Kate, kendisine 17 yaşındayken şizofreni tanısı konmuş genç bir kadın. Kendisinin zaten belirli bir çizim yeteneği her zaman varmış; ama bu yeteneğini asıl olarak hastalığı ortaya çıktığında anlamış. Çünkü o, kendisine şizofreni tanısı konduğundan beri, gördüğü halüsinasyonları çok açık çizimlerle ortaya koyuyor
İşte genç bir kadının gözünden şizofreninin ne demek olabileceğini anlatan çizimler. Hepsi de gerçekten çok etkileyici!
Katee doktorlar, yıllar boyunca birçok farklı teşhis koymuş. Onun şizofreni olduğu ise, 17 yaşındayken zihinsel sağlığı giderek daha da kötüye gidince, ailesi tarafından hastaneye götürülmesi ile kesinleşmiş.
Umarım, sigara dumanında boğulursun.
Kate, bu çiziminde yer alan cümlenin Jory adlı bir sanatçıya ait olduğunu ve bunu kendisi için söylediğini belirtiyor.
Her şeyi yak.
Eğer onların güzelliklerini çalarsam belki o benim güzelliğim olur.
Katein bu çizimleri hem tüyler ürpertiyor, hem de yaşadığı şeyleri böyle yüksek bir bilinçle aktarabiliyor olması gerçekten çok etkileyici!
Yaşadığım şey kolay değil ve beni güçsüzleştiriyor. Ama sokaklarda uzaylılar tarafından kaçırılmış gibi çığlık atarak yaşamıyorum. Bui dışarıda bir yerlerde ağır vakalar yaşayan insanların az olduğu anlamına da gelmez. Biliyorum ki onlar da varlar. Ama benim gibi odasına tıkılı kalıp dışarı çıkmayan da birçok insan var. Şizofreni, çeşitli şiddet düzeylerine sahip bir dizi semptom. Ve her insanın deneyimi benzersiz.
Yararlanılan Kaynak
Yeteneği içselleştirerek duyguları dışa vurmanın en anlamlı yoludur sanat; bir İfade biçimi, tüm duyulara hitap eden bir büyü.
Hayatlarımız içine doğduğumuz aile, çevre ve koşullarla beraber şekillenirken hayallerimiz, düşüncelerimiz, duygularımız da buna bağlı olarak şekillenir. Tüm bu sosyal etkileşimler sonucu algıladıklarımız ve farkındalıklarımızla buluruz benliğimizi. Benlik ne kadar dış dünya ile şekilleniyorsa, kişilik de iç dünya ile şekillenen psikolojik haldir. Bir dışa vurum, bir ifade biçimi olarak seçtiğimiz sanat iç dünyamızı da ele verir aslında. Sanatçının içinde var olan tüm duygular; güzellik, çirkinlik, iyilik, kötülük, şiddet, sevgi, şefkat gibi kişiliğinin meylettiği tüm olgular yansır sanatına ve eserlerine. Nitekim yıllar boyu da böyle olmuştur, psikolojik rahatsızlıklar da dahil.
- Reklam Arası -
Öyle ki, sanat ve delilik arsındaki ilişki yadsınamaz bir gerçektir. Sanatın tarihine bakacak olursak, sanatsal yaratım ile ruhsal bozukluklar arasındaki ilişkiye dair düşünceler Aristotelesin ortaya koyduğu problemlere kadar dayanır.
Peki, en sık rastlanan ruhsal rahatsızlıklardan biri olan şizofrenin etkisi nedir sanat ve sanatçı üzerinde? Bilinen en yaygın ve basit haliyle şizofreni; kişinin duygu, düşünce ve davranışlarını önemli ölçüde etkileyen ciddi bir hastalıktır. Farklı ve zorlu semptomlara neden olan bu hastalığın tanısı ve tedavisinde de zaman zaman sanata başvurulmaktadır. Aynı zamanda tarih boyunca birçok şizofreni hastası sanatçı ve bilim insanından söz etmek de mümkündür. Söz konusu sanatçıların arasında en bilineni denebilecek ressamlar Louis Wain, Vincent van Gogh, piyanodaki ünü kadar şizoaffektif bozukluğu ile de ünlenmiş olan Avustralyalı konçerto piyanisti David Helfgott, Nobel ödüllü matematikçi John Nash, ünlü İngiliz grubu Pink Floydun kurucusu olan müzisyen, besteci, söz yazarı ve ressam Syd Barret bunlardan yalnızca birkaçıdır. Genel olarak şizofreni hastalarının sözel dili kullanma becerileri düşüktür ve bu sebeple de resim, müzik, heykel gibi görsel yaratıcılık yönelimleri daha yüksektir. Tedavi süreçlerinde ise özellikle resim en sık başvurulan terapi yöntemidir. Sanat ve şizofreni birbirini beslemeye devam ederken, bu rahatsızlıktan muzdarip sanatçıların şizofrenik ruh hallerinin yansımalarını taşıyan eserleri ile hastanelerde tedavi görmekte olan şizofreni hastalarının çizimlerini karşılaştırdığımızda hemen hemen aynı etkileri görmek mümkün; dingin, sakin bir ruh halinin yansımalarını taşıyan sanat eserlerinden kolayca ayırt edebilmek de öyle.
Şizofreniyle Sanatını Bütünleştirmiş Sanatçılar ve Eserinlerden Bazıları:
- Reklam Arası -
Yaptığı sıra dışı kedi resimleriyle tanınan ünlü İngiliz ressamın tablolarında çay partisi veren kediler gibi olağan dışı durumlara rastlayabilirsiniz.
- Reklam Arası -
Ölümünden on beş yıl kadar önce şizofreni teşhisi konan ressam, iyi olduğu dönemlerde kedileri sevimli ve insanımsı halleriyle tasvir ederken; hastalığın atakta olduğu dönemlerde tavuskuşu kuyruğuna benzeyen, sanki dışarıya enerji yayıyormuş gibi görünen, rengarenk ve kelimenin tam anlamıyla rahatsız edici kediler resmetmeye başlamıştır.
Hastalığının seyrine bağlı olarak iki farklı teknikte çalışmış olan Wainin şizofreni olduğunu bilmeyenler, onun resim yeteneğini mükemmelleştirdikten sonra artık kendi tarzını aşan bir tekniği benimsediğini düşünmüşlerse de bu duruma asıl sebep sanatçının hastalığı olmuştur.
Dünyanın en önemli piyanistlerinden biri kabul edilen ve hayatı Oscar ödüllü Shine filmi ile sinemaya aktarılan şizofreni hastası Helfgott, Melbournede Polonya asıllı yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir.
On dokuz yaşına geldiğinde Londrada bulunan Kraliyet Müzik Akademisine (Royal Academy of Music) burs kazanmış ve piyanist Cyril Smith ile üç yıl çalışmıştır.
Burada kaldığı süre içerisinde şizoaffektif bozukluğu daha da belirginleşmiştir. yılında Perthe dönmüş ve ilk eşi Clara ile de evlenmiştir. Evliliği bittikten sonra Graylands Sinir ve Akıl HastalıklarıHastanesine yatırılmış, burada on yıl süren ve elektroşok da içeren psikiyatrik tedavi görmüştür.
Genellikle romantik müzik (Modest Mussorgsky, Sergei Rachmaninoff, Frédéric Chopin, Franz Liszt, Robert Schumann ve Nikolai Rimsky-Korsakov) seslendirmiş olan Helfgott, Rachmaninov’un oldukça zor olan 3. Piyano Konçertosu’nu icra edebilen nadir sanatçılardan biridir.
Fransız oyun yazarı, oyuncu, yönetmen ve şair Artaud henüz dört yaşındayken geçirdiği menenjit hastalığının etkilerini ergenlik dönemine kadar yaşamış ve yine bu dönemde girdiği depresyonlardan kaynaklı sanatoryuma yatırılmıştır. Burada Arthur Rimbaud, Charles Baudelaire ve Edgar Allan Poe okumaya başlayan Artaud aynı zamanda şiir de yazmaya başlar.
27 yaşında Parise taşınmış, burada tiyatro yazarlığı ve film yönetmenliğine başlamıştır. Nazilerin Fransayı işgal ettiği dönemde Rodezdeki bir psikiyatri kliniğine yatırılarak, burada gördüğü elektro şok tedavisiyle beraber sanat terapisi de gören Artaud resim çizmeye ve yazmaya başlar. Bugünkü psikologlar Artaudnun hastalığının şizofreni olduğu kanısındalar.
Sanatçı, yılında yakalandığı bağırsak kanserinden kısa bir süre sonra hayata gözlerini yummuştur.
Artaudnun oyunları ve kitaplarından bazıları ise şöyle:
Oyunları
(, Yanık Karın, Kan Fışkırması: Koyunların Omurgası)
Kitapları
21 yaşındayken hazırlamış olduğu doktora tezi Oyun Teorisi ile uzun yıllar sonra, te Nobel Ekonomi Ödülünü kazanan genç deha Nash, John von Neumannın icadı olan oyun teorisindeki sorunları çözüp kullanılır hale getirdi. 30 yaşına geldiğinde, parlak fikirleri ve göze çarpan kişiliği sayesinde hızla yükselmiş, matematik camiasının önde gelen isimlerinden biri olmuştu bile. MITde profesörlük yapmaya başladığında, o zamanlar daha bir fizik öğrencisi olan karısı Alicia Larde ile tanıştı. Nashin şizofreni sorunları başlamadan kısa bir süre önce çiftin bir oğlu oldu. John Nash aynı zamanda soğuk savaş döneminde ordu adına şifre çözücü olarak çalışmıştır.
Hastalığının ilk belirtileri yılında görülmeye başladı. Bir oda arkadaşı olmamasına rağmen bir oda arkadaşından bahsedip etrafındakileri korkutmuş ve oda arkadaşıyla yaptığı hayali sohbetler onun şizofren olduğunu ortaya çıkarmıştır. Daha sonra bu hastalığı kendi zekasını kullanarak yenmiştir. Yaşamı, Akıl Oyunları adlı filme konu olmuş olan Nash, 23 sayısına takıntılıydı ve toplam 23 bilimsel makale yayınlamıştı.
Alman lirik şair Johann Christian Friedrich Hölderlin klasik çağın ve romantizmin en önemli temsilcilerindendir.
Küçük yaşlarda babasını, büyükbabasını ve kardeşlerini yitirmiş ve bu ölümler onu derinden etkilemiştir. Yazdığı şiirleri Schiller ve Goetheye göstermiş, Goethe beğenmeyince müthiş bir düş kırıklığı yaşayan Hölderlin, o sıralar yaşamını özel ders vererek kazanmıştır. Bordeauxa gittiğinde sevdiği kadının öldüğünü öğrenince ruhsal bozukluklar yaşamaya başlamış, Stuttgart dönüşünde hükümet doktoru saldırganlık belirtileri saptadığından kendisini zorla Tübingene göndermiştir. Çıldırdığı kesinleşince, yaşamının kalanını Neckar ırmağı kıyısında, gözetimine verildiği bir marangoz ailesinin evindeki kulede geçirmiştir. Tanrının, doğanın ve insanın bir sayıldığı zamanlara geri dönmeyi dileyen şairin Tanrı ile insanlar arasında bir köprü niteliği taşıdığına inanılmıştır.
Orada oturuyordum, sensizliği yok ederek,
Hâlâ kendimi düşünmeksizin.
Sonra kalktım, senin kaldığın kalbe girerek,
Tanrının kapısını çalmadan,
Sunmak için sana kendimi.
Oturduğun yerde bulamayınca,
Bırakarak adağı odanın boşluğuna.
Çalmadığım kapının arkasına geçmiştin,
Geldi, bunu bana Tanrı söyleyerek.
Buraya kadar psikolojik rahatsızlıklar ve bu rahatsızlıkların sanatla harmanlanmasının etkilerinden söz edip de kendi kulağını kesen ressam Vincent van Goghu hatırlamamak olmaz.
Araştırmacılar her ne kadar Van Goghun psikiyatrik bozukluklardan büyük olasılıkla iki kutuplu, sınırda kişilikten muzdarip olduğunu belirtmiş ve bulgularına göre ressamın şizofreni hastası olmasının mümkün görülmediğini söylemişlerse de onun muammalı iç dünyasını bilmeyenimiz yoktur. Ve elbette geçmişten günümüze hala etkileri süren, konuşulan, dünyaca bilinen, çok sevilen ve birçok alanda ilham veren o eserleri üzerindeki yansımaların gizemini
Sanatçıların şizofreni rahatsızlığının etkileriyle yarattıkları eserlerden başka bir de şizofreni hastalarının tedavi gördükleri hastanelerde çizdikleri resimler var.
Psikolojik hastalıkların sanatla tedavisinde öncü olan ve de Ruh Hastalarının Resimleri kitabını yayınlayan sanat tarihçisi ve psikiyatrist Hans Prinzhorn, Heidelberg Üniversitesi Psikiyatri Kliniğinde çoğu hiç resim eğitimi almamış ve büyük çoğunluğu şizofreni olan hastaların yaptıkları resimleri biriktirmiş, böylece kitabının temelini oluşturan çok geniş bir koleksiyonun sahibi olmuştur. Koleksiyonda yer alan pek çok resim, sıra dışı özellikleri ve ustalıkla yapılışlarıyla modern sanatçıların eserlerine çok benzemektedir. Ancak bu hastalar modern sanatçılardan haberdar değillerdi ve modern sanatçılar henüz tanınmıyorlardı.
Tedavi gördükleri hastanede ressam olan birçok isim vardır ancak Adolf Wölfli, Prinzhornun koleksiyonunda bulunan psikotik sanatçılardan en önemlisiydi.
Paranoid şizofreni tanısı konulan Wölfli, hastaneye yatırılmasından dört yıl sonra resim yapmaya başlamıştı. Ölümünden sonra resimleri ve desen çalışmaları satılmaya başlamış, adına bir vakıf kurulmuştur. Eserleri İsviçrede Bern Sanat Müzesindedir.
Sonradan sanatçı olan bir şizofren hastasıyla, aslında sanatçı olan şizofreni hastaları arasında ifade biçimleri, yaratma süreç ve teknikleri gibi bazı farklılıklar bulunmaktadır. Sanatçı, yaratma sürecinde yeteneğini ustalığıyla harmanlar ve iç dünyasını tecrübesiyle işleyerek eserine yansıtır. Şizofren hastası olan birey ise salt iç dünyasından gelen dürtüler ve kendince belli anlamlar ifade eden özel sembollerle mesajlar veren çizimler ortaya koyar.
Bu anlamda, günümüzde halen aktif olarak kullanılan Gugging Sanat Evi de Gugging Müzesinin desteğiyle köklü bir oluşum olarak, sürekli halde yeni hastaların çalışma alanı olma görevini üstlenmektedir. larda Avusturya Viyana yakınlarında Maria Gugging adıyla anılan nöroloji ve psikiyatri kliniğinde, diğerlerinden farklı bir renge boyanmış, ücra köşede bulunan bir bina sanat evi olarak adlandırılmıştı. Sanat evinde 11 kişiden oluşan kronik şizofren ve manik depresyon hastalarına bir sanat çalışma alanı oluşturulmuştu. Hastalar zamanlarının çoğunu burada resim yaparak geçirdiler.
Birçok sanatçı ile de ortak çalışmalar gerçekleştirmeye devam etmekte olan kliniğin ressamları Gugging Ressamları olarak da bilinmektedirler. Gugging kliniğinin sanat evi ressamları de açtıkları sergiyle halka kendilerini sunmuşlardır.
Delilik ve dahilik aynı ama bir o kadar da farklı iki olgu. Bazı ruhlar yalnızca birini, birini bazıları ise ikisini birden tanıyor. Ama en önemlisi şu ki; birbirini besleyen bu iki durum bir araya geldiğinde her şey mümkün olabiliyor.
funduszeue.info
funduszeue.info,html
Deliliğin Yaratılarını Çerçevelemek: Psikiyatrik Hastalar Tarafından ‘Sanat’ın Anlamlarının Yön Değiştirmesi, Alexandra Schüssler, Çeviren: M. Kubilay Akman
Teknoloji
Şizofreni Hastalarının, Gözümüzle Beyinlerine Girebilelim Diye Çizdikleri 17 Ürkütücü Resim
Şizofreni.
Psikoz hastalıkların en beteri.
İnsan zihninin karmaşıklığının belki de en üst noktası.
Gerçekle bağlantı kuramama hali, bir başka deyişle rahatsızlığının dahi farkında olmama durumu.
Görülen şeyin somut gerçeklik olduğunu iddia etme, hastalığı kabul etmeme durumu.
Bu liste böyle uzar gider de, bizler halen şizofreni hastasının zihninde gerçekleşen karmaşanın onda birini bile anlayamayız.
Ta ki, bu hastalıktan mustarip birileri çıkıp da, beyninde yarattığı somut gerçeklikten, aklının içindeki diğer kişilerden bahsettiği resimler çizene kadar
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası