"T~rkiye'den Aydın Portreleri" dizisinin ilk kitabında niçın Kurtuluş Kayalı ismi tercih edildi? Elbette bunun için birçok neden sayılabilir. Kayalı'nın elli yıllık dü- şünce hayatı bütünüyle resmedildiginde belirli bir is- tikrar ve tavrın kendisini özenle koruduğu görülecek- T"MLKJIHGFEDCBA R I (İ Y E 'D E N . tir. Yaşam tarzıyla, üniversitedeki hocalığıyla, yazı ve A D ıN P O R T R E L E R I-I konuşmalarıyla, daima kendi çizgisini takip eden ve "direnç" gösteren bir "içsel kale"ydi bu. Dışarıdan ge- len rüzgarlara kapalı ve ait oldugu toplumun zamanını ve mekanını her an gözetleyen sağlam ve dayanaklı bir içsel kale! Bu sebepledir ki, Kayalı herkesin itibar et- tiği, yaslandığı ve güç devşirdiği topluluklarda yer al- madı. Her adımda iktidara göz kırpan seçkin "aydın" fotoğraflarının dışındaydı onun soluklandığı iklim. Ka- yalı'nın tarih, sosyoloji, sinema, edebiyat, mizah üze- rine olan yazıları baştan sona okunduğunda onun dün ve bugün arasında verdiği sayısız örnekten hareketle aydınların, üniversitelerin, yayın dünyasının, çeviri kültürünün ne seviyede büyük boşluklar ve uçurum- Editör: Aytaç Yıldız larla dolu olduğu çok net biçimde görülecektir. Kayalı yaşam boyu çevresine işaret ettiği bu çelişkileri gösterirken kelimenin tam anlamıyla haklıdır. Ama bu- nu yaparken daima "içimizden biri" gibi davrandı, ya- pay "seçkinlik" gösterilerine başvurmadı, bir iktidar yaratmadı, kendine ait bir ada gibi bağımsızlığını sür- dürdü, heyecanını korudu, son kertede gençlerin ve halkının yanında duran biriydi o. Biricik hedefi "hakikati söylemek" ve buradan bir "kendilik bilinci" üretmek olan aydın sorumluluğunun değeri şimdi daha iyi anlaşılmaktadır. ISBN: ~ SOSYOLOJI i K u r tu iu ş K a y a lı 'y la T a n ış m a k 81 KURTULUŞ KAYALI'YLA TANIŞMAK: almaya başlamak yüzmeyi bilmeyen birinin okyanusa itilmesi TÜRKİYE'DE SOSYAL BİLİMLER, gibiydi. Taşkın Takış, Kurtuluş Kayalı hakkında D o ğ u B a tı'd a k i son AYDINLAR,TARİH, EDEBİYAT VE derece yetkin portre denemesine S. Zweig'in meşhur romanın- SOSYOLoJİYE DAİR MLKJIHGFEDCBA daki karakter Buchmendel (Kitapkurdu) hikayesiyle başlar. Ki- tapkurdu Mendel'in hikayesini tekrar etmeme gerek yok, an- M u s t a f a G ü n d ü z ZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA cak Kurtuluş Kayalı hakkında yazı yazan hemen herkesin mu- hakkak tecrübe ederek dile getireceği bir gerçek, onun tam an- lamıyla bir kitapkurdu olduğudur. Gerçekten de özellikle Türk H e r d k ile b ir d e r d b u ô le m d e m u k a r r e r düşünce tarihi ve güncel hayatının farklı cepheleriyle ilgili ya- R a h a t y a ş a m ış v a r m ı h iç g ü r u h - ı u k e ld d a n ? yımlanan bir kitabın onun eleğine takı1maması mümkün değil. En azından benim için öyle oldu. Onunla tanıştığım ilk İlk defa senesi ilkbaharın son günlerinde Dil ve Ta- günden itibaren yazdıklarını imkan ölçüsünde okumaya gayret nh-Coğrafya Fakültesi'nin birinci katındaki odasında ders an- ettim. Yazılarını okumak bir tutkuya dönüşüyor olsa da, on- latırken gördüm Kurtuluş Kayalı'yı. Bu tarihten yaklaşık bir lar üzerine değerlendirme yapmanın güçlüğü ortada. Bu ba- ay kadar önce doktora tez danışmanım, tez izleme komitesine kımdan ben bu yazıda Kurtuluş Hoca'nın akademik dünyası, Kayalı'nın adını yazdığında henüz onu tanımıyordum. Danış- aydın değerlendirmesi, Türk düşünce dünyasına bakışı ya da man hocamın imzaladığı bir kitapla küçük ve kısmen loş oda- eserlerindeki temel temalar, bıraktığı miras gibi iddialı konu- sına vardığımda spor ayakkabı üstüne beyaz keten pantolon ve lar yerine, dersini aldığım dönemde tuttuğum notlar ve tanık kısa kol tişört giymiş ortanın üzeri yaşlarda tokalak, cin bakış- olduğum anlardan hareketle bir değerlendirme sunmaya çalı- lı, yuvarlak yüzlü, heyecanla dersini anlatan bir doçentle karşı- şacağım. laşmıştım. Farklı türlerden okumaya, yazmaya ve yerli kültürel Kurtuluş Hocanın dersleri bildik yüksek lisans ve doktora birikime merakı olanların, bir kere tanıştıktan sonra müptelası derslerinin hayli dışındadır. Neredeyse tamamıyla kendinin olacakları bir helezondur Kurtuluş Kayalı. Benim için de öyle üstlendiği, sohbet usulü geçen dersler sistematik bir tarz da oldu. O gün bu gündür çekim alanından kurtulabildiğimi söy- içermez. Güncel bir haber, gazete yazısı ya da yeni çıkmış bir leyemem. Eğitim Fakültesi'nden mezun olmuş, gene aynı fa- kitaptan hareketle başlayan ders benim için çoğu zaman bir kültede lisansüstü çalışmaya başlamış biri olarak, ondan ders anda ormanda kaybolmak gibi oluyordu. Yanılmıyorsam daha 82 T ü r k iy e 'd e n A y d ın P o r tr e le r i: K u r tu lu ş K a y a lı srqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA K u r tu lu ş K a y a lı 'y la T a n ış m a k 83 ilk derste elimizde tuttuğum ve anlamakta zorluk çektiğim Şe- çıktıktan sonra hiçbir şey bilmemenin utancıyla kendimi adeta rif Mardin'in D in v e İ d e o lo ji kitabıyla başladığı konuşmasına bahçeye atarak kısa bir kurtulma hissi yaşasam da hemen ar- 'lardaki ekonomi ve toplum değerlendirmelerinin baskın- dından en azından ön plana çıkan isimleri, kitapları temin et- lığı ve önde gelen kişiler, Max Weber'in Türk aydınlar tarafın- mek ve mesafeyi kapatmak yolunda bir gayrete kapılıyordum. dan keşfı ve onun etkisinde yeni araştırmalar, "Osmanlı'da sınıf Bu devasa birikime rağmen Kurtuluş Hoca'nın son derece mü- bilinci" ve İdris Küçükömer'in Batı ve kapitalizm eleştirisinin tevazı, karşısındakini anlayan hali asla dikkatten kaçmaz. Kim- düştüğü yer, arasında Sencer Divitçioğlu, Muzaffer seyi bilmediği ya da hatırlayamadığı bilgiden dolayı rencide Sencer, Kemal Tahir ve Doğan Avcıoğlu ile başlayıp dalga dal- edici tavır içinde olmaz. Zaten çoğu kere kendi sorar kendi ce- ga genişleyen ATÜT tartışmaları ve Cum~uriyet ~~~emi O.~- vaplar. "Abi ne diyor filan kitabın önsözünde? Şöyle diyor , manlı toplum yapısı karşılaştırmaları, Şerıf Mardın ın bu do- Çiller 'da ne dedi?, "Komünizmi biz yıktık dedi", "Metin nemde yazdıklarının dönemin tartışmaları paralelinde şeyler Erksan şu fılminde ne diyor", "şöyle diyor, böyle diyor", gibi olması ve Sabri Ülgener'den neredeyse hiç bahsetmemesi, bu son derece ayrıntı ve muazzam hafıza isteyen detayları ya hiç görmezden gelmenin temel nedenleri, funduszeue.info~i~ entelek~el takılmadan söyler geçer ya da kendine has kaş göz hareketleri iktidar tarafından tanınmak için bazı tercıhler ıçınde olabıle- yapıp bir müddet durduktan sonra kendini zemmeden bir ifa- ceği, Ülgener'in anlaşılırlık düzeyi ve İ k tis a d i İ n h ita t T a r ih im i- de ile geçiştirir. z in A h la k kitabından hareketle onun Os- v e Z ih n iy e t M e s e le le r i Kurtuluş Kayalı'nın hammaddesi kitap ve dergi. Türk dü- manlı toplum yapısına ilişkin derin değerlendirmeleri ve aslın- şünce hayatının herhangi bir detayına dair kitap hakkında de- da bunun ŞerifMardin'den daha yetkin ve derin biri olması, bu rinlemesine bilgi ancak Zweig hikayesindeki SahafMendel'de arada Mardin'in Marx' a olumlu bakması ama Cemil Meriç'in olabilir. Kitabı tanımak, okur olmak, araştırmacı olmak gibi gençliğindeki bakışı ile sonra belirgin bir farkın meydana gel- bir akademisyenin vasıflarını Kayalı' nın tezgahından geçenler mesi, Sabri Ülgener'in karşısında Cemil Meriç'in popüler ol- hakkıyla bilir. bütün ayrıntıları hay- h id le r kitabından bazı temel kaynakların önemi, Erol Toy ve ranlıkla dinlemek mümkün. Bunun yanında bir kitap hangi Şeyh Bedreddin üzerine piyesleri ve adını sanını hiç duymadı- yayınevinden yayımlanmış, neden ondan değil de bir diğerin- ğım onlarca isim. Bütün bunlar bir iki saat içinde üzerime boca den çıkmış, yayınevinin sahipleri ve ideolojik temayülleri nedir, ediliyordu. gerçek ve gelecek tasavvurları var mıdır gibi hususiyetler de ki- Siyaset bilimi, sosyoloji, edebiyat, tarih bölümlerinden her- taba dair bilgiler cümlesindendir. Bir kitabın önemi ya da de- hangi birini okıımamış biri olarak böylesi lisansüstü b~ der- ğersizliğini belirleyen hususlar Kayalı'nın kriterlerinde ilk sı- sin altında ezilmenin realitesi açık aslında. Hocanın dersınden rada yer alır. 84 T ü r k iy e 'd e n A y d ın P o r tr e le r i: K u r tu lu ş K a y a lı MLKJIHGFEDCBA K u r tu lu ş K a y a lı'y la T a n ış m a k 85 me ameliyesinin bu kişilerin eğitime ilişkin görüşleri, tezleri, K ö y E n s titü le r i E ğ itim v e A y d ı n l a r srqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA yetkinlik ya da yetersizliklerini ön plana alan ilgi değildir. OL- Eğitim, Tanzimat'tan bugüne siyasal ve topl~~sal ha~atın e.n ması da beklenemez elbette. Bu isimler gibi daha onlarcasının çok üzerinde durduğu olgu olmasına karşın egıtım fakültelerı- kılcal damarlarına inen portre detaylarını Kurtuluş Kayalı'dan nin Türkiye'nin entelektüel düzeyine katkısı son derece tartış- okumak ve dinlemek elbette mümkün. Kurtuluş Hoca Hasan malı ya da sınırlıdır. 'ten beri eğitim ve eğitim bilimleri fa- Ali Yücel, Kemal Tahir, Nurettin Topçu, Erol Güngör, Peyami kültesi adı altında bugün sayıları yüze yaklaşan kurum var ol- Safa vb. isimlere atıf yaparken genellikle onların ideoloji, gün- masına karşın, bütün bunların eğitim bilimi başta olmak üzere, cel siyaset, felsefe, edebiyat1a olan ilişkilerini söz konusu eder. siyaset, ahlak, kültür, sanat, psikoloji, edebiyat, tarih vb. alan- Kanaatirnce bunun bir istisnası Köy Enstitüleridir. larda ortaya koyduğu ciddi birikim gerçekten yo~ ~e~ecek ka- Aytaç Yıldız ve Taşkın Takış'ın da sarahat1e belirttikleri dar azdır. Bu sebeple eğitim fakültesine mensup bırının Kurtu- üzere Kurtuluş Hoca' nın derin bir şekilde etkisi altında kaldığı luş Kayalı'ya intibakı kanaatime göre sadece bir ~~neme ~~~e- 'lı yılların siyasi atmosferinde solcu olmanın ön, hatta ük yinde duracaktır. Kendi adıma böyle oldu~n~ s~y~eye~.il~~ım. şartı Köy Enstitüleri üzerine bir yazı yazmaktır. Sol kesimde Zira onun dersini almaya başladığımda Turkiye nın duşunce bir yetkinlik göstergesi olarak beliren Köy Enstitüleri müdafa- ve kültür hayatından ne kadar bihaber olduğun:ı~ anlad~~. ~a- ası, milliyetçi-muhafazakar kesim için reddiye ve defans ala- man zaman Kurtuluş Hoca'nın kitaplarını eğıtım fakültesın- nı şeklinde ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla sonrası hemen den arkadaşlarıma tavsiye ettiğimde ise, ortaya çıkan şaşkınlığı her kanattan aydın için adeta turnusol vazifesi görecek olan izah etmem mümkün değildir. Kurtuluş Hoca'nın eğitim fa- Köy Enstitüleri, hemen herkesin pek de emek harcamaksızın kültesi camiasında tanındığını da zannetmiyorum. Bunun se- mensup olduğu siperin yönüne göre kalem çaldığı bir savunma bebi tabii ki eğitim fakültelerinin düşünce açısından oldukça mekanizması olmuştur. Kurtuluş Hoca derslerinde bu vadide verimsiz olan yapısıdır. .. iki ismi daima ön plana çıkarmıştır: Birincisi kendisinin çok Her ne kadar günümüz eğitim fakültelerinin durumu boyle önemsediği entelektüellerden biri olan romancı Kemal Tahir. olsa da, eğitim meselelerinin ele alındığı II. Meşrutiyet ve er- Ona göre, Köy Enstitülerine karşı belki de en muhkem eleşti- ken Cumhuriyet'in tarihi ve sosyo-politik realitesi doğru1~~ riyi B o z k ır d a k i Ç e k ir d e k romanıyla 'de yazmış olan Kemal sunda modern pedagojinin temsilcisi, taşıyıcısı, denemecısı Tahir vermiştir. Siyasal ve reel toplumsal eleştirinin en önemli düzeyinde önemli entelektüeller olduğunu da hatırlamak gere- örneklerinden biri olan bu romanda, öncesi İnönü poli- kir. Ziya Gökalp, Satı Bey? İsmayıl Hakkı Bal:~~ıo~lu, Must~~a tikaları eleştirilirken, dönemine de ciddi eleştiriler ge- Şekip Tunç, Hilmi Ziya Ulken ile başlayan egıtımın so~yo~oJ~k tirilmiştir. ve felsefi temelini kurma azmi zayıflayarak devam edebilmıştır. İkinci isim de Kurtuluş Hoca için son derece merkezi yerde Türk düşünce hayatının yüzyılda~. haritasına bütü~ detay- duran diğer bir önemli aydının eşi olan Fay Kirby'dir. Niyazi larıyla hakim Kayalı'nın Hilmi Ziya Ul~en'de~ Nure~tı,n Top~ Berkes'in eşlerinden biri olan Kirby, Köy Enstitüleri hakkında çu'ya, Erol Güngör'den Mümtaz Turhan ~, H~de Edıp ten ~ı, belki de bugüne kadar en bilimsel araştirmayı daha 'ların Fuat Başgil'e Hasan Ali Yüce1'den Peyarnı Safa ya, Tarık Bu~ra başında yapmıştır. Bir defasında Köy Enstitüleri üzerine sözlü dan Oğuz Atay'a uzanan değerlendirme ve süzgeçten geçır- tarih yöntemiyle doktora tezi yapan bir arkadaşım kitap hak- 86ZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA T ü r k iy e 'd e n A y d ın P o r tr e le r i: K u r tu lu ş K a y a lı srqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA K u r tu lu ş K a y a lı'y la T a n ış m a k 87 kında, "Bu Berkes'in yazdığı bir kitap" demişti. Kurtuluş Hoca dir. Bu araştırmadan elde edilen bazı yazılar H areket dergisin- bunu duyduğunda, reddetmemiş, kesin bir onay içinde de ol- de yayımlanmıştır. mamış ancak, "Bu tezi çalışan arkadaş galiba biraz muhafaza- Türkiye'nin düşünce atmosferini bir baştan bir başa rahat- kar" demekle yetinmişti. Kirby ile birlikte Niyazi Berkes'in anı- lıkla karanı savuran Kurtuluş Kayalı' nın kaleminde Köy Ens- larında da belirgin bir Köy Enstitüsü vurgusunun olduğu gö- titüleri elbette önemli bir konu. Ancak bunun büyük ölçüde rülebilir. Kurtuluş Hoca sürekli olarak, Berkes'in anılarında üç ideolojik, siyasi ve sosyolojik yönleriyle ele alındığı söylenebilir. konunun ön plana çıktığını belirtir: Köy Enstitüleri, Toprak Türkiye'nin siyasi, sosyolojik ve felsefi atmosferini belirleyen reformu ve o dönemin dış politikası. Ona göre U n u tu la n Y ıl- birincil kategorideki aydınların eğitirnci yönlerinin anahtar la r 'd a k i diğer bütün anlatılar ikincildir. kavramları arasında yer almadığı bir yerde, Hıfzırrahman Raşit Köy Enstitüleri konusunda Kurtuluş Hoca'nın önemsediği Öymen, Tevfik İleri, Ahmet Muhtar Ataman, Muvaffak Uya- bir kitaba daha değinmekte yarar var. Köy Enstitülerinin ku- nık, Halide Nusret Zorlutuna, Selahattin Öztürk, Kemal Ay- rucu babası olarak görülen İsmail Hakkı Tonguç'un oğlu Emin taç, Mustafa Rahmi Balaban gibi temel ilgisi sadece pedagoji, Tonguç'un 'te Ant Yayınları'ndan çıkan D e v r im A ç ıs ın d a n eğitim bilimi olan kişilerin Kurtuluş Kayalı'nın radarında aktif K ö y E n s titü le r i kitabı. Bu eser, konuyla ilgili müspet merıfi bir- görünmemesinin Türkiye'de eğitim biliminin niteliği ile doğ- çok yazıyı derlernesi bakımından önemli görülmüştür. Gene rudan bir ilgisi vardıfunduszeue.infoGFEDCBA Kayalı'ya göre, 60'lı yıllarda solc~ara g~re ısmet Paşa önem- senmektedir. Bunun temel sebebi ısmet ınönü'nün Köy Ensti- S o s y a l B ilim le r , T e o r i ve Aydınlar tüleri ve toprak reformunun banisi olarak görülmesidir. Oysa Kurtuluş Kayalı'nın dersleri ve konuşmaları büyük oranda ge- Köy Enstitülerine pratik siyasetin bir gereği olarak ilk sırtını nellemelerle doludur. Hakkında konuştuğu kişi, olgu ya da te- dönen ve Hasan Ali Yücel'i harcayan odur. ori hakkında temel metinleri, tartışmaları okuduğu ve izlediği Bunların yanında Kurtuluş Hoca'ya göre Tahir Alangu'nun için rahat genellemeler yapabilmektedir. Hocanın eserlerinde Köy Enstitüleriyle ilgili yazıları önemsenmelidir. Ona göre, Pa- en çok üzerinde durduğu konu şüphesiz Türkiye'de sosyal bi- kize Türkoğlu'nun kitabında ise romantik bir bakış vardır. Tür- lim ve onun öznesi aydınlardır. Aydınlar üzerine olan değer- koğlu Köy Enstitüleriyle ilgili hemen her şeyi olumlamış, için- lendirmelerini sosyoloji, tarih ve edebiyat başlıkları altında den çıkmış olmasına rağmen, "uzaktan baktığını".görülmüştür. toplamak mümkündür. Hocanın anlatılarında ve eserlerinde Gene Kayalı'ya göre, Köy Enstitüleri yazarları ısmail Hakkı boğucu teorilere yer yoktur ancak onları görmezden gelmez. Tonguç'a olumlu bakarlarken Hasan Ali Yücel'e eleştirel tutum Annales Okulu'nun Türkiye'ye etkileri konusundaki değerlen- içine girmişlerdir. Bu farklılık tabii ki pe~agojik değil ideolojik dirmeleri bunun özgün örneklerinden biridir. nedenlerden kaynaklanmaktadır. Attila ılhan'ın Köy Enstitü- Kayalı'ya göre 'lara doğru sosyal bilim alanında Türki- lerine ilgisi ise köyedebiyatı yönüyledir ve olumsuz eleştirileri ye'de iki şey değişmeye başlamıştır. Birincisi, sosyal bilimlerin vardır. Bu yazıları sol camiadan şiddetli tepki alınca eleştiriyi ana ekseni tarih ve sosyolojiye oturmaya başlamıştır. (Kurtuluş bırakmıştır. Kadir Cangızbay yüksek lisans tezini Köy Ensti- Hoca zikretmese de, İsmail Kara'nın belirttiği üzere bu tarih- tülü yazarların edebi metinleri üzerine bir inceleme şeklinde- lerde din artık denklemden tamamen çıkmış, dar bir çevrenin 88ZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA T ü r k iy e 'd e n A y d ın P o r tr e le r i: K u r tu lu ş K a y a lı K u r tu lu ş K a y a lı'y la T a n ış m a k 89 imtiyazına hasredilmiştir. Böylece II. Meşrutiyet devrinde baş- ettiği sorunların başında Türk düşüncesine dair yazılanların ço- layan Batılı bilimin temellükü tamama erlI!-iş, geleneksel ilim ğunluğunda tahlil olmaması, daha çok tasvir olması ve sığ de- dünyası ile irtibat kesin olarak kesilmiştir.) Ikinci değişim ala- dikodulardan ileri gidememesidir. Akademik ve teorik derin- nı ise, Türkiye'nin son yıllık hafızası silinmeye b~şla- lik ile güncelliğin mezcedilememesi aydınların sorunlarından mıştır. O dönemin öncü fikir adamlarından pek çoğunu (Idris biridir. Ona göre bu sorunu aşanlardan biri Ali Fuat Başgil'dir. Küçükömer, Cemil Meriç, Sabri Ülgener, vd.) ve ne dedikleri- Onun meşhur olması güncel konulara olan ilgisi sayesindedir. ni, dertlerinin ne olduğunu bugün artık kimse bilmemektedir. Demokrasi, laiklik, dil, eğitim gibi konularda yazdığı metinle- Seksenli yıllarda sanat düşüncesi de silinmeye başlamış, bunun rin arkasında sağlam bir teori desteği vardır. ı'lerden sonra yerine sosyolojik damarını kaybetmiş bir edebiyat ortaya çık- Feroz Ahmad, ErikJ. Zürcher'in Türkiye'de tutulma nedenle- mıştır. Kurtuluş Kayalı'ya göre, feminizmin ve sözlü tarih ko- rinin başında dil sadeliği, resmi: ideolojiye yatkınlık ve olaylara nularının bu dönemde gündeme gelmesinin temel nedeni bu geniş bakarnamaları, sosyolojik ve tarihsel olmamalarıdır. Di- silinmişlikleri hatırlayabilmektir. ğer bir ifadeyle aslında sığ kalmalarıdır. Dolayısıyla Başgil gibi Kayalı ODTÜ'de gelenekselleşmiş Sosyal Bilimler Sempoz- aydınlarla ecnebi tarihçileri aynı kefeye koymamak gerekir. yumundan birindeki konuşmasına, "ŞerifMardin'e göre Türki- Kayalı'ya göre, ı ve özellikle 90'lardan sonra Türkiye'de- ye'de sosyal bilim araştırması, geri bir Anadolu kasabası gö- ki düşünce ve aydın sığlığın nedenlerinden biri çevirilerdir. rünümündedir" diyerek başlamıştı. Keza ona göre, Türkiye'de Çevrilen metinlerin sorgulaması yapılmamakta ve üstelik on- özellikle ı'lardan sonra köksüz bir aydın türemiştir ve bun- lardan hareketle pratik ve pragmatik yazılar kaleme alınmak- ların en temel sorunu yerliliktir. Türk aydını köklerle irtibat tadır. Bu metinler aslında problemi nasıl çözerim mantığıyla kuracak formasyonda değildir. Bu meselenin çözümü, Hilmi değil de nasıl manipüle ederim köylü kurnazlığıyla inşa edil- Ziya Ülken'de görülebildiği üzere, klasik metinlere inmeye ça- mektedir. Oysa ı öncesi aydınlarda böylesi bu tutum yok- lışmakla aşılabilir. tur. Bu durum Türkiye'de sosyal bilimin müesseseleşmesinin Ona göre Türkiye'de aydınlar tarihi kendilerinden başlat- önündeki bir engeldir. Çoğu aydın, müesseseleşmerıin yolunun makta ve her bulduklarını kendilerine mal etmektedirler. Tür- Batı'dan geçtiğini zannetmekte ve yabancı olsun da ne söylerse kiye'de her otuz senede bir tarih nerede ise resetlenmekte ve ye- söylesin demektedir. Dolayısıyla bu mantalitedeki insanlar için niden yazılmaktadır. Özellikle genç ve yabancı dilde eğitim ya- yerli bir metni değerlendirmek uluslararası bir metni değerlen- pan üniversitelerde okuyan araştırmacılar Türkiye gerçekliğin- dirmekten çok daha zor olmaktadır, özellikle de dışarıdan ya- den hayli kopuktur. Türkiye üzerine hiçbir şeyokumadan me- zanlar için durum böyledir. Hocanın yerlilik hassasiyetine dair tin yazanlar vardır. Bir de her şeyin değiştiği bir ortamda ay- C a g ita , B ir ik im ve H e c e dergilerinin ilgili dosyalarına yönelik dınlar değişmemektedir, çünkü okurnamaktadır. O kumayan ve değerlendirmesi, Türkiye'de aydın ve konumlarının onlara çiz- üretmeyen de değişemez. Tabiatıyla da hızla değişen topluma diği istikameti göstermesi bakımından anlamlıdır. yabancilaşmak Türkiye aydınının kaderi haline gelmiştir. Ona göre, Türkiye aydın ve akademisyeni kabaca iki katego- Hocanın çok tekrarladığı hükümlerden biri, eski zamanlar riye ayrılabilir. Birincisi Batı medeniyetini okuyup, bunu Tür- üzerine derinlikli laf söyleyecek adamın kalmamasıdır. Hatta kiye'ye nasıl aktarınm ve uyarlarım derdinde olanlar. Bunlar ı'lı, 50'li yıllar üzerine bile derinlikli tahlil yoktur. Şikayet beli metinleri okumakta, özümsemekte ve buradan hareketle K u r tu lu ş K a y a lı 'y la T a n ış m a k 91 90 T ü r k iy e 'd e n A y d ın P o r tr e le r i: K u r tu lu ş K a y a lı srqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA madığını hatırlatır. Gene bir konu üzerine farklı açılardan ve Türkiye'ye dair bir şeyler üretmeye gayret etmektedir. Örneğin kanatlardan yapılmış araştırmalar da yoktur. Yapılabilmesi için Baykan Sezer, ATÜT teorisine, bu bizim için bir anahtar ola- birçok engel üretilmektedir. Türkiye'nin sosyal bilim camiasın- bilir mi gözüyle bakmaktadır. Bu teoriyi Osmanlı. toplum ya- da genel olarak ciddi bir ahlaki sorun da vardır. Aynı metin pısını anlamada bir rehber olarak düşünmektedir. Ikinci kesim defalarca basılabilmekte, bir tez ya da araştırmadan kırpıp kır- insanlar ise, sadece Batılı metinleri okuyup oradan hareketle pıp yıldızlar üretilebilmektedir. Kayalı'nın bir daha yazılma- bir şeyler yazanlar ve yazdığının nereye oturacağına dair hesabı sını pek de istemediği Ü s tü Ç iz ile n Y a z ıla r kitabında bunun olmayanlardır. Mesela Çağlar Keyder'in U lu s a l K a lk ın m a c ılığ ın mebzul örnekleri sergilenmiştir. Hoca bu soruna işaret etmek T e m e li eseri, Wallerstein' ın Osmanlı üzerine bir metin yazma- için Hüseyin Batuhan'ın İ s p a n y a 'd a B ir Ş a to eserinin her aka- sı üzerine gelişmiştir ve asıl konu ile mesafesi çok belirgindir. demisyen tarafından dönüp dönüp okunması gerektiğini be- Aydınlardaki yersizlik ve kendisi olarnama haline bir de funduszeue.infoGFEDCBA bulundukları konjonktüre göre pozisyon alma hastalığı eklen- mektedir. Hoca bu konuda bir çırpıda onlarca örneği sıralaya- T ü r k iy e 'd e Y a k ın T a r ih bilmektedir. Cemil Meriç'ten Sina Akşine Halil Berktay'dan Cemil Koçak' a uzanan renkli örnekler birbirini izleyebilmek- Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih bölümünde öğretim tedir. Cemil Meriç'in "Biz bir cernaatiz, koordinatımız belir- üyesi olmasına karşın Kurtuluş Kayalı'yı bir tarihçi olarak say- leniyor" ifadesini kendine çevirir ve onun ı'li yıllarda aynı mak ne derece mümkün bilmiyorum. En azından Cumhuriyet anda hem S e b ild e hem de O r ta d o ğ u 'd a çift kimlikli olabildiğine tarihinin detaylarına olan hakimiyetine karşın genel cümleler işaret eder. Keza Sina Akşin, yetmişli yıllarda liselerde Osman- kurması, çalıştığı alanın tikelleriyle değil de tümelleriyle hare- lıca öğretimini savunurken, ı sonrasında bunu bir daha ağ- ket etmesi onun en önemli vasfıdır. Bu da bir entelektüel için zına almadığı gibi, 31 M a r t İ s y a n ı başlıklı doktora tezini 28 yetkinlik payesidir. Kurtuluş Hoca sıklıkla Türkiye'de tarihçi- Şubat sonrasında yeniden bastırırken adını G e r ic i B ir A y a k la n - lik, tarihyazımcılığı, popüler tarih, tarihçiler, tarih anlayışın- ma olarak değiştirmiştir. daki değişimler ve yeni kuşak tarihçiler gibi konularda da ge- Kayalı, Edward Said'in anıları üzerine değerlendirmelerin- nellemeler yapmaktadır. Onun tarih birikiminde ve bilgisinde de Türk aydınının aynı zamanda derin bir oryantalist etki al- büyük oranda sübjektif metinler olan anılar ve hatıralar önemli tında kaldığını da belirtir. Ona göre bu etki dönemlere göre de- bir yer tutar. Bolca anıyı karşılaştırması da hata yapmasını en ğişmektedir. Edward Said'in Türkiye'de tutu1ma nedeni de bu aza indirmektedir. etki ve yabancılaşma ile ilgilidir. Aslında Y e r s iz Y u r ts u ı; 'u n en Kayalı, özellikle yakın tarihin sıklıkla değişmesinin bir ce ha - can alıcı noktalarından biri olumsuz Osmanlı algısıdır. Ikinci- 1ete sebep olduğunu vurgular. Osmanlı ve Cumhuriyet döne- si, Said'in Ortadoğu'da İngiliz ve Fransız okullarını anlatması mi tarihi ve tarihr~zımında en çok önemsediği isim Fuat Köp- ve bu okullarda, "Bize Arap tarihinden tek satır okutmadılar, rü1ü'dür. Ancak Omer Lütfi Barkan'ın 'lardaki etkisine bütün tarihimizi gömmek istediler, bu sebeple benim kirrili- de sürekli göndermeler yapar. Bunların yanında İsmail Hakkı ğim ne milletimdir, ne dinimdir, entelektüelliğimdir" ifadesidir. Uzun Çarşılı, Halil İnalcık, Osman Turhan, Enver Ziya Karal, Anı, hatıra ve biyografı türü eserleri de sıklıkla elekten ge- ErikJan Zürcher, Feroz Ahmad, Bernard Lewis gibi tarihçiler çiren Kurtuluş Kayalı. Türkiye'de derinlikli biyografı1erin K u r tu lu ş K a y a lı'y la T a n ış m a k 9 3 MLKJIHGF 92 T ü r k iy e 'd e n A y d ın P o r tr e le r i: K u r tu lu ş K a y a lı srqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA arasında da sürekli irtibatlar kurar, onların etki alanları, zaafları E d e b iy a t ya da yetkinlikleri gibi konularda hükümler :,erir. . Her ne kadar okuma kolaylığı açısından tarih, edebiyat, sosyo- Bir tarihçi olmasının yanında T ü r k E d e b ıy a tın d a I lk M u ta - loji gibi başlıklar attımsa da, Kurtuluş Kayalı'nın dersleri, eser- s a v v ıjla r kitabının yazarı olan Köprülü'ye hem edebiyat hem leri ve düşünce dünyasında bu disiplinlerin hepsini mezceden, de siyaset noktai nazarından da sürekli göndermel.~rd~ ~,ul~- birbirinden ayrılamayacak kadar iç içe geçmiş bir bütünlük ya nur. Bir edebiyat tarihçisi ve teorisyeni olar~k Kop~~ nun da dağınıklık vardır. Tarih ve sosyoloji de olduğu gibi onun "Türk Edebiyatı Tarihi Araştırmalarında Usul makalesını çok gerek güncel edebiyat ürünleri, gerekse edebiyat tarihi alanın- önemseyen ve herkesin okumasını salık veren K~r~uş H~c~, da sıradan bir edebiyat tarihçisinin çok daha ilerisinde biriki- onun politik duruşuna önemli eleştiriler getirmıştır. Eleştiri- me sahip olduğu açıktır. Türkiye'de edebiyat, hikaye, roman vb. lerinin kaynağında Köprülü'nün siyasi davranışları ve ~.amet ürünlerin piyasasını belirleyen merkezi eserler yanında kimse- Ağaoğlu'nun B a b a m ın A r k a d a ş la r ı'n d a yazdıklarının r?lu olsa nin aklına gelmeyecek metinler de çoğu kere hocanın tezga- gerektir. Zira Köprülü' nün yazdıkları ile yaşadıkları zıkzaklar hından geçer. oluşturur. Bir taraftan "toplumlar tedrici ~elişir" dese. de funduszeue.info ~ö- Ona göre "dönem edebiyatı" denen bir şey vardır ve bu di- zün onun reel hayatında karşılığı yoktur. Demokrası Surecın- ğer alanlardan farklıdır. Her şeyden önce bu dönem edebiya- de" başlıklı makalesinde, "Bireyin toplumda önemi ~ok~~, ~er tının ruhu yakalanmalıdır, aksi halde dönemi değerlendirmek şey toplum içindir" demeye getirmektedir. ?ene Koprul~. on- ve eseri anlamak mümkün değildir. Kurtuluş Hoca'nın edebi- eeleri Latin harflerine karşıdır ama den sonra en onde yat alanında en çok vurgu yaptığı husus, bizde roman ve hika- gelen savunucusu olur. Keza onun 'de teşkil edile~ dinde yenin sanat ve estetikten ziyade normatif sosyal bir ihtiyaca, reform komisyonun içinde olması, hatta bazılarına gore ko- gerçekliğe tekabül etmesidir. Bunun teorisi için Kemal Kar- misyon başkanı olması da eleştirilen bir yön olarak hatırlan- pat'ın E d e b iy a t v e T o p lu m kitabına sıklıkla vurgu yapar. Edebi- maktadır. yat bizde bir nevi pratik sosyolojidir. Erken Cumhuriyet döne- Kurtuluş Hoca safında yer aldığı pek çok sol görüşlü aydın mi aydınlarından Halide Edip, Yakup Kadri, Reşat Nuri gibi gibi, Osmanlı tarihi ve Cumhuriyet tarihi arasındaki ko~ukluk isimleri bu bakımdan bir kat daha önemser. Zira onların eser- meselesine farklı yaklaşır. Derslerinde sıklıkla hatırlattıgı, Ya- leri bir anlamda sosyal eleştiridir. Zaten birçok kavram ve olgu kup Kadri'nin A ta tü r k biyografısinde geçen, "Cum~uri~et as- bize önce edebiyatla girmiştir. Bunun Tanzimat öncesi, hatta lında bir üçüncü Tanzimat'tır" ifadesi bir anlamda hıslerın~ de Osmanlı klasik döneminin ilk zamanlarına uzanan geleneksel tercümanlık yapmaktadır. Ona göre Osmanlı ve Cu~hurıyet bir kökeni de vardır. Tanzimat romanına ve şiirine bakıldığında arasında hemen her bakımdan bir süreklilik vardır. Sıyaseten benzer süreç görülebilir. bir değişiklik vardır ancak kültürel bakımdan süre~k aynen Kurtuluş Hoca'ya göre edebiyat-sosyoloji ve sosyal eleştiri devam etmektedir. "Birçok şeyin değiştiğini zannedıyoruz ama iç içeliğini en güzel gösteren örneklerden biri Yakup Kadri ve aslında öyle değil, bunu yetmiş sene so~ra Z~rcher ~öyleyi~- Halide Edip'tir. Yakup Kadri'nin H ü k ü m G e c e s i ~omanı aslın- ce önemli hale geliyor" diyerek de yerleşık tarıh camıasına sı- da bir tür İttihatçıhk eleştirisidir. S o d o m G o m o r e Işgal altında- temini iletir. ki İstanbul'un sosyal çöküntüsünü ve ahlaki bunalımı anlatır. 94 T ü r k iy e 'd e n A y d ın P o r tr e le r i: K u r tu lu ş K a y a lı srqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA K u r tu lu ş K a y a lı 'y la T a n ış m a k 95 Bunun yanında Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın eleştirisi yapılır. film şeridi gibi gözümüz önünden kayar. Y a b a n ve A n k a r a romanlarının konusu ise sonrası Anka- Kurtuluş hoca bir gün derse C. Wright Mills'in T o p lu m b i- ra'daki yeni siyaset yapma biçimi, toplum ve aydınların halk- lim s e l D ü ş ü n eseri ve Max Weber'in "Bir Meslek Olarak Bilim" tan kopukluğudur. P o litik a d a K ır k B e ş Y ıl Ankara'nın yeni inşa makalesine vurgu yaparak başlamıştı. Bu değininin ardından ettiği siyasi elitler, aydın-halk iletişimsizliği ve toplumsal çe- yabancı sosyologların teorileri ve tabii ki onun Türk sosyologlar lişkileri konu edinir. P a n o r a m a 'd a 19S0'li yılların siyasi görü- tarafından temellükü meselesi izledi. Burada sıklıkla vurgula- nümü tasvir edilir. Yakup Kadri A ta tü r k biyografisinde eleşti- dığı husus Türkiye'nin sosyal ve tarihi gerçekliğinden bihaber rel ifadeler kullanabilmekte ve döneme ilişkin olumsuz sözler olanların sahih sosyoloji yapamayacağı iddiasıydı. Ona göre söyleyebilmektedir. Bu vadide Hocanın sıklıkla temsil getirdiği birçok sosyolog anketlerle saymaca oynamaktadır. Bu eleşti- bir cümle ise Reşat Nuri'nin Y e ş il G e c e romanını sonunda yer riler zaman zaman İstanbul ve Ankara ekollerinin karşılaştır- alan, "İnkılap denilen şey birkaç ayda yapılacak bir şey değil- masına da gelir ve hoca burada belirgin bir şekilde İstanbul dir" cümlesidir. Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nün öncülüğüne, önemine vur- Kurtuluş Hoca'ya göre en başta Kemal Tahir olmak üzere gu yapar. Ona göre İstanbul'da daha kültür eksenli ve yerli bir Oğuz Atay, Halide Edip, Tarık Buğra'da olduğu gibi bizim ede- sosyoloji damarı vardır. biyatçılarımız gerçek birer entelektüeldir. Ancak bu özgünlük Edebiyat dünyasına da derinden vakıf olan Kayalı'nın bu 'lerden sonra hızla erimeye başlamıştır. Edebiyatın sosyo- ilgisinde aslında edebiyat sosyoloji iç içeliği vardır. Kendisinin lojik damarı büyük ölçüde tıkanmıştır. Bu tıkanıklığı sıklıkla gerçek entelektüeller olarak nitelediği romancılar aynı zaman- Orhan Pamuk, Elif Şafak, T una Kiremitçi, Murathan Mungan da pratik birer sosyologdur. Aynı durum sinema için de geçerli. gibi çağdaş romancılar üzerinden örneklendiren Hoca, D o ğ u Çok iyi bir Türk sineması takipçisi de olan Kurtuluş Hoca' nın B a tı'n ın Edebiyat sayısında Türk edebiyatı için tehlike olarak sinemada aradığı şey toplumsal gerçekliktir. Bu bakımdan Me- görülecek durumu erken tarihlerde haber vermişfunduszeue.infoGFEDCBA tin Erksan, Yavuz Turgul, ŞerifGören, Ertem Eğilmez, Yılmaz Güney, Ömer Kavur sinema, sosyoloji, toplum ve yerlilik de- S o s y o lo ji nildiğinde onun ağzından düşmeyen isimlerdir. Bu yönetmen- Tarih ve edebiyatın yanında Kurtuluş Kayalı'nın en çok ele ştir- lerin ortak vasfı sinemayı toplum sorunlarının izahında ve ifa- diği +hatta konuşurken heyecanının ve ses tonunun arttığı- desinde sosyolojik bir icat olarak kullanmalarıdır. Metin Erk- kesim Türkiye'nin sosyologlarıdır. Elbette burada hedefine al- san'ın S u s u z Y a z 'ı Anadolu'daki kadın-erkek-tabiat ilişkisi ve dığı kesim yerlilikten yoksun, bu ülkenin gerçekleriyle ilgisi- mülkiyet meselesini anlatan devasa bir yapıt iken, Ömer Lüt- ni koparmış camiadır. Eğer ders Türkiye'de sosyoloji ya da bir fi Akad'ın G e lin - D ü ğ ü n - D iy e t üçlemesi yetmişli yıllardaki şe- sosyolog ise Kayalı'nın tam bir sosyoloji tarihi hocası oldu~na hirleşme, göç, toplumsal değişim ve kapitalist tahakkümü an- hükmedilebilir. Ziya Gökalp'ten başlamak üzere Mehmet Iz- latmaktadır. Bu sebeple Kurtuluş Hoca sinemaya bir kültür ve zet, Mustafa Şekip Tunç, Hilmi Ziya Ülken, Ziyaeddin Fah- sosyoloji alanı olarak bakmaktadır. ri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Baykan Sezer, Doğan Ergun Son derece kibar, zarif, beyefendi ve dervişane bir tevazuya ve daha nicelerinin eserleri, görüşleri, düşünce ve teori farkları sahip olan Kurtuluş Hoca'nın hem pratik hem de teorik mizah yönü vardır. Eğer keyfi yerinde ise daima espriler yapar, cin fi- 96 T ü r k iy e 'd e n A y d ın P o r tr e le r i: K u r tu lu ş K a y a lı srqponmlkjihgfedcbaZYXWVUTSRQPONMLKJIHGFEDCBA kirliliğini her an gösterir. Hazırcevaptır, fakat kimseyi kırmaz, en azından bilerek kırıcı ifade kullanmaz. Hocanın K e ş k e H e r - k e s P a p a ğ a n O ls a I başlıklı kitabı mizah üzerine olsa da mizahi değildir. Kanaatime göre hocanın mizahi yönünün en çok te- bellür ettiği eseri Ü s tü Ç iz ile n Y a z ıla r d ır . Can sıkıcı bazı neta- meli konuların da anlatıldığı ve aslında kendisinin de yazılma- sını istemediği bu ilginç kitapta Kayalı'nın ne kadar mizahi bir zekaya ve üsluba sahip olduğu görülebilir. Hayatı, ilgisi ve önceliği belirgin bir şekilde ötekiler, öteki- leştirilenler, zorda kalanlar üzerine odaklanmış olan Kurtuluş Kayalı' nın başı her zaman bu ülkenin hakim kültürel iktidarı, onun ifadesiyle "kültür mafyası" ile de dertte olmuştur. Bugün hala yüksek lisansa yeni başlamış genç heyecanıyla okuma- ya, araştırmaya, eleştirmeye/mücadeleye ve ders vermeye işine meftun bir ustanın tutkusuyla devam etmektedir. Ara sıra bir kara mizah olarak tekrar ettiği, "Türk akademisyeninin haya- tı oldukça sıradan, sıkıcı ve sığdır. Sosyal hayatı yoktur. Ömrü fakülte ve evi arasında gelip geçmekle biter. Türk akademisyeni bir üniversitede yüksek lisansa başlar, orada doktora yapar, aynı yerde yardımcı doçent, doçent ve profesör olur, yetmiş yaşında emekli olur, yetmiş bir yaşında da ölür" terkibine ilk uymayan elbette kendisidir. Geriye dönüp baktığımda öğrendiğim, yazdığım ve söyledi- ğim birçok hususta Kurtuluş Hocamın etkisi var. Bu vesileyle zatina taleb e olabildiğim için kendimi bahtiyar addediyor, ona daima minnet duyuyorum. Türk düşünce ve kültür hayatının farklı kanatlardaki temsilcilerine uzun bir takip ve derin te- cessüsün ürünü olarak üst perdeden yaptığı değerlendirme ve eleştiriler o kişiler üzerine elbette ne hüccet ne de ilk ve son sözdür. Bununla birlikte yazdıklarının yerinde bir ağırlığı var- dır ve aksini iddia da kolay bir iş değildir. Kurtuluş Hoca' nın yazdıkları bazılarının hoşuna gitmese de yerli, mütecessis bir ruh ve zekanın ürünü olarak bu kubbede hoş bir sada olarak ilelebet kalacaktır.
57
■
Türk Sineması Üzerine Düşünceler
58
K U im iU IŞ KAYALI
64
K llim il.U Ş KAYALI
65
Türk Sineması Özerine Düşünceler
66
I
KURTULUŞ KAYALI
67
Türk sinemasının siyaset merkezli ya da güncel tercihlerle
ifadelendirilmesinin aşılmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla da
kültür ve kültürel sorunlar Türk sinema tarihinin merkezine
yerleştirildiği zaman ortaya daha değişik, ifade mazur görülürse
daha gerçekçi, bir parça daha doğru bir sinema tarihi çıkartılabilir.
Yeni dönemde yazılabilecek sinema tarihlerinde, bu hususun
öncelikle göz önünde tutulması zorunludur. Her iki dönemin
eksiklerinin aşılması olsa olsa siyasete daha duyarlı yeni bir tarihin
ya da bariz bir biçimde ayrıntılarda dikkatli bir çalışmanın
oluşturulmasını sağlayabilir. Bunun ötesinde anlık, belirgin, beylik
somlara yanıt verme anlayışının fazla önemsenmemesi, sorunların
belki de olanca boyutlarıyla belirmesine yol açacaktır. Zamanların,
değişik dönemlerin ortak ve farklı ölçütlerle değerlendirilmesi
sorunun çözümlenmesini olsa olsa kolaylaştıracaktır.
KÜLTÜR PERSPEKTİFLİ BİR TÜRK SİNEMA TARİHİ
Kültüre endekslenmiş bir sinema tahlili de ortaya bir başka,
daha gerçek bir sinema tarihi çıkmasının yolunu açacak gibidir.
Artık daha önceki tarihlere, kimi siyasal yorumlarla bir ölçüde
düzeltilmiş tarihlere yeni bir veçhe verilmesi mümkündür. Çünkü
somut hayat daha doğrusu kültür merkezli bir tarih öncelikle son
dönemin olmak üzere Türk sinemasının genel gelişimine bir başka
perspektiften bakmayı gerektirecektir. Böylelikle de Türk sinema
tarihinin merkezinde olmayan konular, filmler ve yönetmenler
bir şekilde merkeze yerleşeceklerdir Bu tür bir tarih de daha önceki
tarihlerin aksaklıklarının önemli ölçüde aşılmasını beraberinde
getirecektir. Çünkü Türk sinemasının tarihine siyasetin başal
olduğu bir perspektif dışından bakılmaya başlanacaktır.
Kültür eksenli bir sinema tarihinin yazılması iki değişimi,
iki oluşumu bir arada getirecektir. Vurgu yapılacak iki nokta da
konunun değerlendiriliş biçimini kökünden değiştirecekti!
Bunlardan biri konunun mevcut dönemde nasıl şekillendiğinin
68
K in u v u ış kayau
69
Türk Sineması Üzerine Düşünceler ■ ■
K iıım r u ış k ayau
olarak gündeme girmiştir. Bu çerçevede de yerli sinemaya ilişkin olarak, yazamadığı romanların filmini çektiği söylenmiştir.
düşünceyi getirme endişelerini hesaba katmak gerecektir. Aynı Dikkat edilecek nokta bu tü r nitelem elerin söz konusu
başlık altında mütalaa edilen bu iki amaç şu veya bu şekilde Türk yönetmenlerin yoğun olarak gündemde olduğu sıralarda dile
sinema araştırmacılarının önünde önemli, birincil bir görev olarak getirilmesidir. Daha doğrusu, belirtilen tarzdaki yorumların
durmaktadır. Bu hususları nazarı dikkate alan yeni sinema zamanlamasına dikkat edilmelidir. Tam ’li yılların ortalarında
çalışmaları, Türk sinema tarihinin gösterilmeye çalışıldığı gibi da Türkiye’nin ilk sinema profesörü Lütfü Akad için, onun, Ege
tekdüze olmadığını, daha zengin, önemsenmesi gereken yoğun Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde 28 Mayıs tarihinde
bir birikim içerdiğini kanıtlayacaktır. verdiği konferansta söylediklerinden kalkarak düşünceyi sinemaya
Ancak asıl önemlisi, kültür endeksli bir sinema tarihi, kattığı ya da bir tür diişünür-sinemacı olduğu şeklinde yaklaşımda
rahatlıkla güncel taraflılıklara, güncel siyasete çevrilemeyen bir bulunulmuştur. K onferansta Lütfü A kad’ın söyledikleri
sinemanın var olduğunu ortaya koyacaktır. Böylelikle de geçmiş bilindiğinde durum daha gerçekçi bir şekilde değerlendirilebilir:
dönemin daha derinlikli bir izahının gerçekleşmesi sağlanacaktır. "Sinemanın da aynı yapısal özellikte olması bakımından romanla
Nitekim son dönem Türk sinemasının anlaşılmasının yolu da eş bir görevi olması gerek. Gösterciden çok düşünür sanatçıların
buradan geçecektir. Çünkü yakın zaman aralığında, ilginin uyguladığı bir sanat olmalıdır sinema Günün sorunlarını
odaklaştığı genellikler dışındaki konulara doğru da bir yönelim açıklayan, toplumun geleceğe dönük sorunlarına yanıt getiren
başlamıştır. Bunların bir şekilde somutlaştırılması gerekmektedir. düşünür sanatçıların Sinema, sanat yoluyla bir düşün aracı
İki hususun bir arada düşünülmesi halinde, haliyle farklı bir Türk olmalıdır. Gösterinin amacı bu olamaz. Gösteri bir boşalım
sinema tarihi ortaya çıkacaktır. Örneğin ölçütler farklılaşmadığı ■uacıdır. Yaygın olmamakla birlikte çağımızda sinemayı bu
zaman, geçmiş dönemin uluslararası düzeydeki başarıları hak anlamda kullanan ustalar var. Bunlardan ikisinin adını verebiliriz
ettiği düzeyde değerlendirilir olacaktır. Bir şekilde Türk sinema ımııek olarak: Visconti ve Antonioni. Bu ustaların yapıtları gerçek
talihini değerlendirirken yapılan fahiş yanlışlar ortadan tornan yapısındadır. Sinema yeni sanatçıların elinde romanın
kalkacaktır. Böylesi bir genelleme denemesi her dönemin bir \ eı ini almaya hazırlanıyor.”(4). Bu yaklaşımın söylenen, belirtilen
yanıyla da aynı ölçütlerle, çifte standarttan uzak bir şekilde im ilıe rastlaması tesadüfi değildir. Söz konusu tarih kesiti Yılmaz
yorumlanmasının yolunu açacaktır. iıllııcv’in hapisanede olduğu. Lütfü Akad'ın ise belki de bu
m dcııle fazlasıyla önemsenen “Gelin” -”Düğün” -” Diyet”
A slında tem eldeki som ut yan lış, bir -iki garip
us İrmesini çektiği zaman aralığına isabet etmektedir. Ancak tüm
değerlendirmeden ya da birkaç nitelemeden kaynaklanmaktadır,
Ihır, her iki yönetmen hakkında yapılan değerlendirmeler salt
Bazıları Ölçüyü iyice kaçırıp Yılmaz Güney’e yaptığı başka
İlimlerinden ve düşüncelerinden kaynaklanmamaktadır. Onların
çalışmalar yanında sanat ve siyaset alanında yazdıklarını da
funduszeue.info anlamda filmlerinde ifadelendirdikleri düşüncenin, ülkenin
kapsayacak fakat sinemasını öne çıkaracak tarzda filozol
m İ düşünce ortamına uyumundan da kaynaklanmaktadır.
dem ektedir. Buna karşın diğer yönetm enler için bu tU<
d,ı\ ısıyla filmlerin çözümlenmesini gerektirmemesi yanında,
genellemeler yapılmamaktadır. Bir zamanlar da Lütfü AkadL
Minetmcııin, dönemin yaygın düşünsel eğilimlerine yönelen, o
70
71
hm
Türk Sineması Üzerine Düşünceler
KAYNAKÇA
/ . Serhat Özturk, "Metin Erksan 'la Söyleşi". Beyazperde, Beyazperde
Yönetmenler Dizisi, No: 7, (Mayıs ), s. 3.
2. Giovanni Scognamillo. Türk Sinema Tarihi <). C.l, Metis
Yay, İstanbul, , s. 9.
3. Metin erksan. "Sinemanın Yılı ". Cumhuriyet. II Haziran
4. Âlim Ş erif Onaran. Lütfü Ömer Akad'ın Sineması. Eze Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Yay.. İzmir, , s.
5. "Rejisör Metin Erksan Sinemadan Ne Anlıyor?’’, Ataç, No:l, (15
Mayıs ) s.3 1.
Benzer belgeler
DOĞUMUNUN YILINDA Cemil Meriç SEMPOZYUMU Bu Ülke yi Yeniden Düşünmek DOĞUMUNUN YILINDA CEMİL MERİÇ SEMPOZYUMU [ Bu Ülke yi Yeniden Düşünmek ] 1 Cemil Meriç, külliyatı, fikirleri, hatıraları,
DetaylıAtatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II Dersin Adı Dersin Kodu Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati (Kuramsal) 2 Haftalık Uygulama Saati 0 Haftalık Laboratuar Saati
DetaylıDERS TANITIM BİLGİLERİ Dersin Adı Kodu Yarıyıl Teori Uygulama Labaratuvar Yerel Kredi AKTS Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi AİT Bahar 2 - - 2 2 Önkoşullar - Dersin dili Türkçe Dersin Türü (Zorunlu/Seçmeli)
DetaylıATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ-I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I Dersin Kodu Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati Zorunlu Önlisans 2 AKTS 2 (Kuramsal)
DetaylıKökü Mazide Olan Âtiyim Yahya Kemal Beyat lı Yılı Açılış Programı Yapıldı Mustafa Kemal Üniversitesi ve Hatay İl Müdürlüğü işbirliğiyle hazırlanan Yahya Kemal Beyatlı Yılı Açılış Programı Atatürk Konferans
DetaylıYAKIN TARİHİMİZİN İKTİSADİ PANORAMASI Prof. Dr. Haydar Kazgan a Armağan Derleyenler: Öner Günçavdı Saime Suna Kayam İÇİNDEKİLER Yazarlar Önsöz BİRİNCİ BÖLÜM 1. Ailem 2. İtalyan Ana ve İlk Okuluna gidişim
Detaylısdsadmhjklzxcvbnm qwertyuiopasfdfdgfg fgfggffggfcvdhjjjdro BAHAR DÖNEMİ manghjklzxcvbnmq SEMİNER PROGRAMI wertyuiwertyuioeleş 1 Mart- 16 Nisan tiripasdfghjklzxcvhj şlşllşlşşlşkusanatasd fgkshsinemaqwjghkj
DetaylıTEMEİ, ESER II II II v r 6n ıztj BEHÇET K E M A L Ç A Ğ L A R MALAZGİRT ZAFERİNDEN İSTANBUL FETHİNE (Dört destan) BİRİNCİ BASILIŞ DEVLET KİTAPLARI MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ _ İSTANBUL TEM EL
DetaylıİÇİNDEKİLER ÖNSÖZ GİRİŞ BİRİNCİ BÖLÜM İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EĞİTİM HUNLARDA EĞİTİM GÖKTÜRKLERDE EĞİTİM Eğitim Amaçlı Göktürk Belgeleri: Anıtlar UYGURLARDA
DetaylıTekirdağ da Genel Milletvekili Seçimleri ARAŞTIRMA-İNCELEME Seçimlere Katılım Oranları Siyasi Partilerin Aday Listeleri Seçim Sonuçlarının Türkiye Geneli ile Karşılaştırılması DÜN BUGÜN YARIN
DetaylıTarih İncelemeleri Dergisi XXVIII / 1, , Metin Eriş, Osmanlıdan Günümüze Demokratikleşme Sürecinde Türk Siyasi Hayatı ve Kemalizm, sayfa, Bilgeoğuz Yayınları, İstanbul , ISBN
DetaylıBilim,Sevgi,Hoşgörü. Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 27 Aralık Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti nin ulusal marşı olan İstiklal Marşı nın yazarıdır. Vatan Şairi olarak anılır. Yahya Kemal Beyatlı
DetaylıEditörler Doç.Dr. Betül Karagöz Yerdelen & funduszeue.infoç.Dr. Mehmet Tan TÜRK SİYASAL HAYATI I-II Yazarlar Doçfunduszeue.info Aksoy funduszeue.infoç.Dr. Celal Fatih Türe funduszeue.infoç.Dr. Gürbüz Özdemir funduszeue.infoç.Dr. Kubilayhan Erman
DetaylıEditörler Doç.Dr. Gülay Ercins & funduszeue.infoç.Dr. Melih Çoban TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Yazarlar Doç.Dr. Ahmet Talimciler Doç.Dr. Gülay Ercins Doç.Dr. Nihat Yılmaz Doç.Dr. Oğuzhan Başıbüyük funduszeue.infoç.Dr. Aylin
Detaylı20 15 BİLGİ KÜLTÜR MERKEZİ Güz Programı Bilgi Kültür Merkezi 24 seminer dönemini içeren 12 yılı geride bırakarak yeni bir seminer dönemine başlamak üzeredir. Geçen 12 yıllık sürede Sanattan Felsefeye,
DetaylıKİTAP DEĞERLENDİRMESİ Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz? Bu bölümde kitap değerlendirmesi yazımında nelere dikkat edileceği üzerinde durulacaktır. Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular 1) Kitap değerlendirmesi
DetaylıUNI MODERN TÜRKİYE NİN OLUŞUMU I Prof. Dr. Coşkun ÇAKIR Ders saati: Salı, Perşembe, Ders Asistanı: Mustafa Batman Ofis saati: Salı, Perşembe, Ders Tanımı
DetaylıNOKTALAMA İŞARETLERİ MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BU ÖDEVİN HAZIRLANMASINDA MUSTAFA NAZIM ÖZGEN BURCU OLGUN GÜLŞAH GELİŞ VE FATMA GEZER TARAFINDAN ORTAK HAZIRLANMIŞTIR. BİLGİSAYAR 1 DERSİ PROJE ÖDEVİ NURAY GEDİK
DetaylıÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Alsu KAMALIEVA Unvanı: Doç. Dr. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Lisans (Uzmanlık) Tatar Dili ve Edebiyatı Öğretmeni/Filolog KAZAN DEVLET ÜNIVERSITESI Doktora Yeni Türk
DetaylıYAKIN DÖNEM TÜRKİYE ARAŞTIRMALARI RECENT PERIOD TURKISH STUDIES ISSN CİLT/VOLUME YIL/YEAR: / 2 SAYI/ISSUE: 22 Yılda İki Kez Yayımlanan Ulusal Hakemli Dergi National Peer Reviewed Journal
DetaylıMİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ TEMSİLCİLERİ - I ÖMER SEYFETTİN ( ) Milli Edebiyat akımının ve çağdaş Türk öykücülüğünün öncülerindendir. Küçük hikâyeyi tamamen bağımsız bir hale getirmiştir. Türk edebiyatında
Detaylı4.DÖNEM DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE 1 Dersin Adı: ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ 2 Dersin Kodu: OATA 3 Dersin Türü: ZORUNLU 4 Dersin Seviyesi: ÖNLİSANS 5 Dersin Verildiği Yıl: 2 6 Dersin Verildiği
DetaylıGARİP AKIMI (I. YENİ) Garipçiler: Orhan Veli, Melih Cevdet Anday, Oktay Rifat Horozcu nun oluşturduğu bir topluluktur. yılında Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet Garip adlı ortak bir kitap yayımladılar.
DetaylıFECRİ-ATİ EDEBİYATI SANATÇILARI AHMET HAŞİM ( ) Fecriati topluluğunun en önemli şairi olup modern Türk şiirinin kurucularından biridir. Türk edebiyatında akşam şairi olarak da tanınır. Sanat
DetaylıHALİDE EDİB ADIVAR VURUN KAHPEYE ROMAN 2 Halide Edib Adıvar ın Can Yayınları ndaki diğer kitapları: Sinekli Bakkal, Ateşten Gömlek, Handan, Mor Salkımlı Ev, Türk ün Ateşle İmtihanı,
Detaylıfunduszeue.infoç.Dr. AYTEN CAN Fen-edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri Edebiyat Fakültesi Türk Dili Ve Edebiyatı Lisans Selçuk Üniversitesi Bölümü Türk Dili
DetaylıİÇİNDEKİLER İLKSÖZ 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR a) Sanayi Devrimi 14 b) Fransız Devrimi 17 c)
Detaylıİletişim Yayınları Cemil Meriç Bütün Eserleri 15 ISBN İletişim Yayıncılık A. Ş. BASKI , İstanbul BASKI , İstanbul KAPAK Ümit Kıvanç UYGULAMA Hüsnü
DetaylıTANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI I. DÖNEM ÖZELLİKLERİ İlk özel gazete Tercüman-ı Ahval ile başlar. Toplum için sanat anlayışı benimsenmiştir. Halkı aydınlatma amacıyla eser verildiği için
DetaylıYAHYA KEMAL BEYATLI () Yahya Kemal Beyatlı 2 Aralık tarihinde bugün Makedonya sınırları içerisinde bulunan Üsküp te dünyaya geldi. Asıl adı Ahmet Agâh tır. Şehsuvar Paşa torunlarından olduğu
Detaylı
#Ücretsiz Kitap okumak isteyen canı sıkılan arkadaşlarımız için #ekitaphavuzucom'da 50 Kategoride + üzerinde e-Kitap 📚 tamamen ücretsiz sağlanıyor. Dijital kütüphane topluluğumuza sende katıl ❤️
Tweeti Arkadaşlarınla Paylaş 🕊️ Premium Üyelik Kazan 🎉
Tweetle
Kitaplar Yandex üzerinden paylaşılıyor. Eğer kitap indiremiyorsanız büyük ihtimalle Yandex hesabınız yoktur. Öncelikle buraya tıklayarak hesabınızı oluşturun ve giriş yapın. Sitemizde yayınladığımız kitapları bir arada klasörleyerek saklamak ve kendinize özel kütüphanenizi oluşturmak isterseniz videomuzu izleyebilirsiniz. Videoya Git
SORUN BİLDİR Eğer kitabın linki içerisinde kitap çıkmıyor ise lütfen kitabı sorun bildir butonundan ekibimize bildiriniz.
Information! Sign up, make a remarkable comment(Minimum characters), download books without waiting 24 hours a day freely! Your comment will be published after the approval of the administrator, please comment on a book you read earlier.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası