MASONLUK
VE
MASONLAR
İLHAMİ SOYSAL
DER YAYINLARI
İSTANBUL:
DER YAYINLARI
P.K.
Dizildiği ve basıldığı y e r ;
GÜL Matbaası t e l ;
İ S T A N B U L — &
MASONLUK NEDEN BİLİNMEZ
— 10 —
tuşu, bir kalemlik, bir kül tablası velhasıl mutlaka parlak
taştan yapılmış bir şey gözünüze batacaktır. Ama, iş bu
kadarla kalmaz. Anlaşıp tanışmak için kesin güvence ge-
reklidir. Bunun için de, konuk masonun içeri girerken, üç-
lü mason yürüyüşünü birkaç kez yinelemiş olması ve
sonra da iki elini omuzları hizasına kaldırarak, masası
kuzeye doğru yöneltilm iş karşısındaki masona,
«— Makamınız herşeye kaadirdir» gibilerden b ir söz
etmesi gerekir. Makam sahibi de bir masona şöyle bir
konuşma başlayabilir:
«— Siz de herşeye kaadirsiniz.»
«— Hayır sizin makamınız kaadir.»
«— Hepimiz kaadiriz.»
«— Evet, hepimiz kaadiriz.»
— 12 —
rinden ■çınlamayan yabancı masonların birbirlerini tanım a-
da kullandıkları yöntemlerden biridir. Masonlar her yerde
genellikle «mâbed» dedikleri locaları aradıklarından, şa-
yet İki yabancı mason karşılaşmışlar ve birbirlerini anla-
yabilecek ortak bir dil konuşabiliyorlarsa, tokalaşmanın
hemen ardından aralarında şu konuşma g e ç e r:
«— Mâbed çok uzakta mı?»
«— Hayır, tam arkamızda, hemen üç metre öte-
mizde.»
«— Oradakiler ne yapıyorlar?»
«— Gerçekten merak ediyorsanız sizi oraya götüre-
bilirim.»
«— İçerisi aydınlık mı?»
«— Kuzey Kutbu dışında her taraf pırıl pırıl.»
Yabancı bir ülkede, uluslararası bir toplantıda kar-
şılaşan ve birbirlerinden yardım uman iki mason tokala-
şırken sol elleriyle birbirlerinin omuzlarını sıkı sıkı kavra-
mışlarsa, bu toplantıda kendilerinden başka mason bira-
derlerin de bulunduğunun ve güçlü olduklarının birbirine
duyurulması anlamınadır. Yok iki tara f da, karşılıklı bir-
birlerinden başka mason olmadığı inancındaysalar, bu
kez tokalaşırken sol elleriyle birbirlerinin dirseklerini kav-
rarlar ki bu da yalnız ikimiz varız, birbirim ize dayanmaktan
başka çıkar yolumuz yok anlamınadır.
Karar alınacak bir toplantıda, masonlar kendi sayıla-
rını ve güçlerini saptamak istediler mî, sağ ellerinin baş-
parmağını dudaklarıma götürüp hafifçe dürterek kendile-
rini öteki masonlara belli ederler ve çevrejerinî de süzer-
ler ki, güçleri belli olsun. Bu tanışma ayni zamanda alın-
m ak istenen karara da bir karşı çıkma işaretidir ki, şayet
masonlar çoğunluktaysa, karar aleyhte çıkacak demektir.
8 ir de onaylanması istenen bir karar için masonların ken-
di aralarında işaretleşmesi vardır ki bu da, hazır bulunan
biraderlerin sayısının saptanmasından sonra, sol kolun
— 13 —
hafifçe havaya kaldırılıp omuz hizasında sağ elin getirilip
yumruk biçiminde bu elin avucuna dayanmasıdır. Çok sü-
ratli bir biçimde birkaç kez yapılan bu işaret, öteki ma-
sonların da ayni biçimde davranmasına yol açar. Onay
işaretinde anlaşan masonlar şayet çevrelerinde çekine-
cekleri kimse yoksa aralarında şu türden bir konuşmayı
da başlatırlar:
«— Işıklar yandı mı?»
«— Evet, Kuzey Kutbu dışında her taraf aydınlık.»
«— Gök Kubbe nasıl?»
«— Işıl ışıl, herkes bizi bekliyor.»
«— Madem öyledir haydi gidelim.»
Tüm bu aramalar, sembolik işaretleşmeler ve konuş-
malar Mason localarında o kadar çok yinelenerek ezber-
lenir ki, muntazam bir masonun bu hareket ve konuşma-
larda yanlış yapma olasılığı nerdeyse tümden ortadan
kalkar.
Yolculukta rastgele karşılaşan masonların da ayrıca
aralarında anlaşmaları için özel biçimli işaretleri vardır.
Örneğin bir uçak, tren, vapur ya da otobüs yolculuğuna
çıkarken, başlarken yapılan hareketler başkadır, yol bo-
yu yapılan hareketler başka.
Bir geziye çıkacak, bir yola gidecek mason, gerekli
işlemlerini yapacağı, bilet alacağı yere vardığında, ma-
sonluğunu belirtmek için ilginç bir biçimde selâm verir.
Bu, ayni zamanda karşısındakinin de mason olup olma-
dığını denetleme yöntemidir. Bu selâmda sağ el tıpkı as-
kerî selâm verecekmiş gibi kalkar fakat parmak uçları
şakağa yanaştırılmayıp, salt başparmak alna yaklaştırılır
ama bu durumda bile ne el ne de parmak başa değmez,
avuç içi de yere bakar. Karşıdaki de eş biçimde selâm
vermişse, sorun başından çözülmüş olur.
Yolculuk süresindeyse, verilecek işaret iki elin par-
maklarının kenetlenmesi ve avuç içleri yukarıya doğru el-
— 14 —
lerin başa konmasıdır ki, bu da durumdan memnuniyet-
sizlik işaretidir.
Belirli toplantılara katılıp ortaklaşa hareket etmek is-
teyen masonların bir başka işaretleşme biçimi de «an-
sambi» dedikleri, birbirlerini «harici» diye adlandırdıkları
mason olmayanlardan ayırd edecek tanıtma işareti, sağ,
elin hafif göbek hizasına kaldırılması ve orada gömleğin
düğmeleri arasına sokulmasıdır. Hepsi bu kadar. Bu işa-
rete, toplantıya katılanların tümünden eş yanıt gelirse,
oradaki işaretleriyle en yüksek dereceli olduğu belirlenen
mason,
«— Işıkları yakalım biraderlerim» der.
Bir başkası çevreye bakıp yanıt verir:
«— Işıklar açıktır, aramızda hiç bir gölge yoktur.»
«— Evet yoktur.»
«— Yoktur.»
— 17 —
nıuslu, aydın ve hür fikirli erkeklerin ortak çabalarını bir-
leştirir; bu suretle insanın ve toplumun akılcı ve ilerici ola-
rak hürriyet içinde ahenkli gelişmesini sağlar.»
Masonların ve özellikle Türk Masonlarının amacını
açıklayan Büyük Locanın Ana Tüzüğündek iilk maddede-
ki bir hüküm sanırız ki dikkatinizi çekm iştir. Çekmemişse,
biz söyleyelim:
Kadınlar mason olamaz!.. Türkiye'de ve dünyanın pek
çok ülkesinde mason localarına ancak erkekler üye o la -
bilir.
— 18 —
«Masonlar aralarında birieşerek, Eriştirmenin uygula-
yıcısı ve koruyucusu olan ve Loca adı verilen topluluklar
kurarlar. Her Loca, üyelerinin çoğunlukla aldığı kararlara
göre yönetilir, ancak niç bir zaman Türkiye Büyük Loca-
sının kabul ettiği Masonluk llkeleimi çiğneyemezler
(Madde: 7)
«Masonluk sıfatı, geleneksel masonluğun sembolleri-
nin ve tanışma işaretlerinin bilinmesiyle anlaşılır (Mad-
de: 9).»
Kendisi mason olmayan ve FARMASONLUK adını ta -
şıyan kitabında Haydar Rıfat, masonluk nedir sorunu şöy-
le yanıtlam aktadır:
«Farmasonluk, İçtimaî hayatta bir üikü tahakkuk et-
tirmek İçin uğraşan bir Insanseverlik müessesesidir.»
Peyami Safa da yılında yayınladığı TÜRK DÜ-
ŞÜNCESİ adlı derginin eylül ve ekim sayılarında mason-
luk konusunda çeşitli ülkelerde yayınlcnmış masonlukla il-
g ili yayınları tarayarak yaptığı açıklamalarda şunları de-
mektedir:
«Masonluk mensuplarını muayyen bir ahlâk görüşüne
uygun olarak, insanlık idealinde birleştirmeye çalışan bey-
nelmilel bir hareketin adıdır. Masonlar hakikat, insan sev-
gisi, nefsi kontrol ve sabır temrin etmekle mükelleftirler.
(Sayfa: 7)
«Doğruluk, muhabbet, ibadet, ahlâk hislerinde riyakâr
olan hiç kimse mason olamaz.»
«Tarikata alman her âlim ve o andan itibaren bUmek
zevkini meşhur olmak hırsına tercih etmeğe, kafasını gü-
zelliğe, kalbini iyiliğe melce yapmaya ve bunlardan birini
gösterip öbürünü sevdirmeğe kalkmamayı ve taahhüt et-
meye mecburdur.»
«Dine, yaşadığı ülkenin kanunlarına ve ahlâka sarsıl-
maz bir surette bağlı kalmayı taahhüt etmeyen hiçbir kim-
se masonluğa alınmaz.»
— 19 —
«Din aleyhinde yazı yazan veya söyleyen kimse tari-
katten müebbeden çıkartılır.# (Sayfa: 16)
— 20 —
mek için uğraşanları bir araya toplamak ister.
— Masonluk, ferdi hayatı çalışmağa, şerefe, beşerî
mukaddesatın şuuruna dayanarak kurmak İster.
— Masonluk bir azim ve sebat İşidir. Emeklerinin bo-
şa gitmeyeceğine inananların hizmetlerini İster.
— Masonluk, münevver bîr zümrenin tamamen insan-
cıl hislerle bir araya gelip kültürel bîr çalışma etrafında
toplandıkları yerdir.
Bu anlayış içinde:
— Mason, doğruluğu, adaleti herşeyin üstünde tutar
ve batıl fikirlere, hurafelere inanmaz,
— Mason, fazilet sahibi, zengin fakir herkesi seven,
çalışkan, iyi ahlâklı, hür yaradılışlıdır.
— Mason, kendine tevcih edilen her vazifeyi küçüm-
semeden, severek yapmasını bilen mütevaz) bir insandır.
— Mason, Yaradana» diğer İnsanlara ve kendisine
karşı ve vazifeleri olduğunu bilir ve bunları yerine getirtti-
ğe çalışır.» (Sayfa: )
yılında. Türk Mason Derneği tarafından, demek
üyelerine dağıtılmak üzere bastırılan ANA ÇİZGİLERİYLE
TÜRKİYE’DEKİ MASONLUK TARİHİ adlı kitabın yazan, bir
başka Derecede Mason Kemalettin Apak ise, bu ger-
çekten çok yararlı ve iyi hazırlanmış kitabının inci
sayfasında, «Masonluk, insanları ayıran değil, birleştiren
mevzu’lar ve mefhumlar üzerinde durur.» dedikten sonra,
«iyi bir mason»u şöyle tanımlamaktadır:
«İyi bir Mason; iyi bir aile reisi, iyi bir vatandaş, iyi
ve mütekâmil bir insan, Allahını bilen ve ona inanan bir
iman sahibi olmak demektir.»
— 21 —
nusunda yaptıkları yayınlar, kitaplıklarda oldukça geniş
bir yer kaplar.
Öyle pek fazla uzun araştırma ve incelemelere da-
yanmadan, daha çok Batılı kaynaklardan yapılmış birkaç
çeviri ve tutucu çevrelerin akıldan, mantıktan çok duygu-
ya, hırsa, kine, nefrete, daha çok da yobazlığa dayanan,
üstelik konunun ekonomik ve sosyal yanlarının üstünde
de hiç durmadan üstün körü yaptıkları «tu kaka» kara-
lamalarında masonlara saldırı/trken ileri sürülen belli baş-
lı görüşleri, Cevat Rıfat Atilhan’m MASONLUK NEDİR ad-
lı kitabından yaptığımız özet açıklamalarla sergilemeye
çalışmıştık.
Burada bir kez daha hemen belirtelim ki, Masonluk,
din yobazlarının ileri sürdükleri gibi öyle komünistlikle -
momünistiikie ilişkisi olan birşey değildir. Masonluk, ko-
münizm denen ideoloji ortaya çıkmazdan çok daha önce-
den var olan bir olgudur.
Bir an için bile oisa bunun tersini düşünürseniz, Ame-
rika Birleşik Devletlerinin George VVashington’dan baş-
layarak pek çok Başkarunı, James Monroe, Andrevv Jack-
son, VViiüam H. Harisson, John Tyler, James K. Polk, Zac-
hary Taylor, Franlin Pierce, James Buchanan, Abraham
Lincoln, Andrevu Johnson, James A. Garfield, VViHiam Mc
Kinley, Theodore Roosevelî, VVilliam H. Taft, Warren G.
Harding, Franklin D. Rooseveiet, Hary Truman, Lyndon B.
Johnscm'u hep komünist ya da komünizme hizmet eden
Amerika Birleşik Devletleri Başkanları saymak gerekir.
Elbette ki bu kadar değil. Birleşik Devletlerin bu baş-
kanlarının yanı sıra, Jean Jacques Rousseau, Goethe,
Amedeus Motzart, Alexander Fleming gibi nice dünya ün-
lüsünü de, hatta pek çok İngiliz Kralını, Alman İm parato-
runun da hep komünist saymak gerekecektir. Çünkü tüm
bu kişiler yaşamlarını mason olarak kapamış kişilerdir.
Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa’dan, Şair Namık
— 22 —
Kemal’e. Şeyhülislam Musa Kâzım Efendi'den Sadrıazam
ve Müşir Ahmet İzzet Paşa’ya ve Ziya Gökalpe nice Türk
ünlüsünü de komünist, allahsız, yahudi ve beynelmilelci
sayıp lanetlemek de sanırız ki, aklın ve rrıantığın kolay
kabul edeceği birşey değildir. Ayni şeyi, günümüz Başba-
kanı Süleyman Demlrel İpin de söylemek gerekir.
Ne var ki, masonlar, komünistlik ithamından değilse
de dinsizlik, zındıklık, siyonistlik. yahudilik, allohsızlık gibi
ithamlardan özellikle Türkiyede çok rahatsız olmuşlar ve
sürekli yayınlarında kendilerinin böyle olmadığım anlatıp
açıklamaya çalışmışlardır.
Halk dilinde farmasonluğun dinsizlik, İmansızlık anla-
mına gelmesinin sözlüklere kadar geçmiş bir gerçek ol-
ması da, masonluk aleyhtarı propogandamn etkinliğini
gösteren bir Ölçüdür.
Bu böyle olduğu içindirfci, derece masonlardan Mit-
hat Gürata, MASONLUK NEDİR NE DEĞİLDİR adlı kita-
bında açıktan açığa ve uzun uzun bu suçlamaları yanıtlar.
«Doğru bilinmeyince eğri bilinmez» atalarsözünden yola
çıkan yazar, «masonluk dinsizlik değildir, masonluk milli
birlik bozuculuğu değildir, masonluk bir gizli tarikat değil*
dir, masonluk kökü dışarda bir cemiyet de değildir» diye*
rek sayfalar doldurmak zorunluluğunu duymuştur.
Türk Masonlarının yakın tarihlere kadar Büyük Üs-
tad’lığını, (MAŞRİK-I AZAM) yapan Maden ve Jeoloji Yük-
sek Mühendisi Dr. Enver Necdet Egeran da yılında
yayınladığı GERÇEK YÜZÜYLE MASONLUK adlı yapıtın-
da konunun üstünde uzun uzun durmazdan önce şunları
yazmıştır:
«Aleyhte konuşanlar ve yazanlar hiç kuşkusuz ma-
sonluk hakkında tam ve açık bilgi sahibi olmayan kişiler-
dir. Ancak bu bilgi eksikliğinin günahı kimde? Tabii ki biz
Masonlarda. Masonluğun tam bir gizillik İçinde tutulması
ve onun niteliği, maksat ve amacı, İlkeleri ve faaliyeti hak-
— 23 —
kında hiç bir yönünü saklamadan kamu oyuna açıklama'
lar yapılmaması, masonluk için haksız bir takım hücümla-
ra ve yersiz yakıştırmalara yol acıyor.»
Büyük Üstad ya da eski deyimiyle Maşnk-ı Azam
Necdet Egeran bu girişten sonra. Konfüçyüs’ün şu özde-
yişi ile masonluğu kendine göre açıklamaktadır:
«Karanlıklardan şikâyet edeceğine önce kendin bir
mum yak.s -
Mumu yakmayı üstlenen Egeran masonluk konusun*
da özette mason ritüellerinden aktararak şu bilgileri ver-
mektedir.
«Masonluğumuz millidir ve kelimenin tam anlamıyla
bağımsızdır. Mason vatanseverdir, taassuba kapılmayan
ve batıla inanmayan ilerici aydın dindardır.
«Bizde geniş söz ve fikir özgürlüğü vardır. Fakat kut-
sal bir topluluğun gereği olan kutsal bir disiplin de vardır.
«Masonlukta herkese dost olunur ve hiç kimseye
düşman olunmaz. Hatta Mason, tahkir edilse bile affet-
meye çalışır Masonluk sadece Allahsızlığı, vatansızlı-
ğı, anarşiyi, taassubu, cehaleti ve tembelliği tasvip et-
mez. Bunların dışında fıerşey masonllk müsamaha çerçe-
vesine girer
«Masonluk, çatışmayı insanların ana görevi Saydığı
için yararlı eser meydana getiren bedensel ve düşünsel
her türlü çalışmayı ayni derecede şerefli sayar ve tebcil
eder (Sayfa: 6) *
•Masonluk kendi bünyesi içinde siyaset, din ve mez-
hep tartışmalarını ve bunların tahrik edici konuların müza-
keresini yasaklar. {Sayfa: 6)
«Tefekkür Masonların esas sanatıdır. Masonlara öğ-
retilmek istenen tek şey araştırmadır. (Sayfa: 7)
«Masonlukta herkesin kendisinin arayıp bulduğundan
başka birşey öğrenmeye imkân yoktur. Bu yüzdendir ki
masonluk bir sır gibi görünüyor.» (Sayfa: 8)
— 24 —
«Düzenli Masonlukta Kainatın Ulu Mimarına ve ru-
hun ölmezliğine inanmış olmak. Masonluğa kabul olun-
mak için temel şarttır. Aksi halde Masonluk, düzensiz ma-
sonların anladığı gibi sadece bir yardımlaşma ve yardım*
sever cemiyeti halini alır. İçinde menfaat grupları ve klik-
ler teşekkül eder ve kendi arzularını tatmin için masonlu-
ğu alet olarak kullanırlar.» (Sayfa: 10)
Şimdi, Necdet Egeran, Mithat Gürata gibi mason-
ların bu yazdıklarından özellikle din konusunda yazdıkların-
dan bazı sonuçlar çıkarmak olanağı var. Din konusunda bu
Üstadiar acaba gerçeğe ne ölçüde ışık getiriyorlar?
— 25 —
giren heryeni insan herşeyden önce hür fikirli bir adam
olmalıdır. Hakiki farmason dindar olmaz.»
Daha çok Fransızca belgelerden aktarılma bu ve ben-
zeri görüşler ise, Türkiyede yayınlanan, masonlara kar-
şı hemen her kitapta sayfalar boyu sergilenip durm ak-
tadır.
Araca bu sözler, fransızcadan çeviriler sırasında çar-
pıtılmış ve karalama biçimine sokulmuş sözler mi? Yani,
Türkiyedeki masonluk düşmanlarının alaturka şark kur-
nazlığına kaçıp da, yobaz sözcüğünü dindar, bağnazlk
sözcüğünü din diye dilimize çevirmesinden ortaya çıkmış
b ir durum mudur? Örneğin, «hakiki mason dindar olmaz»
sözcüğü acaba, «hakiki mason yobaz olmaz» biçiminde
b ir anlatım mıydı?
Bu sorunu araştırdık pek böyle bir savla ortaya çı-
kan kimse görmedik. Ama. çok daha başka, çok daha ak-
la yatkın bir başka açıklam a dinledik ki, sanırız, sayın
Mithat Gürata'nm da, sayın Egeran’ın da kaçamak konuş-
tukları noktalara açıklık getirm ektedir,
MASONLAR VE DİN
— 28 —
Bir büyük üstad şöyle yazıyor:
MASONLUK VE KOMÜNİZM
MASONLAR VE SİYONİZM
— 35 —
nizmin ve yahudiliğin aracı olduğunu söylemek olanaksız-
laşır.
Masonlukta, mason kitaplarında İbrani isimlere, te-
rimlere, hikâyelere rastlanması ise, masonların yahudilik-
ten esinlendikleri saptayacak kesin belirtiler değildir. Bu
terimler ve isimler yer yer İslamın tek kitabı Kur'anı Ke-
rim'de de geçer. İsra Suresi’nin iik âyeti, (Kulu Muham-
med'i bir gece Mescid-i Harâm'dan, kendisine bir kısım
âyetlerimizi göstermek için çevresini mübarek kıldığımız
Mescid-i Aksâ'ya götüren Allahın Şanı yücedir) der. Mes-
cid-i Aksâ, Kudüstedir. Müslümanlarca da kutsal bir yer
sayılır. Buna dayanarak, Masonlar Mescid-i Aksâ’dan söz
ediyorlar diye, masonluk müslümanlıktan esinlenmiştir di-
yebilir miyiz?
Öte yandan, masonluğun sembollerinden biri olan altı
köşeli yıldız, Hazreti Süleyman'ın mührüdür. Bu altı köşe
yıldız binlerce yıl sonra bir yahudi devleti kurmak isteyen-
lerin bayrağı olmuştur diye bunu yahudiliğin sembolü mü
sayacağız? O zaman, Akdenizi bir Türk gölü haline geti-
ren Osmanlı Kaptan-ı Deryalarının sancaklarında, daha
dünyada Siyonizm sözcüğü bile bilinmezken dalgalanan al-
tı köşeli yıldızı da özel bir amaçla, siyonizme hizmet için
kullandılar diye mi değerlendireceğiz?»
Saldırılara karşı savunmalarını böyle yapan Masonlar
Mason localarında din, dil, ırk, renk ayrıcalığı ^özetilme-
mesini savunduklarını, dolayısıyla, lâyık olan varsa. $ahu-
dilerin tte aralarına katılabildiğinı söylemektedirler.
MASONİK KURALLAR
— 43 —
vechiyle Allahsız ve Dinsiz olamaz. Eskiden Masonlar bu-
lundukları memleketin dinine uymak zorunda tutulurlardı.
Sonradan bu zorunluluk kaldırılmış va herkes kendi dini-
ne bağlı kalmakla beraber şu müşterek esaslara riayet
yeterii görülmüştür: İyi ve doğru insan olmak; şerefli ve
dürüst hareket etmek; Masonluğu uyuşma yeri ve -gerçek
dostluk merkezi haline getirmek.
II. Devlet ve Hüküm&t Hakkında
Mason, ikamet etmekte veya çalışmakta olduğu mem-
leketlerin kanunlarına ve hükümetlerine uyan iyi bîr vatan-
daşıdır ve milletin emniyet ve huzurunu bozacak hiçbir
komplo ve anarşi hareketine katılamaz. Masonluğun geç-
mişteki harp, isyan ve kargaşalıklarda mutaassıp kuvvet-
lerce zedelendiği bir vakıadır. Bu yüzden Masonlar barış
ve huzurun daima destekleyicisi olmalıdırlar. Anarşistlere
katıldığı sabit okın biraderler. Masonluktan çıkarılır.
IU. Localar Hakkında
Loca, Masonların organize oldukları ve toplanıp ça-
lıştıkları yerdir. Bu itibarla her biraderin bir locaya bağlı
olması ve tüzük ve nizamlarına tabi olması gereklidir, iyi
ve doğru kişilerin toplandıkları ve insanlık gibi güzel bir
ülkü üzerinde çalıştıkları için Masonlar locayı kutsal bir
mabed oiarak tanırlar ve ona göre hareket ederler.
IV. Üstadiar, Nazırlar ve Çıraklar hakkında
Masonlar arasında herhangi bir tercih yapılırken ger-
çek bir değere ve kişisel meziyete dayanılır. Bu itibarla
Saygıdeğer Üstad ve Nazırlar seçilirken eskilikleri değil ki-
şisel meziyetleri dikkate alınır.
Masonluğa bir çırük alınırken İleride Nazırlığa ve Say-
gıdeğer Üstadlığa ve hattâ daha ileride Büyük Nazırlığa
ve Büyük Üstadlığa seçilebilecek meziyet görüntüleri o l-
— 44 —
masına dikkat edilir. Ruhsal ve fikren olduğu gibi beden-
sel olarak ta hiç bir arızası olmamalıdır. Masonluğa girdik-
ten sonra sakatlanan kişilere görev verilmez.
Masonlar, Üstadlığa yükselmeden Nazır seçilemezler.
Nazır olarak görev yapmadon Saygıdeğer Üstad olamaz-
lar. Saygıdeğer Üstad olarak görev yapmadan Büyük Na-
zır olamaz, Büyük Nazırlık yapmadan Büyük Üstadlığa se-
çilemezler.
Masonlukta idareci olarak vazife görenlere bütün kar-
deşlerin İtaat etmesi ve onlara sevgi ve saygı göstermes'
lâzımdır.
V. Mason Çalışmaları hakkında
Bütün Masonlar çalışma günlerinde dürüst ve namus-
lu olarak çalışırlar ve tatillerde vekarla dinlenirler. Ça-
lıştıkları memleketin kanun ve âdetlerine uyarlar.
Masonlar, kabalıktan sakınırlar; birbirlerini sayın kar-
deşim hitablyle çağırırlar ve loca İçinde ve dışında daima
nazik hareket ederler. Çalışmalarında dikkat ve itina esas-
tır. Kullandıkları alet ve malzemeyi kendi matları İmiş gibi
korurlar.
Masonlar alınteriyle hokettiklerl nafakaya rıza göste-
rirler ve onu şükranla karşılarlar ve işlerini dürüstlükle bi-
tirirler. Mason, kardeşlerinin refahını kıskanmaz, onların
İşini elinden almaz veya onları işsiz bırakmaz. Müşterek
işlerde kardeşlerini terketmez ve on lan yan yolda bırak-
maz.
Genç kardeşlere, işlerinde ifsattan kaçınmaları ve İş-
lerine sevgi ile sarılmaları önerIHr. Masonluk işlerinde ha-
riciler kullanılmaz.
VI. Davranışlar Hakkında
l. Toplantı fıalînde locada
Mason, Locada Saygıdeğer Üstadın usulüne göre izin
— 45 —
almadan konuşamaz, konuşm akta olan hiç bir kardeşin
sözünü kesemez ve nezaket dışında konuşamaz, konuş-
makta olan hiç bir kardeşin sözünü kesemez, Nazırlara ve
bütün kardeşlere karşı sevgi ve saygı ile davranmak şart-
tır.
3. Biraderler arasında
Kardeşler birbirlerini nezaketle selâm larlar ve b irb ir-
lerinin ellerini sıkarlar. (Memleketimizde yaygın olan ku-
caklaşmak ve kardeşlik busesi, masonlarda ancak m era-
simle uygulanır.) Masonluk her ne kadar bütün üyelerim
eşit düzeyde tutuyorsa da, herkesin hariçte kendi kazan-
dığı mevkileri ve şerefleri ortadan kaldıramaz. Bıı itibarla
biraderlerin harici âlemdeki mevkilerine ve şereflerine ge-
reken saygı mutlaka gösterilir. Masona lâubalilik yakış-
maz.
4. Hariciler arasında
H ariciler arasında mason, masonluk üzerine gereksiz
tartışmalarda bulunmaz ve kendisini ortaya atıp masonlu-
ğunu övünme vesilesi yapmaz. Hele kendinden başkasının
mason olduğunu ifşa edemez. Mason, masonluk şerefini
daima üstün tutacak şekilde davranır.
— 46 —
5. Evde ve Çevrede
47 —
MASON DERECELERİ
I. Derece: ÇIRAK
Uzun araştırma ve soruşturma lordan, Büyük Loca
Üyelerinden hiç bir masonun itirazı olmadığı anlaşıldıktan
ve alınacağı locanın oybirliğiyle masonluğa kabulü karar-
laştırıldıktan sonra mason adayı dernek binasına götürü-
lür.
İnisiyasyon yani törenle alma işleminden önce kendi-
sine son kez şu sorular sorulur:
«Bir Mason yapılmak üzere seçildiğiniz ve masonlu-
ğun bilinmeyen yönlerini öğrenmeye aday olduğunuz İçin,
şimdi düzenli olarak, kurulmuş bir locanın bitişiğindeki
odada bulunmaktasınız; fakat eriştirmeye başlamadan ön-
ce,. şu sorulara ke&ln cevaplarınızı vermeniz gerekmekte-
dir:
Mason adayı olmaya hiç bir arkadaşınızın zorlaması
olmadan ve herhangi bir menfaat gözetmeden serbestçe
ve gönüllü olarak karar verdiğinize, şerefiniz üzerine yemin
©der misiniz?»
Doğaldır ki, bu sorunun yanıtı «evet» olmalıdır. Bu
evetten sonra ikinci soru gelir:
— 48 —
«Cemiyetimiz hakkında olumlu bir fikre sahip olduğu-
nuz Jcln Masonluğun imtiyazlarından yararlanmaya hazır,
bilgi edinmeye ve bütün insanlara faydalı olmaya sami-
miyetle istekli olduğunuza, şerefiniz üzerine yemin eder
misiniz?
Kuşkusuz bu soruya da «evet» yanıtı vcrilmeikfif- Veril-
mezse mi? O zaman o iş orada biter. Yanıtlar olumluysa,
sorgulama süren
«Görevimizin gerektirdiği kardeşlik müessesemizirt es-
ki törelerine ve yerleşmiş geleneklerine istekle uyacağını-
za. şerefiniz üzerine yemin eder misiniz?»
Bu soru da olumlu yanıtlandı mı, sizi ve sizi oraya ge-
tireni karşılayan görevli Mason şöyle den
«Görevimin gerektirdiği üzere, dahd fazla ilerlemeden
evvel şunu hatıriatmak İsterim ki, katılmak üzere bulun-
duğunuz törenler hafif ve önemsiz almayıp, gayet ehem-
miyetli ve ciddidir.
Masonluk, remiz ve işaret yoluyla gizlenmiş bulunan
ve sembollerle ifade edilen güzel bir ahlâk ve fazilet siste-
midir. Mason Cemiyetinin gayesi, üyelerini daha okıllı, da-
ha iyi ve neticede de daha mutlu bir hale getirmek olup
bunu bîr takım ahlâk ve fazilet direktifleri olan işaretler,
semboller ve alegorik şekillerle gerçekleştirmeye çalışır.
Bu cemiyette kullanılan şekiller ve yapılan törenler, devir-
den devire intikal ederek bize kadar gelmiş olup, hepsi
aklı ve hakikati telkin etmek üzere tertip edilmiştir.
Şimdi sizi bu yoldan sizden önce geçmişlerin hepsinin
geçirdiği evrimi geçirip geçlremeyeceğlnlzl kontrol edecek
olan, doğru ve güvenilir dostlara teslim ediyorum.»
Bu ilk söylevden sonra, mason adayının kendisine,
vatanına ve insanlığa olan görevleri hakkında düşünceleri-
nl yazması için kalem kâğıt verilir. Arada bir de vasiyet-
name yazması istenir. Bunlar yazıldı mı, İçeriye götürülüp
okunup incelenir. Uygun bulunursa, «Tefekkür Hücresi»
denen hücrede, adayın üstünde ve ceplerinde bulunan m a-
denî tüm eşyalar, paraiar çıkarttırılır, gözleri bağlanır ve
üç seyahate çıkartılır, yeniden sorgudan ge çirilir ve «eriş-
tirme» denilen bu uzun törenden sonra adaya mason dü-
şüncesi aniatılıp, yine sorulur, adaym mason olmakta ıs-
rarlı olduğu öğrenilince masonik telkinler son bir kez ya-
p ılır ve gözleri açılıp mason olduğu ilân olunur. Saygı
üeğer Usiad (Loca Başkanı) ona beyaz bir eldiven verir
ve önüne beyaz kuzu derisi bir önlük takar, yeni çırak ma-
sona da şu bilgi verilir:
«Beyaz eldiven, masonun ellerini hiçbir kirli işe sok-
maması gerektiğini, safiyetini daima koruma yüküm lülü-
ğünü remzeder. Beyaz deri ise masumiyet amblemi olup-
Masonların çalışma önlüğüdür. Değeri verilerek takıldığı
zaman, masonlar için her nişandan ve verilecek her pa-
yeden daha şereflidir.
Çok eski zamanlardan beri bütün hür ve kabul edil-
miş masonlarm özel giysisi olan bu sade ve süssüz kuzu
derisinden önlük, şimdi şerefle sürdüreceğiniz bir hayat
boyu giymek üzere sizindir. Sonunda yorgun ayaklarınız
zahmetli yolculuğun sonuna geldiğini ve hayatın işleyen
aletleri artık sinirsiz ellerinizden ebediyen düştüğü za-
man. yaşayan dost ve akrabalarınızın göz yaşları ara-
sında ve birader masonların sevgi dolu elleri ile, bütün:
yaşayanların bir gün gideceği küçük ikâmetgâhınıza in-
dirildiğinizde, önlüğünüzün, • tâbutunuzun üzerinde can-
sız kalıntınızı toprakla birlikte örtmek ve sessiz vadide si-
zinie birlikte yatm ak üzere, halâ sizin olacaktır.
Önlüğünüzün saf ve lekesiz sathı, sizin için yaşayış
iffetinin ve davranış dürüstlüğünün daimi bir hatırlatı-
cısı olsun; sizi daima daha yüksek düşüncelere, daha,
asi! fiiliyata ve daha büyük başarılara yöneltsin. Yeryü-
zündeki hic b ir hareketiniz bu amblemin safiyetini k ir-
letecek veya emeklerinizi yitirecek nitelikte olmasın. Yal-
— 50 —
itiz ve çıplak ruhunuz, hayattoyken yaptığınız hareketle-'
rln hesabım vermek üzere Tanrı'nın huzuruna çıkacağı
zaman, önlüğünüz de sizin yanınızda, iyi ve doğru kişi,
Tanrı'nın huzuruna gönül rahatlığıyla çıkabilirsin sözleri-
ni İşitebilsin.»
Buraya kadar anlattıklarımız ki, özet bir anlatım-
dır (ve daha geniş eksiksiz, ilerde belgeler bölümünde,
Türkiye Mason Derneği Nizamnamesi, Yüksek Şûrası Ça-
lışma Rehberi, Birinci Derece Çalışma Usulü belge olarak
verilecektir.) Masonluğun ne denli törensel ve fazla for-
maVtîeVı bir iş olduğunu göstermek İçin sanırız yeterli öl-
çüdedir.
ÇIRAĞIN İŞ ARAÇLAR!
— 51 —
bollerdir. Mosoniar, iYani yonttuğumuz ham taş, kertdî
kendimizden ibarettir» derler.
LOCA
SÜTUNLAR
TEZYİNAT
ELEMENTLER
ERİŞTİRME SÖYLEVİ
KALFA TEZYİNATI
- - 58 —
Kürelerin kullanımı, dünyanın dış yüzeyini ve yıldızların
Yerlerini gösteren haritaları olmaları yanında dünyanın gü-
neş etraf:ndaki yıliık dönüşünü ve kendi ekseni çevresin-
deki güniük dönüşünü gösterme ve açıklamadır.
Dendiğine göre bu küreleri görm ekle mason, Tanrı'-
ya karşı büyük bir saygı duyar. Bunlara bakıp, astronomi,
coğrafya ve denizcilik bilim lerinin ilerlemesi için çaba har-
ca r ve bu bilim dallarına dayalı sanat dallarının gelişme-
si için elinden geleni yapar.
Kalfalık derecesinde bir de «mimarî düzen»den söz
edilir. Bununla anlatılm ak istenen de, orantılarıyla bütün
unsurlar ve sütunlarla duvarlar üzerindeki süslemedir.
Başka bir tanımlamayla, yapının sütunlarla birleşerek gü-
zel, kusursuz ve eksiksiz bir bütün oluşturması, mimarî
düzendir.
Mim arlık sanatının doğmasının ilk çağlarda, insanla-
rın mağara ve ağaç kovuklarına sığınması döneminin ar-
dından, ağaç dalları üzerindeki düzlüklere yerleşmeyle
doğduğuna İnanan masonlar, ağaçların dalları üzerindeki
düzlüklere başka ağaç dallarının yatay olarak ye rle ştiril-
mesiyle yapılan ilk barınakların yapımında, üstteki a ğ a ç -
ları yanyana birleştirerek genişlik yaratan desteklerin in-
sanlara sütun fikrini verdiği görüşünü ileri sürerler, m i-
marlık böylece ortaya çıkm ıştır derler.
Dolayısıyla kaifa localarındaki süsleme, masonların
güzel sanatlarla yakından ilgilenm elerinin belirtisi ola-
cak biçimdedir. Doğaldır ki bu da güzel sanatların yayı-
lıp gelişmesini sağlayacaktır.
Masonlar, mimarî düzen, toplum sal düzendir, güzel
sütunlar, başlıklar ve süslü bağlantılar da toplumsal fa-
ziletlerin sem bolleridir derler ve eklerler: «Topluluk düzeni-
ni kurmada ve korumada ve toplumsal faziletleri uygula-
mada mimarî düzen masonların yüküm lülüklerini sürekli
ansıtır.»
— 59 —
Çırak mason kişisel ahlâk üzerinde, kalfa mason ise
toplumsa! faziletler üzerinde çalışmasını yoğunlaştırır. Do-
layısıyla düşünlerde, sözlerde ve davranışlarda bu yüce
ahlâk ve fazilet denen şeyler uygulanır. Bunlar kalfalık
düzeyinde o kadar çok yinelenir ki, sonunda bilinç altına
iyioe yerleşir ve bir tür masonluk tabiatı halini alır. İşte
arıcak bundan sonradır ki bir mason, çıraklıktan sonra
kalfalık dönemini de tamamlamış sayılır ve yetenekleri
da elverişliyse ustalığa, üstadlığa yükseltilir.
GEÇİŞ SÖYLEVİ
«Kardeşim,
— 60 —
taraftan tabiatın olağanüstü niteliklerini isbot e ttiğ i gibi
faziletin önemli gerçeklerini de temsil eder.
Masonlukta geçmiş durum ve tutumunuz sizi bu de-
receye ve onun şeref ve imtiyazlarına lâyık olduğunuzu
bize gösterdi. Bundan böyle daha da intizamlı ve gayretli
çalışmalarınızla bütün toplum sal faziletlere ve medeni-
yetin en büyük keşfi olan başkalarıyla kooperasyona ken-
dinizi intibak ettireceksiniz,» (Gerçek Yüzüyle Masonluk
Enver Necdet Egeren, sayfa - )
SEMBOLLER
— 61 —
Locada, saygıdeğer üstadın oturduğu Doğu Sahanlı-
ğına üç basamakla çıkılır. Bu hayatın üç dönemini anla-
tır: Gençlik, ergenlik ve olgunluk.
Gençlikte çıkar olarak çok çalışmak, yararlı bilgileri
olabildiğince çok edinmek, erginlikte kalfa olarak bu bil-
gilerle kendisine, vatanına ve insaniığa karşı ödevlerim
yerine getirmek, olgunluk çağında da iyi geçirilmiş temiz
ve hayatın mutluluğu içinde ve geride yararlı birçok iş
bırakmış olarak ölümsüzlüğün eşiğini aşmak Üç basa-
makm anlamı budur.
Bohurdanlık temiz yüreğin sembolüdür. Kalbin sevgi
□teşiyie sürekli yandığını ve çevresine temiz ve hoş bir
ılıklık verdiğini belirtir.
Arı kovan; ise, çalışmanın, çalışkanlığın ve yapımcı-
lığın sembolüdür. Bir mosan, arı gibi çalışarak insanların
gereksinim ve ızdıraplannı giderme gerekliliğini ansıtır.
Üstüne koruyucu üstad kılıcı konmuş ana tüzük ise.
Büyük Loca'nın ana tüzüğüdür ve masonluk kurallarını
koruma ve bu ilkeler içinde düşüncelerde, sözlerde ve
davranışlarda sükûnetle ve faziletle davranmak gerektiğ1-
ni ansıtır.
Çıplak kalbe uzanmış kılıç ise, insanlara karşı hassas
şefkatli ve yardımsever olmanın gerekliliğini sembolize
eder.
Her şeyi gören göz, bir masonun düşünceleri de,
sözlerinde ve davranışlarında insanların gözlerinden ka-
çırılabilse bile, gizli işleri ve çirkin istekleri sürekli göre-
bilen bir kendi vicdan gözünün bulunduğunu ye bunun
akıldan hiç çıkarılmaması gerektiğinin belirtisidir.
Gemi ve demir ise, güçlükler ve ızdırap dolu fırtına-
lı hayat denizinde yolculuk edilmekte olduğunu, ancak
ahlâk ve faziletin yo! göstericiliğinde barış içinde durgun
bir limana gelinebileceğini ve orada demir atılacağım
anlatmak içindir.
— 62 —
Öklid'in problemi (eski ve büyük üstad Pisogor’-
un ünlü geometri problemi) ise, masonluğun geomet'I
(yan] bilim), teknik ve sanatla olan ilişkilerinin sembolü-
dür.
Kum saati ise, vaktin durmadan aktığını ve yaşamın
farkına bile varılmadan geçtiğinin belirtisidir. Masonlara
çok geç kalmadan tekamül yolunda ilerlemeleri gerekti-
ğini ansıtır.
— 68 —
NASIL MASON OLUNUR ?
— 70 —
Diyeceksiniz kİ, oraya girerken, sırlarını saklayaca-
ğına elbette and verdin. Bir farmason; kitap yazmış, bir
lügat kitabında tafsilât vermiş diye onları «le vermek,
yemine ihanet etmek doğru mu?
Bu. insanlığa yakışır mı
Kendimi müdafaa için söylemiyorum, hatta kendimi
müdafaaya da lüzum görmüyorum. Gazetelerde müselleş-
li (üçgen - müselles) ve üc yıldızlı ölüm haberleri çıkı-
yor. Günlerce ilân edildikten sonra (Meşrikl âzam) balo-
ları veriliyor, hatta resimleri bile gazetelere geçiyor!
Bu gizli cemiyetin artık gizlenecek tarafı kalmamış-
tır. Bunları da bırakalım, beni aralarına almok isteyen-
ler. beni yakından tanıyan, yani huyumu - suyumu bilen
arkadaşlardı.
Onlara, ben hiçbir teklifte bulunmamıştım, Demek ki,
onlar her ihtimali göze alarak benim de mason olmamı mu-
vafık luygunl görmüşlerdi.
Kendi kendime bir düşündüm:
— Bunun bir yozılmadık tarafı katmıştı. Onu da yazı-
veririm biter, gider.
— 72 —
yanaştırılmış. Masanın üzerinde bir kafatası, iki bacak mı
kol mu ne ise, iki kem ik Siyah duvarlarda birçok levha-
lar var. Bunları okudukça içime ürpermeler geliyor. Ben
burada ne kadar oturacağım? Zaten sıkıntılı adamıfunduszeue.info
burada çok kalırsam iki - bir yok, tozuturum.
Kapı tekrar açıldı. Aksak adam göründü. İçimden
uzun bir oh, dedim galiba azat ediliyordum.
. Aksak adam bir kâğıt uzattı:
— Bunu .okuyunuz ve imzalayınız.
— Bu da ne?
— Vasiyetnameniz.
Ne?.. Benim daha ölmeye pek niyetim yok. Öp ba-
banın elini Eğer hatırımda iyi kalmışsa bu üç köşe ve
basılmış bir kâğıttı. Zaten masonların remz'i (belirtis’)
müselles (üçgen)dir. Herşey üçtür, üç köşedir. Ne iki, ne
dört, ne beş.
Hıristiyanlıktaki teslis’i andıran bu üçlük neden- Bu-
nun-manasım, maksadını, sır ve hikmetini öğrenmek mü-
yesser olmadı.
Müselles selâm, müselles alkış, müselles matem. Bel-
ki başka müsellesler de vardır; benim ilmim, ancak bu
kadarına yetiyor. İmzalarının, isimlerinin yanlarına da mü-
selles şeklinde üç yildız koyarlar.
Vasiyetnâmeyi verdik, aksak adam, gene kayboldu.
Sonradan öğrendim, burası hücre-i muzlim'miş ve beni
orada aklımla tefekküre bırakmışlar.
Tek başıma böyle iç açıcı bir yerde oturmak, ne
kötü şey. Duvarlardaki levhalara baktım, okudum. Kafa-
tasını, kemikleri muayene ettim . Siyah astarları elledim.
Cebimdeki kâğıtları karıştırdım. V akit geçmiyordu ki
Kapı tekrar açıldı, vasiyetnâmeyi aldılar. Tekrar kapı
üzerime kapandı.
Sıkıntıdan çıldıracağım. Tahta iskemlenin üstünde
oturm aktan yoruldum. Yer müsait olsa ayağa kalkıp do-
— 73 —
taşacağım. Fakat daracık yerde iki adım atm ak bile bir
m es’ele
Ben şimdi vicdanımla başbaşa düşünüyorum. Boyla
•kapanık, kasvetli yerde düşünmek, kafayı işletmek kuv-
vetli bir sinir işi.
Benim bir huyum vardır, canım sıkıldım! uyurum
iskemlenin dik arkalığına sırtımı verdim, gözlerimi kapa-
dım Ve uyudum.
Kapı acilm iş; bunun yarı farkındayım. Aksak adam
içeriye girdi; elinde siyahlı, beyazlı bezler vardı.
— Gözünü bağlayacağım.
Ve gözlerimi bağladı. A rtık alışmıştım; ne derler, ne
sorarlarsa, ne yaparlarsa gık demiyordum. Çünkü fayda-
sızdı. Ben, ne söylersem onlar bildiklerini okuyacaklar-
dı.
— 74 —
bir iskemleye oturttular. Etrafımda, gizli konuşmalar, mı-
rıltılar, fısıldamalar duyuyordum.
Org sesi daha yakından geliyor.
Tekrar koluma girdiler ve tekrar, karanlıklarda seya-
hat başladı.
Seyahat diyorum, ammcı şim di
Çünkü, bir körebe oyunu değilmiş, bir seyahatm iş
Remzî seyahat
Bu remzi seyahat bu kadarla kalmıyor. Tekris fas-
lında da ayrı numaraları var. Tekris, T a h lifin başka bir
cinsi. (Ant içirme). Haricilerin (yani mason olmayanların)
birader olabilmeleri işte bu tekriste belli olur.
Bu tekris merasimi (töreni) çok mühim ve başlıbaş;na
bir fosildir.
Orglar çalına dursun, etraftaki m ırıltılar kesilmişti.
B ir müddet geçti, bir kapıya vuruldu:
— Tak T ak Tok
Malûm ya herşey üç olacak
İçerden soruldu galiba ki, yanımda kollarımı tutan -
la r kımıldadılar ve kapıyı vuran cevap verdi:
— Bîr Haricî
Halit Fahri'nin Baykuş piyesini hatırladım:
— Kim o?
— Bir yolcu. Tanrı gönderdi,
Ay karanlık, ölüm kanat gerdi.
Tiyatro mu oynuyoruz, nedir?
Şimdi burada hafızamdan şikâyet edeceğim. Çünkü
bu, kapı önünde söylenen sözlerin hepsini hatırımda tu -
ta momışt im.
— 76 —
olursan, işte bu keskin kılıç göğsüne dayanacaktır. Bil-
miş ol!
İş fena! Tehdit k ö tü Kör, paslı kılıçla ö bür dünya-
yı bçylamak hakikaten işkenceli bir ceza Kör kılıcın
kalbe kadar gireceği şüpheli Fakat, paslı dem irin aç-
tığı yaranın kangren olacağı m uhakkak
Kör de, paslı da olsa fahç göğse davanınca insan
gık! diyemiyor.
Yürüdük, döndük, yürüdük, döndük ve gene birden
bire durduk Elimi tutup çektiler, Onlar tutup ileri çe kti-
ler ama, ben de tutup geri çektim.
Soruyorlar:
• — Duyduğun ne?
— Ateşi
Hakikaten elim, alev gibi bir ateşe dokunmuştu.
Gene o akılda tutulmaz, hatırda kalmaz çetrefil dil-
leriyle birşeyler okudular. Benim anladığım gibi, sizin
de anlayacağınız şu: Eğer ben yeminimde hanls olursam
(durmaz da bozarsam,) onlara ihanet edersem, vay hâ-
lime! Yanacağım!
Islanmışın yağmurdan pervası almaz! derler. Benim
gibi, bağrı yanığa ateşle gözdağı verilir mi?
Bu numara da bitmiş olacak ki. te k ra r yürümeğe,
dönmeye başladık ve b ir m üddet sonra gene zınk diye
durduk.
Bu sefer de elimi tuttula r, ince elenmiş kum dolu bîr
çanağ:n içine daldırdılar. Uzatmayayım, bu toprakla te h -
d it
O zaman, bereket şim diki gibi hava tehlikesi daha
çıkmamıştı, yoksa, koHanma ka nat takarlar, tepetaklak
döndürerek bir de hava tehlikesi ile te hdit ederlerdi.
Tehdit faslı bitm iş olmalı, b ir iskemleye oturttular.
Etrafımda m ınltılar duyuyorum. Karşımda, arkam da ve sa-
— 77 —
ğırnda, solumda kimseler var. Birini görmüyorum. Gözü-
mü açsalar, beiki bir çak tanıdıklarla karşılaşacağım.
Şimdi asıl sorgunun başiayacağını anlıyordum.
Nadir, bü kuru başıma gelenler? Kalıbı dinlendirme-
den. tabuta girmeden, imam, tepemde telkin vermeden,
toprağımın üstünde ıskatçılar tepinmeden, bu M ünkir -
Neklr sorgusu ne-oluyor?
Soruyorlar:
— Taassup nedir?
Cevap veriyorum:
— B ir .insanın, herhangi bir şeye körükörüne bağlan-
ması ve onu körükörüne müdafaasıdır.
Belki aynen böyle cevap vermedim, lâkin, buna yakın
bir şeydi,
Masonlarda taassup yokmuş Herhangi bir kanaate,
ideale taassupla bağlananlar, mason olamazlarmış!
Ala! Buna, kimin ne dediği var?
Soruyorlar:
İCki içer misin
Her şeyi doğru söyleyeceğime, onlardan hiçbir şey
saklamayacağıma da yemin etmiştim. Fakat soruştan, bu-
nun da yasak olduğunu sezinliyordum. Tevil edeceğime
de and içmedim ya:
— Eh Arasıra
Hani: Meşhur bir tekerleme vardır:
— Akşamdaaaaaan akşama
Cevabımı sağır mırıltılar karşıladı.
— Kumar oynar mısın?
Aksiliğe bakın! O sıralarda ben, poker, bakara tirya-
kisi idim. Buna da arasıra diyeyim mi?
Zırva tevii götürmez. Kestirip attım:
— Hayır!
Vay, vay. vay! Bu sefer, mırıltılar, homurtu şeklini alı-
yordu.
— 78 —
Sordular:
— Gözierirıi açtığımız zaman burada bir 'düşmanını
görsen ona hâlâ düşman gözü ile bakcsr mısın?
Sual çetin. Buna verdiğim cevabı iyi hatırlıyorum:
— Maksadı, gayesi, âli ve insanlığa hizmet etm ek
olan muhterem cemiyete mensup" insanların hepsinin iyi
ve îemiz kimseler olduklarını kuvvetle zan ve tahmin e tti-
ğim için, burada düşman bir çehre ile karşılaşacağ.mı.
tahmin etmiyorum.
— Şayet bir düşmanım görecek olursun ona, elini
uzatacak mısın?
— Böyle yüksek gayeli bir cemiyete girmiş olan b ir
düşmanımı, hemen affetmesem bile, hürm et etmek ideal
borcumdur. Ona, elimi uzatmakta katiyen tereddüt etmem.
Fakat, bir şartla
— Nasıl b ir şartla?
— Eğer düşmanımın, arkadan 'kuyumu kazdığını şöy-
le bir sezinleyecek olursam, cemiyetin içinde de olsa, dı-
şında da oisa, gırtlağına yapışmaktan beni hiçbir, kuvvet
menedemez
Gülümsemeye benzer, sağır m ırıltılar
M ünkir - nekir sualinin sonu gelmiyor ki:
— Viodan nedir?
— Vicdan, insanın neresindedir?
Buyurun bakalım! Mantık, ahlâk, felsefe dersinde m i-
yiz Ben bunlara mektepte iken bile cevap verememiştim.
— 79 —
fızası kuvvetli biri çıkıp da bana cevaplarımı söyleyiver-
sel
Şu benim fesatlığım yok mu Kendi yeminimden ha-
nis olduğum yetmiyormuş gibi, başkalarını da idlâle, iğfa-
ie çalışıyorum.
T ekrar sordular, sordular. Mevsim yazdı. Oda, boğu-
cu sıcaktı. Fakat ben, boğucu sıcaktan 2 iyade. bu sorgu*
tardan terlemiş, bitmiş, yorulmuştum.
Halime mi acıdılar ne oldu? Yoksa, onlar da mı Yorul-
muşlardı? Sormaktan vazgeçtiler. Ve kendi aralarında,
benim anlamadığım d ille konuşmaya başladılar.
Anlayamadığım d ille konuştukları da aşağı yukarı şu:
İmtihana pektik, soracağımız kadar sorduk. Kafasını, hu-
yunu, suyunu, mezhebini, meşrebini anladık. Şimdi aramı-
za alalım mı almayalım mı?
— Bul kutusu gezdirilsin! .
Denildi.
Size, Bul denen şeyi anlatayım:
Bunlar, bizim bildiğimiz, çocukların oynadığı bilye-
lerin eşidir. İki küçük kutu içine doldururlar. Bîrinde siyah,
diğerinde beyaz bilyeler vardır.
Birader »yier, bu kutulara e le rin i sokarlar ve bir tane
bilye alırlar ve b ir torba içine atarlar. Lâkin, siyahtan mı,
beyazdan mı aldıkları belli olmaz. Bu, saklıdır.
Çünkü beyaz bilye lehte rey, siyah bilye aleyhte reydir.
Gözüm görmüyor ama, susuşlarından bu işin de b it-
tiğ in i anlıyordum.
Gene fısıldaştılar. Ve b ir ses, foirşey sordu. Ne sor-
duğunu bilmiyorum. Artık kâfi! manasına birşey olacak!
Bir ses bağırdı:
— Nur ve Ziya üstad-ı muhterem!
Ve oradakiler hep bir ağızdan tekrar ettiler:
—- Nur ve Ziya, üstad-ı muhterem!
— 80 —
Ne kadar kalın 'kafalı olsam, ışığa kavuşacağımı an-
lamıştım. işin meraklı, tatlı tarafı gelm işti. Karanlıktan
Kurtulunca, bakalım nur ve ziya neler ve kimleri görecek-
tim.
Kılıçlar şakırdadı, şakırdadı, hep bir ağızdan:
—■ Nur-u Ziya, üstad-ı m uhterem! diye bağırdı-
lar. Gözlerimi açtılar, bir müddet karanlıkta etrafımı se-
çemedim. E lektrikler yanmıştı, yarım saat mi. üç çeyrek
mi, yoksa birbuçuk saat mi gözlerim kapalı? Bilmiyorum.
Fakat, zaten zayıf olan gözlerim, bu zoraki kapalılıktan
sonra ışığa açılınca, fena halde kamaştı.
Sorgu - suallerden, göz bağlamalarından, ille o hüc-
re-i müzlimden, remzi seyahatden sonra, orada her ha-
reketin, her işaretin bir kaide ile, bir nizamla yapıldığını,
yapılabileceğini, insanı makamla esnettiklerini anlamış-
tım. Fakat ben, ferman dinleyecek halde değildim. Elle-
rim bağlı olsa bile ipleri koparır, gözlerim i uğuşturur-
dum.
İlk kamaşma geçti, tatlı tatlı kaşınan gözlerimi, ta t-
lı tatlı uğuşturdum. Ve etrafıma baıkındıml
Gözü bağlı dolaştın lirken, kuielere çıktığımı, mahzen-
lere indiğim i, sofalarda gezindiğimi sanmıştım, fakat göz-
lerimi açtığım zaman, göreceğim manzarayı doğrusu pek
tahayyül edememiştim. Alelade bir oda; bir mahkeme ve
ya bir toplantı salonuna benzer bir ye r olacağını 'umuyor-
dum.
Bu kadar te şrifa t düşkünü insanların, oturdukları, to p -
landıkları yerin, herhalde bir hususiyeti, toir başkalığı ola-
caktı.
Hatırımda kalanları anlatayım:
Büyücek, yüksek tavanlı, dört köşe bir oda Kapı-
dan girilince sağ duvarda büyük, yerli bir ayna Sol ta -
rafta siyah perdelerle örtülü bir pencere
— 81 — F. 6
Koyu tatlı mavi üzerine yıldızlar serpilmiş, tavanın
ortasında beyaz fanuslu bir Nur-u Ziya, bir sembol ama,
bu sembolü maddeten temsii eden bu lamba!
Sıra gelmişken söyleyeyim, ben, bu masonların mabe-
dine günlerce girdim ve bir çok Harioi'lerin tekrislerinde,
birader *y ie rim le beraber Nur-u ziya istedim. Azap de-
dikleri ziyafetlerde bulundum, Hüze yani, yaşasın şerefe
diye kadeh kaldırdım; Tatlı barut (bira), acı barut (rakı)
içtim , fakat koyu tatlı mavi zemin üzerine irili - ufaklı sa-
rı yıldızlar serpiii tavandan sarkan lambanın ışığından
başka nur-u ziya görm edim!
Öyie anlıyorum ki, bu nur-u ziya alelâde ışık değildir.
Kararan gözleri, karaıan gönülleri aydınlatacak, iç karan-
lığına, kara karanlığına ış;k verecek
Evet ne aydınlığı ne ışığı?
Evvelâ gizli mabedi dünya gözü ile gezelim:
Kapıdan girilince, kapıya bitişik duvara muvazi (para-
lel), ortası iki sütunla kapı gibi ayrılmış bir" bölme var.
8u iki sütun sütûn-ı Süleymani'dir.
— 83 —
Bu kurum, Rönesanstan sonra gizlilik kuvvetini toıma-
miyle kaybetmiştir.
Oyun mu oynanıyor? Madem ki, yüksek ve temiz bir
gaye, ideal, mefkure için topianılmıştır. bu renk, ışık, ses.
süs cilveleri neden?
Sade döşeli, ağır başlı bir odara, bir salonda top-
lanılsa, gaye tsmin edilemiyor mu? Mefkure kuvvetini mî
kaybediyor?
Masonluğun, benim okuduğum ve duyduklarıma göre
kuruluş esası, katolik taassubuna isyandır. Katoliklik, Av-
rupa'yı haraca kesmişti. Engizisyon cehennemi azgınlı-
ğıyle Avrupa'yı kasıp kavuruyor; gizii, kanlı mahkemeler,
binbir işkence ile din nâmına insanlara, vicdanlara satır
atıyor, Hüğnolar, yani Protestanlar boğazlanıyor, .kılıçtan
geçirifiyordu.
ilim, fen, sanat bu azgın kara 'kuvvetin pençesinden
yakasını kurtaramıyordu. Mimarlık, yalnız katolik kilise-
leri, katolik şapelleri, katolik âbideleri için çalışabiliyor-
du. Buna isyan eden mimarlar, yani masonlar, aralarında
gizlice toplandılar ve anlaştılar, Ete geçmemek ve icabın-
da da birbirlerini tanıyabilmek için gizli işaretler ve giz-
li dil kullanmak lüzum ve mecburiyetini duydular.
Kendilerinden olmayana Haricî dediler. Ve kendi mes-
leklerine uyar kelimeler kullanarak konuştular. Para'yo
tuğla, kerpiç dediler. Yanlarına bir yabancı gelince Yağ-
mur yağıyor. Diye fısıldadılar.
Bira, tatlı barut, rakt, acı barut oldu. Bunlar saymak-
la tükenmez.
Yalnız öyle tahmin ödiyorum ki, şark masonları bu
gizli dili, sade tercüme etmişlerdir. Acı barut’un, tatlı ba-
rut'un sanî-i âzam-ı kâinat'ın tarihi bir zaruretle dt/imiza
çevrilmiş oiduğunu hiç sanmıyorum.
Eğer Mimar Sinan’ın, Mimar Kasım'ın, Mimar Davud'-
— 84 —
un aynı dilden anladıklarını iddia ederlerse, ne yapayım,
boynumu büker, susarım!
Mason locaları vaktiyle de böyle süslü müydü? Sa-
natkâr insanlar boş duramazlar. Gizli locaya gelip de bi-
rader „V ler beklerlerken tavanları, duvarları boyayıp süs-
lemiş, avadanlarını açıp masa, sandalye yapmış olmaları
çok muhtemeldir.
Kılıçlara gelince, o dairelerde yalnız asilzadeler de-
oynanırmı Orgu tanımodığım piyanistlerin en tatlısı ve
kılıç taşırlardı Bundan başka, gizli bir toplantıda dai-
ma İhtiyatlı bulunmak icap eder. Herhangi bir baskına kar-
şı kendilerini müdafaa edeceklerdir, Kılıç taşımayanlar bi-
le, localarda kendilerini müdafaa için silâh bulundurur-
larsa tabiî görülmez mi?
Kapıdaki muhafız birader /» 'i içeri girerken sorulan
ahret suallerinin, tehditlerin, yeminlerin hepsin), -yalnız bîr
şartla- o zaman için, hepsini anlıyorum; hepsine yerden
göğe kadar hak veriyorum.
F ak a t
Fakat, org çatınmasını bir türlü zihnim almıyor Bu
ne biçim saklılık, gizillik Davul - zuıno İle saklambaç
oynanır mı? Orgu tanımadığım piyanistlerin en tatlısı ve
en sanatkârı olan zavallı arkadaşım Cemal Osman çalı-
yordu
Eğer locaların ilk küruluşunda, aralarında Cemal Os-
man bulunsaydı, masonlar bütün korkunç tehlikelere rağ-
men org çalmayı da anânelerine katarlardı.
•
Gözlerimi nur-u ziya’ya açmışlardı..,
Bu nur-u zlya'nın bir sembol olduğunu tabiî anlıyor-
sunuz Âlem-i Harlcî'den nur-u ziya âlemine giriliyor.
Bana da bir yer gösterdiler, kabulüm şerefine, mü-
— 85 —
selles a lk ış /, yapıldı; ben, mahcup ve memnun büzülüp
oturdum.
Celse'de miydi, yoksa celse bittikten sonra mıydı,
geçmiş gün, birader *%'lerden biri yanıma yaklaştı, kula-
ğıma fısıldadı:
— Buraya girerken, üzerinizdeki madeni eşya ile bir
likte paranızı da almıştık!
Benim zavallı madeni eşyam! Ne kamam, palam, ça-
kım, ne ae tabancam var. O gün, cebimdeki bozuk para-
lardan başka madeniyat nâmına bir şeyciğim yok.
— Evet, dedim.
— Paranızı, muhtaç bir dul kadın var, ona yardım
için vereceğiz!
İnsanî gayeler güttüğünü ağızdan kapmak- kulak dol-
gunluğu ile sezinlediğim, gizli bir tarikatın böyle, ilk İn-
sanî teklifine hayır demek hamlığım gösteremezdim.
— Hayhay!
Fakat insanlar ne kadar doğuştan hovarda olsalar,
maddi endişelere karşı gene hassas tarafları kalıyor. Lo-
cadaki bizim eski dostlara, ahbablara, arkadaşlara, akra-
balar ve yeni birader *%'lerime şöyle göz ucuyla baktım.
Yeniye itibar vardır! En eli sıkılardan bile sigara at-
layabileceğimi, tramvaya koltukta binebileceğimi, bir ara
düşünüverdim, ne yalan söyleyeyim!
Kulağıma fısıldayan birader*** gülümsedi:
— Sizi tecrübe için böyle bir teklifte bulunduk!.
Dedi ve benim madeni eşya’mı uzatıp verdi.
Dul kadın insanlık, insaniyet sembolü imiş. Her cel-
seden sonra gezdirilen Dul Kesesi de, o duf kadın için-
miş!
Gördünüz mü nur-u ziya'yı? Yavaş yavaş,'neler gö-
rüyorum ve neler göreceğim? Hele para ile işe başlayıp,
adamın gözünü açmak için hakikaten, çok filozofça bir
buluş!
_ 86 —
Masonluğa giren bir Haricîye tekristen sonra önlük
bağlanır. Benzetmekte hata olmazsa, ahçı, berber çırak-
larının töreninde peştemal bağlanmaları gibi bir şey
Bunun sebeb ve hikmetini anlatayım. Masonlar yan*
duvarcılar, mimarlar birer işçi değil midirler? Bu cins iş-
çiler iş başında önlük takarlar ve önlüklerinin önünde de
avadanlık kesesi vardır.
Masoniar da bunu takiiden veyahut eski hatırayı can-
landırmak için, minyatür önlük kuşanırlar. Bu, derecelere,
yani rütbelere göre değişir. Dstadların, büyük derecelile-
rin ve hatip, muhafız vesaire gibi vazife almış biraderlerin
önlükleri şekil şekildir. Üstü sırma İşlemeli, kenarları sır-
ma püskülleri de vardır.
Fakat bizim gibi, müptedilere (çırak) vazife almış üs-
tadlûr (usta), bezden, el kadar bir önlük tutunurlar. Bu
önlük, eski kadınların, entari ite jc etek orasına bağla-
dıkları bir tütün, mendil, para kesesine pek benzer.
Bu dört köşe bez önlük, ince bez bağla bele sarılıp
bağlanır.
Başıma gelen bir vak’ayı da anlatayım:
B ir gün mahfe! ,*„'e girerken kapının yanındaki ma-
sa üzerinde duran önlüklerden birkıi alıp bağlamıştım.
Kim bilir kaç saat oturduk. Celse bitti, vakit de hayli ge-
cikmişti. Hemen sokağa fırladım ve koşa koşa bir tram-
vaya atladım.
Tramvaydakiler, gorip garip bana bakıyorlardı, hatta
kaşlarını gözlerini oynatanlar ve kıs kıs gülenler de var-
dı. Dalgınlığımı bilirim. Kıravatım mı çözülmüştü? Tram-
vaya atlarken, haberim olmadan dizim, kolum bir yere
takılmış da yırtılmış mıydı? Yoksa, pantolonumun düğme-
lerini iliklemeyi mi unutmuştum?
Bu son ihtimalle önüme baktım. Ne görsem beğenir-
siniz? Bizim mason peştemalı, ceketin altından sırıtmı-
yor mu?
— 87 —
B ir el çabukluğu ile onu çözüp ve avucumun içinde
derleyip, toplayıp cebime tıktım, fa kat döktüğüm ecel te -
rini, halâ unutamam!
Nur-u Ziya, gözlerimi öyle kamaştırmış ki, âlem-1 ha-
ric l’yi unutuvermiştim.
Gelelim bahsim ize Celse bittikten sonra, mahfel,
»Vim izin üstadı dışarda beni yanına çağırdı ve koluma g i-
rerek tenha bir köşeye çekti. Gene kuşkulandım: Tekrar
mı imtihana çekiliyorduk?
İmtihan değil, irşat imiş; kulağıma fısıldadı:
— Altı aylık gelme (!!!)
B ir a d e r le r in altı ay sürecek parolasını söyledi.
Aradan çok altı aylar geçtiği, hattâ yalnız altı aylar
değil, artık masonluğun memleketimizde modası, da büs-
bütün geçtiği için bu parolayı ifşa etmekte bir mahzur
görmüyorum.
« Mahmut Yesari»
*
Evet, 'larda mason olmuş, Türk edebiyatının
büyük ustalarından Mahmut Yesari' mason localarının ka-
patılmasını izleyen günlerde, nası! mason olduğunu biraz
da alaycî bir dilîe böyle anlatıyordu.
Doğrusu birazcık güldürü türündeki bu anlatımın için-
de, masonluğu anlam ak için oldukça çok bilgi vardır.
GEÇMİŞİN ÜNLÜ MASONLARI
— 89 —
Örneklemeye gene Birleşik Am erika’dan devam eder-
sek, bu (ilkenin ünlü H ürriyet Beyannamesini (Özgürlük
B ildirisi) imzalayan 56 kişiden üçte biri. Amerikan Anaya-
sasını imzalayan 59 kişiden 13 tanesi masondur.
Hepsinin başında. Amerika'nın bağımsızlığının en baş
kahram anı ve bu ülkenin lik Devlet Başkanı George Was-
Jıington, masondur. Onu İzleyen devlet başkanlarından,
ünlü Monroe Doktrini yaratıcısı James Monroe, Andrevı/
Jackson, W illiam H. Harrisson, John Tyier, James K.
Polk, Zachary Taylor, Frankiin Pierce, James Buchanan,
ünlü Abroham Lincoln, Andrew Johnson, James A. Garfi-
eld, VVlIliam Mc. Kinley, Theodore Roosevelet, W illiam H.
Taft, W arren G. Harding, Frankiin D. Reosevert, Harry
Truman, Lyntion B. Johnson masondurlar.
Amerikalı üniü devlet ûdamı ve fizik bilgini Benia-
mln Frankiin ( ■ ) masondur.
Elbette ki, masonluk salt Am erika'da bu ölçüde de-
ğildir. Ama Am erika’nın, masonluğun en yaygın ve dola-
yısıyla etkin ülkelerden okluğunun bilinmesinde yorar var-
dır. O tto Bachmann’ın «Farmasonluk ve içindeki Bölün-
menin Nedenleri ve S onuçlar» adlı, ülkemizde gene bir
mason olan Cemal Kıpcok tarafından dilim ize çevrilerek
yayınlanan kitabında belirttiğine göre. Amerika Birleşik
Devletlerinde 4 veya 5 milyon mason vardır. Ve gene Otto
Bachmann’a göre. «Birleşik Am erika’daki her beş ma-
sondan biri 32’nci derecededir.»
İsviçre'nin «Sub Rosas locasının yayınladığı b ir bro-
şürde Am erika’daki masonluk konusunda verilen sayısal
b ilg ile r özetle şöyledir:
«U.S.A’da masonluk, herşeyden önce b ir sosyoloji
olayı sayılır, Gerçekten toplum olarak 2 milyon olan
nüfusun y a k la ş * olarak milyonu farmasondur, yani
toplumun 4S'da b iri masondur.
B îr karşılaştırma olarak Fransa’da 50,4 milyon nilfu-
— 90 —
sa karşılık masonun bulunması, kişiden bir
tanesinin mason olduğunu gösterir. Belçika'da bu oran
yaklaşık olarak 'de bir olarak saptanmıştır..
Bu sayılar, masonluğun toplum içine sızma gücünün
her iki kıtadaki durumun yakıaşık olarak göstermekte-
dir. Şu hususu da belirtmek gerekir ki, o yıldan beri ma-
sonluk, Amerika'nın küçük kentlerinde pek sayı değişimi
göstermemekle beraber, büyük kentlerde bir gerileme ka-
yıt etm ektedir. Örneğin New - York’ta yıl.’nda ,
00D olan mason sayısı, ’de 'e düşmüştür. Bu
düşüş, yılda 12 bin üyenin eksilmesi demektir. Buna ne-
dan olarak, büyük kentlerde tecavüz olaylarının çoğal-
ması yüzünden, insanların geceleri sokağa çıkmaya ce-
saret edememeleri gösteriliyor. Böyle olayların artması da,
masonluğun iki büyük dünya savaşı ardsmda sosya! ge-
lişme atılımmı yitirm esinden ileri gelebilir. Bugün artık
mason olmak, üstün bir nitelik anlamına gelm iyor ve so-
kaklarda masonluk rozetini yakalarında taşıyan kimselere
daha seyrek rastlanıyor. Halbuki, birkaç ysl önce bu da-
ha sık görülen bir olaydı
Amerikan masonluğu bugün, iki bölüme ayrılmıştır,
bunların aralarında hiçb ir birleşim noktası yoktur, bun-
lardan biri beyaz masonluk, diğeri ise siyah masonluk
adını taşır. Her ne kadar bazı siyah masonların beyazla-
rın arasına katıldığı bazen görülm ekte ise de. hiçbir be-
yaz masonun siyahlar arasına girdiği görülmemiştir..
Devamsızlık, Amerikan masonluğunun müzmin bir
derdidir. Mabedler, genel olarak Avrupa'dakilerden çok
daha büyüktürler ve yüzlerce üyenin katılabileceği ge-
nişliktedirler, ancak, yaptığımız birçok ziyaretlerde
üyeden fazla katılma sayısı hiç görem edik»
İsviçre’nin Sub Rosa Locasının yayınladığı broşür
Amerikan masonluğu hakkında daha böyle bir hayli b ilg i-
yi sıralayıp gitm ektedir. Gerekirse, ilerde bu bilgileri de
— 91 —
aktarırız. Ancak bu arada, dünyanın ünlü masonları, ma-
sonluğun yeryüzüne dağılışı Konularına dönmeden, yu-
karıda aktardığımız isviçreli masonların gözlemlerindeki
bir iki nokta üstüne bir nefes alış süresi .kadar da olsa
duralım:
Bunlardan birisi, masonluğun tüm kardeşlik,. eşitlik
iddia lafına ve ünlü tarihli Anderson nizamnamesi de-
dikleri anayasalarına karşın, renk ayırımından ve siyah
beyaz çekişmesinden kendilerini kurtaramadıklarını gös-
termesidir. Nitekim İskandinav localan da, aralarına Hı-
ristiyan olmayanları almazlor.
ikinci bir noktaysa, özellikle Amerika’da, masonluğun
Türkiye'de olduğu gibi pek fazla gizil kapaklı bir tutum
içinde olmadığı; masonların, masonluklarım belli etmek
için özel rozetler, kol düğmeleri, kıravat İğneleri' takarak
ortada dolaştıklarıdır.
yılında Birleşik Amerika’ya yaptığımız kısa bir
gezi boyunca, New - York, Chicago ve Boston kentlerin-
de, yolda, sokakta, işyerlerinde, lokantalorda. sinemalar-
da, masonluk belirtilerini böyle yakalarında, göğüslerin-
de, kollarında taşıyan pekçok Amerikalı görmüş ve şa-
şırmıştık. Bu arada, Boston’da, kentin en merkezî bîr
semtinde, duvarları gönyeler, pergeller, cetvellerle süs-
lenmiş üçgen biçimi yedi sekiz katlı bir bina da dikkati-
mizi çekmişti. Kapısının üstünde en görünür ve rahatça
okunur biçimde, bir Amerikan mason locasının adı yazı-
lıydı. Masonluğu, özellikle belirterek.
Federal Almanya'daysa, Belçika Büyük Meşrlklnln ya-
yınladığı «Feuillets D'information» adlı bültende verilen
ve «Vereinigte Grosslogen von Deutschland» adlı alma-
nağın baskısından aktarılan bilgilere göre loca-
da kayıtlı mason birader bulunmaktadır. Ancak
bunlann küsürü Amerikan ve İngiliz Işgâl bölgele-
rindeki İşgâlcl asker ve yöneticilerden oluşmaktadır.
— 82 —
Almanya'da ilk locaiar çalışma ■iz-inlerinj İngiltere'den
almışlardır. 'de ilk Alman locası Hamburg'da kurul-
muştur. yılındaysa, o zamanlar Vefiahd ve sonra-
dan Alman imparatoru olacak Büyük Friedrich bu loca-
ya girmiştir. Hatta Büyük Friedrich’fn mason oluşuna dair
şöyle bir hikâye <fe anlatılır:
Prusya Kralı Friedrich. masonluğun sırlarının ne ol-
duğunu anlamak ister. Hiç -kimseden öğrenemediği için
de çok güvendiği yaverine:
— Git, bir çaresini bul, aralarına gir. masonluk ine-
dir öğren ve gel bana da anlat, der.
Yaver, çaresini bulur, aralarına girer ama, ondan
sonra omm da ağzı olur b ir kilit. Açabilirseniz açıin. Bu-
nun üstüne İmparator, kendini de mason olup mason sı-
ralarını öğrenmekten başka core bulamamış derler.
Büyük Friedrich (Fredrik)’ten sonra' da Prusya Kırat
ve Almonya İmparatorlarından pek çoğu, bu arada Wil-
helm I., Friedrich III. ünlü masonlar kervanına katılmış-
lardın
Hitier döneminin ünlü maliyecisi Dr. Schacht da bir
masondur ve bu yüzden Hftler döneminde soruşturmaya
bile uğramıştır.
Alman filozof ve düşünürlerinden Fichte, Lessing,
Hetider, Goethe. ünlü Alman generali Von Blücher, Avus-
turyali büyük besteci Amedeus Mozart, Beethoven, List
hep masondurlar.
Fransa'daysa ilk mason locası ’da Paris’te açıl-
mıştır. Ve bundan sonra da daha çok Fransız soyluları
bu localara girmişlerdir. Montesquien, filozof Helvetius,
astronom Lalanda, matematikçi Condorcet, La Rouche-
foucatıld, Voltaire, Jean Jacques Rousseau, Lafayette, D'-
Alambert, Mirabsau, Beoumarchais, Marat, Dfderot, Pro-
udhon hep masondurlar.
— 93 —
Ş air Andre Chenier, Orieans Dükü Prens Philippe
gibi masonlarsa, Fransız İhtilâli sırasında boyunlarına g i-
yotine kaptıranlar arasındadır.
Ingiltere'deyse, günümüzde büyük locaya bağlı
Iccada çalışan mason vardır. Çok uzun yıliar, İn-
giliz İmparatorlarının İngiliz mason localarının büyük üs-
tadı olması geleneği sürmüştür. Kral VII. Edward, VI. Ge-
orge, Crom^ell, ünlü masonlardır.
İtalya'nm kurucuları ve ilk kralları, V ittorio Emanuel-
le, Guiseppe Garibaldi, Cavour, Guiseppe Mazzini da
masondurlar.
Fransa'nın XVI. Lui'si, ünlü Rus yazarı Dostoyevski,
Şair Puşkin, bestekâr Sibelius, Mussorski, penisilini bu-
lan doktor Fleming, A tla n tik'i uçakla ilk gecen pilot Lind-
berg, Amerikalı milyarder Henry Ford, NATO’nun A m eri-
kalı Başkomutanları, Orgeneral Lemnitzer, Omar Brad-
ley, Japonya’yı işgâl eden General Mac Arthur, gene ad-
ları ve ünleri tüm dünyaca bilinen ünlü masonlardır.
Şöyle bir çırpıda akla gelip sayılıveren bu ünlü ma-
sonların yanı sıra, daha bunlar gibi yüzlerce ve hatta bin-
lerce dünya ünlüsü mason adım saymak da olasıdır.
Bütün bunları okuduktan sonra, akia, peki bunları
anladık, Türklerden ünlü masonlar yok mu sorusu gele-
bilir.
İzniniz olursa bu konuya daha ilerde sıra gelecektir
ama, şim dilik bir iki ünlü ad vermekle yetinelim de, T ür-
kiye'de, masonluk tarikatına g irm işler hakkında, az bu-
çuk bir bilginiz olsun:
Osmanlı padişahlarından Murad V. daha velihatlığı
döneminde mason biraderler arasına katılmış bir Osmcn-
oğludur. Şehzadelerden Nureddin ve Kemalettin Efendi-
ler, Abdülham id’in damadı, Plevne Kahramanı M üşir Ga-
zi Osman Paşa, Namık Kemal, Ziya Gökalp, Şeyhülislâm
Musa Kâzım Efendi, Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşa,
— 94 —
M üşir Deli Fuad Paşa, Pertev Paşa. Mevlevi Şeyhi AtauS-
lah Efendi, Rıza Tevfik, Şehit Süleyman, Faik Paşa, Prens
Hasarı Paşa, M üşir Sadrıazam Ahm et İzzet Paşa. T a lâ t
Paşa. Cemal Paşa, İbrahim M üteferrika hep biraderan-
dandır
MASONLUK TARİHİ
— 98 —
celemiş, elektrik kullanılan iletken (conducîeur) terim ini
ilk kullanan bilim adamı olmuştur.
M ascnik kurallara amı veren iskoçyalı Anderson'a
gşlince Bu zatın yaşamı konusunda bilgiler biraz karı-
şıktır. Meydan Larousse A nsiklopedisine göre iskoçyalı
bir çiftçi ve iktiastçı James Anderson vardır ama -
yılları arasında yaşamış, M illî Sanayi Ruhunu Can-
landırmanın Anlamı Üzerinde Görüşler () adlı, kita-
bında tarihte -ilk kez toprak geliri sorununu incelem iştir
ama, doğum tarihine bakılırsa, bu Anderson'un, mason
anayasasını' derleyen Anderson olması olasılığı yoktur.
Ola ki belki o Anderson bun Jn babasıdır.
BİR EFSANE DAHA:
AKLIM TÜKENDİĞİ YERDE İMAN BAŞLAR
— 99 —
sonlar, kapısında bir koruyucunun nöbet tuttuğu locala-
rında, toplantı halinde imişler.
Tören yerimde her sınıf ve seviyeden, her iş ve sanat-
tan, her mezhep ve ırktan bütün halk toplanmış. Huzur
içinde, sulh ve sükûn içnde biraraya gelmiş böylesine seç-
kin ve muhteşem bir kalabalık görülmüş şey değilmiş.
Öğleye doğru Süleyman görkemli giysilerini ve de-
ğer biçilmez zırhını kuşanmış olduğu halde yanında ko-
ruyucuları, ülkenin ileri gelenleri ve öteki ülkelerin e lc i-
leriyle birlikte tören yerine gelmiş.
Tepenin eteğine varınca atından inm iş ve M imar Hi-
ram ’ın uzattığı mason iş önlüğü olan kuzu postumu ku-
şanmış. Bundan sonra o gün için kendisine vekâlet ede-
cek bilgisi derin, rütbesi yüksek bir kardeş seçilerek gö-
re vlile r tamamlanmış.
O sırada hazır bulunanlardan bir bölümü sıralanıp bir
alay oluşturmuşlar. Sonu aşağıdaki vadide kaybolan, uç-
suz bucaksız görkem li bir alay. Başta Hazret-i Süleyman
olm ak üzere ağır ağır mabedin kurulacağı tepeye doğru
tırmanmaya koyulmuşlar.
Tem&l yerine geldiklerinde M imar Hiram, işçiler ara-
sında onurlu yerini almış.»
Masonların ustaları, genellikle efsanenin burasına
geldiler mi, kalfa ve çıraklara hemen kıssadan hisse çı-
karmaları için şu yolda b ir saplama yaparlar:
Eski zamanlarda çalışanlar kutsal tapın aksarını kur-
mak için nasıl yükseklere tırmanmışlarsa biz de yaşan-
tımızda yükseklikleri kendimize amaç edinelim ve göze
görünmez insanlık mabedini kurmaya devam edelim.
Bu saplamadan sonra, efsane içinde bir başka e f-
saneye geçilir. Temel atm a törenin anlatılması, bir süre için
bir yana konulup, Süleyman Tapıhağı'nın neden Moriah
tepesinde dikilm ek istendiği şöyle anlatılır:
«Efsaneye göre bu ye r iki kardeşe babalarından ka-
_ —
ian bir tarlaymış.
Beraber sürüp ektikleri tarlada yetişen ekinleri ha-
sat sonunda iki kardeş eşit olarak bölüşmüşler ve herbi-
ri payına düşeni, tarlanın iki ucundaki evlerine taşımış-
lar.
Gece olmuş, Kardeşlerden birinin gözüne uyku g ir-
memiş. Acaba demiş, ben payımı tam, hakça bir bölüşme
sonunda mı aldım. Aldığım pay tam hakkım mıdır? Sonra
düşükmüş ki, kendisi evM değildir, çocukları yoktur, ken-
disinden başka besîemek, bakmak zorunda olduğu kim -
se yoktur. Oysa kardeşinin eşi ve iki çocuğu vardır, o hal-
de kendisi ekinin 'yarısını almakta haksızlık etm iştir. Bu
düşünceler içindeki kardeş, gecenin bir vaktinde yata-
ğından kalkar, ambara iner ve taşıyabileceği kadar ekini
sırtlar, tarlanın öteki ucundaki kardeşinin evine doğru yo-
la çıkar.
Oysa o sıralarda, tarlanın öteki ucundaki evinde, ö te -
ki kardeş de uyuyamamış, yatakta sağına soluna dön-
müş, bölüşmenin hakça olup olmadığının hesabını yap-
mış ve oda bir haksızlık olduğu kanısına varmıştır. Bu
kardeş de düşünmüştür ki, Tanrı kendisine, yaşlılık günle-
rinde bakmaları için iki çocuk verm iştir, eşi vardır. Kar-
deşininse, yaşlılığında, .kimsesizliğinde, bakacak, daya-
nacak kimsesi yoktur. Dolayısıyla ekinden payın çoğunu
o almıştır.
Bu kardeş de gecenin o vakti yatağından kalkar, am -
bara iner, taşıyabileceği kadar ekini sırtlanır, 'karşı ya-
kadaki kardeşinin evine doğru yola çıkar.
İki kardeş tarlanın tam ortasmda karşı la şırlar, karşı-
laşınca da, ikisi de karşılarındakintn aklından neler geçti-
ğini anlayarak gözyaşları içinde birbirlerinin boynuna sa-
rılırlar, sırtlarındaki çuvalları yere atarlar.
işte o yerde, o gerçek kardeşliğin gözyaşlarıyla su-
lanarak kutsallanan yerde bir tapına'k yapılmasına karar
verilmiş.
— —
Temel atma töreni için tepeyi ağır ağır tırmanmak-
ta olan masontar aigyı, doruğa ve o yere gelince ikiye
ayrılarak gerektiği gibi düzenlice sıraya girmişler. Üç gö-
revli de yüksekçe bir sahonlıkta yerlerini almışlar.
Bu sırada, belirli tofr yerde duran Mimar Hıram, gü-
neye bakmış ve sakin bir sesle:
— Tam öğle vaktidir,
demiş. Bu ses duyulunca Hazreti Süleyman elindeki maur
çekiçle önünde bulunan temel taşına bir kez vurmuş.
Bu vuruştan sonra çevreyi kaplayan sessizlik, yeni
yaratılmış yeryüzünde hayat doğmadan önceki sessizlik
kadar derinmiş. Aşağıda, dağ tepelerinde ve vadilerde,
her tarafta yürek titretici ve saygınlık duyurucu bir ses-
sizlik. Çekiç darbeleri işte bu sessizliğin ipinde yüksel-
meye başlar.
Bunlar, temel taşına inen çekicin harekete getirdiği
başka çekiçlerin sesleridir. Kuvvetli ve güvenli, bazan ya-,
kında bazan da uzaklarda,., Bfraz sonra bunlar o kadar
Cok uzaklardan gelmeye başlar kİ, orda hazır bulunanlar
duymaz olurlar.
Süleyman'ın vuruşunu atan her locanın saygıdeğer
üstadı lloca başkanı) elindeki çekiçle bir kez vurarcık bu
ilk vuruşa yanıt verir, ilk vuruşu olamoyıp da cevap vu-
ruşlarım duyanlar da kendi cevaplarını vermeye başlarlar,
Böylece işaret, dağdan vadiye, vadilerden dağlara yansı-
yarak yinelenir gider, locaların bulunduğu her yerde. Ulu
Tanrı’nın yarattığı havanın titreştiği bütün uluklarda, bu
sesi bekleyen bütün masonların yürekleri nerelerde car-
lıyorsa. oralara kadar yayrfır. Doğuya, Batıya,' Güneye,
hatta karanlık Kuzeye bile erişir. Mabedin yapısı için
gereken sedir ağaçlarının kesilip, taşlarının yontulduğu
Lübnan'ın yüce ve ge-çlt vermez görkemli yamaçlarından
yansıyarak günümüze kadar gelmiş, ulaşmış,»
Efsaneyi aktaran mason ustaları, sözün tam burasın-
da öteki biraderlerine hemen şu uyarıyı yaparlar:
— —
«— İşte sîzleri locada çalışmaya çağıran saygıdeğer
üstadın vuruşu da Süleyman'ın ilk vuruşuna verilen ce-
vaptan başka birşey değildir.»
Sonra efsane anlatmaya devam olunur:
«Bundan sonra Hazret-i Süleyman söze başlamış:
Bize Ihsan edilmiş olan bolluğun, Evrenin Ulu Mimarı-
nın (masonik dilde Tanrı) kutsal bir emaneti olarak sak-
landığım ilân etmek üzere burada toplandık.
Bize bağışladığı Yetenekleri de. onun hizmetinde bilge-
likle kullandığımızı göstermek için biraraya geldik.
Evrenin Ulu Mimarı onuruna yapılmış tapınakların en
büyüğünün temel taşını koymok için buradayız.
Temel taşlarına unutulmayacak olaylar, adlar ve ta-
rihler İşlenir.'
Biz temele ne yazmalıydık?
Mimar benim adımı, bense mimarın adını önerdim.
Bunları görüşüp dururken, Hiram, Evrenin Ulu Mimarının
adını taşa kazmamızı önerdi. Fakat Evrenin Ulu Mimarı
zaten adını göklere yazmış, dağlara kazmış, nehîr yatak-
larına oymuş. İşaretini tarlaya ve ormana, çiçek ve çalı-
ya. uçan, yüzen ve sürünen bütün canlı yaratıklarına koy-
muş, bulutlara ve güneş (şsğma, sessizliğe ve fırtınaya,
hiddetin yıldırımına ve rahmetin gökkuşağına İşlemiş. İn-
sanların yüreklerine nakşetmiş ve büyüklüğünün dili ile
onlara hitap etmiş.
Adının temel taşlarına yazılması gerekil değil. Onun
için bu kutsal taşı yerine adsız indiriyoruz. Yine ayni ne-
denle bu büyük taşa tarih de koymuyoruz. Hangi yılı ko-
yacaktık?
Süleyman Yılı dedi mimar. Ben de mimarın yılı de-
dim. Her ikimiz de birçok gerekçe söyledik. Sonunda Hi-
ram, T an rısa lb ir tarih koymamızı önerdi. Düşünce iyiydi
ama hangi tarihti, bu? İnsanların yaşayıp günah isledik-
leri yıllar mı? Yoksa bütün sonsuzlukları içinde barındıran
— —
sonsuzluğun yıllan mı? Fakat Tanrısal varlığa tarih rkoy-
mak onun adını boş yere anmak kadar günahtır.
Bundan ötürü taş yerine tarihsiz kondu.
Peki öyleyse temel taşının altına birşey koysak? B ir
avuç altın, para mı koyalım? Fakat ister belli ister gizli
yeryzünün bütün altını, adına bu taşı koyduğumuz yüce
varlığın malıdır.
Taşın altına kutsal yazılar mı koyalım? Fakat o vakit
de ancak mabedi yıkanlar gerpeğe varabilecek.
Yoksa masonluğun belgelerini mi koyalım? Böyle bir
şey yok ki. M csonluk büyük şeylerin habercisi, muazzam
olayların vaadi, Jüyük gerçeklerin tom urcuğu ve muhte-
şem bir insanlığın başlangıcıdır. Amma bugün yine de
baş, küçük bir çocuktur.
Onun için temeldeki köşe taşırhızı adsız, tarihsiz, boş
koyuyoruz.
Hazreti Süleyman bir avuç buğday tanesi alıp taşın
üzerine serpmiş ve demiş ki: Gelecek zam anlar bu mem-
lekete ve insanlarına ve iyi niyet sahibi olan bütün mem-
leketlere ve milletlere bolluk getirsin. Süleyman buğdayı
serpinoe ülkesinin ufukları içerisindeki her tepe ve vadi-
de bulunan bütün localardaki her saygıdeğer üstad ooun
gibi yapmış. Daha uzaklarda hazır ve bekleyenlerin
hepsi de sırayla buğday serpm işler Ve daha ötelerde olan-
lar da ayni şeyi yapmışlar. Böylece mesaj dünyanın dö rt
bucağına ulaşmış. Bütün localardaki saygıdeğer üstadla-
rın elleriyle her locada buğday serpilm iş ve çağrr ile c e -
vaplar ülkeye yayıldığı zaman açık denizlerdeki gem iciler
bile kulak kabartıp dinlemişler.
Süleyman'a vekalet eden de kıymetli şarabı döküp
demiş ki: Bizim halkımızdan olan herkesin yüreği s w in ç
dolsun. Dünyadaki kaderleri saadet olsun. Masonluk bü-
tün m illetleri ve kabileleri birleştirsin, ve dostluk ile kar-
deş sevgisi içinde birleşmiş bir dünya kurulsun. Bu söz-
— —
ler üzerine uzak ve yakın bütün localarda dökülen şa-
raplar üzerine güneş pırıldamış ve cevapların kudretli gü-
rültüsü de sanki Moriah tepesini titretm iş.
Bu sefer de Dul Kadının oğlu Üstâd Hiram ilerlem iş,
mis kokulu zeytinyağı döküp dem iş k i:
Doğu'dan Batı’ya bu yerden öte yere, hepiniz barış
içinde olun. Tehlikeler yok olsun, yokluklar karşılansın,
'kötülüklerin veya kötülük gölgelerinin yerini iyilikler al-
sın ve her ta ra fta çabuk ve sağlam barış hüküm sürsün.
Bu sözler üzerine masonların toptanmış bulundukları her
yerin Batı bölümüne zeytinyağı dökülm üş ve gelen ce-
vapların akisleri sanki yıldızların bite ötesindeki bir yer-
den gelmiş.
Bundan sonra Hazretl Süleyman, güneşin hızla bat-
makta olduğu Batıya dönüp tekrar dua etm iş. Sonra da
elindeki çekiçle taşa üç kere vurmuş.
Sonra da bu darbeler uzaktan duyulmuş. Sanki Sü-
leyman'ın eli sakin bir havuzu dalgalandırmış, ve san W
boyuna yayılan bu dalga halkaları her masonun eline değ-
miş.
B ir müddet sonra kortej te k ra r toplanmış, tepeden
aşağıya inmiş ve seyircilerin görem edikleri ilk hareket
noktasına geldiği zaman büyük loca kapatılmış ve kardeş-
ler dağılmışfar. Tekrar halkın arkasına karıştıkları zaman
güneş batıyormuş, fakat Hazretl Süleyman ülkesi o kadar
■geniş, o kadar uçsuz bucaksız ve İnsandan insana ses o
kadar slndire s İndi re geçirlliyorm uş kİ, son cevabın akis-
leri en uzak ülkelerde sessizliğin içinde kaybolup yerle-
rine varıncaya kadar vakit ilerlem iş ve karanlık olmuş.»
MASONLUĞUN GERÇEK KAYNAKLARI
(CORPARATİON VE LOCALAR)
Kullanıcılarımız tarafından yüklenen duvar kağıdı, Yalnızca masaüstü duvar kağıdı kullanımı için, DMCA Contact Us
: xpx: KB: P
çözünürlüğü seç ve duvar kağıdını indirMotor Pistonukrank milirotbisikletpiston kupasıPiston GrubuPistonlarRocket League DominusSally CarreraTek MotordevrimdetaylarTitanyum Boru
Röpteşambır kelimesinin kökeni Fransızcaya dayanmakta olup tam olarak yazılışı robe de chembre şeklindedir. Dilimizde oda elbisesi ya da sabahlık olarak telaffuz edilmektedir. Tarihçe olarak bakıldığında çok geç ortaya çıktığı ve bu kıyafetin ilk defa Madam Montespan tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Kıyafetin ilk çıkışında kullanım amacının enteresan bir biçimde sadece hamile kadınların gebelik durumlarını gizleme amaçlıdır. Başlarda tamamen bu ihtiyacı karşılamaya yönelik üretilmiş ve kullanılmış olup, Yüzyılın ilk başlarında farklı renk alternatiflerine sahip olarak üretilen ve sabahlık olarak düşünülen bu kıyafet günümüze kadar ulaşmıştır. Unisex diye tabir edilen yani hem kadın hem de erkeklerin kullanmasına olanak sağlayacak şekilde kabul görmüştür. Okuması ya da yazılış şekli halk arasında sürekli olan karıştırılan bu kıyafetin Türk Dil Kurumu’na göre doğru okunu şekli röpteşambır olarak kabul edilmiştir. Erkek röpteşambır çeşitleri erkekler için çok farklı tip ve yapıda kumaşlardan her tarza yönelik çok geniş bir yelpazede üretilmektedir. Genel olarak üçlü veya beşli pijama takımının içerisine eklenebilen bir üst giyim olmaktadır. Genel olarak sabah uyanıldığında ya da akşam eve gelindiğinde şıklıktan da taviz vermeden rahat bir giyim tarzı oluşturmak için kullanılmaktadır. Kadın röpteşambır modelleri de evde dahi şıklıktan taviz vermeyen aynı zamanda rahatlıktan ve konfordan da vazgeçmeyen kadınlar için vazgeçilmez olmuşlardır. Yüzlerce değişik renkte ve tarzda üretilen kadın röpteşambır modellerini internette birçok mağaza seçeneği içerisinden bulabilmeniz mümkündür. Genel olarak en çok tercih edilen röpteşambır çeşitlerinden birisi olan saten röpteşambır erkek modellerini her tarza uygun olarak bulabilmeniz mümkündür. Saten modellerde bel kısmındaki kemer oldukça gösterişli bulunduğundan şıklığını düşünen erkekler tarafından yoğun olarak tercih edilmektedir. Cepleri olan, kuşaklı ve birbirinden farklı olarak tasarlanan röpteşambır ürün modelleri içerisinden her bedene ve tarza uygun olan tasarımlar bulabilmeniz mümkün olmaktadır. İki değişik renkte tasarlanarak dinamik bir görüntü sağlayan değişik renklerde çok farklı tasarım seçenekleri ile birlikte etki edici ve şık bir görüntü yakalamak mümkün olmaktadır. Röpteşambırların birçoğu genel olarak bel bölgemize bağlanan bir kemere sahip olmaktadır. Bazı modellerde ise kemer yerine fermuar ya da düğme de bulunabilmektedir. Birçok röpteşambırda ayrıca cepler bulunmaktadır. Cepler hem ellerimizin ısınmasına yardımcı olurken hem de telefon, tablet, televizyon kumandası gibi eşyalarımızı da dilerseniz üstünüzde taşımanıza imkan sağlamaktadır. En fazla kullanılan yaka modeli ise kapitone adı verilen saten şal yaka olmaktadır. Sabahlık ve bornoz gibi diğer ev kıyafetlerine nazaran röpteşambırlar daha geleneksel, şık ve sofistike bir tarza sahip olmaktadırlar. Eskiden günlerden günümüze gelen bir kültür olmuşlardır. Geçmiş zamanlardan günümüze baktığımızda temel olarak tasarım özellikleri benzer özellikler göstermekle birlikte, günümüzde konfor ve şıklığı bir arada barındıran ve modern dizaynlara sahip çok farklı röpteşambır çeşitleri bulunmaktadır.
Sıcak tutması açısından özellikle kış aylarında daha fazla tercih edilen kışlık röpteşambır çeşitleri ile kış aylarında kendinizi hem sıcak ve konforlu hem de şık hissedebilmeniz mümkündür. Tasarım ve rahatlık açısından kumaş türleri oldukça önemli farklar yaratmaktadır. Kumaşın çeşidi röpteşambırı giydiğinizde nasıl hissedeceğinizi direkt olarak etkileyebilmektedir. Kaliteli kumaşlar kullanılarak yapılmış röpteşambır modelleri size hem rahatlık hem de kendi tarzınızı yansıtan bir şıklık sağlayacaktır. Kış ayları için özel olarak tasarlanmış yün, kadife ve polar gibi sıcak tutan kumaşlarla üretilmiş röpteşambır çeşitlerini bulabilmeniz mümkündür. Sabahlık olarak gündelik kullanım için daha uygun kabul edilen bir diğer kumaş türü olan kadife röpteşambır modelleri de yoğun olarak tercih edilmektedir. Kadife röpteşambır çeşitleri hem çok rahat hissettirmekte hem de oldukça sıcak tutarak kış aylarının vazgeçilmez bir ev kıyafeti olmuştur. Soğuk kış ayları için yataktan çıkar çıkmaz giyilebilmesi, üşüdüğünüz zamanlar pratik bir şekilde ısınmanızı sağlayacak bir alternatif olması açısından oldukça tercih edilmektedir. Yün röpteşambır çeşitleri de kış ayları için tercih edilen oldukça sıcak tutan ve rahat hissettiren şık alternatifler olmaktadır. Her çeşit tarza yönelik üretilmiş olan yün içerikli modelleri bulabilmeniz mümkündür. Peluş röpteşambır modelleri ise hem çok rahat bir kullanım sağladığı hem de sıcak tutması açısından kış ayları için oldukça fazla tercih edilen çeşitler arasına girmektedir. Polar röpteşambır modelleri de en rahat ve sıcak tutan çeşitler arasına girmektedir. Güne sıcak bir şekilde uyanıp konfor ve şıklığı bir arada tercih edenler için her renk ve tarza yönelik polar röpteşambır çeşitlerinin bulabilmeniz mümkündür. Röpteşambır modelleri ile ilgili renk seçimlerinde alta giyilecek pijama ile uyumlu olabilecek seçimler yapılmalıdır. Üçlü ya da beşli olarak bulabileceğiniz röpteşambır takımları ile birlikte takımlara uyumlu çok farklı kombineler yapabilmeniz mümkün olacaktır. Bununla birlikte ayrı olarak alınmış veya tek şekilde alınan röpteşambır giyimlerinin evde bulunan pijama ve diğer ev kıyafetlerinin renklerine uyumlu olacak şekilde alınması rahatlığınız dışında şıklığınız için de önemli bir faktör olacaktır. Örnek vermek gerekirse siyah, bordo ve lacivert gibi koyu olarak seçilen renkler hemen hemen bütün ev kıyafetlerine uyum sağlayabileceği için daha fazla tercih sebebi olmaktadırlar. Bunların dışında birbirinden değişik renk ve modellere sahip röpteşambır modelleri arasında en fazla tercih edilen diğer renkler arasında mavi ve gri renk tonları bulunmaktadır. Bu renkler de sizin her zaman şık ve zarif görünmenize yardımcı olacaklardır. Biraz daha yaşını almış orta yaş diye tabir edeceğimiz grupta bulunanlar da daha çok bordo ya da kahverengi tonlarını tercih etmektedirler. Tabi bunlar sadece genelleme olarak söylenen ortalama alınan verilerdir. Tarzınıza göre her yaşta bütün renklerin zenginliklerini kullanabilmeniz mümkündür. Bu tamamen sizin stiliniz ve hayal gücünüzle alakalıdır.
Yaz aylarında da şıklığı ve rahatlığı ile oldukça fazla tercih edilen röpteşambır modelleri size hem rahatlık hem de oldukça şık bir görünüm sağlayacaktır. Yazlık olarak üretilen röpteşambır modelleri genellikle pamuklu, saten ve polo olarak tabir edilen kumaşlardan yapılmaktadır. Pamuklu röpteşambır çeşitleri yaz ayları için en çok tercih edilen modeller arasında olmaktadır. En sağlıklı kumaşlar arasında kabul edilen pamuklu kumaş yapısı aylarında terlemenizi engelleyecek, konforlu ve rahat hissettirecek ve aynı zamanda şıklığı da ön planda tutarak tarzınızı yansıtmanızı sağlayacaktır. Pamuklu kumaşlar nefes alabilmesi mümkün olan yapısıyla günlük kullanım için oldukça rahat bir alternatif olmaktadır. En yaygın olarak kullanılan diğer bir röpteşambır çeşidi olan saten röpteşambır modelleri de yaz ayları için oldukça yoğun olarak tercih edilmektedir. Şıklığı ön planda tutan saten röpteşambır modellerinin her tarza göre renk alternatiflerini bulabilmeniz mümkün olmaktadır. Saten modeller hediyelik ve çeyizlik olarak da ön plana çıkan alternatifler olmuşlardır. Polo röpteşambır çeşitleri de yaz aylarında tercih edilen diğer röpteşambır modellerindendir. Hem şıklığı hem de rahatlığıyla tarzından ödün vermek istemeyenler için oldukça iyi bir alternatif olmuşlardır. Her tarza yönelik renk çeşitlerini ve modellerini bulabilmeniz mümkündür. Yapabileceğiniz farklı kombinler ile evde geçirdiğiniz zamanlarda size hem rahatlık hem de kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak stil sahibi bir şıklık kazandıracaktır. Birçok iç giyim markasının çok değişik model yelpazesi ve birbirinden değişik renk tonları ile hazırlanmış röpteşambır modelleri bulunmaktadır. Stilinizi yansıtan dilediğiniz renk seçeneklerine uygun pijama takımları ile birlikte kombine yapılması mümkün olmaktadır.
Birçok renk ve model alternatifiyle üretilen röpteşambır modelleri içerisinden kendi stilinizi yansıtacak renkleri seçebilmeniz mümkündür. Geleneksel ya da modern pek çok farklı renk ve tarzda modellerini bulabilmeniz mümkün olmaktadır. Röpteşambır için renk seçimlerinde giyilen pijamanın renkleriyle uyumlu bir renk olmasına dikkat edilmelidir. Eğer alacağınız röpteşambır üçlü veya beşli olarak üretilmiş pijama takımının içerisindeyse zaten takıma uyumlu olacak şekilde tasarlanmış olmaktadırlar. Aynı zamanda en çok beğenilen renkler arasında bulunan mavi ve gri renkleri de erkekler tarafından tercih edilmektedir. Ayrıca orta yaş grubu için tercihler arasında bordo ve kahverenginin tonları da beğenilmekte olup daha birçok renk seçenekleri de bulunmaktadır. Genel olarak bordo röpteşambır modelleri biraz daha orta yaş grubunun tonları olarak düşünülse de şıklığı ve tarzı ile günümüzde her kesim tarafından beğenilmektedir. Ağır bir renk olan bordo size hem şıklık hem de ayrı bir olgunluk katacaktır. Kırmızı röpteşambır modelleri ise daha canlı ve dinamik renkleri sevenler için iyi bir alternatif olmuştur. Canlı ve şık rengiyle size ayrı bir enerji katacak kırmızı röpteşambır modelleri ile rahatlık ve canlılık bir arada olup enerjiniz her zaman yüksek bir şekilde olacaktır. Siyah röpteşambır çeşitleri genel olarak ev giysilerinin tamamının renklerine uyumlu olabileceği için pratik ve şık bir kullanım açısından oldukça yoğun olarak tercih sebebi olmuştur. Hem sade hem de şık olmayı başarabilen bir renk olan siyah, sizin için her zaman pratik ve tarzınızı yansıtacak şık bir alternatif olacaktır. Röpteşambır seçimlerinde unutulmaması gereken bir diğer konu ise beden seçimleridir. Beden seçimlerinde oldukça dikkatli olunması ve vücutla en uyumlu olacak bedenin tercih edilmesi hem röpteşambırın dış görünüşü ve şıklığı açısından hem de kullanışı açısından oldukça önemli olmaktadır. Bu konunun sebebi ise vücudunuza göre büyük ölçülerde olacak bir röpteşambır kış ayları için konuşacak olursam hem sıcak tutmayacaktır hem de üstümüzde pek güzel durmayacaktır. Buna karşın vücuda göre uyumlu olarak selen bir röpteşambır takımı hem vücudu sarması ve vücuda oturması açısından sıcak tutacaktır hem de size stilinizi yansıtan oldukça şık bir görünüm sağlama imkanı verecektir. Bu sebeplerden ötürü röpteşambır seçimlerinde seçeceğiniz kumaşım rengi ve türü kadar bedeninize uyumlu olması da oldukça önemli olmaktadır. Seçimlerinizi yaparken bunu da göz önünde bulundurmanız önemli olacaktır.
Birçok değişik renk yapısı, kumaş çeşidi ve her tarza yönelik modelleri ile reöpteşambır çeşitleri çok iyi birer hediye alternatifleri olmuşlardır. Sevdiklerinize özel günlerde alınabilecek birbirinden değişik ve şık modelleriyle röpteşambırlar, hem oldukça rahat hem de bir o kadar şık bir hediye olacaktır. Rahatlık ve şıklık içerisinde giydiği zamanlarda sizleri anımsayacaklardır. Bu bağlamda röpteşembır takım halinde alınabilecek, muazzam seviyede bir şıklık imkanı sağlayan ve aynı zamanda rahat olmayı seven herkes için çok iyi ve kullanışlı bir hediye olacaktır. Dilerseniz üçlü ya da beşli pijama takımının içerisine hazırlanmış röpteşembır seti olarak da bulabilmeniz mümkündür. Bu şekilde farklı renklerle kombinler yaparak birçok değişik şekilde röpteşambırınızı kullanmanız mümkün olmaktadır. Set içerisinde genelde birçok renge uyacak ana renkler seçilmektedir. Beşli röpteşambır setleri içerisinde genel olarak uzun kollu olan üst ve alt pijama takımı ayrıca bir adet kısa kollu ve şortlu pijama takımı ve bir tane de röpteşambır bulunmaktadır. Üçlü röpteşambır takımlarında ise genel olarak daha çok uzun kollu üst ve alt olmak üzere pijama takımı ile birlikte bir adet röpteşambır bulunmaktadır. İhtiyacınıza göre üçlü ya da beşli olarak röpteşambır setlerini bulabilmeniz mümkündür. Gelin röpteşambır modelleri de evlenecek olan kadınların çeyizlerinde ya da bohçalarında vazgeçilmez olarak kullandıkları giysileri olmuştur. Gelinlik röpteşambır modelleri genel olarak hafif ve parlak görünüme sahiplerdir. Gelinlik röpteşambır çeşitlerinde genel olarak saten ve yumuşak kumaşlar kullanılmaktadır. Genel olarak sade renkler ve modeller seçilse de her tarza göre değişik alternatifleri de bulabilmek mümkündür. Bebek röpteşambır çeşitleri ise hem bebeklerine rahat ve sağlıklı bir konfor sağlamak hem de oldukça şık bir tarz sağlamak isteyen aileler tarafından çok fazla tercih edilmektedir. Bebek röpteşambır takımları genel olarak bebeklerin cilt hassasiyetleri düşünülerek uygun kumaşlarla üretilmektedir. Bebek röpteşambır kumaşları için daha çok pamuklu kumaşlar tercih sebebi olmaktadır. Soğuk kış aylarında da bebeklerini daha iyi korumak isteyen aileler kışlık versiyonlarını tercih etmektedirler. Bebekler için özel olarak tasarlanmış şık desenleri ve çok canlı renkleri ile birlikte birçok bebek röpteşambır çeşidini bulabilmeniz mümkün olmaktadır.
Röpteşambır modelleri mevsimden mevsime de değişebilmektedir. Kışlık röpteşambırlar genelde kadife veya yünlü kumaş olurken yazlık olanlar saten, ipek ve pamuk oluyor. Bunun dışında pelüş, havlu ve polo gibi birçok farklı çeşitlerini bulabilmeniz mümkündür. Robdöşambır çeşitleri bazı kesimler için sosyetik bornoz olarak isimlendirilmektedir. Genel olarak eski Türk film ve dizilerinde sadece zengin insanların giyebileceği bir kıyafetmiş gibi bir algı yaratıldığından dolayı akıllarda bu şekilde kalmıştır. Fakat günümüzde her bütçeye ve tarza yönelik bütün modellerinin bulunabilmesi mümkün olmaktadır. Evde sizi hem sıcak tutacak hem de her zaman şık görünmenizi sağlayacak çok pratik bir kıyafet olacaktır. Genel olarak daha fazla sabah yataktan çıktıktan sonra giyilmesi insanlar tarafından tercih edilen röpteşambır çeşitleri gece uyumadan ya da ev içerisinde üşüme hissedildiği zamanlarda da pratik olarak ev kıyafetinin üzerine giyilebilmektedir. Bu durumlar dışında ayrıca bazı zamanlar uyuduğumuz zamanlar evin kapısı çalındığı zaman ya da aniden yataktan kalkılması gereken durumlarda, hemen başucumuzda durabilecek olan röpteşambır çok pratik bir şekilde giyileceği için çok kullanışlı bir tercih olmaktadır. Bu şekilde bazen zamanımızı alabilecek kıyafet bulma sıkıntısı da yaşanmadan hızlı bire şekilde kapıya gidilebilecektir. Bunun gibi rahatlık, konfor ve şıklık açısından çok güzel imkanlar sağlayan röpteşambır modellerinin yazlık ve kışlık modelleri de alınarak mevsimine uygun olarak farklı kombinler ve renkleriyle birlikte giyilebilmesi mümkün olmaktadır. Röpteşambır fiyat aralıkları ürünün kumaşına, kalitesine ve satış yapan markaya göre değişiklikler göstermektedir. Dilerseniz telefonunuzdaki uygulamalar üzerinden ya da internette bulunan arama motorları ile birlikte röpteşambır çeşitleri ile ilgili bütün fiyat içeriklerini detaylı olarak inceleyebilmeniz mümkün olmaktadır. Mağazaların kampanya ve indirimlerini takip ederek istediğiniz ürünleri uygun fiyata ya da promosyonlu olarak bulabilmeniz de mümkün olmaktadır. Evlerinizdeki rahatınız, konforunuz ve de şıklığınız için tarzınızı yansıtacak en uygun röpteşambır çeşitlerini uygulamalar üzerinden sepetinize ekleyerek ödeme koşulları ile birlikte dilediğiniz ürün ya da ürün gruplarına sahip olabilmeniz mümkün olmaktadır.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası