inci karanlıkta çoğalır mı / İNCİ ARAL’IN MOR ROMANINA PSİKANALİTİK AÇIDAN BİR BAKIŞ | TRDizin

Inci Karanlıkta Çoğalır Mı

inci karanlıkta çoğalır mı


İnci Hakkında Bilinmesi Gerekenler

*İnci Nedir ve Hangi Koşullarda Meydana Gelir?

*İncinin Kıymetini Belirleyen Faktörler Nelerdir?

*İncinin Korunması ve Muhafazası Nasıl Olmalıdır?


İnci nedir ve hangi koşullarda oluşur?


İnci; kadınların her dönem vazgeçilmez aksesuarlarından biridir. Bu saf zarafetin yüzde 90 ‘ dan fazlası ‘’kalsiyum karbonat ‘’ adı verilen bir maddeden oluşmaktadır. İncinin varoluş hikayesi de oldukça ilginçtir. İnci; deniz ve okyanus da yaşayan yumuşakçaların içlerinde oluşmaktadır. Bu yumuşakçalar; istiridye ve midyedir. Bu deniz canlıları ılıman ve sıcak iklimi sever. İnci, bu deniz canlılarının içerisinde doğal bir süreçten geçerek kendiliğinden oluşur. Fakat bu oluşumu bulmak oldukça zordur. Bu zorlukta inciyi değerli bir takı haline getirmiştir. Deniz yumuşakçalarının içlerinde oluşan doğal incilerin dışında, yapay yolla oluşan inci türü de vardır.


Deniz yumuşakçalarının dış yapısında sert bir kabuk bulunur. Yaşadıkları ortamda ki çeşitli organizmalar bu sert kabuğun içerisinden geçer. İçlerin de bulunan sedef zerrecikleri ve kum taneleri, mikroorganizmalar tarafından zamanla inciye dönüştürülür. Kabuklardan içeriye sızan mikroorganizmalar, bu deniz canlısı tarafından yabancı madde olarak algılanır ve dışarıya atılmak istenir. Bu süreç içerisinde kum taneciklerinin üzeri sedef ve benzeri bir madde ile kaplanır. Bu olay sonucunda deniz yumuşakçaların da inci oluşmaktadır. İnci, canlının içerisinde oluşurken bu durum canlının yaşamında bir değişikliğe sebep olmaz. Deniz yumuşakçaların da doğal yollarla meydana gelen bu incilerin rengi genellikle sedef rengindedir. Fakat siyah, pembe ve beyaz renk incilerde bugüne kadar bulunan renkli inci kategorisinde yerini almaktadır. Günümüzde en nadir bulunan inci, siyah renktedir. Bu inciler nadir bulundukları için fiyatı diğer incilere göre oldukça fazladır. Siyah incinin oluşumu, farklı renk de oluşan incilerin oluşumundan daha zordur.


Dünya üzerinde, denizlerde ve okyanuslarda, zaman içerisinde inci oluşumu azalmıştır. Bu durum alternatif inci üretimine zemin hazırlamıştır. Çeşitli projeler ile inci üretimi inci üretimi yapılmaktadır. Bu projelerin başında, denizlerin içlerine kurulan çiftlikler gelmektedir. Dünyanın çeşitli bölgelerin de bulunan bu çiftlikler de, içerisinde inci oluşabilecek istiridyeler yetiştirilmektedir. İstiridyelerin içerisine inci oluşumu için yapay parçacıklar yerleştirilmektedir. Yerleştirilen bu yapay parçacıkların ardından, istiridyeler belirli aralıklarla kontrol edilmektedir. Bu konumda istiridyeler değerli birer maden gibidirler. Özenle kontrol edilirler ve deniz içerisinde olumsuz bir durumla karşılaşması engellenmektedir. Uygun şartlar sağlandıktan sonra istiridyelerin içerisinde inci oluşma süreci, istiridyelerin türüne göre; iki ile sekiz yıl kadar sürebilmektedir. Bu yapay yol izlenerek üretilen inci türüne ; ‘’ kültür incisi (Tatlı Su İncisi) ‘’ adı verilir. Bu oluşumun içerisin de yetişen kültür incilerinin değeri, doğal yollarla yetişen incilere göre çok daha düşüktür.


İncinin; süs ve ziynet eşyasında kullanılması, çok nadir bulunması, günümüzde kültür incisi üretimine zemin hazırlamıştır. Zamanla bu sektör ilgi gören sektörler arasında yerini almıştır.


 

 

Kültür incileri ile taklit inciler aynı şey midir?

Değildir. Kültür İncileri, istiridye veya midye içerisinde doğal ortamlarında zamanla ve insan yardımıyla oluşur. Taklit inciler ise çeşitli ürünlerden (Cam, Plastik ve benzeri) insan faktörü ile ve fabrikasyon olarak üretilir. Örneğin Mayorka İncileri (Majorica)

Kültür (Tatlı Su) incileri ile Natürel inciler arasındaki fark

Kültür (Tatlı Su) incileri natürel incilerle aynı özellikleri paylaşmakta olup canlı istiridyeler tarafından havuzlarda yetiştirilmektedir. Tek ayrım insan tarafından gerçekleştirilen asgari miktardaki teşviktir.

İncinin Kıymetini Belirleyen Faktörler

Renk, ebat, şekil ve parlaklık incinin kıymetini belirleyen esas faktörlerdir. Bir incinin kıymetini doğal pırıltılarının yanı sıra kendine özgü özellikleri ile ölçülür. İnci genellikle beyaz, fildişi, pembe ya da açık gül renginde, mavimsi hatta siyah olmaktadır. Bunların içinde beyaz ve pembemsi renklerde olanlar en çok arananlardır. Siyah inciler ise çok az bulunduğundan ayrı bir değer taşımaktadır.

 

İncinin Korunması ve Muhafazası

Kozmetik ürünlerin tamamı ve parfüm kullanırken incilerinizi kullanmamanızı, bu ürünleri kullandıktan birkaç dakika sonra kullanmanız önerilmektedir. İncilerin uzun süre kasa ve kapalı yerlerde saklanmaması, solup matlaşmalarına neden olur. Bu neden ile incilerinizi sıklıkla takmanız önerilmektedir. Sık kullanılan incilerin hava alarak kendilerini yenilemelerini sağlanmış olur. İncileri muhafaza için tavsiye edilen, üzerinde sim olmayan tül keseler ve yumuşak kadife keselerdir. İnci muhafaza edilirken muhakkak hava almalıdır. İnci kullanımından sonra yumuşak ve hafif nemli bir bezle silinebilir.


“Uykusuzlar”dan geriye kalan o ‘geçmiş’ Merve Koçak Kurt

merve-kocak-kurtUykusuzlar,İnci Aral‘ın ilk defa 1984’te yayımlanan öykü kitabının adı. Geçtiğimiz günlerde Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından okura yeniden sunuldu. Kitapta altı öykü yer alıyor: “Mor Damga”, “Mehmet Kaptan”, “Karanfil Saksılarda”, “Karanlığa Kumru Nakışıdır”, “Ağrılı Kapısında Gecenin” ve “Kıyıda”.

Uykusuzlar’daki öykülerde, düşleri törpülenen insanların yaşamı uzun ve hüzünlü bir bekleyişe dönüşür. Umut yok olmasa da azaldıkça azalır, arzu soğuk bir mesafeyle karşılaşır, aşk ise anlık bir mutlukla çoğalır.

Aral’ın öykücülüğüne dair kurulacak elbet daha çok cümle vardır: Dilinin şiirselliğine, insan ilişkilerinin sahiciliğine yahut okunup bittikten sonra boğazınızda biriken düğümlere dair cümlelerdir bunlar.

Kelimelerin altını fosforlu bir turuncuyla çizersiniz onun öykülerini okurken… “Bir tarihte küçük bir kıyı kentinde bir şeyleri, birilerini, bir temmuz sabahının buğusu içinde bırakır gidersiniz. Odanızı, gözyaşlarınızı, sesinizi, anılarınızı, ellerinizin değdiği her şeyi, denizin uğultusunu, uykusuz gecelerinizi, eski ayakkabılarınızı. Sevdiklerinizi, sevemediklerinizi. Masanızı, dolabınızı, birikmiş gereksiz kâğıtları.” (Mor Damga)

Kitabın ilk öyküsü “Mor Damga” adını taşır ve bir sürgünü anlatır. “Unutmak önemsememeyi becermektir benim için. Yeni durumlara alışmak ya da yatışmaktır kısaca.” diyen anlatıcının dilinden izleriz yaşanılan o sürgünü. Sorgulamalar, ikilemler, memnuniyetsizlikler, gelgitler ve bireyin iç dünyasına dair daha birçok duyguyu ele alır. “Mehmet Kaptan”, “Karanlığa Kumru Nakışıdır”, “Ağrılı Kapısında Gecenin” öyküleri ise doğrudan “acılar, kayıplar, işkence, hapislik…” konularını işler.

“Mehmet Kaptan” öyküsünde, babası hapiste olan dört yaşındaki bir çocuğun hayatı nasıl algıladığı anlatılır. Anlatıcı ise annedir. “Yarım kalmış yataklarda, karanlığın iç çekişiyim. Saçlarım kara, üzgün ve solmuş bir gölgeyim.” derken öykünün geneline sinen hüzne tanıklık ederiz. Kekremsi ve acı bir tat kalır dilimizde.

“Kırılmış bir aynada…”

Uykusuzlar’ın her bir öyküsünün atmosferi ayrıdır. Kiminde kahraman, aşkın coşkusunu diri tutmaya çalışır; kimindeyse tek hayal bir tas sıcak çorbadır. İnsanca bir yaşam, mutlu bir gelecek özlemi, hak ve özgürlük, adalet gibi kavramlar öykülerde romantik bir hayale dönüşür. Yerini hayatın acı gerçekleri –yalnızlık, korku, acı ve keder- alır.

uykusuzlar-754247-Front-1“Kırılmış bir aynada kendimi görüyorum. Adım Gülgez. Kırık bir aynaya dağılıyorum. Soyadımı bilmiyorum. Onlar biliyorlar gene de soruyorlar.” Anlatılan gözaltı ve işkence sürecidir, “Karanlığa Kumru Nakışıdır”. Anlatıcı, “Zaman kavramını yitirdim. Karanlık, soğuk ve yalnızlığın içinde kaldım geçen zamanı bilmeden. Sessizlik parçalanıyor şimdi. Gözümdeki bezin burnuma değdiği kapanan kapılar. Bozuk bir çeşmeden akan suyun şırıltısı. Neredeyim?” der. Yazarın bu öyküde Guguk Kuşu’ndan ve Körleşme’den bahsedişi de tesadüfi değildir.

Kronolojik bir sıraya uyulmamış “Karanfil Saksılar”da. Daldan dala atlanmış: Farklı zamanlara, mekânlara, şahıslara… “… Biri bana bir söz söylerken, bir erik ağacının dalına doğru uzatmışken kolumu, ürkerek ben bu anı bir kez daha yaşadım, diye düşünürüm. Kuşlar geçiyor belleğimdeki gökyüzünden. Tahta bir merdiven gıcırdıyor. Orada, avlunun dibinde, hiç görmemişim de gördüm sanıyormuşum gibi duruyor ev.” Yine aynı öyküdeki imgeler ve metaforların kattığı şiirsellik de oldukça dikkat çekicidir. “Örtüyü boynuma doladım. Kırmızı karanfiller çoğalıp dağıldı göğsümün üstünde.”

Okuyan için geri dönüşler, örtük ifadeler ve kapalı anlamlar yorucu olduğu kadar keyifli de olabilir. Çünkü zihni zorlayacak, açacak, genişletecek ve geliştirecek bir uğraş bu.

Son öykü ise “Kıyıda”… İsmiyle müsemma bir öykü…

Uykusuzlar’dan kalan…

Yazıldığı zamanın izlerini taşıyan bir kitap UykusuzlarAral, bu kitabında toplumsal olaylara tutmuş aynasını. Bireylerin nasıl oradan oraya savrulduğunu ve bu savruluşlar sonucunda yaşanan travmaları anlatmış. Ancak anlattığı öyküler -aradan geçen onca yıla rağmen- güncelliğini yitirmemiş.

Aslolan, insanın yaşadıkları değil midir zaten? Acısı, umudu, kederi, sevinci, kaygısı, korkusuyla… İnsana ait olan duygulardan geçmez mi yolu öykünün de? Bazen bir kapı eşiğinde belirir yüzü, bazen demir parmaklıkların ardında…

Bilinç akımı sıklıkla kullanılıyor Uykusuzlar’da. Öyle hemencecik okunup geçilebilecek türden öyküler yok; anlattıkları üzerinde durup düşünmek gerek. Hatırladığımız, yaşanmışlığın dilimizde bıraktığı tat değil sadece. Tanıdık bildik bir ‘geçmiş’ aynı zamanda…

O toplumsal savruluşların kahramanları, şimdilerde yazılmış birer öykü kahramanı olsalardı yine benzer şeyleri yaşayacaklardı muhtemelen. İsimler, şehirler, vakitler… değişse de ‘yaşanılan’ değişmeyecek, yine ‘anlatılan’a dönüşecekti. Kitabın adı yine aynı olacaktı: Uykusuzlar“Konuşmaktan kaçınıyoruz. Aramızda söylenmeden bilinen sözcüklerle kurulmuş bir köprü var ve konuşursak belki dağılırız.” diyecekti.

Geriye kalan o ‘geçmiş’le…

Merve Koçak Kurt – edebiyathaber.net (28 Nisan 2015)

Kategoriler Uncategorized
kaynağı değiştir]

Dış bağlantılar[değiştir

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası