Çıngar Çıkması

dolaptan çamaşır çıkarmak — вы́тащить из шка́фа бельё

ayağını çıkarmak — снять о́бувь

kabuğunu çıkarmak — снять / содра́ть ко́рку / кожуру́

elbiseden lekeyi çıkarmak — выводи́ть пятно́ с оде́жды

işten çıkarmak — уво́лить с рабо́ты

kiracıyı evden çıkarmak — вы́селить съёмщика из до́ма

beşinci kata çıkarmak — подня́ть на пя́тый эта́ж

çivçiv çıkarmak — выси́живать / выводи́ть цыпля́т

ipek böceği çıkarmak — разводи́ть шелкови́чных черве́й

gürültü çıkarmak — создава́ть шум

kavga çıkarmak — затева́ть ссо́ру / дра́ку

yeni oyun çıkardılar — они́ приду́мали но́вую игру́

faydalı bir kitap çıkardı — он вы́пустил поле́зную кни́гу

gazete çıkarmak — издава́ть газе́ту

bu sözden bir şey çıkaramadı — из э́тих слов он ничего́ не смог поня́ть

bu yazıyı çıkaramıyorum — я не могу́ разобра́ть э́тот по́черк

dur, söyleme, kendim çıkaracağım — стой, не говори́, я сам догада́юсь

traktör çıkarmak — выпуска́ть тра́кторы

piyasaya mal çıkarmak — вы́бросить това́р на ры́нок

suçlu çıkarmak — выставля́ть вино́вным

hasta kışı çıkaramadı — больно́й не смог дотяну́ть до конца́ зимы́

yalanı çıkarmak — узна́ть ложь

asker çıkarmak — вы́садить войска́ / деса́нт

ne düşünüyorsun, çıkar — что ду́маешь, откро́йся

rızkını çıkarmak — зараба́тывать на хлеб насу́щный

fayda çıkarmak — извлека́ть по́льзу

çiçek çıkarmak — боле́ть о́спой

kızamık çıkarmak — боле́ть ко́рью

hırsını karısından çıkardı — он сорва́л зло на жене́

öfkesini benden çıkardı — свой гнев он сорва́л на мне

konuklara çerez çıkardı — она́ подала́ гостя́м сла́дости

kızı görücüye çıkarmak — пока́зывать де́вушку сва́хе

1

gıkbak turmak: Hırgür çıkmak, velvele kopmak, ortalığı gürültü patırtı kaplamak, büyük bir gürültü kopmak. gıkdabak bolmak: Hırgürçıkmak, velvele kopmak, ortalığıgürültü patırtı kaplamak, büyük bir gürültü kopmak. gıkılık gopmak: Hırgür 

2

gürültü patırtı, kargaşa, kavga çıngar çıkarmak yun. t. • bir nedensi (bahane) bulup kavga çıkarmak, gürültü patırtıya neden olmakçing. ar çıkarmadan yürü işine git! çıngar çıkmak- kopmak yun. t. • gürültü patırtı, kargaşa kavga çıkmak-galata 

3

Fr. »* babacılık. patırdamak (nsz) patırtılı ses çıkarmak. patırtı a. 1 gürültü, genellikle ayakları yere kuvvetle basarak yürüme sonucu çıkan gürültü. 2 gürültülü çatışma, kavga. 0 patırtı çıkarmak gürültülü bir kavgaya yol açmak, patırtı kopmak 

4

PATA ÇAKMAK : Birini askerce selâmlamak. PATIRTI KOPMAK : Kavga çıkmak. PATIRTIYA VERMEK : Etrafı telâşa düşürmek, ayağa kaldırmak. «Geri durun geri, diye ortalığı patırtıya veriyor.» K. Tahir. PATIRTI ÇIKARMAK : Kavga ya da 

5

Ö: ödü kopmak / ödü patlamak / öfke baldan tatlıdır / öfke topuklarına çıkmak / öfkesi burnunda / öküz trene bakar gibi bakmak P: pabucuna kum dolmak / parayı veren düdüğü çalar / parmağı ağzında kalmak / patırtı kopmak / paydos borusu 

6

Başkentin merkezindeki eski bir askeri kışlaya yapılması planlanan camiyi beklerken, Müslümanlar inisiyatif kullanarak Kültür Merkezi bünyesinde özel bir cami inşa etmeyi başardılar. İsviçre: Minare Yasağı "Patırtı kopmak üzere!": isviçre'de 

7

T. arg. kavgaya yol açmak, gürültü patırtı çıkmasına neden olmak, bir bahane bulup kavga çıkarmak. çıngar çıkmak (ya da kopmak) Yun. T. arg. gürultü patırtı, kavga çıkmak. Çigan ö. a. Mac. 1 Hindistan kökenli olduğu öne sürülen, dünyanın 

8

meskun olmak Karar kılmak: Yerleşmek Kendini devşirmek: Kendine gelmek Kıyamet kopmak: Çok gürültü patırtı olmak Kulak tutmak: dinlemek Kuruya çıkmak: Karaya ayak basmak Laf urmak: Söz dokundurmak, söz atmak Meydan almak: 

9

Türkçede ağız ayrılıkların nedeniyle kopmak eylemi değişik anlamlar kazandı: Koptu ilinde anın bir ejdeha Kimse bulmaz idi çenginden Koparamadığın köke yapış- ma/sökemeyeceğin köke yapışma, gürültü patırtı koparmanın yeri değil.

10

ne olacağı beni ilgilendirmez Kıyamet adamı Dindar insan Kıyamet kopmak Bir yerde büyük gürültü patırtı olmak Kıyamet kuparmağ (koparmak) Ortalığı gürültüye boğmak Kıyamette elim olsun yahav (yakan) olsun Mahşer gününde senden