mason Allahın em irlerine ita ate mecburdur ve hiçbir

— 43 —
vechiyle Allahsız ve Dinsiz olamaz. Eskiden Masonlar bu-
lundukları memleketin dinine uymak zorunda tutulurlardı.
Sonradan bu zorunluluk kaldırılmış va herkes kendi dini-
ne bağlı kalmakla beraber şu müşterek esaslara riayet
yeterii görülmüştür: İyi ve doğru insan olmak; şerefli ve
dürüst hareket etmek; Masonluğu uyuşma yeri ve -gerçek
dostluk merkezi haline getirmek.
II. Devlet ve Hüküm&t Hakkında
Mason, ikamet etmekte veya çalışmakta olduğu mem-
leketlerin kanunlarına ve hükümetlerine uyan iyi bîr vatan-
daşıdır ve milletin emniyet ve huzurunu bozacak hiçbir
komplo ve anarşi hareketine katılamaz. Masonluğun geç-
mişteki harp, isyan ve kargaşalıklarda mutaassıp kuvvet-
lerce zedelendiği bir vakıadır. Bu yüzden Masonlar barış
ve huzurun daima destekleyicisi olmalıdırlar. Anarşistlere
katıldığı sabit okın biraderler. Masonluktan çıkarılır.
IU. Localar Hakkında
Loca, Masonların organize oldukları ve toplanıp ça-
lıştıkları yerdir. Bu itibarla her biraderin bir locaya bağlı
olması ve tüzük ve nizamlarına tabi olması gereklidir, iyi
ve doğru kişilerin toplandıkları ve insanlık gibi güzel bir
ülkü üzerinde çalıştıkları için Masonlar locayı kutsal bir
mabed oiarak tanırlar ve ona göre hareket ederler.
IV. Üstadiar, Nazırlar ve Çıraklar hakkında
Masonlar arasında herhangi bir tercih yapılırken ger-
çek bir değere ve kişisel meziyete dayanılır. Bu itibarla
Saygıdeğer Üstad ve Nazırlar seçilirken eskilikleri değil ki-
şisel meziyetleri dikkate alınır.
Masonluğa bir çırük alınırken İleride Nazırlığa ve Say-
gıdeğer Üstadlığa ve hattâ daha ileride Büyük Nazırlığa
ve Büyük Üstadlığa seçilebilecek meziyet görüntüleri o l-
— 44 —
masına dikkat edilir. Ruhsal ve fikren olduğu gibi beden-
sel olarak ta hiç bir arızası olmamalıdır. Masonluğa girdik-
ten sonra sakatlanan kişilere görev verilmez.
Masonlar, Üstadlığa yükselmeden Nazır seçilemezler.
Nazır olarak görev yapmadon Saygıdeğer Üstad olamaz-
lar. Saygıdeğer Üstad olarak görev yapmadan Büyük Na-
zır olamaz, Büyük Nazırlık yapmadan Büyük Üstadlığa se-
çilemezler.
Masonlukta idareci olarak vazife görenlere bütün kar-
deşlerin İtaat etmesi ve onlara sevgi ve saygı göstermes'
lâzımdır.
V. Mason Çalışmaları hakkında
Bütün Masonlar çalışma günlerinde dürüst ve namus-
lu olarak çalışırlar ve tatillerde vekarla dinlenirler. Ça-
lıştıkları memleketin kanun ve âdetlerine uyarlar.
Masonlar, kabalıktan sakınırlar; birbirlerini sayın kar-
deşim hitablyle çağırırlar ve loca İçinde ve dışında daima
nazik hareket ederler. Çalışmalarında dikkat ve itina esas-
tır. Kullandıkları alet ve malzemeyi kendi matları İmiş gibi
korurlar.
Masonlar alınteriyle hokettiklerl nafakaya rıza göste-
rirler ve onu şükranla karşılarlar ve işlerini dürüstlükle bi-
tirirler. Mason, kardeşlerinin refahını kıskanmaz, onların
İşini elinden almaz veya onları işsiz bırakmaz. Müşterek
işlerde kardeşlerini terketmez ve on lan yan yolda bırak-
maz.
Genç kardeşlere, işlerinde ifsattan kaçınmaları ve İş-
lerine sevgi ile sarılmaları önerIHr. Masonluk işlerinde ha-
riciler kullanılmaz.
VI. Davranışlar Hakkında
l. Toplantı fıalînde locada
Mason, Locada Saygıdeğer Üstadın usulüne göre izin
— 45 —
almadan konuşamaz, konuşm akta olan hiç bir kardeşin
sözünü kesemez ve nezaket dışında konuşamaz, konuş-
makta olan hiç bir kardeşin sözünü kesemez, Nazırlara ve
bütün kardeşlere karşı sevgi ve saygı ile davranmak şart-
tır.

Kardeşler arasındaki ihtilâflar şikâyet üzerine Locaya


b ild irilir ve Loca kararı kabul edilip ona uyulur. İstenirse
en son merci olan Büyük Loca'ya kadar temyiz edilir.

2. Toplantı dışında lokalde


Gerek locada ve gerekse iokald esiyaset ve din mü-
nakaşa edilmez. Hiçbir kardeşe sert muamele edilmez ve
kırıcı söz söylenmez. Kimse yemek ve içkiye zorlanmaz
ve gitmekten alıkonulmaz. Lokalde özel çekişmelere ve
kavgalara hiçbir zaman yer verilmez.

3. Biraderler arasında
Kardeşler birbirlerini nezaketle selâm larlar ve b irb ir-
lerinin ellerini sıkarlar. (Memleketimizde yaygın olan ku-
caklaşmak ve kardeşlik busesi, masonlarda ancak m era-
simle uygulanır.) Masonluk her ne kadar bütün üyelerim
eşit düzeyde tutuyorsa da, herkesin hariçte kendi kazan-
dığı mevkileri ve şerefleri ortadan kaldıramaz. Bıı itibarla
biraderlerin harici âlemdeki mevkilerine ve şereflerine ge-
reken saygı mutlaka gösterilir. Masona lâubalilik yakış-
maz.
4. Hariciler arasında
H ariciler arasında mason, masonluk üzerine gereksiz
tartışmalarda bulunmaz ve kendisini ortaya atıp masonlu-
ğunu övünme vesilesi yapmaz. Hele kendinden başkasının
mason olduğunu ifşa edemez. Mason, masonluk şerefini
daima üstün tutacak şekilde davranır.

— 46 —
5. Evde ve Çevrede

Mason, locasından evine hiçbir zaman sıhhatine, aile-


sine ve harici işine zararı dokunacak derecede geç saat-
lerde ve içkili durumda dönmez. Kendisinin ve ailesinin şe-
refini, şöhretini ve sağlığını korumakla yükümlüdür, Aila
içinde ve çevredeki dostlar arasında Locada olan bitenden
değil, güzel ve veciz konuşmaların metnini ve ruhunu yan-
sıtan sözlerden bahis açmak yerinde olur. Aile ve çevre,
masonun davranışlarıyla loca hayatından sonra daha da
olgunlaştığını farketm elidir. Masonun mükemmel davranış-
ları evde ve çevrede daima ta kdir toplamalıdır.
6. Tanınmayan bir biraderle

Kardeşler birbirini dikkatle ineciemeden ve sınavdan


geçirmeden kardeş kabul etmezler. Hele masonluk remiz
ve işaretleri üzerinde büyük hassasiyet gösterm elidirler.
Ancak, hakiki bir mason olduğu anlaşılan biraderlere
gereken sevgi ve saygı gösterilir. Sıkıntıda ise huzura ka-
vuşturulmaya gayret edilir. Ayni vasfıları haiz olanlar ara -
sında bir işe mason tercih olunur. Maddî ve manevî yar-
dım ttılebeden biradere elden gelen her türlü müzaheret
gösterilir. Bu davranışlarda masonluk dayanışma kudreti-
nin büyüklüğü meydana çıkmalıdır.»

47 —
MASON DERECELERİ

Masonluğun üç derecesi vardır:


Çırak, Kalfa, Usta (Üstad)

I. Derece: ÇIRAK
Uzun araştırma ve soruşturma lordan, Büyük Loca
Üyelerinden hiç bir masonun itirazı olmadığı anlaşıldıktan
ve alınacağı locanın oybirliğiyle masonluğa kabulü karar-
laştırıldıktan sonra mason adayı dernek binasına götürü-
lür.
İnisiyasyon yani törenle alma işleminden önce kendi-
sine son kez şu sorular sorulur:
«Bir Mason yapılmak üzere seçildiğiniz ve masonlu-
ğun bilinmeyen yönlerini öğrenmeye aday olduğunuz İçin,
şimdi düzenli olarak, kurulmuş bir locanın bitişiğindeki
odada bulunmaktasınız; fakat eriştirmeye başlamadan ön-
ce,. şu sorulara ke&ln cevaplarınızı vermeniz gerekmekte-
dir:
Mason adayı olmaya hiç bir arkadaşınızın zorlaması
olmadan ve herhangi bir menfaat gözetmeden serbestçe
ve gönüllü olarak karar verdiğinize, şerefiniz üzerine yemin
©der misiniz?»
Doğaldır ki, bu sorunun yanıtı «evet» olmalıdır. Bu
evetten sonra ikinci soru gelir:
— 48 —
«Cemiyetimiz hakkında olumlu bir fikre sahip olduğu-
nuz Jcln Masonluğun imtiyazlarından yararlanmaya hazır,
bilgi edinmeye ve bütün insanlara faydalı olmaya sami-
miyetle istekli olduğunuza, şerefiniz üzerine yemin eder
misiniz?
Kuşkusuz bu soruya da «evet» yanıtı vcrilmeikfif- Veril-
mezse mi? O zaman o iş orada biter. Yanıtlar olumluysa,
sorgulama süren
«Görevimizin gerektirdiği kardeşlik müessesemizirt es-
ki törelerine ve yerleşmiş geleneklerine istekle uyacağını-
za. şerefiniz üzerine yemin eder misiniz?»
Bu soru da olumlu yanıtlandı mı, sizi ve sizi oraya ge-
tireni karşılayan görevli Mason şöyle den
«Görevimin gerektirdiği üzere, dahd fazla ilerlemeden
evvel şunu hatıriatmak İsterim ki, katılmak üzere bulun-
duğunuz törenler hafif ve önemsiz almayıp, gayet ehem-
miyetli ve ciddidir.
Masonluk, remiz ve işaret yoluyla gizlenmiş bulunan
ve sembollerle ifade edilen güzel bir ahlâk ve fazilet siste-
midir. Mason Cemiyetinin gayesi, üyelerini daha okıllı, da-
ha iyi ve neticede de daha mutlu bir hale getirmek olup
bunu bîr takım ahlâk ve fazilet direktifleri olan işaretler,
semboller ve alegorik şekillerle gerçekleştirmeye çalışır.
Bu cemiyette kullanılan şekiller ve yapılan törenler, devir-
den devire intikal ederek bize kadar gelmiş olup, hepsi
aklı ve hakikati telkin etmek üzere tertip edilmiştir.
Şimdi sizi bu yoldan sizden önce geçmişlerin hepsinin
geçirdiği evrimi geçirip geçlremeyeceğlnlzl kontrol edecek
olan, doğru ve güvenilir dostlara teslim ediyorum.»
Bu ilk söylevden sonra, mason adayının kendisine,
vatanına ve insanlığa olan görevleri hakkında düşünceleri-
nl yazması için kalem kâğıt verilir. Arada bir de vasiyet-
name yazması istenir. Bunlar yazıldı mı, İçeriye götürülüp
okunup incelenir. Uygun bulunursa, «Tefekkür Hücresi»
denen hücrede, adayın üstünde ve ceplerinde bulunan m a-
denî tüm eşyalar, paraiar çıkarttırılır, gözleri bağlanır ve
üç seyahate çıkartılır, yeniden sorgudan ge çirilir ve «eriş-
tirme» denilen bu uzun törenden sonra adaya mason dü-
şüncesi aniatılıp, yine sorulur, adaym mason olmakta ıs-
rarlı olduğu öğrenilince masonik telkinler son bir kez ya-
p ılır ve gözleri açılıp mason olduğu ilân olunur. Saygı
üeğer Usiad (Loca Başkanı) ona beyaz bir eldiven verir
ve önüne beyaz kuzu derisi bir önlük takar, yeni çırak ma-
sona da şu bilgi verilir:
«Beyaz eldiven, masonun ellerini hiçbir kirli işe sok-
maması gerektiğini, safiyetini daima koruma yüküm lülü-
ğünü remzeder. Beyaz deri ise masumiyet amblemi olup-
Masonların çalışma önlüğüdür. Değeri verilerek takıldığı
zaman, masonlar için her nişandan ve verilecek her pa-
yeden daha şereflidir.
Çok eski zamanlardan beri bütün hür ve kabul edil-
miş masonlarm özel giysisi olan bu sade ve süssüz kuzu
derisinden önlük, şimdi şerefle sürdüreceğiniz bir hayat
boyu giymek üzere sizindir. Sonunda yorgun ayaklarınız
zahmetli yolculuğun sonuna geldiğini ve hayatın işleyen
aletleri artık sinirsiz ellerinizden ebediyen düştüğü za-
man. yaşayan dost ve akrabalarınızın göz yaşları ara-
sında ve birader masonların sevgi dolu elleri ile, bütün:
yaşayanların bir gün gideceği küçük ikâmetgâhınıza in-
dirildiğinizde, önlüğünüzün, • tâbutunuzun üzerinde can-
sız kalıntınızı toprakla birlikte örtmek ve sessiz vadide si-
zinie birlikte yatm ak üzere, halâ sizin olacaktır.
Önlüğünüzün saf ve lekesiz sathı, sizin için yaşayış
iffetinin ve davranış dürüstlüğünün daimi bir hatırlatı-
cısı olsun; sizi daima daha yüksek düşüncelere, daha,
asi! fiiliyata ve daha büyük başarılara yöneltsin. Yeryü-
zündeki hic b ir hareketiniz bu amblemin safiyetini k ir-
letecek veya emeklerinizi yitirecek nitelikte olmasın. Yal-

— 50 —
itiz ve çıplak ruhunuz, hayattoyken yaptığınız hareketle-'
rln hesabım vermek üzere Tanrı'nın huzuruna çıkacağı
zaman, önlüğünüz de sizin yanınızda, iyi ve doğru kişi,
Tanrı'nın huzuruna gönül rahatlığıyla çıkabilirsin sözleri-
ni İşitebilsin.»
Buraya kadar anlattıklarımız ki, özet bir anlatım-
dır (ve daha geniş eksiksiz, ilerde belgeler bölümünde,
Türkiye Mason Derneği Nizamnamesi, Yüksek Şûrası Ça-
lışma Rehberi, Birinci Derece Çalışma Usulü belge olarak
verilecektir.) Masonluğun ne denli törensel ve fazla for-
maVtîeVı bir iş olduğunu göstermek İçin sanırız yeterli öl-
çüdedir.

ÇIRAĞIN İŞ ARAÇLAR!

Masonlukta bir çırağın iş araçtan, cetvel, küskü ve


çekiçtir. Cetvel 24 inçliktir.
24 inçlik cetvel, operatif masonların işlerini öiçmeK
ve tesblt etmek için kullandıkları bir alettir. Fikri ya do
spekülatif masonlar denen masonlarsa bu cetveli, za-
manı bölmede kullandıklarını söylerler. Cetvelin 24 bölü-
mü, günün birer saatini gösterir. Bu 24 saat de üç eşit
parçaya bölünür, sekiz saatlik bir bölümü masonlar İçin
Tanrı'nın ve sıkıntıda olan bir biraderin hizmetine, ikin-
ci sekiz saati, norma! mesleki çalışmalara, son sekiz saati
de uyku ve dinlenmeye ayrılmıştır diye değerlendirilir,

ÇekIÇ ve küskü ise, operatif masonlar tarafından


ham taşın köşelerini kırarak, sivriliklerini yontmada ve
yapımcıların işlerini kolaylaştırmada kullanıldığı halde,
spekülâtif masonlarda aklı ve ruhu bütün kötü huy ve
aşırı düşüncelerden arıtarak, kendilerini «İnsanlık mabe-
dinin yaşayan taşlan» haline getirmekte kullanılan sem-

— 51 —
bollerdir. Mosoniar, iYani yonttuğumuz ham taş, kertdî
kendimizden ibarettir» derler.

LOCA

Loca, masonların çalışma yeridir. Büroya «Mabed»


derler. Burada, evrensel dinlerin kutsal kitapları, gönye,
pergel ve büyük locadan verilmiş berat bulunmaktadır.
Bunlar olmadıkça, loca mason locası sayılmaz.
Eski dönemlerde masonlar toplantılarını ya çok yük-
sek tepelerde ya da derin vadilerde gözlerden uzak ve
yaklaşanın görüleceği yerlerde yaparlarmış ki, beklen-
medik baskınlara karşı hazırlıklı olsunlar, Günümüzdeyse,
mason loca toplantıları genellikle binaların üst kat odala-
rında yapılır.
Localar genellikle yüz kişiyi alabilecek özel döşen-
miş ve süslenmiş salonlardır. Gene! Kurul toplantıları için
ise daha çok insanı alacak daha büyük localar da hazır
bulundurulur. Sembolik olarak bir locanın büyüklüğü an-
latılırken uzunluğunun doğudan Batı'ya, genişliğinin ku-*
zeyden güneye, yüksekliğinin yeryüzünde göğün en yük-
sek katına, derinliğinin ise yeryüzünden dünyanın merke-
zine kadar uzandığı söylenir. Bu biraz acem mübalâğa-
sını andırır ama, semboller üstünde tartışılmaz.
Locanın bu kadar büyük boyutlara düşünülmesindeki
neden ise, masonluğun üniversal olduğunu belirtmek için-
dir denir.

SÜTUNLAR

Bir locada, temel olarak ve kesinlikle, «Akıl», «Kuv-


vet» ve «Güzellik»! temsil etmek üzere üç sütun var-
dır. Yapının kendisinde bu sütunlar yoksa bile, sonradan
— 52 —
locaya bu sütunlar eklenir. Bu sütunların anlamı da, «Bu-
tün büyük ve önemli 'işlerde izlenecek yolu bulmak için
akıl, onu destekleyecek güç ve geliştirmek için de güzel-
lik gerekli» biçiminde açıklanır.
Locanın tavanı ise, kumaş ya da baya İle gökyüzü
rengine boyanmıştır. Yıldızlı bir gecenin gökyüzü gibi
ışıl ışıl
Locada ayrıca üç aydınlık kaynağı olduğu varsayı-
lır. Bunlar, 'kutsal kitap (Türkiye’de kitaplar, yâni Kur'anı
Kerim, İncil, Tevrat, Zebur.,..), gönye ve pergeldir.
Kutsat kitaplar, yüce ahlâkı talim eder ve Tonrı'yp
ithaf edilmiş zira bu Tanrı'nın insanlara baha biçilmez he-
diyesidir. Gönye eğilmez doğruluğu ve dürüstlüğü talim
eder ve üstada ithaf edilmiştir, zira bu onun görevinin
masonik amblemidir, Pergel ise ölçülü olmayı talim eder
va masonluk mesleğine İthaf edilmiştir, çünkü bunun ge-
reken dikkatle kullanılması halinde, masonlara İsteklerini
sınırlamayı ve ihtiraslarını normal sınırlar içinde tutmayı
öğretecektir denir.

TEZYİNAT

Bir mason locasının süslenmesini ise bir mason şöy-


le anlatmaktadır:
«Bir locanın ziynetleri, kenarlan dantel gibi işli mo-
zaik döşeme vs ışık saçan yıldızdır.
Mozaik döşeme, Süleyman Mabedinin döşemesini,
kenardaki ■işlemeler ise bu tapınağın etrafındaki güzel
süsleri temsil eder. Ortadaki ışık saçan yıldız ise İlâhi
takdirin amblemidir.
Mozaik döşeme, iyi ve kötü günleriyle İnsan hayatı-
nın sembolik bir ifadesidir, kenardaki süsler İse, etrafı-
mızdaki çeşitli nimetlerin ve rahatlıkların ortadaki ışılda-
— 53 —
yon yıldızla temsil edilen iiâhi Takdir'e sadakatle bağla-
narak elde etmeyi ümit ettiğimiz diğer nimetlerin ifade-
sidir.»
Mason localarında, biri doğuda, biri batıda, biri ds
güneyde olmak üzere üç de sembolik ışık bulunur.
Bu ışıkların temsil ettiği ileri sürülen şeyler, iman,
ümit, ve şefkattir, iman aklın, ümit kuvvetin, şefkat de
güzelliğin kaynağı sayılır. Bunların üçünün birlikte insan-
lığın an yolunu aydınlattığı söylenir.
Locaların kuzeyinde ışık olmamasının nedeniyse, her
locanın Mescid-i Aksa’-daki Süleyman Mabedi'nin bir ör-
neği sayılması ve Süleyman Mabedinin de yeryüzünün
kuzey yarım küresinde bulunmasında ndır. Ay ve Güneş
masonlar için en yüksek noktaya çıktığı zaman bile ku-
zeye ışın göndermediği için, bu kısım masonlara göre
karanlık bir bölgedir ve buraya henüz aydınlanmamış,
karanlıkta oldukları varsayılan çıraklar oturtulur.
Mason localarının ayrıca, üçü taşınabilir üçü taşına-
maz altı tane «mücevher»! vardır.
Masonların taşınamaz mücevherler günye, tesviye ve
şakûldür.
Gönye fazileti, testiye eşitliği, şakül ise hayatta v©
ilişkilerde doğruluğu temsil ederlermiş. Bunlara taşına-
maz, sabit mücevherler denmesinin nedeni, locanın do-
ğu, batı ve güney kısımlarında sürekli olarak bulundurul-
maları ve buralardaki görevliler tarafından boyunlarına
takılmaiarındandır.
Taşınabilir mücevherler denenlerse, bir yontulma-
mış, öteki yontulmuş iki taşla bir planya levhasıdır.
Yontulmamış taş, ocaktan çıktığı gibi duran ve insan-
ların tabiî ve eğitilmemiş halini anlatan, yontulmuş taş
ise iyi bir eğitim ve gayretle erişmeye umud ettikleri ol-
gunluk dönemini sembolize etmektedir. Planya levhasıy-
sa çalışan İşçilerin dünyevi binalarını, üstadların planya
— 54 —
tahtasına çizdikleri şekillere uygun olarak kurmaları gi-
bi, manevî insanlık mabedini yüce ahlâk ve sosyal erdenv
lerin dile gltlrildlğl biçimde kurabilmek anlnmınadır.
Bir çırak masona tüm bu bilgiler verildikten ve loca
gösterilip semboller anlatıldıktan sonra, «umdeler» de-
dikleri İlkeler de söylenir. Masonlukta üç rakamı önemli
olduğundan pek çok şey üç ya da üçün katsayılarıyla, üç-
le çarpıp, üçe bölünecek sayılarla belirtilir. Umdeler de
üçtür:
Liberte - Legalite - Freternite Yani özgürlük, eşit-
lik, kardeşlik
Bunlar anlatıldıktan sonra bu kez de «dört esas fazi-
let» <llkesi anlatılır ki bunlar da,
İtidal, Tahammül, Akıl, ve Adalet'tir.
Locada çırakc bu konularda da bilgi verildikten son-
ra, masonluğun daha çok felsefi ilkelerine geçilir ve «ele-
mentler» denen konu anlatılır.

ELEMENTLER

Masonlara göre, bütün elementler içinde yalnız top-


rak, insanların sürekli dostudur. Su, insanları yağmur,
dolu, su baskını olarak arada bir zarara sokar ama, ay-
ni zamanda su, herşeyi temizler. Hava, fırtınalara, tay-
funlara neden olabilir ama onsuz da yaşamak olanaksız-
dır. Ateş ise, yangınlar, volkan yollamalarıyla mahvedici
olabilir, ancad ateşsiz de uygarlık olmaz.
Her zaman iyi ve yumuşak olan toprak, İnsanların
istekleri karşısında dalma itaatkâr ve faydalıdır. Sürekli
olarak, hayatın gereklerinden çok lüksleri için kullanıl-
masına karşın, alışılagelen nimetlerini insanlardan esirge-
mez, yoliorını çiçeklerle donatır, sofrasını yiyeceklerle
doldurur, bu arada zehir de üretmesinin yanında panzehi-
— 55 —
Fini de ye tiştirir ve kendisine harcanan her emeğe faz-
Jasıyla karşılık verir. Nihayet insanlar ölümün karanlık
vadisine çağrılınca da onları kabul ederek cansız varlık-
/arını ö rte r ve böylece ondan geldiğim izi ve ergeç ona
döneceğimizi belirtm iş o lu r

ERİŞTİRME SÖYLEVİ

B ir «Haricî» yukardan beri anlatageldiğim iz soruştur-


malardan geçip, adaylığı onaylanıp, locaya «Çırak» ola-
rak kabul edildikten ve görevliler tarafından türiü uyarı-
lara, telkinlere uğradıktan sonra, kabu! töreninin sonunda,
«eriştirme söylevi» denen bir de şu türden nutuk d in -
ler:
«Kardeşim,
Şimdi masonluğun ilk ilkelerini öğrendiğinize göre,
sizi bu eski ve şerefli kardeşlik müessesesine kabul edil-
diğinizden dolayı tebrik ederim. Eskiliği-, hatırlanmayan
zamanlardan beri süregelmesinden dolayı oluşu da, ku-
rallarına uygun herkesi, manevî yücelme hazzıyla mükâ-
fatlandırmaya çalışmasından ileri gelmektedir.
M asonluktan daha iyi prensipler ve daha sağlam te -
m eller üzerine kurulmuş hiç bir cemiyet yoktur.
Masonik sembollerle anlatılan kurallardan daha mü-
kemmeli ve kabul edilen esaslardan daha yararlısı da
hiçbir zaman olmamıştır. En büyük ve en iyi insanlar her
devirde, masonluk sanatını teşvik etm iş ve geliştirm iş-
tir.
B ir mason olarak Tanrıya, çevrenize ve kendinize
karşı üç büyük göreviniz vardır:
Tanrıya karşı göreviniz, vicdanınızı tesis etm ek ve
İnandığınız kutsa! kitaplardaki yüce ahlâkı benimsemek
ve uygulamaktır.
— 56 —
Çevrenize karşı göreviniz başkalarına, onların size
karşı davranmasını istediğiniz şekilde davranm aktır.
Kendinize karşı ise, kuvvetinizi azaltacak veya işiniz-
deki itibarinizi sarsacak hiçbir intizamsızlık veya şuursuz-
luk yapmamanızda.
Bu görevlere tam olarak uymak, size toplumsa! ve
kişisel saygıyı garanti edecektir.
Devlete karşı görevlerinizi yerine getirirken sadık
b ir vatandaş olmalı, hükümetinize karşr dürüst, memleke-
tinize karşı âdil davranmalısınız. Kanunî emirleri sabırla
fcabul etm eli ve 'içinde yaşadığınız memleketin icaplarına
memnuniyetle uymalısınız. Dışa karşı davranışlarınızda,
devamlı hücumlara maruz kalmamaya bilhassa dikkat e t-
melisiniz.
Bizim muntazam yapılan toplantılarımıza katılmanız
çok istenen birşeyse de bu hiçbir zaman masonluğun ge-
rekli işlerinize engel olması anlamına gelmez, zira, iş hiç-
bir şekilde ihmal edilmemelidir. Ayrıca, topluluğum uzun
faaliyetleri için göstereceğiniz gayret de, bilgisizlikten do-
layı masonluğu kötü gösterenlere karşı sizi zor duruma
düşürmemelidir.
Masonluk bilginizi artırabileceğiniz boş zamanları-
nızda, size her türlü malûmatı vermeye daima hazır olan
bilgili biraderlerle konuşabilirsiniz ve size verilecek di-
rektifleri almaya daima hazır olmalısınız.
Son olarak da, mesleğimizin tanışma işaretlerini kut-
sal ve bozulmaz sırlar olarak saklamalısınız, zira bunlar
sizi diğer insanlardan ayıran ve masonlar arasındaki ye-
rinizi belirleyen hususiyetler olacaktır.
Şayet tanıdığınız kimseler arasında mason olm ak için
büyük bir istek gösteren kişilere rastlarsanız, onları bize
tavsiye etmeden evvel, kurallarımıza uyacağına, mesleği-
mizin şeref, haysiyet ve şanına lâyık kimseler olabilecek-
lerine kesinlikte kanaat getirmelisiniz.»
— 57 —
II. DERECE: KALFA

Masonluğun ilk derecesi, 1. derece Çıraklık, ikinci


derece ise kalfalıktır.
Kalfanın iş araçları, gönye, tesfiye ve şaküldür.
Şakûl, operatif masonlarca yapının yere tam doksan
derecelik bir diklikle oturması için kullanılan bir araçtır.
Arı Türkçede buna çekül denir. Gönye ise, taşları gön-
yede tutm ak ve tesfiye ile onları yatay bulundurmak ama-
cıyla kullanılır. Spekülâtif masonlar, ya da başka bir de-
yim le hür ve kabul edilm iş masonlara göre şakûl, Tan-
rı ve insanlar önünde çeşitli görevlerinde doğrulukla ve
d ik başla yürümeyi sağlayan, gönye, hareketlerini fazi-
letlerle çerçeveleyen, tesfiye ise eşitlikle kimsenin geri
dönmeyeceği sonsuzluk alemine doğru gidişi ansıtır.
Kalfalık derecesine yükselen mason, önce kardeşlik
müessesesi saydığı masonluğun doğuşunu ve gelişim ini
inceleyip, op eratif ve spekülâtif masonluğun neler oldu-
ğunu araştırır.
Operatif masonluktan kasıt, şekil, sağlamlık ve güzel-
liği birleştiren ve tümünde tam b ir düzen, olgunluk ve ta -
mamlayıcılık gösteren b ir yapıt ortaya konacağı zaman
kullanılan yararlı mimarlık kurallarının gerekli biçimde uy-
gulanmasıdır.
Spekülâtif masonluk ise insanlara ihtiraslarını yen-
meyi, doğruSukla hareket etmeyi, sürekli iyi sözler söyle-
meyi, ağzı sıkı olmayı ve yardım etmeyi kalfalık düzeyin-
de özellikle telkin eder.

KALFA TEZYİNATI

Masonlukta kalfalık derecesinin tezyinatı «kûre»dir.


Bunlar iki tane olup, biri yer öteki küre biçimindedir.

- - 58 —
Kürelerin kullanımı, dünyanın dış yüzeyini ve yıldızların
Yerlerini gösteren haritaları olmaları yanında dünyanın gü-
neş etraf:ndaki yıliık dönüşünü ve kendi ekseni çevresin-
deki güniük dönüşünü gösterme ve açıklamadır.
Dendiğine göre bu küreleri görm ekle mason, Tanrı'-
ya karşı büyük bir saygı duyar. Bunlara bakıp, astronomi,
coğrafya ve denizcilik bilim lerinin ilerlemesi için çaba har-
ca r ve bu bilim dallarına dayalı sanat dallarının gelişme-
si için elinden geleni yapar.
Kalfalık derecesinde bir de «mimarî düzen»den söz
edilir. Bununla anlatılm ak istenen de, orantılarıyla bütün
unsurlar ve sütunlarla duvarlar üzerindeki süslemedir.
Başka bir tanımlamayla, yapının sütunlarla birleşerek gü-
zel, kusursuz ve eksiksiz bir bütün oluşturması, mimarî
düzendir.
Mim arlık sanatının doğmasının ilk çağlarda, insanla-
rın mağara ve ağaç kovuklarına sığınması döneminin ar-
dından, ağaç dalları üzerindeki düzlüklere yerleşmeyle
doğduğuna İnanan masonlar, ağaçların dalları üzerindeki
düzlüklere başka ağaç dallarının yatay olarak ye rle ştiril-
mesiyle yapılan ilk barınakların yapımında, üstteki a ğ a ç -
ları yanyana birleştirerek genişlik yaratan desteklerin in-
sanlara sütun fikrini verdiği görüşünü ileri sürerler, m i-
marlık böylece ortaya çıkm ıştır derler.
Dolayısıyla kaifa localarındaki süsleme, masonların
güzel sanatlarla yakından ilgilenm elerinin belirtisi ola-
cak biçimdedir. Doğaldır ki bu da güzel sanatların yayı-
lıp gelişmesini sağlayacaktır.
Masonlar, mimarî düzen, toplum sal düzendir, güzel
sütunlar, başlıklar ve süslü bağlantılar da toplumsal fa-
ziletlerin sem bolleridir derler ve eklerler: «Topluluk düzeni-
ni kurmada ve korumada ve toplumsal faziletleri uygula-
mada mimarî düzen masonların yüküm lülüklerini sürekli
ansıtır.»

— 59 —
Çırak mason kişisel ahlâk üzerinde, kalfa mason ise
toplumsa! faziletler üzerinde çalışmasını yoğunlaştırır. Do-
layısıyla düşünlerde, sözlerde ve davranışlarda bu yüce
ahlâk ve fazilet denen şeyler uygulanır. Bunlar kalfalık
düzeyinde o kadar çok yinelenir ki, sonunda bilinç altına
iyioe yerleşir ve bir tür masonluk tabiatı halini alır. İşte
arıcak bundan sonradır ki bir mason, çıraklıktan sonra
kalfalık dönemini de tamamlamış sayılır ve yetenekleri
da elverişliyse ustalığa, üstadlığa yükseltilir.

GEÇİŞ SÖYLEVİ

Çıraklık dönemini başarıyla dolduran bir mason kal-


falığa geçerken yapılan törende kendisine en son şu söy-
lev verilir:

«Kardeşim,

İkinci dereceye yani kalfalığa geçtiğinizden dolayı


sizi kutlarım. Masonlukta insanın dış vasıflarına değil, iç
vasıflarına kıymet verilir. Masonluk bilgileriniz arttıkça
toplum içindeki mevkiiniz de kendiliğinden yükselecek-
tir.
Burada üzerinde duracağımız birinci husus, mason
tüzük ve nizamlarına tam riayet etmeniz ve bunların uy-
gulanmasına itina gösterilmesine sizin de dikkatli olma-
nız gerektiğini hatırlatmaktır. Bu gereğin yerine getiril-
mesinde kardeşlerinizi azarlamak veya kırmak asla caiz
değildir. İkazlarınızı göze batmadan, dostluk ve tatlılıkla
yapmanız lâzımdır.
İkinci önemli husus, güzel sanatların incelenmesidir.
Eğitimin bu değerli branşı etkili bir şekilde zihni cilâlar ve
aklı süsler. Özellikle kendi mason sanatımızın esası olan
geometriye çok önem vermeniz lâzımdır. Geometri bir

— 60 —
taraftan tabiatın olağanüstü niteliklerini isbot e ttiğ i gibi
faziletin önemli gerçeklerini de temsil eder.
Masonlukta geçmiş durum ve tutumunuz sizi bu de-
receye ve onun şeref ve imtiyazlarına lâyık olduğunuzu
bize gösterdi. Bundan böyle daha da intizamlı ve gayretli
çalışmalarınızla bütün toplum sal faziletlere ve medeni-
yetin en büyük keşfi olan başkalarıyla kooperasyona ken-
dinizi intibak ettireceksiniz,» (Gerçek Yüzüyle Masonluk
Enver Necdet Egeren, sayfa - )

III. DERECE USTA (üstad)

Masonluğun, yöneticilik niteliklerinden doğan say-


gıdeğer, üstad, nâzır, büyük nâzır ve büyük üstad gibi
nitelendirm elerin dışında ustalık ya da üstadlık mason-
luğun en yüksek m ertebesidir,
Üstad masonun iş araçları, locadaki tüm araçlardır.
Ancak üstad, bunlar arasında en çok malayı kullanır.
Operatif masonların malayı yapım işlerinde taşlan
birbirine bağlamak ve mimarî şekiller vermek için harç
yaymak üzere kullandıklarına karşılık, spekülâtif mason-
lar ya da fikri masonlar malayı, insanları birbirlerine kar-
deş sevgisi ve anlayışıyla bağlamakta kullandıklarını söy-
lerler. Böylece ana malzemesi insan, harcı sevgi ve kar-
deşlik olan gönül mabedini inşa ediyoruz derler.

SEMBOLLER

Usta derecesinin 9 sembolü vardır. Bunlar:


Üç basamak - Bohurdan - An kovanı * Üstünde koru-
yucu üstad kılıcı bulunan Ana Tüzük - Çıplak kalbe uzan-
mış kîhç - Her şeyi gören göz - Gemi ve demiri - Öklid'irı
•(EuaMd) 47’nci geometri problemi ve kum soatidir.

— 61 —
Locada, saygıdeğer üstadın oturduğu Doğu Sahanlı-
ğına üç basamakla çıkılır. Bu hayatın üç dönemini anla-
tır: Gençlik, ergenlik ve olgunluk.
Gençlikte çıkar olarak çok çalışmak, yararlı bilgileri
olabildiğince çok edinmek, erginlikte kalfa olarak bu bil-
gilerle kendisine, vatanına ve insaniığa karşı ödevlerim
yerine getirmek, olgunluk çağında da iyi geçirilmiş temiz
ve hayatın mutluluğu içinde ve geride yararlı birçok iş
bırakmış olarak ölümsüzlüğün eşiğini aşmak Üç basa-
makm anlamı budur.
Bohurdanlık temiz yüreğin sembolüdür. Kalbin sevgi
□teşiyie sürekli yandığını ve çevresine temiz ve hoş bir
ılıklık verdiğini belirtir.
Arı kovan; ise, çalışmanın, çalışkanlığın ve yapımcı-
lığın sembolüdür. Bir mosan, arı gibi çalışarak insanların
gereksinim ve ızdıraplannı giderme gerekliliğini ansıtır.
Üstüne koruyucu üstad kılıcı konmuş ana tüzük ise.
Büyük Loca'nın ana tüzüğüdür ve masonluk kurallarını
koruma ve bu ilkeler içinde düşüncelerde, sözlerde ve
davranışlarda sükûnetle ve faziletle davranmak gerektiğ1-
ni ansıtır.
Çıplak kalbe uzanmış kılıç ise, insanlara karşı hassas
şefkatli ve yardımsever olmanın gerekliliğini sembolize
eder.
Her şeyi gören göz, bir masonun düşünceleri de,
sözlerinde ve davranışlarında insanların gözlerinden ka-
çırılabilse bile, gizli işleri ve çirkin istekleri sürekli göre-
bilen bir kendi vicdan gözünün bulunduğunu ye bunun
akıldan hiç çıkarılmaması gerektiğinin belirtisidir.
Gemi ve demir ise, güçlükler ve ızdırap dolu fırtına-
lı hayat denizinde yolculuk edilmekte olduğunu, ancak
ahlâk ve faziletin yo! göstericiliğinde barış içinde durgun
bir limana gelinebileceğini ve orada demir atılacağım
anlatmak içindir.
— 62 —
Öklid'in problemi (eski ve büyük üstad Pisogor’-
un ünlü geometri problemi) ise, masonluğun geomet'I
(yan] bilim), teknik ve sanatla olan ilişkilerinin sembolü-
dür.
Kum saati ise, vaktin durmadan aktığını ve yaşamın
farkına bile varılmadan geçtiğinin belirtisidir. Masonlara
çok geç kalmadan tekamül yolunda ilerlemeleri gerekti-
ğini ansıtır.

III. DERECE’nin ÖYKÜSÜ

Şimdiye kadar anlattıklarımızdan pek fazla çıkara-


madınızsa. bile, ilerde anlatacoklarımızdandan da göre-
ceksiniz ki, masonluk semboller kadar öykülere, tarihi
olduğu ileri sürülen bazı olaylara ve öykülerle menkıbele-
re dayanan, bunlardan kaynaklanan kendine özgü bir gö-
rüş, düşünüş ve eylem biçimidir.
Dolayısıyla hemen her masonluk derecesinin, mason-
ların kendilerine özgü hemen her davranışlarının bir men-'
kibesi vardır ve localarda bunlar sık sık yinelenerek on*
latıldığı için masonlar bu menkıbeleri de adetâ ezberler
ve anlatmaktan da zevk duyarlar.
İşte III. dersçe masonluk, yani ustalığın da böyle bir
öyküsü vardır ve bir eski büyük üstadın anlatışı ile bu
menkıbe söyledi r:
«Biz masonların her türlü olgunluğu kendinde top-
lamış bir üstadımız vardı. Bir dul kadının oğlu olan Hiram
üstadımız iyi bir mimar olduğundan Hazret-i Süleyman
yaptırdığı tapınağın yapımına onu memur etmişti. (Hiram.
üstada izafeten tüm masonlar dul kadının çocuğu diye
anılırlar.)
Hıramın yanında birçok yapıcılar vardı. Bunları ye-
teneklerine göre, Çırak kalfo. ve usto diye üç bölüme.
— 63 —
ayırmıştı. Bu bölümlerden her birinin kendine özgü meslek
gizleri vardı. Her bölmedeki yapıcılar, birbirlerini kendi-
lerine öğretilen sözcükler, belirtiler ve dokunmalarla ta-
nırlardı.
Tapınağın yapımı bitmek üzereyken üç ahlâksız kal-
fa, usta niteliğini kazanamadıkları için, kendilerini başka-
larına usta olarak tanıtacak sözlerle, belirti ve dokunma-
ları Hiram'dan zorla öğrenmek için bir düzen hazırladılar.
Bu tanıtma sözcük ve belirtileri, tüm uygarlık dünyasında
geçerli olduğundan, başka ülkelerde bu şekilde kalfay-
ken kendilerini usta diye tanıtmak istiyorlardı. İşçiler, ken-
dileri öteki arkadaşlarıyla öğle yemeği yedikleri saatlerde
HiVam'm tapınağa girdiğini biliyorlardı, düzenlerini ona
göre kurdular.
Nitekim, üstad Hiram, yapımıyla görevli olduğu tapı-
nağın hemen hemen bitmek üzere olduğunu görmekten
duyduğu sevinçle, hiç kimsenin içerde olmadığı bir sıra-
da yapıya girdi. Bu kutsal yerde gönül hoşluğu ve rahat-
lığıyla tapındı ve güney kapısından çıkmaya yöneldi. No
var ki orada karşısına birden kalfalardan biri çıktı ve on-
dan ustalığı belirten saklı sözcüğü sordu. Hiram buna se-
rinkanlılıkla, «Ustalık sözcüğü böyle zorbalıkla istenmez
ve böyle de verilmez, bir gün gelecek sen onu çalışkanlı-
ğının ödülü olarak alacaksın kalfa, haydi şimdi işine
dön» dedi. Ne var ki, kalfanın gözü dönüktü ve elindeki
ağır bir cetvelle üstadının sol omuzuna şiddetle vurdu.
Hiram kanlar içinde döndü ve çıkmak için batı kapısına
yöneldi. Bu kez karşısına ikinci kalfa çıktı, o da aynı
soruyu sordu, aynı yanıtı alınca bu kez elindeki gönyeyle
Hiram’m sağ omuzuna vurdu. Hiram kanlar içinde bu
kez doğu kapısına yöneldi. Üçüncü hain kalfa oradaydı
ve ustalık gizini bana da ver diye bağırıyordu. Hiram kan-
lar içinde ve çok dermansızdı, başıyla hayır işaretini ya-
— 64 —
pınca, elindeki çekiçle bu kalfa da Hiram’ın başına vur-
du ve onu orada öldürdü.
Öyküdeki bu üc hain cehalet, yalan ve hırs’ı sembo-
lize ederler.
Hiram'ın ölümü üstüne tapınak bir süre karanlıklar
içinde kaldı, yapım durdu. Cahil araçları karmakarışık et-
miş. yalan hesapları, yazıları almış götürmüş, hırs da us-
ta gibi işçilere komuta etmek istemiş herkesin birbirine
girmesine neden olmuştu. Ancak bir süre sonra, bilim, fa-
zilet ve mahfiyet (alçak gönüllülük) egemen oldu ve ta-
pınak. tamamlandı. Bundan dolayıdır ki bu son üç güzel
huy mason ustalarının özellikleri oldu.>
Mason localarında bu öykü, ustalığa yükseltilme tö-
renleri sırasında kesinlikle anlatılır ve sonra şöyle bağ-
lanır:
«Kendi kendimizi tanımakla ve alçak gönüllülüğü bil-
mekle nurlanın, bilime hizmet edin, ve kişiliğinizi geliş-
tirin. Her on ölebiliriz. Bu nedenle bu dünyadan göç-
meden iyi bir ad ve güzel yapıtlar bırakmak için çalışma-
lıyız. endimizi olgunluğa doğru götürmek için büyük ça-
balar haraamalıyız.-Bizim inancımıza göre zaman ve ha-
yat başlangıçsız ve sonsuzdur. Bir geçmişten geldik bir
geleceğe gidiyoruz. Bu kısa yaşam boyunca kusurlarımı-
zı ve eksiklerinizi gidererek daha tam ve olgun nitelikler-
le geleceğe ulaşmamızı sağlamak amacımızdır.
işte kardeşlerim, üstadlık yüksek mertebesine ancak
tıu yoldan erişilir,
Çırak derecesinin bütün belirtileri (remizleri) İnsanın
yaşamındaki İlk adımına aittir. Bunlar insanlığın başlangı-
cım gösterir, bütün eğitimleri kişisel gelişmeye yönelik-
tir. insan adeta çocuk gibi korkak, cahil ve vehimlidir.
Ona aydınlık ancak derece derece ulaşır ve doğaya kar-
şı zayıflığını güçlülüğe çevirmek için kendi benzerleriyle
birleşmeye, kooperasyona gereksinimi olduğunu anlar..
— 65 — F.'j
Aday, mabedin kapısını yalnız başına çalar, aydınlık ister,
yani bilim ve bilgi İster. Çünkü insanlık mabedinin yapı-
mında çalışabilmesi için ilkin kendi eksik ve kusurlarını
giderme ve yanlışlarını düzeltmesi gerekmektedir.
Masonluk, anlamak isteyenler için hak ve hakikatle
dolu olan remizleriyle (belirtileriyle), yanlışlardan kurtul-
mak ve insanlık yolu ile ışığı bulunan felsefi fikirlerin izi-
ni meydana çıkarmak vasıtasına sahiptir. Bizim elimizde
bu felsefi fikirleri sürdürme ve yaymaya yarayacak birta -
kım araçlar vardır. Bunlar, toplumsal eşitlik, yani bir kim -
seye işgal ettiği mevki ve elinde bulundurduğu servet
ve kuvvete göre değil, yeteneğine göre değer vermek, k n
ve düşmanlıkları unutmak, dostluk ve hoşgörüyle davran-
mak vefa ve dayanışmadan kuvvet almaktır.

Mabedimize ilk gelen haricî, ilkel durumda olan in-


sanlar gibi kendine düşman görünen su ve toprak un-
surlarıyla karşılaşır. Harici âlemi kendisinden gizleyen
göz bağı altında bir düşünce yoğunluğuna varır. Kendini
daha iyi tanıyarak gelişmeye azmeder. İşte o vakit b ilin -
cine varır ki, doğal kuvvetler kendisine karşı birleşmiş de-
ğil, tersine kendisine yardımcıdırlar. Haita kendisi de do-
ğanın bir parçasıdır. Aydınlığa kavuştuğu zaman çırak,
kendi kişiliğinden başka bir şeyi tem sil etmeyen ham taş.
üstüne bir çekiç darbesi indirm iş olur. Bu, batıl fikirlere,
cehalete, hurafelere ve egoistliğe indirilm iş ilk darbedir.
Bu darbe, ruhsal faaliyete ve kişisel gelişmeye işarettir
ve taşı yonttukça kendi geleceğini hazırlar.

I'inci derece yani çıraklık adayı mabede yalnızca te k


olarak alınır, fakat P. dereceye yani kalfalığa te rfi eder-
ken mabede girmek için diğer kalfa adaylarıyla birlik zin-
cirini oluşturur. Çünkü onun çalışması artık kişisel değil
toplumsaldır. Toplumsal faziletler kalfanın ana çalışma
konularıdır. Bu suretle, servet, şöhret ve mevkiin verdiği
kuvvete karımayarak çırak iken yonttuğu taşı cllâlamaya
caba gösterir. Karşısına kendi yüzünü gösteren bir ayna
konularak kalfaya adeta şöyle denilm iş olu-r:
Alışkanlık ve hırsa 'karşı koyacak gücü kendinde a ra -
malısın, toplum içinde sana düşen görevi yapmak için
gereken ışık ve fazileti başkalarından bekleme.
Kalfa derecesi gençliği reiT,zed®r. Hayatın gelişmesi-
ni gösterir ve başkalarıyla İşbirliğinin başarı sağladığını
öğretir. Kalfa görevin kutsallığını anlar ve severek çalı-
şır. Bu yüzdendir ki, kalfa derecesine kabul töreninde lo-
ca adeta b ir çiçek bayramı gibi süslenir.
Çırak derecesinde kişisel yüce ahlâk, kalfa derece-
sinde toplumsal faziletler incelenir. Üstadlık derecesinde
yüce ahlâk ve fazileti kendinde toplayarak çevreye yay-
mak, ış:k tutm ak ve insanlık idealinin gerçekleşmesine ça-
lışmak ana amaçtır. Bu nedenle üstadlığa te rfi için de kal-
fa, mabedin kapısını yalnız başına vurur. .Geleceğini sonu-
na kadar izleyecek gücü üstad, salt kendi kişiliğinde ara-
malı ve bulmalıdır.»

USTALIĞA «YÜKSELİŞ SÖYLEVİ»

Kolayca tahm in edileceği gibi, bir kalfanın ustalığa


yükseliş töreni, bir harici'nin çıraklığa alınış ya da b ir çı-
rağın kalfalığa geçiş töreninden çok daha uzun ve gör-
kem lidir. Bu törende söylevler birbirini izler ve her dere-
cenin son söylevi gibi, ustalığa geçişin de bir son söylevi
vardır ve buna «yükseliş söylevi» derler.
Yükseliş söylevi şöyledfr:
«Kardeşim.
Kendi kendinizi mason olarak yetiştirm ekte gösterdi-
ğiniz gelişim ve ilerleme, masonik ilke ve kurallara bağlı-
lığınız ve masonluk topluluğu için yaptığınız olum lu çaba-
— 67 —
lar, çevrenizde bir sevgi ve saygı hâlesi yaratmıştır. Bun-
dan böyle masonluk ödeviniz ve masonluk şerefiniz, gü-
vene lâyık bir mason üstadı olarak bu sevgi ve saygı ha-
lesini kuvvetlendirmeyi ve genişletmeyi gerektirir. Her ve-
silede 'karakterli ve vakarlı davranışınızı gösterecek ve
mason ahlâk ve faziletlerine örnek olacaksınız.
Bir mason üstadı niteliğiyle kardeşlerinizi bilgi ve ye-
teneğinizin yettiği ölçüde ve her konuda uyarma ve ay-
dınlatma, onları koruma ve hatta kusurlarını, hatalarını
düzeltme, şeref ve haysiyetlerini ve iyi şöhretlerini koru-
ma ve kollama görev ve yetkisi size verilmiş bulunuyo’1.
Görevinizi yaparken henüz üstadlığa yükselmemiş bira-
derleri şefkatle size itaate çağırabilirsiniz. Diğer üstad-
iara karşı nazik ve anlayışlı davranacak ve eski üstad-
larla masonlukta sizden daha üstün görevde bulunanlara
karşı saygılı ve litaatkâr olacaksınız. Kendi hareketleriniz
başkalarına aşılamaya çalışacağınız üniversal iyiliğin tim -
sali olacaktır. Masonluğun landmark'larmı dikkatle koru-
yacak ve kardeşlik müessesemizin eski törelerine tümüy-
le uyacaksınız.
Vakarla taşıyaoağınız üstadlık sıfatı, bundan böyl»
sizin fazilet, şeref ve şöhretinize bağlıdır. Bu itibarla, sa-
mimi, dürüst ve vefalı olunuz ve üstad Hiram'ın izinden yü-
rüyünüz. Bu suretle size gösterilen güvene lâyık ve tevcih
edilen şerefe hak kazanmış olursunuz.» (Gerçek Yüzüyle
Masonluk - Necdet Egeran, sayfa - )

— 68 —
NASIL MASON OLUNUR ?

Masonluk konusunda şimdiye dek anlatmaya çalış-


tığımız temel kurallar dışında konuya biraz daha renk-
lilik kazandırmak için bu kez de, masonluğa kabul edil-
miş oma sonradan İçtiği andı bir yana bırakıp, nasıl masan
olgusunu biraz da alaycı bir dille yazıya dökmüş bir tanığı.
Türk edebiyat ve basınının 'te veremden yitirdiği bir
büyük usta yazarı Mahmut Yesari Bey'i sîzlere dinletmek
isteriz.
Yaşamını salt kalemi ve fırçasıyla sürdürebilmek kav-
gasında çekmedik yoksulluk ve çile kalmayan bu büyük
yazar, 'ierde Türk masan localarının Atatürk’ün buy-
ruğuyla kendi kendilerini kapatma durumunda kalmaları,
masonik deyimle de «uykuya yatmaları» üzerine, döne-
minin dergilerinden birinde, nasıl mason olduğunu şöyle
anlatmıştır:
«Hemen hergürı vapurla Kadıköyü'ne inip, döndüğü-
müz arkadaşlarımız var. Bunlar, bazen vapurda, yahut is
kelede, bir afıbaba yavaşça sokulur ve esrarengiz bir ta -
vır alarak konuşurlar.
Kulağıma çalınan bu kadarı:
— Bu akşam yukarıda mıyız
— Bu akşam yukarıda buluşuruz
Bu yukarı için sözleşen ahbabları, son vapurda yan-
larında daha başka ahbablarla. bir parça da çakır keyif
alarak başbaşa vererek fısıldaşıyor bulursunuz.
Birgün bir rkadaşım yanıma sokuldu ve gizli bir ses-
te kulağıma fısıldadı:
— Seni de birader yapmak istiyoruz!
Ağzım bir karış acık, sordum:
— Ne yapmak istiyorsunuz?
O sesini daha alçaltarak:
— Seni de aramıza alacağız. Mason yapmak istiyo-
ruz.
Bu, hiç aklımda, hayâlimde olmayan şeydi O za-
mana kadar masonluk hakkında doğrusu hiçbir fikrim
yoktu Yalnız, kökü, tarihin cok eski karanlık taassup
devirlerine dayanan bu târikatin, artık gizli - kapaklı yeri
kalmadığını biliyordum.
Bir farmasonun Fransızca yazdığı ve yinö bir far-
masonun dilimize çevirdiği (Farmasonlar) kitabı şöyle
gözüme itişmişti.
Sonra (Larus)fan evvel çıkarılmış olan (Bonillet)yi
açarsak yine masonlar ve masoniuk hakkında kâfi ma-
lûmat bulabiliriz. Fakat okumak, kulaktan kapmak baş-
ka şey, gözleriyle görüp yakından duymak başka.
— Peki nasıl mason olacağım?
Arkadaşım benim soruşuma güldü:
— Sen şimdi bir teklif varakası imzalayacaksın. Hak-
kında tahkikat yapılacak. Sen buralarına karışma. Sonra
ben sana haber veririm.
Geçmiş gün! imzaladığım kâğıt nasıldı, onda neler
yazılıydı, hiçbiri hatırımda kalmadı.
Yalnız, bana masonluğu teklif eden arkadaş, hafta-
nın muayyen günlerinde son vapurla dön&n ve yukarıda
bulunanlardan idi.
Ben de nihayet yukarıyı öğrenecektim!

— 70 —
Diyeceksiniz kİ, oraya girerken, sırlarını saklayaca-
ğına elbette and verdin. Bir farmason; kitap yazmış, bir
lügat kitabında tafsilât vermiş diye onları «le vermek,
yemine ihanet etmek doğru mu?
Bu. insanlığa yakışır mı
Kendimi müdafaa için söylemiyorum, hatta kendimi
müdafaaya da lüzum görmüyorum. Gazetelerde müselleş-
li (üçgen - müselles) ve üc yıldızlı ölüm haberleri çıkı-
yor. Günlerce ilân edildikten sonra (Meşrikl âzam) balo-
ları veriliyor, hatta resimleri bile gazetelere geçiyor!
Bu gizli cemiyetin artık gizlenecek tarafı kalmamış-
tır. Bunları da bırakalım, beni aralarına almok isteyen-
ler. beni yakından tanıyan, yani huyumu - suyumu bilen
arkadaşlardı.
Onlara, ben hiçbir teklifte bulunmamıştım, Demek ki,
onlar her ihtimali göze alarak benim de mason olmamı mu-
vafık luygunl görmüşlerdi.
Kendi kendime bir düşündüm:
— Bunun bir yozılmadık tarafı katmıştı. Onu da yazı-
veririm biter, gider.

Yalnız şunu evvelce söyleyeyim ki, maksadım ne ta-


riz ne alay, ne de zehirli iğneler saplamaktır: Biraderle-
rimi gücendirmek istemem. Şunu da 'İyice bilsinler ki,
evvelâ çuvaldızı kendime batıracağım. Hoş görüversin-
ler.
Benim haberim yok. Hakkımda tahkikat yapılmış ve
ben sorup, araştırmodan yüzümün akı ile çıkmışım.
Bana bir kâğıt yazdırdılar ve imzalattılar. Kâğıtta ne-
ler yazılıydı; ben ona neler yazdım Biri hatırımda kalma-
dı. Bir gün bizim arkadaş güler yüzle göründü:
— Gidiyoruz, dedi.
Dedi, amma İçime de bir ürküntü geldi. Meçhûle kar-
şı, İnsanlarda dalma bir korku, bir ürküntü var.
— 71 —
İstanbul'a İndik v© Beyoğlu’na geçtik. Yukarıya g i-
diyoruz. O tarihlerde Parma kkapı taraflarında dar b ir
sokağa saptık, yürüdük, gene saptık, gene yürüdük, gene
saptık.
Acaba bu sokaktan sapışlar, bana yolu şaşırtmak
ipin mi Nihayet, daracık bir sokakta yüksek bir apartm a-
nın arka tarafındaki küçük bodur kapının önünde durduk.
Burası ne apartman, ne ev, ne mutfak, ne de bodrum ka-
pısına benziyordu.
Arkadaş, kapıya işaret verir gibi vurdu. Biraz bek-
ledik kapı açıldı, aksak b ir adam göründü. Arkadaşla İşa-
re tle ştile r mi, işaretleşm ediler mi pek farkında değilim.
İçeri girdik. Dar, kapkaranlık ve k ü f kokan, toprak
mı. maltataşı mı, tuğla mı, pek belli olmayan zeminli bir
koridorda, basık bir kapının önünde durduk.
Arkadaş benden ayrıldı; ben. aksak adamla yalnız
kalmıştım. Aksak adam, basık kapıyı açtı, elektrik düğ-
mesini çevirdi. O dakika bende de şafak attı.
Hamam külhamgib i yuvarlak, basık, dar bir oyuk
Evet, ne oda, ne hücre, ne dolap. Sadece bir oyuk.
Oyuğa girdik. Aksak adam bana:
— Üzerinizdeki madeni eşyayı Verin, dedi.
Şaşkın şaşkın sordum:
— Neyi vereyim?
— Madeni eşyayı Para, saat, tabünca filân gi-
bi
Ne saatle, ne de tabanca île işim yok. Cebimdeki
bozuk paraları verdim ; o, bir torbanın içine koydu, dü-
ğümledi ve çıktı, oyukta beni yalnız bıraktı.
B ir anahtar sesi Eyvah, ben burada hapis miyim
şimdi? Pardon, ben size bu oyuğun içini anlatmadım. Ev-
velce şunu söyleyeyim kİ,.oyuk hiç de iç açacak bir yer de-
ğil. Duvarlara baştanbaşa siyah astarlar kaplanmış. Kapı-
nın karşısındaki duvara, gene kara astar örtülm üş bir masa

— 72 —
yanaştırılmış. Masanın üzerinde bir kafatası, iki bacak mı
kol mu ne ise, iki kem ik Siyah duvarlarda birçok levha-
lar var. Bunları okudukça içime ürpermeler geliyor. Ben
burada ne kadar oturacağım? Zaten sıkıntılı adamıfunduszeue.info
burada çok kalırsam iki - bir yok, tozuturum.
Kapı tekrar açıldı. Aksak adam göründü. İçimden
uzun bir oh, dedim galiba azat ediliyordum.
. Aksak adam bir kâğıt uzattı:
— Bunu .okuyunuz ve imzalayınız.
— Bu da ne?
— Vasiyetnameniz.
Ne?.. Benim daha ölmeye pek niyetim yok. Öp ba-
banın elini Eğer hatırımda iyi kalmışsa bu üç köşe ve
basılmış bir kâğıttı. Zaten masonların remz'i (belirtis’)
müselles (üçgen)dir. Herşey üçtür, üç köşedir. Ne iki, ne
dört, ne beş.
Hıristiyanlıktaki teslis’i andıran bu üçlük neden- Bu-
nun-manasım, maksadını, sır ve hikmetini öğrenmek mü-
yesser olmadı.
Müselles selâm, müselles alkış, müselles matem. Bel-
ki başka müsellesler de vardır; benim ilmim, ancak bu
kadarına yetiyor. İmzalarının, isimlerinin yanlarına da mü-
selles şeklinde üç yildız koyarlar.
Vasiyetnâmeyi verdik, aksak adam, gene kayboldu.
Sonradan öğrendim, burası hücre-i muzlim'miş ve beni
orada aklımla tefekküre bırakmışlar.
Tek başıma böyle iç açıcı bir yerde oturmak, ne
kötü şey. Duvarlardaki levhalara baktım, okudum. Kafa-
tasını, kemikleri muayene ettim . Siyah astarları elledim.
Cebimdeki kâğıtları karıştırdım. V akit geçmiyordu ki
Kapı tekrar açıldı, vasiyetnâmeyi aldılar. Tekrar kapı
üzerime kapandı.
Sıkıntıdan çıldıracağım. Tahta iskemlenin üstünde
oturm aktan yoruldum. Yer müsait olsa ayağa kalkıp do-

— 73 —
taşacağım. Fakat daracık yerde iki adım atm ak bile bir
m es’ele
Ben şimdi vicdanımla başbaşa düşünüyorum. Boyla
•kapanık, kasvetli yerde düşünmek, kafayı işletmek kuv-
vetli bir sinir işi.
Benim bir huyum vardır, canım sıkıldım! uyurum
iskemlenin dik arkalığına sırtımı verdim, gözlerimi kapa-
dım Ve uyudum.
Kapı acilm iş; bunun yarı farkındayım. Aksak adam
içeriye girdi; elinde siyahlı, beyazlı bezler vardı.
— Gözünü bağlayacağım.
Ve gözlerimi bağladı. A rtık alışmıştım; ne derler, ne
sorarlarsa, ne yaparlarsa gık demiyordum. Çünkü fayda-
sızdı. Ben, ne söylersem onlar bildiklerini okuyacaklar-
dı.

Gözlerim bağlandıktan sonra yedeğe alınmış bir ace-


mi kör gibi, bastığım yeri görmeden yürümeğe, daha doğ-
rusu yürütülm eye başladım.
Evet, kör acemi, derler. Bir de acemi kör varmış. Lâ-
kin ne zor, ne güc şeymiş.
Ben, bir karanlık ve boşluk içinde yürüyordum. Bir
merdivenden çıkarıldım, etrafımda sesler peyda oldu. Bir
org da çalınıyor g ibi
«Şâir odur ki, gûşuna sesler ge lir müdam.» Acaba
ben de şair mi olmuştum Merdiveni çıktıktan sonra bir
düzlükte yürütüldüm, 'bir merdiven indirildim, tekrar çı-
kartıldım, gene düzlükte yürütüldüm. Hep ayni yerlerde mi
dolaştırılıyordum? Bilmiyordum 'ki
İnanır mısınız O gün. körlere çok acıdım ve göre-
memekten çok korktum. Merdiven basamaklarını tırm a-
nırken. Dik bir kuleye çıkıyorum, aşağı inerken de bir boş-
luğa yuvarlanıyorum sanıyordum.
Bir ara, halime mi acıdılar ne oldu Beni durduttular,

— 74 —
bir iskemleye oturttular. Etrafımda, gizli konuşmalar, mı-
rıltılar, fısıldamalar duyuyordum.
Org sesi daha yakından geliyor.
Tekrar koluma girdiler ve tekrar, karanlıklarda seya-
hat başladı.
Seyahat diyorum, ammcı şim di
Çünkü, bir körebe oyunu değilmiş, bir seyahatm iş
Remzî seyahat
Bu remzi seyahat bu kadarla kalmıyor. Tekris fas-
lında da ayrı numaraları var. Tekris, T a h lifin başka bir
cinsi. (Ant içirme). Haricilerin (yani mason olmayanların)
birader olabilmeleri işte bu tekriste belli olur.
Bu tekris merasimi (töreni) çok mühim ve başlıbaş;na
bir fosildir.
Orglar çalına dursun, etraftaki m ırıltılar kesilmişti.
B ir müddet geçti, bir kapıya vuruldu:
— Tak T ak Tok
Malûm ya herşey üç olacak
İçerden soruldu galiba ki, yanımda kollarımı tutan -
la r kımıldadılar ve kapıyı vuran cevap verdi:
— Bîr Haricî
Halit Fahri'nin Baykuş piyesini hatırladım:
— Kim o?
— Bir yolcu. Tanrı gönderdi,
Ay karanlık, ölüm kanat gerdi.
Tiyatro mu oynuyoruz, nedir?
Şimdi burada hafızamdan şikâyet edeceğim. Çünkü
bu, kapı önünde söylenen sözlerin hepsini hatırımda tu -
ta momışt im.

Yalnız, hatırladığım şu: Kapı önüne gelen haricîyi,


içerden alm ak istiyorlar; soruyorlar, meramını, maksadı-
nı ahlamak istiyorlar. Kapıcı birader.: Şefaat ediyor ve ni-
hayet, gene acemi körfer gibi yedekte içeri giriliyor.
Kapı önündeki konuşmalar da Karagöz sahnesinin
tekerlem elerini andırıyor:
— Çivi!
— Ne çivisi?
— Lopça çivisi!
— Gir içeril
Org daha yakından duyuluyor ve ben, yedekte yürü-
yorum. Org, kameti artırdı ve kılıçlar şakırdamaya başla-

Bilmem hatırlar mısınız? Vaktiyle rıhtımda Pandomi-
ma tiyatroları vardı. Oyunların 'ismi, mevzuu, her ne olur-
sa olsun, hepsinde m utlaka düello olurdu. Kılıç şakır-
tılarını duydükça, Pandomima'ciaki düellolar gözümün
önüne geliyordu.
Org çalınması iyi Hele insanın gözü kapalı, etrafı
görmezse, sesler bir dereceye kadar avutuyor. Fakat bu
kılıç sesleri ne olacak?
Şakırtılar muntazam olsa ve arasıra da:
— Tuşe!
Diye bağırsalar, kendimi eskrim salonunda sanaca-
ğım.
Lâkin bu bozuk düzen şakırtıların manası ne? Hüc-
re-i Muzlim'de başlayan korku funduszeue.infoe için mi?
Yürürken yürürken, birdenbire bir ses geldi:
— Dur
Ve göğsüme bir kılıç dayandı. Soruyorlar:
— Bu nedir? Anlıyor musun?
Elimi tutup kılıcı ellettiler. Bilenmemiş, hatta gözüm
görse, belki de paslı diyeceğim bir kılıç.
Cevap verdim:
— Kılıç!
Onlar, kendi dilleriyle çetrefil konuştukları için, harfi
harline söyleyemeyeceğim. Yalnız meali lanlamı) şu:
— Eğer, yemininden döner, sımmıza ihanet edecek

— 76 —
olursan, işte bu keskin kılıç göğsüne dayanacaktır. Bil-
miş ol!
İş fena! Tehdit k ö tü Kör, paslı kılıçla ö bür dünya-
yı bçylamak hakikaten işkenceli bir ceza Kör kılıcın
kalbe kadar gireceği şüpheli Fakat, paslı dem irin aç-
tığı yaranın kangren olacağı m uhakkak
Kör de, paslı da olsa fahç göğse davanınca insan
gık! diyemiyor.
Yürüdük, döndük, yürüdük, döndük ve gene birden
bire durduk Elimi tutup çektiler, Onlar tutup ileri çe kti-
ler ama, ben de tutup geri çektim.
Soruyorlar:
• — Duyduğun ne?
— Ateşi
Hakikaten elim, alev gibi bir ateşe dokunmuştu.
Gene o akılda tutulmaz, hatırda kalmaz çetrefil dil-
leriyle birşeyler okudular. Benim anladığım gibi, sizin
de anlayacağınız şu: Eğer ben yeminimde hanls olursam
(durmaz da bozarsam,) onlara ihanet edersem, vay hâ-
lime! Yanacağım!
Islanmışın yağmurdan pervası almaz! derler. Benim
gibi, bağrı yanığa ateşle gözdağı verilir mi?
Bu numara da bitmiş olacak ki. te k ra r yürümeğe,
dönmeye başladık ve b ir m üddet sonra gene zınk diye
durduk.
Bu sefer de elimi tuttula r, ince elenmiş kum dolu bîr
çanağ:n içine daldırdılar. Uzatmayayım, bu toprakla te h -
d it
O zaman, bereket şim diki gibi hava tehlikesi daha
çıkmamıştı, yoksa, koHanma ka nat takarlar, tepetaklak
döndürerek bir de hava tehlikesi ile te hdit ederlerdi.
Tehdit faslı bitm iş olmalı, b ir iskemleye oturttular.
Etrafımda m ınltılar duyuyorum. Karşımda, arkam da ve sa-

— 77 —
ğırnda, solumda kimseler var. Birini görmüyorum. Gözü-
mü açsalar, beiki bir çak tanıdıklarla karşılaşacağım.
Şimdi asıl sorgunun başiayacağını anlıyordum.
Nadir, bü kuru başıma gelenler? Kalıbı dinlendirme-
den. tabuta girmeden, imam, tepemde telkin vermeden,
toprağımın üstünde ıskatçılar tepinmeden, bu M ünkir -
Neklr sorgusu ne-oluyor?
Soruyorlar:
— Taassup nedir?
Cevap veriyorum:
— B ir .insanın, herhangi bir şeye körükörüne bağlan-
ması ve onu körükörüne müdafaasıdır.
Belki aynen böyle cevap vermedim, lâkin, buna yakın
bir şeydi,
Masonlarda taassup yokmuş Herhangi bir kanaate,
ideale taassupla bağlananlar, mason olamazlarmış!
Ala! Buna, kimin ne dediği var?
Soruyorlar:
İCki içer misin
Her şeyi doğru söyleyeceğime, onlardan hiçbir şey
saklamayacağıma da yemin etmiştim. Fakat soruştan, bu-
nun da yasak olduğunu sezinliyordum. Tevil edeceğime
de and içmedim ya:
— Eh Arasıra
Hani: Meşhur bir tekerleme vardır:
— Akşamdaaaaaan akşama
Cevabımı sağır mırıltılar karşıladı.
— Kumar oynar mısın?
Aksiliğe bakın! O sıralarda ben, poker, bakara tirya-
kisi idim. Buna da arasıra diyeyim mi?
Zırva tevii götürmez. Kestirip attım:
— Hayır!
Vay, vay. vay! Bu sefer, mırıltılar, homurtu şeklini alı-
yordu.

— 78 —
Sordular:
— Gözierirıi açtığımız zaman burada bir 'düşmanını
görsen ona hâlâ düşman gözü ile bakcsr mısın?
Sual çetin. Buna verdiğim cevabı iyi hatırlıyorum:
— Maksadı, gayesi, âli ve insanlığa hizmet etm ek
olan muhterem cemiyete mensup" insanların hepsinin iyi
ve îemiz kimseler olduklarını kuvvetle zan ve tahmin e tti-
ğim için, burada düşman bir çehre ile karşılaşacağ.mı.
tahmin etmiyorum.
— Şayet bir düşmanım görecek olursun ona, elini
uzatacak mısın?
— Böyle yüksek gayeli bir cemiyete girmiş olan b ir
düşmanımı, hemen affetmesem bile, hürm et etmek ideal
borcumdur. Ona, elimi uzatmakta katiyen tereddüt etmem.
Fakat, bir şartla
— Nasıl b ir şartla?
— Eğer düşmanımın, arkadan 'kuyumu kazdığını şöy-
le bir sezinleyecek olursam, cemiyetin içinde de olsa, dı-
şında da oisa, gırtlağına yapışmaktan beni hiçbir, kuvvet
menedemez
Gülümsemeye benzer, sağır m ırıltılar
M ünkir - nekir sualinin sonu gelmiyor ki:
— Viodan nedir?
— Vicdan, insanın neresindedir?
Buyurun bakalım! Mantık, ahlâk, felsefe dersinde m i-
yiz Ben bunlara mektepte iken bile cevap verememiştim.

İnsan, ne gariptir! Zimdi böyle öğünme niye? M ektep-


te mantık .felsefe, ahlâk okuduğumu bana kim sordu?
Bunlar, lapalist denilen hakikatlerdir. Bana, hocalarım,
belki bütün bunları okutm ak istediler, lâkin ben, bu ki-
tapların yapraklarını açtığımı bile pek hatırlamıyorum.
Yalnız, şimdi ben, mason locasında, bu iki suale ne cevap
verm iştim Hiç bilmiyorum. Ah, benim biraderlerimden Via-

— 79 —
fızası kuvvetli biri çıkıp da bana cevaplarımı söyleyiver-
sel
Şu benim fesatlığım yok mu Kendi yeminimden ha-
nis olduğum yetmiyormuş gibi, başkalarını da idlâle, iğfa-
ie çalışıyorum.
T ekrar sordular, sordular. Mevsim yazdı. Oda, boğu-
cu sıcaktı. Fakat ben, boğucu sıcaktan 2 iyade. bu sorgu*
tardan terlemiş, bitmiş, yorulmuştum.
Halime mi acıdılar ne oldu? Yoksa, onlar da mı Yorul-
muşlardı? Sormaktan vazgeçtiler. Ve kendi aralarında,
benim anlamadığım d ille konuşmaya başladılar.
Anlayamadığım d ille konuştukları da aşağı yukarı şu:
İmtihana pektik, soracağımız kadar sorduk. Kafasını, hu-
yunu, suyunu, mezhebini, meşrebini anladık. Şimdi aramı-
za alalım mı almayalım mı?
— Bul kutusu gezdirilsin! .
Denildi.
Size, Bul denen şeyi anlatayım:
Bunlar, bizim bildiğimiz, çocukların oynadığı bilye-
lerin eşidir. İki küçük kutu içine doldururlar. Bîrinde siyah,
diğerinde beyaz bilyeler vardır.
Birader »yier, bu kutulara e le rin i sokarlar ve bir tane
bilye alırlar ve b ir torba içine atarlar. Lâkin, siyahtan mı,
beyazdan mı aldıkları belli olmaz. Bu, saklıdır.
Çünkü beyaz bilye lehte rey, siyah bilye aleyhte reydir.
Gözüm görmüyor ama, susuşlarından bu işin de b it-
tiğ in i anlıyordum.
Gene fısıldaştılar. Ve b ir ses, foirşey sordu. Ne sor-
duğunu bilmiyorum. Artık kâfi! manasına birşey olacak!
Bir ses bağırdı:
— Nur ve Ziya üstad-ı muhterem!
Ve oradakiler hep bir ağızdan tekrar ettiler:
—- Nur ve Ziya, üstad-ı muhterem!
— 80 —
Ne kadar kalın 'kafalı olsam, ışığa kavuşacağımı an-
lamıştım. işin meraklı, tatlı tarafı gelm işti. Karanlıktan
Kurtulunca, bakalım nur ve ziya neler ve kimleri görecek-
tim.
Kılıçlar şakırdadı, şakırdadı, hep bir ağızdan:
—■ Nur-u Ziya, üstad-ı m uhterem! diye bağırdı-
lar. Gözlerimi açtılar, bir müddet karanlıkta etrafımı se-
çemedim. E lektrikler yanmıştı, yarım saat mi. üç çeyrek
mi, yoksa birbuçuk saat mi gözlerim kapalı? Bilmiyorum.
Fakat, zaten zayıf olan gözlerim, bu zoraki kapalılıktan
sonra ışığa açılınca, fena halde kamaştı.
Sorgu - suallerden, göz bağlamalarından, ille o hüc-
re-i müzlimden, remzi seyahatden sonra, orada her ha-
reketin, her işaretin bir kaide ile, bir nizamla yapıldığını,
yapılabileceğini, insanı makamla esnettiklerini anlamış-
tım. Fakat ben, ferman dinleyecek halde değildim. Elle-
rim bağlı olsa bile ipleri koparır, gözlerim i uğuşturur-
dum.
İlk kamaşma geçti, tatlı tatlı kaşınan gözlerimi, ta t-
lı tatlı uğuşturdum. Ve etrafıma baıkındıml
Gözü bağlı dolaştın lirken, kuielere çıktığımı, mahzen-
lere indiğim i, sofalarda gezindiğimi sanmıştım, fakat göz-
lerimi açtığım zaman, göreceğim manzarayı doğrusu pek
tahayyül edememiştim. Alelade bir oda; bir mahkeme ve
ya bir toplantı salonuna benzer bir ye r olacağını 'umuyor-
dum.
Bu kadar te şrifa t düşkünü insanların, oturdukları, to p -
landıkları yerin, herhalde bir hususiyeti, toir başkalığı ola-
caktı.
Hatırımda kalanları anlatayım:
Büyücek, yüksek tavanlı, dört köşe bir oda Kapı-
dan girilince sağ duvarda büyük, yerli bir ayna Sol ta -
rafta siyah perdelerle örtülü bir pencere

— 81 — F. 6
Koyu tatlı mavi üzerine yıldızlar serpilmiş, tavanın
ortasında beyaz fanuslu bir Nur-u Ziya, bir sembol ama,
bu sembolü maddeten temsii eden bu lamba!
Sıra gelmişken söyleyeyim, ben, bu masonların mabe-
dine günlerce girdim ve bir çok Harioi'lerin tekrislerinde,
birader *y ie rim le beraber Nur-u ziya istedim. Azap de-
dikleri ziyafetlerde bulundum, Hüze yani, yaşasın şerefe
diye kadeh kaldırdım; Tatlı barut (bira), acı barut (rakı)
içtim , fakat koyu tatlı mavi zemin üzerine irili - ufaklı sa-
rı yıldızlar serpiii tavandan sarkan lambanın ışığından
başka nur-u ziya görm edim!
Öyie anlıyorum ki, bu nur-u ziya alelâde ışık değildir.
Kararan gözleri, karaıan gönülleri aydınlatacak, iç karan-
lığına, kara karanlığına ış;k verecek
Evet ne aydınlığı ne ışığı?
Evvelâ gizli mabedi dünya gözü ile gezelim:
Kapıdan girilince, kapıya bitişik duvara muvazi (para-
lel), ortası iki sütunla kapı gibi ayrılmış bir" bölme var.
8u iki sütun sütûn-ı Süleymani'dir.

Orta Çağda Hiciv adlı Fransızca bir kitapta okumuş-


tum. Bu iki sütuna Süleyman’ın hâzineleri sahipmiş. Sü-
leyman Hazînesi! Hayali biie insanın aklını durduruyor. Fa-
kat, benim gördüğüm, Ü2erine sulu yaldız sürülmüş ya-
lınkat kartondan yapılmış sütunlar, Süleyman Hazine'lerini
düşündürmekten çok uzaktı.
İki sütunun tam karşısında iki-üç ayak merdivenle çı-
kılan kerevet gibi bir set var. Bu setin tam ortasında,
üç kısmı üç köşe, müstatîl (üçgen- aralıklı büyük bir kol-
tuk duruyor. Arkalığın üstündeki müselleste, yaldızlı ve et-
rafı ışıktan oklarla süslü bir göz bakıyor.
Koltuğun önünde, menşur-i müsellesi bir masa var.
Burası, üstad-ı muhteremin m akam ı Onun önünde bir
masa daha, kâtip birader***.
— —
Ostad-ı muhteremin sağ ve solundaki yerlerde sine-J
şark, buraya yüksak derece - rütbeliler oturabiliyor.
Slne-i Şark'ın, yani basamaklı kşrevetin sağ altında,
küçük bir masa Tekrar etmeyeyim, masa deyince s'12
hep m enşuf-i müsellesi düşünün.
Bu küçük masa Emin-i haznedar (sayman) biraderin
Onun tam karşısında Sfne-i Şark'ın sol altında ha-
tip (sözcü) birader, ,’ , ’in m akam ı
Sütunların sağında üstadı evvel {önceki iistad) bira-
der **,. solunda üstadı sânî (daha önceki üstad) bira-
d e r.*..
Odanın sağ ve sol duvarlarındaki sıralarda da, küçük
derecali birader A 'ie r oturuyorlar. Birader ,','le rin , o tu r-
dukları sıraların önlerinde da kısa bölmeler, var. Bu böl-
melerin kenarlına oyuklar yapılmış ve oralarda, orta çağ
şövalyelerinin, sllâhşörlerinin kullandıkları kılıçlara, meç-
lere benzer, kınsız kılıçlar konmuş
Üstadı muhterem makamının karşısına gelen duvara,
büyük bir org bitiştirilmiş. Orgun iki yamnaa aa şualar
duruyor.
İşte benim gördüğüm mason locası b u Şekil dö-
şemesi, rengi ve teferruatlından hatırımda kalanları bu ka-
d a r
Gözlerimi o âleme açtığım dakikadan beri, hep düşü-
nürüm. Bütün bu dekora, bu aksesuvara ne lüzum var?
Yazılarım yanlış anlaşıl masın. Ben ciddî işl&rln, ciddî
tutulm asını isterim. Bu dekor, bu aksesuvar, belki değil,
muhakkak ki, eski bir an’ânenin tortusu
Geçmiş günlerin hatıralarını anm ak ve saymak kay-
gusu
Bunu ileri sürenlere ve süreceklere sorarım: Fran-
mason’ uk, bugün ilk kuruluşundaki gaye, ideal ve mef-
kure İçin mi çalışıyor?

— 83 —
Bu kurum, Rönesanstan sonra gizlilik kuvvetini toıma-
miyle kaybetmiştir.
Oyun mu oynanıyor? Madem ki, yüksek ve temiz bir
gaye, ideal, mefkure için topianılmıştır. bu renk, ışık, ses.
süs cilveleri neden?
Sade döşeli, ağır başlı bir odara, bir salonda top-
lanılsa, gaye tsmin edilemiyor mu? Mefkure kuvvetini mî
kaybediyor?
Masonluğun, benim okuduğum ve duyduklarıma göre
kuruluş esası, katolik taassubuna isyandır. Katoliklik, Av-
rupa'yı haraca kesmişti. Engizisyon cehennemi azgınlı-
ğıyle Avrupa'yı kasıp kavuruyor; gizii, kanlı mahkemeler,
binbir işkence ile din nâmına insanlara, vicdanlara satır
atıyor, Hüğnolar, yani Protestanlar boğazlanıyor, .kılıçtan
geçirifiyordu.
ilim, fen, sanat bu azgın kara 'kuvvetin pençesinden
yakasını kurtaramıyordu. Mimarlık, yalnız katolik kilise-
leri, katolik şapelleri, katolik âbideleri için çalışabiliyor-
du. Buna isyan eden mimarlar, yani masonlar, aralarında
gizlice toplandılar ve anlaştılar, Ete geçmemek ve icabın-
da da birbirlerini tanıyabilmek için gizli işaretler ve giz-
li dil kullanmak lüzum ve mecburiyetini duydular.
Kendilerinden olmayana Haricî dediler. Ve kendi mes-
leklerine uyar kelimeler kullanarak konuştular. Para'yo
tuğla, kerpiç dediler. Yanlarına bir yabancı gelince Yağ-
mur yağıyor. Diye fısıldadılar.
Bira, tatlı barut, rakt, acı barut oldu. Bunlar saymak-
la tükenmez.
Yalnız öyle tahmin ödiyorum ki, şark masonları bu
gizli dili, sade tercüme etmişlerdir. Acı barut’un, tatlı ba-
rut'un sanî-i âzam-ı kâinat'ın tarihi bir zaruretle dt/imiza
çevrilmiş oiduğunu hiç sanmıyorum.
Eğer Mimar Sinan’ın, Mimar Kasım'ın, Mimar Davud'-
— 84 —
un aynı dilden anladıklarını iddia ederlerse, ne yapayım,
boynumu büker, susarım!
Mason locaları vaktiyle de böyle süslü müydü? Sa-
natkâr insanlar boş duramazlar. Gizli locaya gelip de bi-
rader „V ler beklerlerken tavanları, duvarları boyayıp süs-
lemiş, avadanlarını açıp masa, sandalye yapmış olmaları
çok muhtemeldir.
Kılıçlara gelince, o dairelerde yalnız asilzadeler de-
oynanırmı Orgu tanımodığım piyanistlerin en tatlısı ve
kılıç taşırlardı Bundan başka, gizli bir toplantıda dai-
ma İhtiyatlı bulunmak icap eder. Herhangi bir baskına kar-
şı kendilerini müdafaa edeceklerdir, Kılıç taşımayanlar bi-
le, localarda kendilerini müdafaa için silâh bulundurur-
larsa tabiî görülmez mi?
Kapıdaki muhafız birader /» 'i içeri girerken sorulan
ahret suallerinin, tehditlerin, yeminlerin hepsin), -yalnız bîr
şartla- o zaman için, hepsini anlıyorum; hepsine yerden
göğe kadar hak veriyorum.
F ak a t
Fakat, org çatınmasını bir türlü zihnim almıyor Bu
ne biçim saklılık, gizillik Davul - zuıno İle saklambaç
oynanır mı? Orgu tanımadığım piyanistlerin en tatlısı ve
en sanatkârı olan zavallı arkadaşım Cemal Osman çalı-
yordu
Eğer locaların ilk küruluşunda, aralarında Cemal Os-
man bulunsaydı, masonlar bütün korkunç tehlikelere rağ-
men org çalmayı da anânelerine katarlardı.


Gözlerimi nur-u ziya’ya açmışlardı..,
Bu nur-u zlya'nın bir sembol olduğunu tabiî anlıyor-
sunuz Âlem-i Harlcî'den nur-u ziya âlemine giriliyor.
Bana da bir yer gösterdiler, kabulüm şerefine, mü-

— 85 —
selles a lk ış /, yapıldı; ben, mahcup ve memnun büzülüp
oturdum.
Celse'de miydi, yoksa celse bittikten sonra mıydı,
geçmiş gün, birader *%'lerden biri yanıma yaklaştı, kula-
ğıma fısıldadı:
— Buraya girerken, üzerinizdeki madeni eşya ile bir
likte paranızı da almıştık!
Benim zavallı madeni eşyam! Ne kamam, palam, ça-
kım, ne ae tabancam var. O gün, cebimdeki bozuk para-
lardan başka madeniyat nâmına bir şeyciğim yok.
— Evet, dedim.
— Paranızı, muhtaç bir dul kadın var, ona yardım
için vereceğiz!
İnsanî gayeler güttüğünü ağızdan kapmak- kulak dol-
gunluğu ile sezinlediğim, gizli bir tarikatın böyle, ilk İn-
sanî teklifine hayır demek hamlığım gösteremezdim.
— Hayhay!
Fakat insanlar ne kadar doğuştan hovarda olsalar,
maddi endişelere karşı gene hassas tarafları kalıyor. Lo-
cadaki bizim eski dostlara, ahbablara, arkadaşlara, akra-
balar ve yeni birader *%'lerime şöyle göz ucuyla baktım.
Yeniye itibar vardır! En eli sıkılardan bile sigara at-
layabileceğimi, tramvaya koltukta binebileceğimi, bir ara
düşünüverdim, ne yalan söyleyeyim!
Kulağıma fısıldayan birader*** gülümsedi:
— Sizi tecrübe için böyle bir teklifte bulunduk!.
Dedi ve benim madeni eşya’mı uzatıp verdi.
Dul kadın insanlık, insaniyet sembolü imiş. Her cel-
seden sonra gezdirilen Dul Kesesi de, o duf kadın için-
miş!
Gördünüz mü nur-u ziya'yı? Yavaş yavaş,'neler gö-
rüyorum ve neler göreceğim? Hele para ile işe başlayıp,
adamın gözünü açmak için hakikaten, çok filozofça bir
buluş!
_ 86 —
Masonluğa giren bir Haricîye tekristen sonra önlük
bağlanır. Benzetmekte hata olmazsa, ahçı, berber çırak-
larının töreninde peştemal bağlanmaları gibi bir şey
Bunun sebeb ve hikmetini anlatayım. Masonlar yan*
duvarcılar, mimarlar birer işçi değil midirler? Bu cins iş-
çiler iş başında önlük takarlar ve önlüklerinin önünde de
avadanlık kesesi vardır.
Masoniar da bunu takiiden veyahut eski hatırayı can-
landırmak için, minyatür önlük kuşanırlar. Bu, derecelere,
yani rütbelere göre değişir. Dstadların, büyük derecelile-
rin ve hatip, muhafız vesaire gibi vazife almış biraderlerin
önlükleri şekil şekildir. Üstü sırma İşlemeli, kenarları sır-
ma püskülleri de vardır.
Fakat bizim gibi, müptedilere (çırak) vazife almış üs-
tadlûr (usta), bezden, el kadar bir önlük tutunurlar. Bu
önlük, eski kadınların, entari ite jc etek orasına bağla-
dıkları bir tütün, mendil, para kesesine pek benzer.
Bu dört köşe bez önlük, ince bez bağla bele sarılıp
bağlanır.
Başıma gelen bir vak’ayı da anlatayım:
B ir gün mahfe! ,*„'e girerken kapının yanındaki ma-
sa üzerinde duran önlüklerden birkıi alıp bağlamıştım.
Kim bilir kaç saat oturduk. Celse bitti, vakit de hayli ge-
cikmişti. Hemen sokağa fırladım ve koşa koşa bir tram-
vaya atladım.
Tramvaydakiler, gorip garip bana bakıyorlardı, hatta
kaşlarını gözlerini oynatanlar ve kıs kıs gülenler de var-
dı. Dalgınlığımı bilirim. Kıravatım mı çözülmüştü? Tram-
vaya atlarken, haberim olmadan dizim, kolum bir yere
takılmış da yırtılmış mıydı? Yoksa, pantolonumun düğme-
lerini iliklemeyi mi unutmuştum?
Bu son ihtimalle önüme baktım. Ne görsem beğenir-
siniz? Bizim mason peştemalı, ceketin altından sırıtmı-
yor mu?
— 87 —
B ir el çabukluğu ile onu çözüp ve avucumun içinde
derleyip, toplayıp cebime tıktım, fa kat döktüğüm ecel te -
rini, halâ unutamam!
Nur-u Ziya, gözlerimi öyle kamaştırmış ki, âlem-1 ha-
ric l’yi unutuvermiştim.
Gelelim bahsim ize Celse bittikten sonra, mahfel,
»Vim izin üstadı dışarda beni yanına çağırdı ve koluma g i-
rerek tenha bir köşeye çekti. Gene kuşkulandım: Tekrar
mı imtihana çekiliyorduk?
İmtihan değil, irşat imiş; kulağıma fısıldadı:
— Altı aylık gelme (!!!)
B ir a d e r le r in altı ay sürecek parolasını söyledi.
Aradan çok altı aylar geçtiği, hattâ yalnız altı aylar
değil, artık masonluğun memleketimizde modası, da büs-
bütün geçtiği için bu parolayı ifşa etmekte bir mahzur
görmüyorum.
« Mahmut Yesari»

*
Evet, 'larda mason olmuş, Türk edebiyatının
büyük ustalarından Mahmut Yesari' mason localarının ka-
patılmasını izleyen günlerde, nası! mason olduğunu biraz
da alaycî bir dilîe böyle anlatıyordu.
Doğrusu birazcık güldürü türündeki bu anlatımın için-
de, masonluğu anlam ak için oldukça çok bilgi vardır.
GEÇMİŞİN ÜNLÜ MASONLARI

Masonluğun tarihi, Türkiye'deki tarihi, masonik e f-


saneler, çırak - kalfa - usta derecelerinin üstündeki ma-
sonik dereceler, düzenli localarla düzensiz localar, maso-
nik töreler. Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman De-
mirel'in masonluğu, bu masonluğu saklama çabalarının
Türk masonlarını bölmesi, Türkiye’de mason localarının
kapatılması ve yeniden açılması, masonluğun kaynakları,
masonik yayınlar, masonluk konusunun Türkiye Büyük
M illet Meclislerinde kopardığı fırtınalar, Türkiye'deki lo-
calar, büyük localar, süprem konseyler, masonların ulus-
lararası toplantıları ve Türkiye’nin buralarda tem sili, Türk
masonlarının kendilerini dünya masonluğuna kabul e ttir-
me çabaları vb. konulara girmeden önce, dünya mason-
larının masonluklarıyla övündükten bazı dünya ünlüleri-
nin kısa bir listesini burada sizlore sunmak isteriz.
Örneğin bu üniü masonlar içinde, im paratorlar var-
dır, krallar vardır, padişahlar vardır, cumhurbaşkanları,
başbakanlar, bakanlar vordır.
Daha önce de yeri düştüğü için belirtm iştik. Am eri-
ka Birleşik Devletİeri'nin şim diye değin gelmiş geçmiş 38
cumhurbaşkanından 19 tanesi, yani tam yarısı masondur.
Am erika’nın Kurtuluş Savaşında en önde yer almış Rufus
King, Joseph Varren gibi liderler masondur.

— 89 —
Örneklemeye gene Birleşik Am erika’dan devam eder-
sek, bu (ilkenin ünlü H ürriyet Beyannamesini (Özgürlük
B ildirisi) imzalayan 56 kişiden üçte biri. Amerikan Anaya-
sasını imzalayan 59 kişiden 13 tanesi masondur.
Hepsinin başında. Amerika'nın bağımsızlığının en baş
kahram anı ve bu ülkenin lik Devlet Başkanı George Was-
Jıington, masondur. Onu İzleyen devlet başkanlarından,
ünlü Monroe Doktrini yaratıcısı James Monroe, Andrevı/
Jackson, W illiam H. Harrisson, John Tyier, James K.
Polk, Zachary Taylor, Frankiin Pierce, James Buchanan,
ünlü Abroham Lincoln, Andrew Johnson, James A. Garfi-
eld, VVlIliam Mc. Kinley, Theodore Roosevelet, W illiam H.
Taft, W arren G. Harding, Frankiin D. Reosevert, Harry
Truman, Lyntion B. Johnson masondurlar.
Amerikalı üniü devlet ûdamı ve fizik bilgini Benia-
mln Frankiin ( ■ ) masondur.
Elbette ki, masonluk salt Am erika'da bu ölçüde de-
ğildir. Ama Am erika’nın, masonluğun en yaygın ve dola-
yısıyla etkin ülkelerden okluğunun bilinmesinde yorar var-
dır. O tto Bachmann’ın «Farmasonluk ve içindeki Bölün-
menin Nedenleri ve S onuçlar» adlı, ülkemizde gene bir
mason olan Cemal Kıpcok tarafından dilim ize çevrilerek
yayınlanan kitabında belirttiğine göre. Amerika Birleşik
Devletlerinde 4 veya 5 milyon mason vardır. Ve gene Otto
Bachmann’a göre. «Birleşik Am erika’daki her beş ma-
sondan biri 32’nci derecededir.»
İsviçre'nin «Sub Rosas locasının yayınladığı b ir bro-
şürde Am erika’daki masonluk konusunda verilen sayısal
b ilg ile r özetle şöyledir:
«U.S.A’da masonluk, herşeyden önce b ir sosyoloji
olayı sayılır, Gerçekten toplum olarak 2 milyon olan
nüfusun y a k la ş * olarak milyonu farmasondur, yani
toplumun 4S'da b iri masondur.
B îr karşılaştırma olarak Fransa’da 50,4 milyon nilfu-
— 90 —
sa karşılık masonun bulunması, kişiden bir
tanesinin mason olduğunu gösterir. Belçika'da bu oran
yaklaşık olarak 'de bir olarak saptanmıştır..
Bu sayılar, masonluğun toplum içine sızma gücünün
her iki kıtadaki durumun yakıaşık olarak göstermekte-
dir. Şu hususu da belirtmek gerekir ki, o yıldan beri ma-
sonluk, Amerika'nın küçük kentlerinde pek sayı değişimi
göstermemekle beraber, büyük kentlerde bir gerileme ka-
yıt etm ektedir. Örneğin New - York’ta yıl.’nda ,
00D olan mason sayısı, ’de 'e düşmüştür. Bu
düşüş, yılda 12 bin üyenin eksilmesi demektir. Buna ne-
dan olarak, büyük kentlerde tecavüz olaylarının çoğal-
ması yüzünden, insanların geceleri sokağa çıkmaya ce-
saret edememeleri gösteriliyor. Böyle olayların artması da,
masonluğun iki büyük dünya savaşı ardsmda sosya! ge-
lişme atılımmı yitirm esinden ileri gelebilir. Bugün artık
mason olmak, üstün bir nitelik anlamına gelm iyor ve so-
kaklarda masonluk rozetini yakalarında taşıyan kimselere
daha seyrek rastlanıyor. Halbuki, birkaç ysl önce bu da-
ha sık görülen bir olaydı
Amerikan masonluğu bugün, iki bölüme ayrılmıştır,
bunların aralarında hiçb ir birleşim noktası yoktur, bun-
lardan biri beyaz masonluk, diğeri ise siyah masonluk
adını taşır. Her ne kadar bazı siyah masonların beyazla-
rın arasına katıldığı bazen görülm ekte ise de. hiçbir be-
yaz masonun siyahlar arasına girdiği görülmemiştir..
Devamsızlık, Amerikan masonluğunun müzmin bir
derdidir. Mabedler, genel olarak Avrupa'dakilerden çok
daha büyüktürler ve yüzlerce üyenin katılabileceği ge-
nişliktedirler, ancak, yaptığımız birçok ziyaretlerde
üyeden fazla katılma sayısı hiç görem edik»
İsviçre’nin Sub Rosa Locasının yayınladığı broşür
Amerikan masonluğu hakkında daha böyle bir hayli b ilg i-
yi sıralayıp gitm ektedir. Gerekirse, ilerde bu bilgileri de
— 91 —
aktarırız. Ancak bu arada, dünyanın ünlü masonları, ma-
sonluğun yeryüzüne dağılışı Konularına dönmeden, yu-
karıda aktardığımız isviçreli masonların gözlemlerindeki
bir iki nokta üstüne bir nefes alış süresi .kadar da olsa
duralım:
Bunlardan birisi, masonluğun tüm kardeşlik,. eşitlik
iddia lafına ve ünlü tarihli Anderson nizamnamesi de-
dikleri anayasalarına karşın, renk ayırımından ve siyah
beyaz çekişmesinden kendilerini kurtaramadıklarını gös-
termesidir. Nitekim İskandinav localan da, aralarına Hı-
ristiyan olmayanları almazlor.
ikinci bir noktaysa, özellikle Amerika’da, masonluğun
Türkiye'de olduğu gibi pek fazla gizil kapaklı bir tutum
içinde olmadığı; masonların, masonluklarım belli etmek
için özel rozetler, kol düğmeleri, kıravat İğneleri' takarak
ortada dolaştıklarıdır.
yılında Birleşik Amerika’ya yaptığımız kısa bir
gezi boyunca, New - York, Chicago ve Boston kentlerin-
de, yolda, sokakta, işyerlerinde, lokantalorda. sinemalar-
da, masonluk belirtilerini böyle yakalarında, göğüslerin-
de, kollarında taşıyan pekçok Amerikalı görmüş ve şa-
şırmıştık. Bu arada, Boston’da, kentin en merkezî bîr
semtinde, duvarları gönyeler, pergeller, cetvellerle süs-
lenmiş üçgen biçimi yedi sekiz katlı bir bina da dikkati-
mizi çekmişti. Kapısının üstünde en görünür ve rahatça
okunur biçimde, bir Amerikan mason locasının adı yazı-
lıydı. Masonluğu, özellikle belirterek.
Federal Almanya'daysa, Belçika Büyük Meşrlklnln ya-
yınladığı «Feuillets D'information» adlı bültende verilen
ve «Vereinigte Grosslogen von Deutschland» adlı alma-
nağın baskısından aktarılan bilgilere göre loca-
da kayıtlı mason birader bulunmaktadır. Ancak
bunlann küsürü Amerikan ve İngiliz Işgâl bölgele-
rindeki İşgâlcl asker ve yöneticilerden oluşmaktadır.
— 82 —
Almanya'da ilk locaiar çalışma ■iz-inlerinj İngiltere'den
almışlardır. 'de ilk Alman locası Hamburg'da kurul-
muştur. yılındaysa, o zamanlar Vefiahd ve sonra-
dan Alman imparatoru olacak Büyük Friedrich bu loca-
ya girmiştir. Hatta Büyük Friedrich’fn mason oluşuna dair
şöyle bir hikâye <fe anlatılır:
Prusya Kralı Friedrich. masonluğun sırlarının ne ol-
duğunu anlamak ister. Hiç -kimseden öğrenemediği için
de çok güvendiği yaverine:
— Git, bir çaresini bul, aralarına gir. masonluk ine-
dir öğren ve gel bana da anlat, der.
Yaver, çaresini bulur, aralarına girer ama, ondan
sonra omm da ağzı olur b ir kilit. Açabilirseniz açıin. Bu-
nun üstüne İmparator, kendini de mason olup mason sı-
ralarını öğrenmekten başka core bulamamış derler.
Büyük Friedrich (Fredrik)’ten sonra' da Prusya Kırat
ve Almonya İmparatorlarından pek çoğu, bu arada Wil-
helm I., Friedrich III. ünlü masonlar kervanına katılmış-
lardın
Hitier döneminin ünlü maliyecisi Dr. Schacht da bir
masondur ve bu yüzden Hftler döneminde soruşturmaya
bile uğramıştır.
Alman filozof ve düşünürlerinden Fichte, Lessing,
Hetider, Goethe. ünlü Alman generali Von Blücher, Avus-
turyali büyük besteci Amedeus Mozart, Beethoven, List
hep masondurlar.
Fransa'daysa ilk mason locası ’da Paris’te açıl-
mıştır. Ve bundan sonra da daha çok Fransız soyluları
bu localara girmişlerdir. Montesquien, filozof Helvetius,
astronom Lalanda, matematikçi Condorcet, La Rouche-
foucatıld, Voltaire, Jean Jacques Rousseau, Lafayette, D'-
Alambert, Mirabsau, Beoumarchais, Marat, Dfderot, Pro-
udhon hep masondurlar.
— 93 —
Ş air Andre Chenier, Orieans Dükü Prens Philippe
gibi masonlarsa, Fransız İhtilâli sırasında boyunlarına g i-
yotine kaptıranlar arasındadır.
Ingiltere'deyse, günümüzde büyük locaya bağlı
Iccada çalışan mason vardır. Çok uzun yıliar, İn-
giliz İmparatorlarının İngiliz mason localarının büyük üs-
tadı olması geleneği sürmüştür. Kral VII. Edward, VI. Ge-
orge, Crom^ell, ünlü masonlardır.
İtalya'nm kurucuları ve ilk kralları, V ittorio Emanuel-
le, Guiseppe Garibaldi, Cavour, Guiseppe Mazzini da
masondurlar.
Fransa'nın XVI. Lui'si, ünlü Rus yazarı Dostoyevski,
Şair Puşkin, bestekâr Sibelius, Mussorski, penisilini bu-
lan doktor Fleming, A tla n tik'i uçakla ilk gecen pilot Lind-
berg, Amerikalı milyarder Henry Ford, NATO’nun A m eri-
kalı Başkomutanları, Orgeneral Lemnitzer, Omar Brad-
ley, Japonya’yı işgâl eden General Mac Arthur, gene ad-
ları ve ünleri tüm dünyaca bilinen ünlü masonlardır.
Şöyle bir çırpıda akla gelip sayılıveren bu ünlü ma-
sonların yanı sıra, daha bunlar gibi yüzlerce ve hatta bin-
lerce dünya ünlüsü mason adım saymak da olasıdır.
Bütün bunları okuduktan sonra, akia, peki bunları
anladık, Türklerden ünlü masonlar yok mu sorusu gele-
bilir.
İzniniz olursa bu konuya daha ilerde sıra gelecektir
ama, şim dilik bir iki ünlü ad vermekle yetinelim de, T ür-
kiye'de, masonluk tarikatına g irm işler hakkında, az bu-
çuk bir bilginiz olsun:
Osmanlı padişahlarından Murad V. daha velihatlığı
döneminde mason biraderler arasına katılmış bir Osmcn-
oğludur. Şehzadelerden Nureddin ve Kemalettin Efendi-
ler, Abdülham id’in damadı, Plevne Kahramanı M üşir Ga-
zi Osman Paşa, Namık Kemal, Ziya Gökalp, Şeyhülislâm
Musa Kâzım Efendi, Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşa,

— 94 —
M üşir Deli Fuad Paşa, Pertev Paşa. Mevlevi Şeyhi AtauS-
lah Efendi, Rıza Tevfik, Şehit Süleyman, Faik Paşa, Prens
Hasarı Paşa, M üşir Sadrıazam Ahm et İzzet Paşa. T a lâ t
Paşa. Cemal Paşa, İbrahim M üteferrika hep biraderan-
dandır

MASONLUK TARİHİ

Türkiye masonluğunu ve ta rihini anlatm adan önce,


genel olarak, yeryüzündeki masonluk tarihi konusunu öğ-
renmekte yarar olacaktır sanırız. Bunun İçinde, daha m a-
son kaynaklarına dayanarak, kısa bir masonluk tarihi özeti
vermek İsteriz.
Örneğin, adından ve kitabından daha önce de söz
edip aktarm alar yaptığımız, yayınladığı kitabı mason lo-
calarının onayından geçmiş, yüksek dereceli bir mason
olan M ithat Gürata, Masonluk Nedir ne Değildir adli ki-
tabında, masonluğun tarih ini özetle şöyle anlatm aktadır:
(Sayfa 43 ve sonrası:)
«Masonluğun geçmişi hakkında çok çeşitli söylenti-
le r vardır. En akla yak:nı ve tesbit edileni bugünkü ma-
sonluğun 'de İngiltere’de kurulan Büyük Looa (le
doğmuş olduğudur.
'de bu locada, elde edilebilen yasalar derlen-
miş, incelenmiş, elenmiş ve Anderscn Anayasası cdı a l-
tında toptanmîştrr.

O zamanların görüşüne göre, masonluk yeni doğ-


muş bir teşekkül değil, kökü hatırakmn uzanabildiği ka-
dar gerilerde bulunan bir kuruluşun yeniden ortaya konul-
masıdır.
Masonluğu Hz. Adem'e kadar götürenler vardır. Ama
şu İnkâr edilemez bir hakikattir: Duvarcılara ilk imtiyaz-
— 95 —
iar Angio - Sakson Kralı Athelstan ( - ) tarafından
verilmiştir.»
Efsanelerin ötesinde, masonluğun 'de İngiltere’-
de doğduğunu ileri süren Mithat Gürata'nm daha sonra
verdiği bilgiler özetle şöyle sıralanabilir:
Masonluk konusundaki efsanelerden biri şudur:
Roma İmparatoru Diocletianus döneminde beş taş
yontucusu bir Payen Tanrısının yontusunu (heykel) yap-
mak istemedikleri için öldürüldüler. Ayni gün, Tıp Tanrısı
Askiepios'a buhur yakmaktan kaçındıkları için dört de
asker idam edildi ve bunlar aynı mezara gömüldüler. Bu-
nun üstüne de bu dokuz kişi; yani taş yontucuları ve as-
kerler yapı zenaatinin koruyucuları sayıldılar,, masonla-
rın atası diye bilindiler. (Paul Naudon’un Tarihte ve Gü-
nümüzde Masonluk adlı kitabına göre.)
Fransızların ünlü Laroüsse du XX’e siâcle ansiklope-
disiyle, masonluğun ünlü Hircm efsanesini şöyle anla-
tır:
«He . Süleyman yaptırmakta olduğu büyük tapınağın
yapım ve süslenmesini sağlamak için Tyrien Kralından
yardım ister. Kral kendi adını taşıyan bilgili ve değerli
oğlunu gönderir. İşte bu oğlan, yani Hiram, işi başarmak
için birtakım planlar hazırlar ve işçilerini çırak, kalfaı, us-
ta olarak derecelendirir ve herbiri için ayrı bir parola dü-
zenler.
Yapının bitmek üzere olduğu bir gün, yeteneksizlik-
lerinden ötürü ustalığa yükselemeyen üç kalfa, ustalığın
sırrını zorla almak İsterler ve kimsenin bulunmayıp Hi-
ram’ın yalnız olduğu bir anda Tapınağın üç kapısını tu-
tup ustalık gizlerini ve parolasını zorla öğrenmek ister-
ler. Hayatı bahasına bu gizi vermeyen Hiram, adalet, ce-
saret be san’at aşkı ile dolu her gönülde yanan bir meş’a-
le olur. Masonluk burdan doğar.»
Daha başka bir sava göreyse, masonluk, Haçlı Se-
— 96 —
ferleri döneminde Kudüs'e giden Templier Şövalyeleri
orasında doğmuştur. Bu şövalyeler geniş ölçüde yapıcı-
lık işleriyle uğraşmışlar ve başarılarıyla da ünlerini duyu^
rup daha sonra Avrupa'da belli başlı zenaat kollarında
egemenlik kurmuşlardır. O dönemin duvarcıları, taşçıları,
mimarları ve benzeri işlerle uğraşanlar hep Templier’lerin
kurallarına uymuşlardır*
Başta da dediğimiz gibi, masonluğun -geçmişi hak-
kında söylenti, efsane cok.
■Bir başka söylentiye göre de masonluk merkezi
Strazburg'dur ve Avrupa'nın tüm taşçı ve duvarcı kuru-
luşları, dolayısıyla masonluk buradan -kaynaklanmakta-
dır.
Masonluğun geçmişini daha da akta yakın ve bilim-
sel yöntemlerle saptamak İsteyenlerse, bu İnanışın kök-
lerinin Avrupa’da Corporation, ve Doğu‘da da (Asya ve ön-
asya) localarda olduğunu söylemektedirler.
Gerçekten de, Corporation ve locaların var olduğu
dönemlerde her zenaat ve sanat kolu bir topluluk, daha
çok da toir aile topluluğaolarak göllşmiştir. Avrupa'da Rö-
nesans döneminde en yüksek düzeyini bulan duvarcılık
ve taş yontucluğu (mimarî ve heykeltraşlık] günün en de-
ğerli sanatı halini almış ve bu sanatkârların toplulukları,
yarattıkları yapılar ve yapıtlar kralların, asillerin, askerle-
rin ve din adamlarının da bu kuruluşlara girme İstekleri-
ni kamçılamıştır.
Eylemli masonların, (ameli ya da aperatif) arasına
özenen kişilerin de sızması sonunda, bu sonradan olma
ve daha çok do işten çok söze ve inanca dayanan ma-
sonların bollaşması, masonluğu eylemli masonluktan, (ape-
ratif masonluk), spekülâ.tiî masonluğa (eylemsiz ve düşün-
cese!) dönüştürmüştür. Masorvik deyimle de buna Accep-
tös masonluk denilmektedir ki. zenaate yabancı olmakla
— 97 — F .7
birlikte üyeliğe alınan kimselerin oluşturdukları topluluk
anlamınadır.
Masonluğun efsaneler dönemini bir yana bırakır da bi-
linen yazılı tarihe dönersek, Masonluğun gerçek kurulşu-
nun olduğunu ve anavatanının İngiltere olduğunu söy-
lemiştik.
Daha çok A ngilikanlar arasında, hür locada hür ma-
sonlar ilkesiyle davranan ve sekülâtif masonlar örgütlen-
meyi. örgütlenmede de belirli kurallara göre davranmayı
amaçlayan masonlar, herşeyden önce başvurulacak, yet-
ki ve yetke alınacak büyük loca kurmayı kararlaştırmış^
lar ve bunu gerçekleştirip başına da büyük usta (Büyük
Üstad, Üstad-ı Azam, Maşrık-ı Azam) olarak ANTHONY
SAYER'i getirm işlerdir. Bir yıJ sonra büyük üstadlığa bu
kez George Payne seçilm iştir.
G. Payne, masonluğu ilgilendiren, söze dayanan ya
da yazılı olan tüm kurallar! toplamaya çalışmıştır.
yılında Büyük Loca Büyük Üstadlığina M o n ta ig n e . Dükü
getirilm iş ve ilk kez yazılı olarak masonik kurallar sap-
tanmıştır. Bu kuralların baş saptayıcısı İskoçyalı James
Anderson’dur ve saptanma tarihi ’dür. Sonradan,
masonların anayasası (Anderson Nizamatı) adını olacak
olan bu tüzüğün hazırlanmasında Anderson’a yardım e-
den başlıca kişiyse Desaguliers'dir.
Tam adı James Theophile Desaguliars oton bu Fran-
sız, ünlü bir fizik bilginidir. 'de .Fransa'da La Rac-
helle'de doğmuş, 'de Londra’da ölmüştür. Bir protes-
ton papazının oğludur. IMantes Fermanının yürürlüktea
kaldırılması sırasında İngiltere'ye götürülm üş Oxford Üni-
versitesi’nde profesörlük yapmıştır. Fizik ve matematik,
alanında bikçok çalışması olan Desaguliers özellikle, ser-
best düşüş halindeki cisimlerin üzerinde havanın etkileri,
ve direnci, borulardan akan suyun direnci, makaralardaki
sürtünme, bulutların ve yağmurun oluşumu konularını in-

— 98 —
celemiş, elektrik kullanılan iletken (conducîeur) terim ini
ilk kullanan bilim adamı olmuştur.
M ascnik kurallara amı veren iskoçyalı Anderson'a
gşlince Bu zatın yaşamı konusunda bilgiler biraz karı-
şıktır. Meydan Larousse A nsiklopedisine göre iskoçyalı
bir çiftçi ve iktiastçı James Anderson vardır ama -
yılları arasında yaşamış, M illî Sanayi Ruhunu Can-
landırmanın Anlamı Üzerinde Görüşler () adlı, kita-
bında tarihte -ilk kez toprak geliri sorununu incelem iştir
ama, doğum tarihine bakılırsa, bu Anderson'un, mason
anayasasını' derleyen Anderson olması olasılığı yoktur.
Ola ki belki o Anderson bun Jn babasıdır.
BİR EFSANE DAHA:
AKLIM TÜKENDİĞİ YERDE İMAN BAŞLAR

Masonluğun kuruluş dönemine ait efsanelerden en


yaygın olanı, Hiram Usta efsanesi, tüm genişliğiyle anla-
tılıp yazılsa bir roman olabilir.
Anderson Nizamatına da canlılık veren bu efsanenin,
b ir . bölümü, Hazret-i Süleyman Mabedinin temel atma
törenini kapsayan bölümü, masonların birbirlerine anlat-
tıkları biçimde sizlere aktaralım. .
Masonlar, aralıksız' sürüp giden loca çalışmalarının
öncesindeki törensel hazırlıkların nereden geldiğini belirt-
mek için bu efsaneyi anlatırlar ve:söze girerken de şöyle
derler:
«Bu efsanede gerçek bir yapıdan (Süleyman Tapına-
ğı) söz ediliyor. Fakat bunun sembolik anlamı hepimizin
halâ yapısında çalıştığımız göze görünmez insanlık mabe-
didir.»
Anlattıkları efsane de şudur:
«En sonunda, Süleyman'ın büyük törenle mabed te -
melini atacağı gün gelmiş. Ülkenin her yanmda odaklar
yakılmış. Moriah tepesindeki görevliler dışında tüm o t ip-

— 99 —
sonlar, kapısında bir koruyucunun nöbet tuttuğu locala-
rında, toplantı halinde imişler.
Tören yerimde her sınıf ve seviyeden, her iş ve sanat-
tan, her mezhep ve ırktan bütün halk toplanmış. Huzur
içinde, sulh ve sükûn içnde biraraya gelmiş böylesine seç-
kin ve muhteşem bir kalabalık görülmüş şey değilmiş.
Öğleye doğru Süleyman görkemli giysilerini ve de-
ğer biçilmez zırhını kuşanmış olduğu halde yanında ko-
ruyucuları, ülkenin ileri gelenleri ve öteki ülkelerin e lc i-
leriyle birlikte tören yerine gelmiş.
Tepenin eteğine varınca atından inm iş ve M imar Hi-
ram ’ın uzattığı mason iş önlüğü olan kuzu postumu ku-
şanmış. Bundan sonra o gün için kendisine vekâlet ede-
cek bilgisi derin, rütbesi yüksek bir kardeş seçilerek gö-
re vlile r tamamlanmış.
O sırada hazır bulunanlardan bir bölümü sıralanıp bir
alay oluşturmuşlar. Sonu aşağıdaki vadide kaybolan, uç-
suz bucaksız görkem li bir alay. Başta Hazret-i Süleyman
olm ak üzere ağır ağır mabedin kurulacağı tepeye doğru
tırmanmaya koyulmuşlar.
Tem&l yerine geldiklerinde M imar Hiram, işçiler ara-
sında onurlu yerini almış.»
Masonların ustaları, genellikle efsanenin burasına
geldiler mi, kalfa ve çıraklara hemen kıssadan hisse çı-
karmaları için şu yolda b ir saplama yaparlar:
Eski zamanlarda çalışanlar kutsal tapın aksarını kur-
mak için nasıl yükseklere tırmanmışlarsa biz de yaşan-
tımızda yükseklikleri kendimize amaç edinelim ve göze
görünmez insanlık mabedini kurmaya devam edelim.
Bu saplamadan sonra, efsane içinde bir başka e f-
saneye geçilir. Temel atm a törenin anlatılması, bir süre için
bir yana konulup, Süleyman Tapıhağı'nın neden Moriah
tepesinde dikilm ek istendiği şöyle anlatılır:
«Efsaneye göre bu ye r iki kardeşe babalarından ka-
_ —
ian bir tarlaymış.
Beraber sürüp ektikleri tarlada yetişen ekinleri ha-
sat sonunda iki kardeş eşit olarak bölüşmüşler ve herbi-
ri payına düşeni, tarlanın iki ucundaki evlerine taşımış-
lar.
Gece olmuş, Kardeşlerden birinin gözüne uyku g ir-
memiş. Acaba demiş, ben payımı tam, hakça bir bölüşme
sonunda mı aldım. Aldığım pay tam hakkım mıdır? Sonra
düşükmüş ki, kendisi evM değildir, çocukları yoktur, ken-
disinden başka besîemek, bakmak zorunda olduğu kim -
se yoktur. Oysa kardeşinin eşi ve iki çocuğu vardır, o hal-
de kendisi ekinin 'yarısını almakta haksızlık etm iştir. Bu
düşünceler içindeki kardeş, gecenin bir vaktinde yata-
ğından kalkar, ambara iner ve taşıyabileceği kadar ekini
sırtlar, tarlanın öteki ucundaki kardeşinin evine doğru yo-
la çıkar.
Oysa o sıralarda, tarlanın öteki ucundaki evinde, ö te -
ki kardeş de uyuyamamış, yatakta sağına soluna dön-
müş, bölüşmenin hakça olup olmadığının hesabını yap-
mış ve oda bir haksızlık olduğu kanısına varmıştır. Bu
kardeş de düşünmüştür ki, Tanrı kendisine, yaşlılık günle-
rinde bakmaları için iki çocuk verm iştir, eşi vardır. Kar-
deşininse, yaşlılığında, .kimsesizliğinde, bakacak, daya-
nacak kimsesi yoktur. Dolayısıyla ekinden payın çoğunu
o almıştır.
Bu kardeş de gecenin o vakti yatağından kalkar, am -
bara iner, taşıyabileceği kadar ekini sırtlanır, 'karşı ya-
kadaki kardeşinin evine doğru yola çıkar.
İki kardeş tarlanın tam ortasmda karşı la şırlar, karşı-
laşınca da, ikisi de karşılarındakintn aklından neler geçti-
ğini anlayarak gözyaşları içinde birbirlerinin boynuna sa-
rılırlar, sırtlarındaki çuvalları yere atarlar.
işte o yerde, o gerçek kardeşliğin gözyaşlarıyla su-
lanarak kutsallanan yerde bir tapına'k yapılmasına karar
verilmiş.
— —
Temel atma töreni için tepeyi ağır ağır tırmanmak-
ta olan masontar aigyı, doruğa ve o yere gelince ikiye
ayrılarak gerektiği gibi düzenlice sıraya girmişler. Üç gö-
revli de yüksekçe bir sahonlıkta yerlerini almışlar.
Bu sırada, belirli tofr yerde duran Mimar Hıram, gü-
neye bakmış ve sakin bir sesle:
— Tam öğle vaktidir,
demiş. Bu ses duyulunca Hazreti Süleyman elindeki maur
çekiçle önünde bulunan temel taşına bir kez vurmuş.
Bu vuruştan sonra çevreyi kaplayan sessizlik, yeni
yaratılmış yeryüzünde hayat doğmadan önceki sessizlik
kadar derinmiş. Aşağıda, dağ tepelerinde ve vadilerde,
her tarafta yürek titretici ve saygınlık duyurucu bir ses-
sizlik. Çekiç darbeleri işte bu sessizliğin ipinde yüksel-
meye başlar.
Bunlar, temel taşına inen çekicin harekete getirdiği
başka çekiçlerin sesleridir. Kuvvetli ve güvenli, bazan ya-,
kında bazan da uzaklarda,., Bfraz sonra bunlar o kadar
Cok uzaklardan gelmeye başlar kİ, orda hazır bulunanlar
duymaz olurlar.
Süleyman'ın vuruşunu atan her locanın saygıdeğer
üstadı lloca başkanı) elindeki çekiçle bir kez vurarcık bu
ilk vuruşa yanıt verir, ilk vuruşu olamoyıp da cevap vu-
ruşlarım duyanlar da kendi cevaplarını vermeye başlarlar,
Böylece işaret, dağdan vadiye, vadilerden dağlara yansı-
yarak yinelenir gider, locaların bulunduğu her yerde. Ulu
Tanrı’nın yarattığı havanın titreştiği bütün uluklarda, bu
sesi bekleyen bütün masonların yürekleri nerelerde car-
lıyorsa. oralara kadar yayrfır. Doğuya, Batıya,' Güneye,
hatta karanlık Kuzeye bile erişir. Mabedin yapısı için
gereken sedir ağaçlarının kesilip, taşlarının yontulduğu
Lübnan'ın yüce ve ge-çlt vermez görkemli yamaçlarından
yansıyarak günümüze kadar gelmiş, ulaşmış,»
Efsaneyi aktaran mason ustaları, sözün tam burasın-
da öteki biraderlerine hemen şu uyarıyı yaparlar:
— —
«— İşte sîzleri locada çalışmaya çağıran saygıdeğer
üstadın vuruşu da Süleyman'ın ilk vuruşuna verilen ce-
vaptan başka birşey değildir.»
Sonra efsane anlatmaya devam olunur:
«Bundan sonra Hazret-i Süleyman söze başlamış:
Bize Ihsan edilmiş olan bolluğun, Evrenin Ulu Mimarı-
nın (masonik dilde Tanrı) kutsal bir emaneti olarak sak-
landığım ilân etmek üzere burada toplandık.
Bize bağışladığı Yetenekleri de. onun hizmetinde bilge-
likle kullandığımızı göstermek için biraraya geldik.
Evrenin Ulu Mimarı onuruna yapılmış tapınakların en
büyüğünün temel taşını koymok için buradayız.
Temel taşlarına unutulmayacak olaylar, adlar ve ta-
rihler İşlenir.'
Biz temele ne yazmalıydık?
Mimar benim adımı, bense mimarın adını önerdim.
Bunları görüşüp dururken, Hiram, Evrenin Ulu Mimarının
adını taşa kazmamızı önerdi. Fakat Evrenin Ulu Mimarı
zaten adını göklere yazmış, dağlara kazmış, nehîr yatak-
larına oymuş. İşaretini tarlaya ve ormana, çiçek ve çalı-
ya. uçan, yüzen ve sürünen bütün canlı yaratıklarına koy-
muş, bulutlara ve güneş (şsğma, sessizliğe ve fırtınaya,
hiddetin yıldırımına ve rahmetin gökkuşağına İşlemiş. İn-
sanların yüreklerine nakşetmiş ve büyüklüğünün dili ile
onlara hitap etmiş.
Adının temel taşlarına yazılması gerekil değil. Onun
için bu kutsal taşı yerine adsız indiriyoruz. Yine ayni ne-
denle bu büyük taşa tarih de koymuyoruz. Hangi yılı ko-
yacaktık?
Süleyman Yılı dedi mimar. Ben de mimarın yılı de-
dim. Her ikimiz de birçok gerekçe söyledik. Sonunda Hi-
ram, T an rısa lb ir tarih koymamızı önerdi. Düşünce iyiydi
ama hangi tarihti, bu? İnsanların yaşayıp günah isledik-
leri yıllar mı? Yoksa bütün sonsuzlukları içinde barındıran
— —
sonsuzluğun yıllan mı? Fakat Tanrısal varlığa tarih rkoy-
mak onun adını boş yere anmak kadar günahtır.
Bundan ötürü taş yerine tarihsiz kondu.
Peki öyleyse temel taşının altına birşey koysak? B ir
avuç altın, para mı koyalım? Fakat ister belli ister gizli
yeryzünün bütün altını, adına bu taşı koyduğumuz yüce
varlığın malıdır.
Taşın altına kutsal yazılar mı koyalım? Fakat o vakit
de ancak mabedi yıkanlar gerpeğe varabilecek.
Yoksa masonluğun belgelerini mi koyalım? Böyle bir
şey yok ki. M csonluk büyük şeylerin habercisi, muazzam
olayların vaadi, Jüyük gerçeklerin tom urcuğu ve muhte-
şem bir insanlığın başlangıcıdır. Amma bugün yine de
baş, küçük bir çocuktur.
Onun için temeldeki köşe taşırhızı adsız, tarihsiz, boş
koyuyoruz.
Hazreti Süleyman bir avuç buğday tanesi alıp taşın
üzerine serpmiş ve demiş ki: Gelecek zam anlar bu mem-
lekete ve insanlarına ve iyi niyet sahibi olan bütün mem-
leketlere ve milletlere bolluk getirsin. Süleyman buğdayı
serpinoe ülkesinin ufukları içerisindeki her tepe ve vadi-
de bulunan bütün localardaki her saygıdeğer üstad ooun
gibi yapmış. Daha uzaklarda hazır ve bekleyenlerin
hepsi de sırayla buğday serpm işler Ve daha ötelerde olan-
lar da ayni şeyi yapmışlar. Böylece mesaj dünyanın dö rt
bucağına ulaşmış. Bütün localardaki saygıdeğer üstadla-
rın elleriyle her locada buğday serpilm iş ve çağrr ile c e -
vaplar ülkeye yayıldığı zaman açık denizlerdeki gem iciler
bile kulak kabartıp dinlemişler.
Süleyman'a vekalet eden de kıymetli şarabı döküp
demiş ki: Bizim halkımızdan olan herkesin yüreği s w in ç
dolsun. Dünyadaki kaderleri saadet olsun. Masonluk bü-
tün m illetleri ve kabileleri birleştirsin, ve dostluk ile kar-
deş sevgisi içinde birleşmiş bir dünya kurulsun. Bu söz-

— —
ler üzerine uzak ve yakın bütün localarda dökülen şa-
raplar üzerine güneş pırıldamış ve cevapların kudretli gü-
rültüsü de sanki Moriah tepesini titretm iş.
Bu sefer de Dul Kadının oğlu Üstâd Hiram ilerlem iş,
mis kokulu zeytinyağı döküp dem iş k i:
Doğu'dan Batı’ya bu yerden öte yere, hepiniz barış
içinde olun. Tehlikeler yok olsun, yokluklar karşılansın,
'kötülüklerin veya kötülük gölgelerinin yerini iyilikler al-
sın ve her ta ra fta çabuk ve sağlam barış hüküm sürsün.
Bu sözler üzerine masonların toptanmış bulundukları her
yerin Batı bölümüne zeytinyağı dökülm üş ve gelen ce-
vapların akisleri sanki yıldızların bite ötesindeki bir yer-
den gelmiş.
Bundan sonra Hazretl Süleyman, güneşin hızla bat-
makta olduğu Batıya dönüp tekrar dua etm iş. Sonra da
elindeki çekiçle taşa üç kere vurmuş.
Sonra da bu darbeler uzaktan duyulmuş. Sanki Sü-
leyman'ın eli sakin bir havuzu dalgalandırmış, ve san W
boyuna yayılan bu dalga halkaları her masonun eline değ-
miş.
B ir müddet sonra kortej te k ra r toplanmış, tepeden
aşağıya inmiş ve seyircilerin görem edikleri ilk hareket
noktasına geldiği zaman büyük loca kapatılmış ve kardeş-
ler dağılmışfar. Tekrar halkın arkasına karıştıkları zaman
güneş batıyormuş, fakat Hazretl Süleyman ülkesi o kadar
■geniş, o kadar uçsuz bucaksız ve İnsandan insana ses o
kadar slndire s İndi re geçirlliyorm uş kİ, son cevabın akis-
leri en uzak ülkelerde sessizliğin içinde kaybolup yerle-
rine varıncaya kadar vakit ilerlem iş ve karanlık olmuş.»
MASONLUĞUN GERÇEK KAYNAKLARI
(CORPARATİON VE LOCALAR)

Masonluk tarihi araştırılıp incelenirken, bir nokta he-


men dikkati çekmektedir.
Dikkati çeken bu nokta da, masonluğun durup du-
rurken ortaya çıkmadığıdır. 'de ortaya çıkan bu ku-
rum, gerçekte yapısına dikkat edilirse, tarihin çok daha
öncski dönemlerinde de benzeri' kurumlardan kaynaklan-
mıştır.
Herşeyden önce bilinmesi gereken şey, masonluğun
bir varsıllık (zenginlik) mesleği olduğudur. Yoksul kişi
mason olamaz. Mason olabilmek için insanın kesinlikle
bir şeylerinin Olması gerekir. Bu kural da, mdsonluğun,
tarihin eski dönemlerinden beri hep birşeyi olan insanlar
arasında kurulmuş benzeri kuruluşlardan kaynaklandığı-
nın belirtisid'-.
Peki nedir tarihin eski dönemlerindeki bu birşeyleri
olan, iyi kötü varsıl olan insan toplulukları derseniz veri-
lecek yanıt, esnaf ve zenaatkârlardır.
Esnaf ve zenaatkârlar, batı dünyasında, tâ eski Yu-
nan ve Roma uygarlıkları öneminden beri (Corpora-
tion) adı altında örgütlenmişlerdir. Roma’da (Corpora Of-
ficium Collegia) adıyla ortaya çıkan kurum, gerçekte es-
naf ve zenaatkâr örgütlerinden başka birşey değildi. Ci-
çeron dönemindeyse bu kuruluş toplum yapısında eni-ko-
nu etkili bir örgütlenme biçimi almıştır. O ölçüde ki, bun-
lar giderek özel kuruluş olmaktan da çıkıp, yönetim bi-
rimlerine dönüşmüşler, siyasal ve sosyal iktidarda söz
sahibi olmuşlardır. Ne var ki. Roma devletinin giderek
ceberutluğunu artırması, bu esnaf örgütlerini bir süre son-
ra yok olmaya itmiştir.
Ancak XII. yüzyıldan sonradır kİ, Batı dünyasında
corporationları (korporasyon) yeniden toplum içinde ör-
— —
gütlenmiş olarak görürüz. Osmanlıca deyimiyle «hırfet
erbabı - zenaatkâr, el ustalığı isteyen işleri yapanlar»
onüçüncü yüzyılda Avrupa kıt'asında iyice yaygın ve et-
kin bir örgütlenmeye gidip, bu etkinliklerini Fransız ihti-'
tâline kadar da sürdürdüler. Gerçi arada bazı kral ve
prenslerin bu esnaf örgütlerini dağıtmak, ezmek, yok e t-
mek gibi girişimleri olmuştur ama, gene de corporation-
lar varlıklarını sürdürmüşlerdir.

Ad olarak Corporation deyimi belirli bir yerde, be-


lirli bir sanat ve işlegeçinen kişiler arasında kurulmuş
yardımlaşma ve dayanışma örgütü anlamındadır. Nitekim
Romalılar döneminde bunların koruyucu saydıkları ayrı
tanrıları, ortak yemekleri ve bu örgüte girmenin kendine
özgü yol ve yöntemleriyle törenleri vardı.
Kilise, asiller ve hal'k hizmelterinde çalışan esnaf ve
zenaatkârlar orasındaki bu örgütler, giderek kendi içle-
rinde de ayrılıklar doğmasına, daha çok ayrıcalıklı korpo-
rasyonlarla, daha az ayrıcalıklı korporasyonların ortaya
çıkmasına neden olmuştu. Ama her korporasyonun ken-
dine özgü kuralları, gelenek ve görenekleri vardı.
Her sanat örgütünün bir yardımlaşma kutusu, bir ka-
sası vardı. Bu kasanın gelirleri; giriş ödentileri, para ce-
zaları ve bağışlardan oluşturdu. Bu kasada toplanan gelir-
ler o sanat dalında çalışanların dara düşmüş üyelerine ve
çocuklarına yardım, çırak eğitimi, emeklilik gidelri gibi
harcamalar için kullanılırdı. Bir çok sanatın tanınmış «pir»
leri vardı. Örneğm ekmekçilerin piri Saint Pier Olien, ka-
sapların piri Saint Leonard, Duvarcıların Piri Saint Blaise
idi Giderek, her sanat topluluğu, kendini bir azize bağ-
iı saymaya, onu pir kabul etmeye başlamıştı.
Tıpkı masonluktaki gibi, korporasyonlarda da sana-
ta girenler önce çıraklık ediyor, sonra kalfa oluyor ve en
sonunda ustalığa yükseliyorlardı.
— —
Usta, çıraklarının ana ve babasını, çocuklarını da ko-
rumakla yükümlüydü. Yönetmelikler çıraklığın süresini, gi-
riş ödentisini saptamıştı. Çıraklıktan sonra kalfalığa geçi-
şin kurclları ve töreleri vardı. Kalfaların alacakları ücret yö-
netmeliklerle belirlenmişti. Kalfa, ustası gibi sanata alın-
mak için belirli bir andı içmek, sanatının düzenlerine uya-

Piston, titanyum HD duvar kağıdı

piston, titanyum HD duvar kağıdı

anahtar kelimeler:



görüntü lisansı:

Kullanıcılarımız tarafından yüklenen duvar kağıdı, Yalnızca masaüstü duvar kağıdı kullanımı için, DMCA Contact Us



Orijinal duvar kağıdı bilgisi:

: xpx: KB: P

çözünürlüğü seç ve duvar kağıdını indir

PC(P, P, 2K, 4K, 5K):

iMac:

iMac " LED-backlit:

x

iMac " Retina 4K:

x

iMac 27" Retina 5K:

x

MacBook:

MacBook Air ":

x

MacBook Air 13", MacBook Pro ":

x

MacBook Pro ":

x

MacBook Pro " Retina:

x

MacBook Pro 16":

x

MacBook Pro 17":

x

MacBook Pro " Retina, MacBook Air 13" Retina, MacBook Air "(, M1):

x

Çift monitör:

Üçlü monitör:

dörtlü monitör:

iPhone:

iPhone 2G, iPhone 3G, iPhone 3GS:

x

iPhone 4, iPhone 4s:

x

iPhone 5, iPhone 5s, iPhone 5c, iPhone SE:

x

iPhone 6, iPhone 6s, iPhone 7, iPhone 8:

x

iPhone 6 plus, iPhone 6s plus, iPhone 7 plus, iPhone 8 plus:

x

iPhone X, iPhone Xs, iPhone 11 Pro:

x

iPhone Xs Max, iPhone 11 Pro Max:

x

iPhone Xr, iPhone

x

iPhone 12 mini, iPhone 13 mini:

x

iPhone 12, iPhone 12 Pro, iPhone 13, iPhone 13 Pro, iPhone

x

iPhone 12 Pro Max, iPhone 13 Pro Max, iPhone 14 Plus:

x

iPhone 14 Pro:

x

iPhone 14 Pro Max:

x

Android telefon:

iPad & iPad mini:

iPad, iPad 2, iPad Mini:

x, x

iPad 3, iPad 4, iPad Air, iPad Air 2, iPad, iPad Mini 2, iPad Mini 3, iPad Mini 4, " iPad Pro:

x, x

" iPad Pro:

x, x

11" iPad Pro:

x, x

" iPad Pro:

x, x

" iPad Air:

x, x

" iPad:

x, x

" iPad mini:

x, x

Tablet:

İlgili HD duvar kağıtları

Motor Pistonukrank milirotbisikletpiston kupasıPiston GrubuPistonlarRocket League DominusSally CarreraTek MotordevrimdetaylarTitanyum Boru

  • xpx
    Piston, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Titanyum Gümüş ❤ Ultra TV için • Geniş HD duvar kağıdı
  • xpx
    Piston Kupası Şampiyonası, Sally Carrera, Radyatör Yayları, U.S. rota 66,owen wilson,mcqueen,çizgi film HD duvar kağıdı
  • xpx
    Koyu metal doku, titanyum HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    Otomobil Motor Parçaları, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Titanyum Beyaz Fennec, roket ligi fennec HD duvar kağıdı
  • xpx
    sakura, melek, anime sakura, titanyum sakura HD duvar kağıdı
  • xpx
    Piston Kupası HD duvar kağıdı
  • xpx
    titanyum, motosiklet, bisiklet, harley, helikopter HD duvar kağıdı
  • xpx
    Kalp Motoru sanat eseri. Tamirci dövmesi, Motor dövmesi, Motor dövmesi, Motor Pistonu HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    Koyu Titanyum Arka Plan - Titanyum Doku Arka Plan Titanyum - - HD duvar kağıdı
  • xpx
    titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
    Titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
    Kral, piston kupası HD duvar kağıdı
  • xpx
    Piston, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Arka Planda Titanyum. logolar ve HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    Koyu Gri 19, titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
    Crf titanyum, sırt, motorlu araç HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    Dahili bir yanma motoru. 'de iç yapıyı gösteren bölümdeki makine dibujo de motor. Teknik çizim, Mekanik sanat, Mühendislik, Motor Pistonu HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    matkap HD duvar kağıdı
  • xpx
    motor, detaylar, yedek parçalar, piston, rot, volan, bölüm другая техника HD duvar kağıdı
  • xpx
    Şimşek McQueen, piston kupası HD duvar kağıdı
  • xpx
    Walt Disney, Karikatür, Radyatör Yayları, Piston, radyatör yayları HD duvar kağıdı
  • xpx
    Pretty : Piston grubu. – özel bir koleksiyon, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Gümüş, Titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
    Titanyum Şam bir süre önce yaptım. Umarım beğenirsiniz. : Ben HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    titanyum arka plan HD duvar kağıdı
  • xpx
    Piston HD duvar kağıdı
  • xpx
    Disney/Pixar, piston cup panosundaki Pin HD duvar kağıdı
  • xpx
    TÜM ÇEKİLİŞ II TİTANYUM TAKIMI İÇİN DJ ALOK HD duvar kağıdı
  • xpx
    Nasıl görüneceğini görmek için işlenmiş titanyum beyazı Dominus (boyasız Dominus görüntüsü de dahildir), Rocket League Dominus HD duvar kağıdı
  • xpx
    Arka Plan - Fırçalanmış Titanyum Doku - iPad iPhone HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    Titanyum gümüş HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    Titanyum, Maria Amanda, siyah, manipülasyon, sanat, , goth, alev, karanlık, karanlık, fantezi, soyut, yangın, orman HD duvar kağıdı
  • xpx
    Muhtelif, Muhtelif, Uçak, Uçak, Amerikan, Cirrus, Tek Motor, Tek Motor, SrGts-G3, Piston HD duvar kağıdı
  • xpx
    Sevimli Q Gümüş Arka Planları, mobil ve titanyum için x HD duvar kağıdı
  • xpx
    Siyah fırçalanmış metal arka planlar, titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
    Mobil ve Tabletiniz için Orijinal Ford Motor Pany Logosu []. Cool Ford Logosunu Keşfedin. Mustang Logosu, Ford Amblemi, Arka Plan Eski Arabalar Ford, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Motor, Motor Arkaplanı. Otomobil mühendisliği, Araba motoru, Mühendislik, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Mavi HP Titanyum Mavi HP Titanyum By. Arka plan HD duvar kağıdı
  • xpx
    Dizel Motor Geçmişi. Dizel Punk, Süper Dizel Lokomotif Kar ve Dizel Saat, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Yüzey Pro 3, titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
    Metal Arka Plan, Titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
    Almanya, piston, İkinci Dünya Savaşı, Luftwaffe, Fw, Focke, focke wulf HD duvar kağıdı
  • xpx
    Ben Titanyum, bulut, gökyüzü, alıntı HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    HP Titanyum 2 HD duvar kağıdı
  • xpx
    Gümüş Arka Plan, Titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
    Disney / Pixar Cars Piston Kupası Yarış Peel & Stick Çıkarılabilir Duvar Resmi HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    Titanyum, baştankara, sinek, tanyum, hava HD duvar kağıdı
  • xpx
    Ford Escape Titanyum ve Arka Plan HD duvar kağıdı
  • xpx
    Tam ZUK Kenar Dipçik, Titanyum HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    ikona vulcano titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
    Siyah Gri Ve Gümüş, Titanyum Boru HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    Piston, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Piston, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Piston, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Piston, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Piston Grubu , . Motor Pistonu, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Harika 46 Piston, Üst Piston HD duvar kağıdı
  • xpx
    Ultra TV için Titanyum Gümüş ❤, gümüş soyut HD duvar kağıdı
  • xpx
     karbonn titanyum oktan artı HD telefon duvar kağıdı
  • xpx
    motor, yedek parçalar, piston, rot, krank mili, bölüm makro, motor parçaları HD duvar kağıdı
  • xpx
    Titanyum HD duvar kağıdı
  • xpx
     arka plan, kapat, krank mili, sil, sürücü, motor bloğu, kapalı, hareket, makine, makro, mekanik, metal, motor, piston, devrim, teknik, teknoloji, iletim, dönüş, dalga, iş HD duvar kağıdı
  • xpx
    Merlin Cyrene Titanyum. bisiklet, yol bisikleti vintage, bisiklet HD duvar kağıdı
  • xpx
    Sanat titanyum öfke ateş şimşek lav yanardağ kül iblis canavar canavarlar, lav canavarı HD duvar kağıdı
  • xpx
    Motor Binası . Gargoyles Binası , Yapı Taşları ve İşletme Binası, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Pistonlu Bisiklet dövmeleri, Piston dövmesi, Pistonlar, Motor Pistonu HD duvar kağıdı
  • xpx
    Piston HD duvar kağıdı
  • xpx
    U TV için Titanyum Gümüş Ultra Arka Planlar: Geniş Ekran, UltraWide ve Dizüstü Bilgisayar: Tablet: Akıllı Telefon HD duvar kağıdı

Röpteşambır

Röpteşambır ile Evde Tarzınızı Yansıtın

Röpteşambır kelimesinin kökeni Fransızcaya dayanmakta olup tam olarak yazılışı robe de chembre şeklindedir. Dilimizde oda elbisesi ya da sabahlık olarak telaffuz edilmektedir. Tarihçe olarak bakıldığında çok geç ortaya çıktığı ve bu kıyafetin ilk defa Madam Montespan tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Kıyafetin ilk çıkışında kullanım amacının enteresan bir biçimde sadece hamile kadınların gebelik durumlarını gizleme amaçlıdır. Başlarda tamamen bu ihtiyacı karşılamaya yönelik üretilmiş ve kullanılmış olup, Yüzyılın ilk başlarında farklı renk alternatiflerine sahip olarak üretilen ve sabahlık olarak düşünülen bu kıyafet günümüze kadar ulaşmıştır. Unisex diye tabir edilen yani hem kadın hem de erkeklerin kullanmasına olanak sağlayacak şekilde kabul görmüştür. Okuması ya da yazılış şekli halk arasında sürekli olan karıştırılan bu kıyafetin Türk Dil Kurumu’na göre doğru okunu şekli röpteşambır olarak kabul edilmiştir. Erkek röpteşambır çeşitleri erkekler için çok farklı tip ve yapıda kumaşlardan her tarza yönelik çok geniş bir yelpazede üretilmektedir. Genel olarak üçlü veya beşli pijama takımının içerisine eklenebilen bir üst giyim olmaktadır. Genel olarak sabah uyanıldığında ya da akşam eve gelindiğinde şıklıktan da taviz vermeden rahat bir giyim tarzı oluşturmak için kullanılmaktadır. Kadın röpteşambır modelleri de evde dahi şıklıktan taviz vermeyen aynı zamanda rahatlıktan ve konfordan da vazgeçmeyen kadınlar için vazgeçilmez olmuşlardır. Yüzlerce değişik renkte ve tarzda üretilen kadın röpteşambır modellerini internette birçok mağaza seçeneği içerisinden bulabilmeniz mümkündür. Genel olarak en çok tercih edilen röpteşambır çeşitlerinden birisi olan saten röpteşambır erkek modellerini her tarza uygun olarak bulabilmeniz mümkündür. Saten modellerde bel kısmındaki kemer oldukça gösterişli bulunduğundan şıklığını düşünen erkekler tarafından yoğun olarak tercih edilmektedir. Cepleri olan, kuşaklı ve birbirinden farklı olarak tasarlanan röpteşambır ürün modelleri içerisinden her bedene ve tarza uygun olan tasarımlar bulabilmeniz mümkün olmaktadır. İki değişik renkte tasarlanarak dinamik bir görüntü sağlayan değişik renklerde çok farklı tasarım seçenekleri ile birlikte etki edici ve şık bir görüntü yakalamak mümkün olmaktadır. Röpteşambırların birçoğu genel olarak bel bölgemize bağlanan bir kemere sahip olmaktadır. Bazı modellerde ise kemer yerine fermuar ya da düğme de bulunabilmektedir. Birçok röpteşambırda ayrıca cepler bulunmaktadır. Cepler hem ellerimizin ısınmasına yardımcı olurken hem de telefon, tablet, televizyon kumandası gibi eşyalarımızı da dilerseniz üstünüzde taşımanıza imkan sağlamaktadır. En fazla kullanılan yaka modeli ise kapitone adı verilen saten şal yaka olmaktadır. Sabahlık ve bornoz gibi diğer ev kıyafetlerine nazaran röpteşambırlar daha geleneksel, şık ve sofistike bir tarza sahip olmaktadırlar. Eskiden günlerden günümüze gelen bir kültür olmuşlardır. Geçmiş zamanlardan günümüze baktığımızda temel olarak tasarım özellikleri benzer özellikler göstermekle birlikte, günümüzde konfor ve şıklığı bir arada barındıran ve modern dizaynlara sahip çok farklı röpteşambır çeşitleri bulunmaktadır.

Röpteşambır ile Kışın Evinizde Şıklığı Yaşayın

Sıcak tutması açısından özellikle kış aylarında daha fazla tercih edilen kışlık röpteşambır çeşitleri ile kış aylarında kendinizi hem sıcak ve konforlu hem de şık hissedebilmeniz mümkündür. Tasarım ve rahatlık açısından kumaş türleri oldukça önemli farklar yaratmaktadır. Kumaşın çeşidi röpteşambırı giydiğinizde nasıl hissedeceğinizi direkt olarak etkileyebilmektedir. Kaliteli kumaşlar kullanılarak yapılmış röpteşambır modelleri size hem rahatlık hem de kendi tarzınızı yansıtan bir şıklık sağlayacaktır. Kış ayları için özel olarak tasarlanmış yün, kadife ve polar gibi sıcak tutan kumaşlarla üretilmiş röpteşambır çeşitlerini bulabilmeniz mümkündür. Sabahlık olarak gündelik kullanım için daha uygun kabul edilen bir diğer kumaş türü olan kadife röpteşambır modelleri de yoğun olarak tercih edilmektedir. Kadife röpteşambır çeşitleri hem çok rahat hissettirmekte hem de oldukça sıcak tutarak kış aylarının vazgeçilmez bir ev kıyafeti olmuştur. Soğuk kış ayları için yataktan çıkar çıkmaz giyilebilmesi, üşüdüğünüz zamanlar pratik bir şekilde ısınmanızı sağlayacak bir alternatif olması açısından oldukça tercih edilmektedir. Yün röpteşambır çeşitleri de kış ayları için tercih edilen oldukça sıcak tutan ve rahat hissettiren şık alternatifler olmaktadır. Her çeşit tarza yönelik üretilmiş olan yün içerikli modelleri bulabilmeniz mümkündür. Peluş röpteşambır modelleri ise hem çok rahat bir kullanım sağladığı hem de sıcak tutması açısından kış ayları için oldukça fazla tercih edilen çeşitler arasına girmektedir. Polar röpteşambır modelleri de en rahat ve sıcak tutan çeşitler arasına girmektedir. Güne sıcak bir şekilde uyanıp konfor ve şıklığı bir arada tercih edenler için her renk ve tarza yönelik polar röpteşambır çeşitlerinin bulabilmeniz mümkündür. Röpteşambır modelleri ile ilgili renk seçimlerinde alta giyilecek pijama ile uyumlu olabilecek seçimler yapılmalıdır. Üçlü ya da beşli olarak bulabileceğiniz röpteşambır takımları ile birlikte takımlara uyumlu çok farklı kombineler yapabilmeniz mümkün olacaktır. Bununla birlikte ayrı olarak alınmış veya tek şekilde alınan röpteşambır giyimlerinin evde bulunan pijama ve diğer ev kıyafetlerinin renklerine uyumlu olacak şekilde alınması rahatlığınız dışında şıklığınız için de önemli bir faktör olacaktır. Örnek vermek gerekirse siyah, bordo ve lacivert gibi koyu olarak seçilen renkler hemen hemen bütün ev kıyafetlerine uyum sağlayabileceği için daha fazla tercih sebebi olmaktadırlar. Bunların dışında birbirinden değişik renk ve modellere sahip röpteşambır modelleri arasında en fazla tercih edilen diğer renkler arasında mavi ve gri renk tonları bulunmaktadır. Bu renkler de sizin her zaman şık ve zarif görünmenize yardımcı olacaklardır. Biraz daha yaşını almış orta yaş diye tabir edeceğimiz grupta bulunanlar da daha çok bordo ya da kahverengi tonlarını tercih etmektedirler. Tabi bunlar sadece genelleme olarak söylenen ortalama alınan verilerdir. Tarzınıza göre her yaşta bütün renklerin zenginliklerini kullanabilmeniz mümkündür. Bu tamamen sizin stiliniz ve hayal gücünüzle alakalıdır.

Röpteşambır ile Yazın Evlerdeki Şıklık

Yaz aylarında da şıklığı ve rahatlığı ile oldukça fazla tercih edilen röpteşambır modelleri size hem rahatlık hem de oldukça şık bir görünüm sağlayacaktır. Yazlık olarak üretilen röpteşambır modelleri genellikle pamuklu, saten ve polo olarak tabir edilen kumaşlardan yapılmaktadır. Pamuklu röpteşambır çeşitleri yaz ayları için en çok tercih edilen modeller arasında olmaktadır. En sağlıklı kumaşlar arasında kabul edilen pamuklu kumaş yapısı aylarında terlemenizi engelleyecek, konforlu ve rahat hissettirecek ve aynı zamanda şıklığı da ön planda tutarak tarzınızı yansıtmanızı sağlayacaktır. Pamuklu kumaşlar nefes alabilmesi mümkün olan yapısıyla günlük kullanım için oldukça rahat bir alternatif olmaktadır. En yaygın olarak kullanılan diğer bir röpteşambır çeşidi olan saten röpteşambır modelleri de yaz ayları için oldukça yoğun olarak tercih edilmektedir. Şıklığı ön planda tutan saten röpteşambır modellerinin her tarza göre renk alternatiflerini bulabilmeniz mümkün olmaktadır. Saten modeller hediyelik ve çeyizlik olarak da ön plana çıkan alternatifler olmuşlardır. Polo röpteşambır çeşitleri de yaz aylarında tercih edilen diğer röpteşambır modellerindendir. Hem şıklığı hem de rahatlığıyla tarzından ödün vermek istemeyenler için oldukça iyi bir alternatif olmuşlardır. Her tarza yönelik renk çeşitlerini ve modellerini bulabilmeniz mümkündür. Yapabileceğiniz farklı kombinler ile evde geçirdiğiniz zamanlarda size hem rahatlık hem de kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak stil sahibi bir şıklık kazandıracaktır. Birçok iç giyim markasının çok değişik model yelpazesi ve birbirinden değişik renk tonları ile hazırlanmış röpteşambır modelleri bulunmaktadır. Stilinizi yansıtan dilediğiniz renk seçeneklerine uygun pijama takımları ile birlikte kombine yapılması mümkün olmaktadır.

Rengarenk Röpteşambırlar Rengarenk Hayatlar

Birçok renk ve model alternatifiyle üretilen röpteşambır modelleri içerisinden kendi stilinizi yansıtacak renkleri seçebilmeniz mümkündür. Geleneksel ya da modern pek çok farklı renk ve tarzda modellerini bulabilmeniz mümkün olmaktadır. Röpteşambır için renk seçimlerinde giyilen pijamanın renkleriyle uyumlu bir renk olmasına dikkat edilmelidir. Eğer alacağınız röpteşambır üçlü veya beşli olarak üretilmiş pijama takımının içerisindeyse zaten takıma uyumlu olacak şekilde tasarlanmış olmaktadırlar. Aynı zamanda en çok beğenilen renkler arasında bulunan mavi ve gri renkleri de erkekler tarafından tercih edilmektedir. Ayrıca orta yaş grubu için tercihler arasında bordo ve kahverenginin tonları da beğenilmekte olup daha birçok renk seçenekleri de bulunmaktadır. Genel olarak bordo röpteşambır modelleri biraz daha orta yaş grubunun tonları olarak düşünülse de şıklığı ve tarzı ile günümüzde her kesim tarafından beğenilmektedir. Ağır bir renk olan bordo size hem şıklık hem de ayrı bir olgunluk katacaktır. Kırmızı röpteşambır modelleri ise daha canlı ve dinamik renkleri sevenler için iyi bir alternatif olmuştur. Canlı ve şık rengiyle size ayrı bir enerji katacak kırmızı röpteşambır modelleri ile rahatlık ve canlılık bir arada olup enerjiniz her zaman yüksek bir şekilde olacaktır. Siyah röpteşambır çeşitleri genel olarak ev giysilerinin tamamının renklerine uyumlu olabileceği için pratik ve şık bir kullanım açısından oldukça yoğun olarak tercih sebebi olmuştur. Hem sade hem de şık olmayı başarabilen bir renk olan siyah, sizin için her zaman pratik ve tarzınızı yansıtacak şık bir alternatif olacaktır. Röpteşambır seçimlerinde unutulmaması gereken bir diğer konu ise beden seçimleridir. Beden seçimlerinde oldukça dikkatli olunması ve vücutla en uyumlu olacak bedenin tercih edilmesi hem röpteşambırın dış görünüşü ve şıklığı açısından hem de kullanışı açısından oldukça önemli olmaktadır. Bu konunun sebebi ise vücudunuza göre büyük ölçülerde olacak bir röpteşambır kış ayları için konuşacak olursam hem sıcak tutmayacaktır hem de üstümüzde pek güzel durmayacaktır. Buna karşın vücuda göre uyumlu olarak selen bir röpteşambır takımı hem vücudu sarması ve vücuda oturması açısından sıcak tutacaktır hem de size stilinizi yansıtan oldukça şık bir görünüm sağlama imkanı verecektir. Bu sebeplerden ötürü röpteşambır seçimlerinde seçeceğiniz kumaşım rengi ve türü kadar bedeninize uyumlu olması da oldukça önemli olmaktadır. Seçimlerinizi yaparken bunu da göz önünde bulundurmanız önemli olacaktır.

Sevdiklerinize En Rahat Şıklığı Hediye Edin: Röpteşambır

Birçok değişik renk yapısı, kumaş çeşidi ve her tarza yönelik modelleri ile reöpteşambır çeşitleri çok iyi birer hediye alternatifleri olmuşlardır. Sevdiklerinize özel günlerde alınabilecek birbirinden değişik ve şık modelleriyle röpteşambırlar, hem oldukça rahat hem de bir o kadar şık bir hediye olacaktır. Rahatlık ve şıklık içerisinde giydiği zamanlarda sizleri anımsayacaklardır. Bu bağlamda röpteşembır takım halinde alınabilecek, muazzam seviyede bir şıklık imkanı sağlayan ve aynı zamanda rahat olmayı seven herkes için çok iyi ve kullanışlı bir hediye olacaktır. Dilerseniz üçlü ya da beşli pijama takımının içerisine hazırlanmış röpteşembır seti olarak da bulabilmeniz mümkündür. Bu şekilde farklı renklerle kombinler yaparak birçok değişik şekilde röpteşambırınızı kullanmanız mümkün olmaktadır. Set içerisinde genelde birçok renge uyacak ana renkler seçilmektedir. Beşli röpteşambır setleri içerisinde genel olarak uzun kollu olan üst ve alt pijama takımı ayrıca bir adet kısa kollu ve şortlu pijama takımı ve bir tane de röpteşambır bulunmaktadır. Üçlü röpteşambır takımlarında ise genel olarak daha çok uzun kollu üst ve alt olmak üzere pijama takımı ile birlikte bir adet röpteşambır bulunmaktadır. İhtiyacınıza göre üçlü ya da beşli olarak röpteşambır setlerini bulabilmeniz mümkündür. Gelin röpteşambır modelleri de evlenecek olan kadınların çeyizlerinde ya da bohçalarında vazgeçilmez olarak kullandıkları giysileri olmuştur. Gelinlik röpteşambır modelleri genel olarak hafif ve parlak görünüme sahiplerdir. Gelinlik röpteşambır çeşitlerinde genel olarak saten ve yumuşak kumaşlar kullanılmaktadır. Genel olarak sade renkler ve modeller seçilse de her tarza göre değişik alternatifleri de bulabilmek mümkündür. Bebek röpteşambır çeşitleri ise hem bebeklerine rahat ve sağlıklı bir konfor sağlamak hem de oldukça şık bir tarz sağlamak isteyen aileler tarafından çok fazla tercih edilmektedir. Bebek röpteşambır takımları genel olarak bebeklerin cilt hassasiyetleri düşünülerek uygun kumaşlarla üretilmektedir. Bebek röpteşambır kumaşları için daha çok pamuklu kumaşlar tercih sebebi olmaktadır. Soğuk kış aylarında da bebeklerini daha iyi korumak isteyen aileler kışlık versiyonlarını tercih etmektedirler. Bebekler için özel olarak tasarlanmış şık desenleri ve çok canlı renkleri ile birlikte birçok bebek röpteşambır çeşidini bulabilmeniz mümkün olmaktadır.

Röpteşambır Modelleri, Özellikleri ve Fiyatları

Röpteşambır modelleri mevsimden mevsime de değişebilmektedir. Kışlık röpteşambırlar genelde kadife veya yünlü kumaş olurken yazlık olanlar saten, ipek ve pamuk oluyor. Bunun dışında pelüş, havlu ve polo gibi birçok farklı çeşitlerini bulabilmeniz mümkündür. Robdöşambır çeşitleri bazı kesimler için sosyetik bornoz olarak isimlendirilmektedir. Genel olarak eski Türk film ve dizilerinde sadece zengin insanların giyebileceği bir kıyafetmiş gibi bir algı yaratıldığından dolayı akıllarda bu şekilde kalmıştır. Fakat günümüzde her bütçeye ve tarza yönelik bütün modellerinin bulunabilmesi mümkün olmaktadır. Evde sizi hem sıcak tutacak hem de her zaman şık görünmenizi sağlayacak çok pratik bir kıyafet olacaktır. Genel olarak daha fazla sabah yataktan çıktıktan sonra giyilmesi insanlar tarafından tercih edilen röpteşambır çeşitleri gece uyumadan ya da ev içerisinde üşüme hissedildiği zamanlarda da pratik olarak ev kıyafetinin üzerine giyilebilmektedir. Bu durumlar dışında ayrıca bazı zamanlar uyuduğumuz zamanlar evin kapısı çalındığı zaman ya da aniden yataktan kalkılması gereken durumlarda, hemen başucumuzda durabilecek olan röpteşambır çok pratik bir şekilde giyileceği için çok kullanışlı bir tercih olmaktadır. Bu şekilde bazen zamanımızı alabilecek kıyafet bulma sıkıntısı da yaşanmadan hızlı bire şekilde kapıya gidilebilecektir. Bunun gibi rahatlık, konfor ve şıklık açısından çok güzel imkanlar sağlayan röpteşambır modellerinin yazlık ve kışlık modelleri de alınarak mevsimine uygun olarak farklı kombinler ve renkleriyle birlikte giyilebilmesi mümkün olmaktadır. Röpteşambır fiyat aralıkları ürünün kumaşına, kalitesine ve satış yapan markaya göre değişiklikler göstermektedir. Dilerseniz telefonunuzdaki uygulamalar üzerinden ya da internette bulunan arama motorları ile birlikte röpteşambır çeşitleri ile ilgili bütün fiyat içeriklerini detaylı olarak inceleyebilmeniz mümkün olmaktadır. Mağazaların kampanya ve indirimlerini takip ederek istediğiniz ürünleri uygun fiyata ya da promosyonlu olarak bulabilmeniz de mümkün olmaktadır. Evlerinizdeki rahatınız, konforunuz ve de şıklığınız için tarzınızı yansıtacak en uygun röpteşambır çeşitlerini uygulamalar üzerinden sepetinize ekleyerek ödeme koşulları ile birlikte dilediğiniz ürün ya da ürün gruplarına sahip olabilmeniz mümkün olmaktadır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası