Bir yolun başındasın, en güzel, en ideal
Bu kutsal yolculuğa ne olur beni de al
O ki bir öğrenciyim henüz yedi yaşında
Bir elimde tebeşir, kara tahta başında
Yüreğimde bilime karşı candan bir uyum
..
Ayrılıyor işte kasabadan
elinde bavul, gönlünde dinmez bir yara
Hep acıyacak parmakları, gözleri yaşarıcak
tozlu fotoğraflara
Hele bir tanesi, yüzü çıban içindeki çocuğun
hayatının en büyük iyiliğini
tandır ekmeğini verirkenki yüzü
..
SELAHATTİN ÖĞRETMEN
Kırık köyünün büyük beyaz okuluna,
Pencerelerden bir baktım,
Selahattin öğretmenin sesi geliyordu.
Öğrenciler taş kesilmiş dinliyordu.
Neler diyordu, o duvarlar biliyordu.
..
Öğretmen olmak öncelikle bu mesleği severek kabullenmek, Fedakâr olmak, öğrencilerin bütün dertleriyle dertlenmeye hazır olmak, Öğretmen olmak, giyim kuşamı, söz ve davranışlarıyla topluma örnek olmak demektir.
Öğretmen olmak, vicdanı bütün olmak ve yaptığı bütün işleri tam anlamıyla içine sinerek ve dosdoğru bir şekilde yerine getirmek demektir.
Öğretmen olmak, değer vermek ve yeni değerler oluşturmaktır. Gözünüzün içine tertemiz duygularla bakan öğrencilerin geleceğini aydınlatmak için olanca gayretlerle çalışmak, öğrencinin mutluluğunu, gelişimini gözleyebilmek ve onların başarılarını görebilmek ve paylaşabilmektir.
Öğretmen olmak, Öğrencilerini kendi çocukları gibi görebilmek ve onların acılarıyla hüzünlenmek, onların sevinçleriyle sevinebilmek demektir. Öğretmen olmak, önyargıdan uzak olmak, öğrencileri yaşadıkları çevre, toplum ve aile ortamına göre değerlendirebilmektir.
Öğretmen olmak, Çok geniş ve tertemiz bir yüreğe sahip olmak ve “kaybedilecek, feda edilebilecek bir tane bile ferdin olmayacağına “can-ı yürekten inanabilmektir.
Öğretmen olmak, herhangi bir öğrencini belli bir mevkide gördüğün zaman yüreğinin pır pır atması, emek verdiğin eserinin belli bir noktaya gelmesinden mutlu olmak, okuyamayan, bir köşede keşke diyerek iç çeken öğrencilerini gördüğünde kahırlanmak, elinden geldiğince onlara yol göstermek ve her yerde öğretmen olduğunu ortaya koyabilmektir.
Öğretmen olmak bütün zorluklara rağmen, yeniden dünyaya gelsem yine öğretmen olurdum diyebilmek, mesleğine âşık, Öğrenciler için birer ışık olabilecek gücü her zaman kendisinde hissedebilmektir.
..
24 Kasım, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettikleri tarihtir. Bu bakımdan 24 Kasım, Atatürk’ün doğumunun yıldönümü olan yılından bu yana “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Tüm saygıdeğer öğretmenlerin “Öğretmenler Günü” kutlu olsun!
Öğretmenin eğitimdeki misyonu düşünüldüğünde tabii ki 24 Kasımların anlamı çok büyüktüfunduszeue.info bu gün24 Kasımlar, Devletimiz için, Milletimiz için, veli, öğrenci ve öğretmen için ne anlam ifade etmektedir? Aslında hepsi için de aynı anlamı ifade etmesi gereken bu gün, ne yazık ki aynı anlamı ifade etmemekte! Yani söylemde öğretmene hepsi aynı değeri verirken, eylemde hiç de öyle olmadığı görülmekte… Söylemde toplumun en önünde yer aldığı ifade edilen öğretmen, bu gün gerçekten toplumun önünde midir?
İşte bu söylem ve eylem farklılığı bu kutlamaların inandırıcılığını ortadan kaldırmakta, öğretmenin 24 Kasımları buruk kutlamasına neden olmaktadır. Öğretmen için en inandırıcı değer, öğrencinin öğretmenine verdiği değerdir. Çünkü onların sevgisi, saygısı çok samimi ve çok sıcaktır. Bunun dışındakiler genel olarak söylemden öteye gitmemektedir. 24 Kasımlarda göklere çıkarılan öğretmen daha sonra unutulmakta, kendi dertleriyle baş başa kalmakta… Öyle ki kimi zaman okullarda kendi hazırladığı programla kendi gününü kutlamakta…
..
Sadece eğitimin değil, tüm yaşamın ana kaynağı sevgi ve saygıdıfunduszeue.infode sevgi ve saygı tohumları olmayan bir insanın eğitimci olması mümkün değildir.Öğretmen okulunu veya eğitim fakültesini bitirmek suretiyle öğretmenlik mesleğini yapmakta olması eğitimci olduğunu göstermez ki….
Evet,öğretmen ile eğitimci arsında dağlar kadar fark vardıfunduszeue.info eğitimci öğretmendir ama maalesef her öğretmen eğitimci değildir.
Öğretmen,öğrencilerine bilgi aktarır.Eğitimcilik özelliği olan öğretmen ise aktardığı bilgilerin davranış şekline dönüşüp dönüşmediği ile funduszeue.infoe bütün öğretmenlerin eğitimci özelliği taşımaları yegane funduszeue.info toplumların kurtulması da buna bağlıdır.
Eğitimci özelliği taşıyan öğretmenlerimizi kısaca ve ana hatlarıyla şu şekilde özetlemek istiyorum:
ÖĞRETMEN;
adı öğretmen olan, ama asıl işi öğretmenlikten önce eğitimcilik olan,masum yavruların emanetçisidir…
ÖĞRETMEN;
..
Cahillere, candır canandır; Öğretmen
Güldür, yapraktır, çınardır; Öğretmen
Bilgidir azimdir, hünerdir; Öğretmen
Öğretmensiz asla olunmaz!
Dimağlarımızın bilgisidir; Öğretmen
Kültürümüzün görgüsüdür; Öğretmen
..
Eğitip öğretmek onun görevi
Geceyi gündüze katar öğretmen
Okuludur onun ikinci evi
Nöbette okulda yatar öğretmen
Karanlık yok olur gittiği yerde
Çevresine ışık saçar öğretmen
..
Yirmi Dört Kasımların Anlamı ve Önemi
24 Kasım, Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün Millet Mektepleri Başöğretmenliğini kabul ettikleri tarihtir. Bu bakımdan 24 Kasım, Atatürk’ün doğumunun yıldönümü olan yılından bu yana “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmaktadır.
Tüm saygıdeğer öğretmenlerin “Öğretmenler Günü” kutlu olsun!
Öğretmenin eğitimdeki misyonu düşünüldüğünde tabii ki 24 Kasımların anlamı çok büyüktür. Ancak bu gün 24 Kasımlar, devletimiz için, milletimiz için, veli, öğrenci ve öğretmen için ne anlam ifade etmektedir? Aslında hepsi için de aynı anlamı ifade etmesi gereken bu gün, ne yazık ki aynı anlamı ifade etmemekte! Yani söylemde öğretmene hepsi aynı değeri verirken, eylemde hiç de öyle olmadığı görülmekte… Söylemde toplumun en önünde yer aldığı ifade edilen öğretmen, bu gün gerçekten toplumun önünde midir?
..
Öğretmen
Tebessüm ondadır hoşgörü onda
Gönül bahçemizin gülü öğretmen…
Emeği var fert fert yetmiş milyonda
Millî sevdamızın dili öğretmen…
Ayşe Fatma Ali Veli Öğretmen…
..
Tayinimle ilgili işlemleri yapıyorum. Havalar çok sıcak. Bazen esmiyor değil. Onu Allah’ın lütfu olarak görüyor seviniyoruz. Elimde şişe suyu içerek geziyor. Haksız bir tayin bu. Fen Lisesine tayinim bundan 3,5 sene önce bir tuhaf tesadüf sonucu gerçekleşti.
Geçmişi de anlatmalı mıyım bilmiyorum. O zaman Yahya Kaptan Lisesindeydim. Oraya da İmam Hatip Lisesinden atanmıştım. İHL kadromuz usulsüz atama yüzünden Danıştay kararıyla iptal edilmişti. Buna da sebep bakanlığın yönetmeliğe aykırı atama yapmasıydı. Daha sonra yönetmeliği değiştirdiler ama bizi kapsamadı. Çünkü biz zaten Anadolu kadrosunda olduğumuz için başvurma imkânımız yoktu. Atamamız iptal edildiği halde göreve devam ediyorduk. Bakanlık hatasını kabul etmiyor görevimizi aynı kadroda sürdürüyorduk. Ne oldu da sonradan karara uymayı kabul etti bakanlık bilmiyoruz.
Olan bize oldu. Bir gün ansızın Milli Eğitim müdürü tercih yapmamızı emretti. Ben de başa Yahya Kaptan Lisesini tercih ettim.1,5 yıl sürdü buradaki görevim. Bir gün yine aniden Okul müdürü ‘size tayin hakkı verildi’ dedi. Ve Fen Lisesi maceram böyle başladı.
Ama orada da kalamadık. Daha tayinimizin birinci döneminin sonunda norm fazlası olmak varmış. Bu süper zekâlılar okulunda ilk şoku böyle yaşadık. Bir öğretmen ihtiyacı olduğu halde iki öğretmen tayin etmişlerdi. Ne oldu nasıl oldu anlayamadım. Nasıl bir entrika döndü bilmiyorum. Ben gittiğimde 3 branşdaşım vardı ben dördüncü oldum. 4 yıllık bu okulda her yıl öğrenci alınıyordu kişilik 4 sınıf var her dereceden. Etti mi sana Her sınıfta 5 er saat dersten Kişi başına düşen ders saati İki öğretmen müdür yardımcısı oldu kısa zaman sonra. Onlar 6 şar saatten 12 saat ders aldılar geriye 68 saat ders kaldı. Onları iki öğretmen bölüştük er saatten 60 saat derse girdik kalanı da fazladan idareci olan branşdaşlarımız aldılar. Bir öğretmen ihtiyacı doğdu. Ama baktık ki 2 göndermişler büyüklerimiz. Bir bildikleri vardır dedik boyun eğdik. Keşke eğmeseydin olduysa ondan sonra oldu yıl 16’şar saatten 3 öğretmen dersleri bölüştük bunun böyle gitmeyeceği aşikârdı,
Bir öğretmen norm fazlası olacaktı. Turgay bey kıdemi benden eksik öğretmen olarak hep kendini norm fazlası sayıyordu. Norm fazlası kadrolarının ihtiyaç olan okullara gönderme emri gelmişti. Turgay beyi çağırdılar o doğru bakın norm fazlası ben değilim diye söylemiş. O bunu nereden biliyordu. Kıdemimin fazla olduğu halde puanımın düşük olduğunu nereden biliyordu. Bundan hep şüphelendim. O yıl benim tayinim yapılmadı. Çünkü ben tercih yapmadım. Fen lisesi öğretmeni ancak sosyal bilimler lisesine tayin edilebiliyordu. Ben de ona razı olarak ya da burada kalırım diye tercih yapmadım. O yıl böyle idare ettik. 16 saat dersi haftanın beş gününe yaydılar. O yıl müdür yardımcısı Fatma Hanım tayinini aldırdı. Turgay bey de kendi isteğiyle Sosyal Bilimler Lisesine öğretmen olarak, içimizden biri daha müdür yardımcısı olarak görevlendirildi. Yine 30’ar saat derse girmeye başladık.
Ama gel gör ki bir sonraki yıl çok istekle öteki okula giden adam geri döndü. Her dönem norm tayinleri için yazı çıkar ben imzalar oldum. Hatta bir kezinde yeni müdür beni vermek istemediğini söyleyerek Milli Eğitim’den talep etti. Ama bu yıl’ geldi çattı en son ölmek ne bir yemiş ne bir çiçek’.
..
Eğitim üzerine yazılar:
EĞİTİMDE ÖĞRETMEN FAKTÖRÜ
Eğitim zorlu süreçtir. Öğretmen bu süreçte en etkili eleman. Ancak bu etki olumlu da olabiliyor, olumsuz da. Tüm imkanlara rağmen eğer öğretmen unsuru eksikse, yani mesleğinde donanım yoksunluğu yaşıyorsa eğitim aksayacaktır.
Bu süreç zorlu bir süreçtir evet. Öğretmen mesleğinde yeterli, araştırma ve öğrenmeye açık, okuma alışkanlığı olan bir tip ise ne ala. Aksi halde durum vahimdir. Eğitimin bu en önemli elemanı eğitim için bir engeldir. Tek başına bütün yapılan masraflara, sağlanan bütün imkanlara rağmen eğitim amacına ulaşamayacak, tam aksine yanlış ve aksi istikamete gidecek, yapılmak istenen her şey akamete uğrayacaktır.
..
Ogretmen isterim, anne gibi sevgi dolu.
Ogretmen isterim, baba gibi bana destek.
Ogretmen isterim, beni anlayacak.
Ogretmen isterim,derdime care bulacak.
Ogretmen isterim, beni topluma katacak.
Ogretmen isterim, beni egitip buyutecek.
..
Dönemsel ve sosyal yaşam olarak günümüzden uzak olan geçmişi, tozlu raflardan indirip vitrinde sunarken, ete kemiğe büründürülen karakterler, karakterlerin kişilik özellikleri, konuşturulan dil, yazarın anlatım şekli Neredeyse döneme ve yöreye ait bir kaynak izlenimi yaratıyor. Eserin, titiz ve detaylı bir çalışma sonucu ortaya çıktığı her bir satırda kendini hissettiriyor. Yazar, bir Cuma günü yaşanan felaketin gölgesine, Anadolu insanının yüzyıllardır yaşadığı geçmişi, koskoca bir tarihi ustalıkla sığdırmayı başarıyor. Kanlı Sel; aşkın, sevginin, dayanışmanın yanı sıra, çaresizliğin, yoksulluğun, geleneksel inançlar ile insanı kıskaca alan geleneklerin iç içe geçtiği bir Anadolu köyünde, beklenmedik bir zamanda kanlı sele kurban giden Dündar ve Canpolat kardeşlerin hikâyesi.
Nazım Hikmet, Attila İlhan, Cemal Süreya, Orhan Veli, Ahmed Arif ve Özdemir Asaf başta olmak üzere Türk Edebiyatında iz bırakmış farklı şairlerimizin en güzel aşk şiirlerini derledik.
Eğer aşk şiirleri ile ilgili daha fazla yazımızı okumak isterseniz, aşağıdaki yazılarımıza da göz atmanızı öneriyoruz.
Ünlü Şairlerimizin Aşk Şiirleri
Nazım Hikmet’in Aşk Şiirleri
Cemal Süreya Şiirlerinden Aşk Sözleri
Turgut Uyar’ın Aşk Şiirleri
İlhan Berk Şiirlerinden Aşkı Anlatan 15 Alıntı
Sevgililer Günü İçin Aşk Şiirleri
Aşk üzerine film önerileri almak isterseniz, İzlenmesi Gereken En İyi Aşk Filmleri ve Yabancı Kitaplardan Sinemaya Uyarlanan 17 Aşk Filmi yazılarımıza göz atabilirsiniz.
Türk Edebiyatının aşk temalı eserlerini öğrenmek veya hatırlamak isterseniz, aşağıdaki yazılarımızı okuyabilirsiniz:
Ünlü Türk Öykücülerden 10 Aşk Hikayesi
Türk Edebiyatı’nın En Önemli 12 Aşk Romanı
Türk Edebiyatı’nda İz Bırakmış 11 Aşk Dolu Mektup
Dünya Edebiyatında aşk temalı eserleri için ise, bu yazılarımızı öneriyoruz.
Dünya Edebiyatı’nın En Güzel 15 Aşk Romanı
Mektuplarıyla Dünya Edebiyatı’nda İz Bırakmış 8 Tutkulu Aşk
Canımın yongası, sevdiğim,
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan
Aşkı sessizlik tanımlar
Gençken tersini düşünürdüm
Akşamla dönerken geriye dalgalar
Günlerden öyle bir gündü;
Üstüne tarih düştüğüm.
Gözümün önüne geldi birden
Balkıyan güzel yüzün.
Ve yüreğim yandı söndü,
Ter bastı avuçlarımı.
Bir işlek kovan uğultusu
Kapladı kulaklarımı.
Uzandım usulca cigarama;
Yavan ömrüme katık.
Ben o gün öldüm gülüm,
Bir daha ölmem artık.
Canan aramızda bir adındı
Şirin gibi hüsnü ana unvan
Bir sahile hem şerefti hem şan
Çok kere hayalimizde canan
Bir şi’ri hatırlatan kadındı.
Doğmuştu içimde ta derinden
Yıldızları mâvi bir semânın;
Hazzıyla harâb idim edânın
Hâlâ mütehayyilim sedânın
Gönlümde kalan akislerinden.
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,
seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi.
İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldanan bir şeyler gibi,
seviyorum seni “Yaşıyoruz çok şükür!” der gibi.
Ne zaman seni düşünsem
Bir ceylan su içmeye iner
Çayırları büyürken görürüm.
Her akşam seninle
Yeşil bir zeytin tanesi
Bir parça mavi deniz
Alır beni.
Seni düşündükçe
Gül dikiyorum elimin değdiği yere
Atlara su veriyorum
Daha bir seviyorum dağları.
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Adını funda oteli koy
Sevdamızın da adını
Ayakları dibinde gün batımının.
Ve ağzında binlerce güneşin tadı
Dilinin ucunda yalnızca kendi adın.
Çünkü sevdikçe beni sen kendini tanıdın.
Sen el kadar bir kadınsındır
Sabahlara kadar beyaz ve kirpikli
Bazı ağaçlara kapı komşu
Bazı çiçeklerin andırdığı
İş bu kadarla bitse iyi
Bir insan edinmişsindir kendine
Bir şarkı edinmişsindir, bir umut
Güzelsindir de oldukça, çocuksundur da
Saçlarınla beraber penceredeyken
Besbelli arandığından haberli
Gemiler eskirken, deniz eskirken limanda
Sevgili
Hasret bir şey değil, Elagözlüm
Ömrümüz böyle olmamalıydı
Hep aşkta durmalıydı çağımız.
Sevdayı mısra mısra değil
Ömrümle yaşamalıydım.
Sonra, sonra gene böyle olmalıydı
Tadına varmadan çiçeklerin
Şehirde bir sen, bir de ben, yalınız.
Yeşil yaprak, alaca gölge, düşen yıldız
Bir gün en büyüğü karşısında gerçeklerin
Maceramız yarıda kalmalıydı…
Sen yağmurlu günlere yakışırsın
Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler
Islanan yapraklar gibi yüzün ışır
Işırsa beni unutma
Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün
Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra birgün
Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün
Her şeye rağmen ellerin üşür
Üşürse beni unutma
Kuşlar yağmur yağdırır da
Yağmur güneşe vururdu ya
Ben sana gelirdim
Sevincin yarısı ağzımda
Zambağa birikir sabahlar
Ovalar atlara binerdi
Kulesine koşuşunca deniz
Cebimde geceden yıldızlar
Arılarla ballarla kanımda
Yüreğim avuç olurdu da
Sonra çeşme de olurdu ya
Mutsuz dönüşler ayında
Ben sana gelirdim.
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi
Bazı nur içinde, bazı sisteyim
Bazı beni seven bir göğüsteyim
Kah el üstündeydim, kah hapisteydim
Her yere sokulan bir rüzgar gibi
Aşkım iki günlük iptilalardı
Hayatım tükenmez maceralardı
İçimde binlerce istekler vardı
Bir şair, yahut bir hükümdar gibi
Hissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize dökülen bir pınar gibi
Şimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Sevgilim, saadet ikimizindir
Göklerden gelen bir yadigar gibi
Sözün şiirlerin mükemmelidir
Senden başkasını seven delidir
Yüzün çiçeklerin en güzelidir
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi
Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum…
Elimde, sükutun nabzını dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin!
Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle,
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!
Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta,
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalıver gitsin!
Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru bir yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgâra salıver gitsin!
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hain, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni
Bana yaşadığın şehrin kapılarını aç
Sana diyeceklerim söylemekle bitmez
Yıllardır yaşamımdan çaldığım zamanlar,
Adına düğümlendi
Bana yaşadığın şehirleri aç
Başka şehirleri özleyelim orada seninle
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar
İkimize yetmez
Uyanıp kış uykularından
Şubatla Mart arasında
Eylülle Ekim arasında
Yaz sularından kıyıya çıkan
İki adım arası bir zaman
Gözgöze geldikse geçerken
Günlük güneşlik bir kaldırımdan
Aşktı uçup giden üstümüzden
Aşktı değip geçen yanımızdan
Aşktı görmedik bilmedikse
Kimbilir hangi Eylül bir daha
Hangi uzak Haziran
Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan,
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan.
Seni sordu
Hiç değişmedi, dedim,
Bildiğin gibi
Anlıyordu.
Mesutmuş, kocasını seviyormuş,
Kendilerininmiş evleri..
Bir suçlu gibi ezik,
Sana selam söyledi.
Öyle bir yazdı ki
Sanki gökyüzünde oturuyorduk
Seni öpmek gökyüzünü öpmek gibi
Mavi bir şeydi
Gençlik öyle bir yazdır ki
Ne yurt ne ev ne oda
Yalnızca gökyüzü
Yeter insana
Biz seninle gökyüzünde
Çok oturduk
Gençliğimiz
Çok mavi geçti… çok!
Anılar Defterinde Gül Yaprağı
Gibi Unutuldum Kurudum
Başıma Düştü Sevda Ağı
Bir Başıma Tenhalarda Kahroldum.
Sen Kimbilir Rüzgarlı Eteklerinle Kimbilir
Hangi İklimdesin
Ben Sensiz Bu Sessizlikle
Deliler Gibiyim
Sensiz Bu Sessizlikle.
Ayrılıkla Başım Belada
Gözlerini Çevir Gözlerime
Yoksa Ben
Sensiz Bu Sessizlikle
Deli Gibiyim
Sensiz Bu Sensizlikle.
Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi kaldım
Yokluğunda Yağmur yağar, kar yağar
Günler kısalır, geceler uzar
On parmağımın üstüne on mum yaktım
Gecesefalarının gündüz yalnızlığıydım
Ateşböcekleri ışıtır gecemi. Hepsi bu
Kanar bir yerlerim: Sevgilim
Ufkunda bir yalnızlık aylasıyım
Bir delta gibi genişleterek yokluğunu
Sevgilim. Hep geceye sakladım sende bulduğumu
Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
Bir kuş gelir yüreğimin ucuna konar
Bir gelincik açılır ansızın
Bir gelincik sinsi sinsi kanar
Seni düşünürken
Bir erik ağacı tepeden tırnağa donanır
Deliler gibi dönmeğe başlar
Döndükçe yumak yumak çözülür
Çözüldükçe ufalır küçülür
Çekirdeği henüz süt bağlamış
Masmavi bir erik kesilir ağzımda
Dokundukça yanar dudaklarım
Bir pınarsın içilen ama hiç kanılmayan
Seveni yanıltmayan, sevince yanılmayan
Özlenen sen, özleyen sen, özleten sen
Varken doyulmayansın, yokken dayanılmayan
Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ateşlerde yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.
Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür döne dolana
Ağladığım yer penceresi midir?
Senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen
İnsan insan bakan gözbebeklerin
Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta
Beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder
Ne gelirse onlardan gelir bana
Çalışma gücü yaşama direnci
Mutluluk gibi kazanılması zor
Mutluluk gibi yitirilmesi kolay
Bir açarsın ki mutluyum
Bir kaparsın her şey elimden gitmiş
Kaynak
Unutulmayan Aşk Şiirleri Antolojisi Emine Kerse
Dövülmü Kuan en dövülmü, ayn zamanda en lirik airlerinden biri olarak nitelendirdiim ve yllar önce girdiim arivlerinden henüz çkamadm 'Gregory Corso’nun The Golden Dot: Last Poems –' (Altn Nokta: Son iirler –) kitabnn Raymond Foye editörlüünde yayna hazrlandn Foye’nin kaleme ald muhteem bir yaz sayesinde örenince yaadm heyecan ve sevinci anlatamam. Hem Corso’nun son iirlerinin nihayet gün yüzüne çkacann müjdesini vermek hem de onu yakndan tanm, sadece onun deil kuan dier birçok air ve sanatçsnn da arivlerine canla bala sahip çkm, tandm en nev-i ahsna münhasr insanlardan Foye’nin gözü ve ruhuyla Corso’nun dünyasna geni bir kap aralamak adna ilk bölümünü geçen yazmda paylatm bu makalenin ikinci bölümünü paylayorum.
Gregory Corso, New York’un yerlisiydi —Bleecker ve MacDougal sokann kesitii köede bir evde dodu. Birileri “Dövülmü Kuak airleri ve yazarlar Greenwich Village’de taklyor” dediinde gck olur, u yant verirdi: “Taklmyorum, orada dodum ben.” Village’deki kafe ve restoranlarn müdavimleri arasnda gangsterler de vard ve o aralar organize suç kültürüne dahil olmamak kolay i deildi. Corso önce küçük hrszlklarla balad, sonra kendi çetesinin eleba oldu. On yedi yandayken, New York'un Dannemora olarak bilinen korkunç Clinton Hapishanesi'nde üç yl hapis cezas ald. Her zamanki biricikliiyle, o hapishaneye giren ve çkan en genç mahkûm olduunu sk sk söylerdi.
Corso'nun, ölümünden iki yl önce Dannemora Hapishanesi'ni (hep bu ad kullanrd) ziyareti srasnda çekilmi, mahkûmlarla iir üzerine konumalarn da içeren harikulade bir film var. Corso bu filmde, hapishaneye girdii ilk gün kdemli mahkûmlardan birinin kendisine u nasihati verdiini anlatyor: “Zamana mahpus olma, brak zaman sana hizmet etsin.” Hapishane kütüphanesinde çok az kitap bulunuyordu ancak iyi seçilmi kitaplard bunlar: Ksaltlm Oxford ngilizce Sözlüü, ncil, Britannica Ansiklopedisi (on birinci bask), Bulfinch Mitolojisi, Homer Watt ve James Munn’n hazrlad ngiliz ve Amerikan Edebiyatnda Fikirler ve Biçimler balkl ylnda baslm antoloji. The Golden Dot’n el yazmas taslanda Corso’nun bu antolojiye yapt referans gördükten sonra, bir kopyasn birkaç dolar ödeyip internetten sipari ettim. Büyüleyici bir seçki. Corso’nun Beowulf, Sir Gawain ve Yeil övalye gibi erken dönem destanlarna, ayrca “The Twa Sisters” ve “Sir Patrick Spens” gibi Britanya Adalar baladlarna olan tutkusu hakknda çok ey açklyor. Corso’nun tüm eserlerinde okuryazarla ve yazl gelenee kar duyduu salkl bir güvensizlik vardr —zaten her ikisini de kendi mesleinin yeni icatlar olarak görür. Eski çalardan kalma hikâyeler ve inançlar onun asl rehberleriydi ve her zaman en sevdii yazarn Anonim (Anonymous) olduunu söylerdi. Sanskrit ve Akad destanlarn, Msr Hanedanlnn vakayinamelerini, eski Yunan mitlerini severdi. Corso’nun tarih anlay ezamanlyd: Fikirler, olaylar ve konular kafasnn içinde bir saatin dilileri gibi birbirine geçmi durumdayd.
Corso’yla ilk kez ylnn Nisan aynda, Massachusetts'teki Salem State College'da, Ginsberg ve Peter Orlovsky ile birlikte özel konuk olarak çarldklar Jack Kerouac sempozyumunda tantm. Okul yöneticileri arasnda bir müddet devam eden müzakereden sonra, Lowell Lisesi'ndeki en baarl ngilizce snfnn bu sempozyuma katlmasna izin verildi. Lise üçüncü snftaydm o zaman, ancak Kerouac okuyan tek örenci olduum için onlara elik etmeme izin verildi. Dövülmü Kuak üzerine birçok tartma yaansa da, Lowell Lisesi'ndeki öretmen ve müdürlerin birçou Kerouac' tanyordu —birçou onunla ayn okula gitmiti; kiisel olarak da çok sevilen biriydi. Bu sempozyum, gerçek bir New Englandl olan ngilizce eitmenimiz Rita Sullivan'n fikriydi —New Englandl olmak, açk fikirlilii dlamayan bir eydir. airin hayat ve eserlerinin birbirinden çok farkl iki ey olduunun herkesin çabucak farkna varmasyla biten bu hafta sonu artc bir keifti. çki, sigara, küfür ve tartmalar grla gidiyordu ve Corso neredeyse eytann vücut bulmu hali gibi görünüyordu. Bütün bunlar bugün olsa, zavall Rita Sullivan iinden kovulur ve hayat boyunca bir daha asla eitimci olarak i bulamazd —Orpheus kültüyle her etkiye açk bir genci tantrmak adna bugünün ödülü de öyle.
O hafta sonu Corso, üstünde kadife takm elbise ve elinde gümü konyak iesiyle herkese satayordu: Ginsberg, akademisyenler, Kerouac ya da en azndan Kerouac efsanesi nasibini almt bu durumdan. (Salem'in ünlü cadlar sayg duyduu tek grup gibi görünüyordu.) Ancak sonra olaanüstü bir ey yaand: Kapan etkinlii akam düzenlenen bir iir okumasyla gerçekleti. Corso’nun yaratt tüm dümanl alp aniden kutuplatrdn gördüm. (Daha sonra Nina Simone ve Miles Davis gibi sanatçlarn da ayn eyi yaptn görecektim.) Ginsberg ve Orlovsky'nin doksan dakikalk iir ve Budist ilahiler okumasndan sonra, Corso ana sahneye çkt ve hâlâ en iyi iiri olduunu düündüüm “Elegiac Feelings American” (John L. Kerouac'n Sevgili Hatras için)’ okudu. Corso herkesi büyülerken salona aniden derin bir sessizlik çöktü; iir derin, anlaml ve korkunç güzeldi. Okumann sonunda, hem Corso hem de aralarnda Kerouac ailesinin birçok ferdinin de olduu seyircilerin çou alyordu. O sahneye kimin arln koyduunu söylemeye bile gerek yoktu.
O andan sonra Corso’yu daha yakndan tanmaya azmetmitim. Bu kolay bir i deildi çünkü onu bulmann zorluu bir yana, bulutuunuzda da genellikle pek yüz vermezdi. Dört yl sonra kendimi San Francisco’daki North Beach’de onunla ayn mahallede yaarken buldum. Ara ara konuuyorduk. Bir gün plak çalarmn olup olmadn sordu, ben de var dedim. Ertesi sabah elinde kapa kaybolmu bir plakla ara sokaktan benim pencereye doru baryordu. Plakta Yehudi Menuhin’in bir Bartok keman sonat. Yukar çkt, pla koyduk, sükunetle kendinden geçti. Müzik nasl dinlenir üzerine harika bir dersti bu. O akam, yarm düzine airin bir araya geldii bir akam yemeine katld. Akam boyunca oturduu masay bir deil iki kez tepetaklak devirdi: Hrsn bakalarndan çkarmak konusunda üstüne yoktu.
Yllar boyunca Gregory ile taklmann en sevdiim yanlarndan biri, onun hayranlaryla nasl baa çktn görmekti. Çok hayran vard. Gregory hep ayn göründüü için hayranlar onu sk sk sokakta durdururdu. Ruh haline bal olarak bazen hosohbetti, fakat daha çok açkça küçümseyen veya düpedüz agresif bir tavr vard. Hayranlarn yaltaklkla ve özentilikle suçlard —onlar çektii eziyetin kayna olarak görüyordu. Birisi içtenlikle, “Gregory bey, eserlerinizin yllardr benim için ne kadar önemli olduunu belirtmek isterim” deyince o da “Kendi sorunlarmla seni rahatsz m ediyorum?” diye ksaca yantlard. Dier zamanlarda daha pratikti: “Aman, ne harika! 5 dolar veriver o zaman!” Corso’nun ‘Evlilik’ iirini düünlerinde okuduklarn söylemek adna yanna gelenlerin saysn tahmin bile edemezsiniz —zamanmza özgü bir düün kasidesi varsa o da budur. (Bu iir saysz antolojiye dahil edilmitir; Gregory bir keresinde bana ‘Evlilik’ iirinden tahminen bin dolardan fazla kazanc olabileceini söylemiti, ‘Bir iir için hiç de fena deil’ diye ekleyerek.) ‘Bir sokak köesinde hiçbir ey yapmadan durmak kudretli bir itir’ dizesini de kaç kiinin ona ezberden okuduunu görmü olmak çok daha artcyd. 'te yazd bu dize Dövülmü Kuan öz be öz bir ekilde otoriteye meydan okumasn temsil ediyordu. Ve Gregory'nin sk sk söyledii gibi, muhteem bir dize bütün bir iir kitabna bedeldir.
ster evde tek bana ya da bir kafede otursun, ister bir barda bilardo oynuyor olsun, Gregory’nin kafasnda bir dizeyi ya da imgeyi evirip çevirmedii, iirin sesini, tonlamasn veya iç mantn sorgulamad, yani iirsiz geçen tek bir an asla olmazd. Kendine bu kadar okkal sorular bu denli insafszca soran baka birini tanmyorum. Ne zaman masada herhangi bir ilmi konu açlsa, hepsine ainayd. Bir ikindi vakti oturduumuz bir barda aniden yumruunu masaya vurdu ve “Hepsi o lanet kuu yüzünden oldu!” diye bard —bunu söylerken Truva Sava’na geri döndüünü biliyordum. Corso’ya göre antik çalarn mühim konular mazide deil, çada iir ve resmin içinde yayordu.
'de son kitab üzerinde çalrken hayatn sarsan haberler ald —altm yedi yandayd o yl. Bir belgesel yapmcs Corso’nun seksen yandaki annesini bulmutu. Kendisine söylendii gibi, doumundan hemen sonra annesi talya'ya dönmemiti. Nehrin öbür yakasndaki Trenton, New Jersey’e kaçm, orada kendine yeni bir aile kurmutu. Anne ve oulun yeniden bir araya gelii filme alndktan birkaç gün sonra, beraber yaptklar ilk gezi Atlantic City’deki bir kumarhaneye oldu —bu gezi anasoylu ba kurmak adna kuku götürmez bir kant oluturuyor gibiydi. Ancak aka bir yana, ilk bata keyifli olsa da, bu birleme ona ac veren terk edilmilik duygusuna yeniden maruz kalmasna sebep oldu. Corso birkaç yl sonra bana, yönetmenin bu konuyu ona hiç açmam olmasn dilediini söyledi. “Altm yedi yl annesiz yaadm —geçen bunca zaman imdi nasl telafi edilebilir?” dedi. Bu srada babas da ölüm döeindeydi. Corso, tüm hayat boyunca bu adamdan nefret etmi ve ayrca korkmu olsa da, ölmeden onu görmek adna çaba sarf edip ziyaretine gitti. Alzheimer hastalnn babasn nazik ve iyi kalpli bir ruha dönütürdüünü böyle örendi. Yllardan sonra bu ilk karlama bata çok dokunaklyd, ancak ac ve utanç verici bir ekilde sona erdi: Ayrlrken babas ona Dominic diye seslendi. Hayat artk her gün birbirini izleyen sersemletici olaylar gibi görünüyordu ona. Anne babasyla yaadklarn ve dier hatr saylr olaylar The Golden Dot’la kayt altna ald.
Bu yllardaki olumlu gelimelerden biri, baarl bir Japon görsel sanatç olan Hiro Yamagata’nn Corso’ya kol kanat germesi oldu. Yamagata’nn yollad aylk cep harçl sayesinde, Corso Greenwich Avenue’deki Rare Book Room (Nadir Kitaplar Odas)’un sahipleri olan Roger ve Irvyne Richards’n ona verdii daireden çkp hemen yan tarafnda yeni boalan baka bir daireye tand —Birkaç yl önce bu çift, Corso’nun gece sokakta yattn duyup onu evlerine almt. Böylece Corso uzun zaman sonra ilk kez kendine ait bir yaam alanna sahip oldu. Bu durum hiç üphesiz daha iyi çalmasna vesile oldu. Onun ziyaretine gidenler, yerin genellikle arap, kahve, kan ve kimbilir baka nelerle üstü lekelenmi ve daktiloda yazlm iirlerle kapl olduunu hatrlayacaktr. Bu ev onun sanat çalmalarna yeniden balamasna ve cüzi de olsa bir gelir kayna elde etmesine de vesile oldu. Büyüleyici bir tarza ve derin bir sanat tarihi bilgisine sahip yetenekli bir ressamd Corso. Bu dönemde ona düzenli olarak Poe, Whitman, Dickinson, Burroughs ve Bob Kaufman'n portrelerini sipari ettim. Ayrca ilk kez 'da Milano'da Ettore Sottsass tarafndan baslan ve antik Msr'a adad iir olan “The Geometric Poem”in el boyamas bir basksn da sipari ettim. Ziyaretçilerini ve hayranlarn arlad, sükunetin hâkim olduu bir ev ortam vard. Tek sknts uyuturucuydu. 'lerden beri baml olduu eroini metadonla dönüümlü olarak kullanmaya balamt. Bir keresinde bana uyuturucudan kafay bulmayal neredeyse yirmi yl geçtiini söyledi, ancak yine de bu alkanln sürdürdü. Damarlar artk çökmü ve iki kolunu da kaybetmek üzereydi. Geçirdii enfeksiyonlar yüzünden evinin yaknndaki St. Luke's Hastanesine gidip geliyordu —Bu durumunu birkaç iirinde anlatr ve eroinden her zaman “pis hemire” diye söz eder.
Corso, sk sk gözden geçirdii için bir iire yllarn harcard ve onun gözünde bir iir birçok bakmdan asla bitmezdi. Onu günlerce, haftalarca misafir eden arkadalar, o gittikten sonra kapsaml bir ekilde deitirip düzenlendii kitaplarn bulacaklard kendi kütüphanelerinde. Özellikle son yllarndaki iir okumalar genellikle iirleri üzerine tefsirlerden oluuyordu; her zaman kendisiyle veya iirle sürekli kavga eden bir hali vard —kendisi ve iiri ayn eydi zaten. Ama sona doru yaklatkça, bu bitmek bilmeyen revizyonlarn ie yaramayacan anlam gibi görünüyor ki birdenbire bize külliyatndaki en nadir eserleri brakt: batan sona tek bir düünce ve ilham akyla ayn anda yazlm iirler. Bunu Corso’nun iirlerini yazd günü ve hatta bazen tam saatini (her zaman gecenin ortasnda) belirtmi olmasndan anlyoruz. Bunlara “hatra defteri iirleri” adn verdi ancak hiçbirinden tam olarak emin deildi. Bana göre bunlar, kariyerinin mihenk talar ve bir air olarak olaanüstü yetilerini en fazla gösteren iirlerdir. Bu iirleri okumak, onun zihnine tamamen girmek ve yaratc eylemin ta kendisine tank olmaktr. Bu son iirlerde gece yars yanan mumun bana tekrar dönerek kendine ve yalnz okura yazmtr. iirlerin eritii samimiyet düzeyi muhteem, etkisi ise uhrevi.
The Golden Dot’n bir dier özellii de, Corso’nun çok az sayda iire balk atm olmas —neredeyse iki yüz iirden sanrm sadece yarm düzinesinin ad var. Niye böyle olduunu bilmiyorum, balklarn bariz bir ekilde gereksiz olmas dnda. Bu iirlerin edebi “ürünler” veya “nesneler” deil, onun yerine adlandrlamayan bir tür tama veya boalma olduu duygusuyla ba baa kalyor insan. Ayn zamanda Corso bu çalmann “destesi karlan bir iir”, yani rastgele, hiyerarik olmayan bir konfigürasyon veya daha gizemli bir yerden baklrsa, tarot kartlar ya da I Ching gibi bir kehanet yöntemi olarak görülmesi isteini elyazmas nüshann ilk sayfasnda belirtir. Böyle bir kitap daha önce yazlm olabilir, ama ben henüz bir benzerini görmedim.
Bu son iirlerde öldürülecek birçok ejderhadan en tehlikelisi kibirdi. Corso, kariyerinin banda “Yal erkek airlerden nefret ediyorum” diye yazmt. Pete Townshend'in “Umarm yalanmadan ölürüm” sözü gibi, bu onun bakalarna unutturmak için yaayaca bir dizeydi. Corso son yllarnda küstahln (çok küstaht) inancn ve gerçek bilginin önünde bir engel olarak görüyordu. iirin gençlerin ii olduu eklindeki tutumundan kurtulmas gerekiyordu çünkü artk o da yal bir adamd ve elinde iirden baka bir eyi kalmamt. iirin her yaa hitap ettiini vurgulamaya balamas bundand. The Golden Dot, yall ve güçten dümeyi radikal bir ekilde kabullenmeyi öreten bir kitaptr. Ve Corso'nun sözcük tasarrufu, sözcükleri aktar cidden ba döndürücüdür: Neyi kullanacan ve neyi çkaracan tam tamna bilir. Rüya ve mit, ki Orfik benliinin en canl olduu yerlerdi, onu tamamen ele geçirmiti.
Okur, bu kitap yirmi yl önce tamamland halde neden imdi yaymlanyor diye sorabilir. airin ölümünden sonra yaad ev boaltlrken el yazmas nüshalar bir kât torbaya kondu. Corso vasiyetinde telif haklarn, son yllarnda ona gösterdikleri sadk destekleri adna dostlar Roger ve Irvyne Richards'a brakt. New York'un nadir kitap dünyasnda efsanevi bir figür olan Roger Richards, 18 Aralk 'de yetmiinci doum gününde evinde vefat etti. ki yldan ksa bir süre içinde Irvyne hayattaki en yakn iki dostunu kaybetmiti ve gitgide daha münzevi bir hayat benimsemeye balamt. Nüshalarn bir kopyasna ulamay umarak defalarca aramama ramen onu ikna edemedim. Kitab kendisinin düzenlemek istediini söyledi —ki bunun asla gerçeklemeyeceini biliyordum. Irvyne sigara tiryakisiydi; yllarca yaad evin ve onunla birlikte el yazmas nüshalarn yanaca korkusuyla yaadm. Sonunda telefonlarma yant vermeyi brakt. Özgün eser onun elinde kald; artk var olmayan bir hayatn tlsmyd bu kitap ve Irvyne d dünyaya kar onu korumaya almt. Eylül 'de vefat ettiini örendiimde üvey kz Hillary'yi aradm. Ksa süre sonra nüshalar elime ulat. Yllar boyunca Corso'nun arkadalar arasnda bu kitabn sayfalar kopyalanp datlm olsa da, bunlar bölük pörçük ksmlard sadece. Editoryal zorluklar yok deildi ancak elimde tuttuum yazarnn niyetleri açkça görülen, titizlikle ekillendirilmi bir son el yazmas nüshayd. airin hayat boyu dostu, editörü ve çevirmeni olan George Scrivani ile yaptmz bir yakn çalmann ardndan kitap, büyük bir kariyerin nihai bölümü olarak New Directions tarafndan yaknda yaymlanacak.
Raymond Foye: Yazar, yaync ve küratör. Woodstock, New York’ta yayor. City Lights’dan çkan The Collected Poems of Bob Kaufman kitabnn editörü olarak ylnda American Book Award from the Before Columbus Foundation ödülüne layk görüldü. The Brooklyn Rail dergisinde danman editör olarak çalyor.
Manet fotoraf: Raymond Foye / San Francisco,
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası