şiir nazım hikmet aşk / Şiir Sitesi - Nazım Hikmet - Aşk Mönüsü

Şiir Nazım Hikmet Aşk

şiir nazım hikmet aşk

Nazım Hikmet'in Şiirlerinde Aşk - 2

Yakın İlişkiler
Düzenleyen: Dr. Gizem Sürenkök

Yazımızın birinci bölümünde Nazım Hikmet'in 1929-1945 yılları arasındaki sevda şiirlerini incelemiştik. Bu yazımızda ise 1945 sonrası -özellikle 50'li yılların ikinci yarısından itibaren- şiirlerinde giderek artan lirizme, değişimlere ve şiirlerinin genel özelliklerine bakacağız.
relate-banner

Keyifli okumalar!

Yatar Bursa Kalesinde, şiirler 4 / YKY

SEN

Sen esirliğim ve hürriyetimsin,

çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin,

sen memleketimsin.

Sen ela gözlerinde yeşil hareler,

sen büyük, güzel ve muzaffer

ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan hasretimsin…

YİNE SANA DAİR

Sende, ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,

sende, ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,

sende uzaklığı,

sende, ben, imkansızlığı seviyorum.

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine

ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,

ve bir avcı iştihasıyla etini dişlemek senin.

Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,

fakat asla ümitsizliği değil…

TAHİRLE ZÜHRE MESELESİ

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,

bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte

yani yürekte.

Mesela bir barikatta dövüşerek

mesela kuzey kutbunu keşfe giderken

mesela denerken damarlarında bir serumu

ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dümyayı doludizgin

ama o bunun farkında değildir

ayrılmak istemezsin ondan

ama o senden ayrılacak

yani sen elmayı seviyorsun diye

elmanın da seni sevmesi şart mı?

Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık

yahut hiç sevmeseydi

Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Don Kişot'tan Piri Reis'e, organ bağışından vereme, Anadolu köylerindeki topraksız köylülerden atom bombasına kadar akla gelebilecek neredeyse tüm konularda şiirleri vardır Nazım Hikmet'in. Böyle büyük ve üretken -üstelik insan sevgisiyle dolup taşan- bir şair için aşk da en önemli konu başlıklarından biri. Hatta çoğu mücadele şiirinin bile merkezinde yer aldığını söyleyebiliriz. 1948 tarihli "Sen" ve "Yine Sana Dair" şiirlerinde de insanlığın atılımlarının, hürriyet ve memleket özleminin sevdayla bir arada verildiğini görüyoruz. Bu yıllardaki çoğu şiirinde kendinden emin, yer yer coşkulu, hasret çeken ama yılmayan bir anlatıcı sesi var.

"Tahirle Zühre Meselesi"nde ise şairin başka şiirlerinde de yaptığı gibi halk hikayelerine başvurduğunu görüyoruz. Bu efsaneyi kendi bakış açısıyla, toplumcu düşüncesiyle; yalın, akıcı ve temiz Türkçesiyle yeniden üretiyor. Dize tekrarları ve ritim sürükleyiciliği artırırken ses bir müzik yaratıyor. Halk hikayemizin kahramanlarından bahsederken bir dostla konuşur gibi, karmaşık bir meseleyi bir çocuğa anlatır gibi halk dilindeki duru Türkçeyi kullanıyor.

Yeni şiirler (1951-1959), şiirler 6 / YKY

SENSİZ PARİS

Sensiz Paris, gülüm,

bir havayi fişeği

bir kuru gürültü

kederli bir ırmak.

Yıktı mahvetti beni

Paris'te durup dinlenmeden, gülüm,

seni çağırmak.

HENÜZ VAKİT VARKEN GÜLÜM

Henüz vakit varken, gülüm,

Paris yanıp yıkılmadan,

henüz vakit varken, gülüm,

yüreğim dalındayken henüz,

ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri

Volter Rıhtımı'nda dayayıp seni duvara

öpmeliyim ağzından

Sonra dönüp yüzümüzü Notrdam'a

çiçeğini seyretmeliyiz onun,

birden bana sarılmalısın, gülüm,

korkudan, hayretten, sevinçten

ve de sessiz sessiz ağlamalısın,

yıldızlar da çiselemeli

incecikten bir yağmurla karışarak.

Henüz vakit varken, gülüm,

Paris yanıp yıkılmadan,

henüz vakit varken, gülüm,

yüreğim dalındayken henüz,

şu Mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz

söğütlerin altından, gülüm,

ıslak salkımsöğütlerin.

Paris'in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana,

en güzel, en yalansız,

sonra da ıslıkla bir şeyler çalarak

gebermeliyim bahtiyarlıktan

ve insanlara inanmalıyız.

Yukarda taştan evler,

girintisiz, çıkıntısız,

birbirine bitişik

ve duvarları ayışığından

ve dimdik pencereleri ayakta uyukluyor

ve karşı yakada Luvr

aydınlanmış ışıldaklarla

aydınlanmış bizim için

bill√ɬªr sarayımız..

Henüz vakit varken, gülüm,

Paris yanıp yıkılmadan,

henüz vakit varken, gülüm,

yüreğim dalındayken henüz,

şu Mayıs gecesi rıhtımda, depolarda

kırmızı varillere oturmalıyız.

Karşıda karanlığa giren kanal.

Bir şat geçiyor,

selamlayalım, gülüm,

geçen sarı kamaralı şat'ı selamlayalım.

Belçika'ya mı yolu, Hollanda'ya mı?

Kamaranın kapısında ak önlüklü bir kadın

tatlı tatlı gülümsüyor.

Henüz vakit varken, gülüm,

Paris yanıp yakılmadan,

henüz vakit varken, gülüm…

Parisliler, Parisliler,

Paris yanıp yıkılmasın…

TUNA ÜSTÜNE SÖYLENMİşTİR

Gökte bulut yok

söğütler yağmurlu

Tuna'ya rastladım

akıyor çamurlu çamurlu

hey Hikmet'in oğlu, Hikmet'in oğlu

Tuna'nın suyu olaydın,

Karaorman'dan geleydin

Karadeniz'e döküleydin

mavileşeydin mavileşeydin mavileşeydin

geçeydin Boğaziçi'nden

başında İstanbul havası

çarpaydın Kadıköy iskelesine

çarpaydın çırpınaydın

vapura binerken Memet'le anası.

On üç yıllık hapis günlerinin ardından bu kez de hasretin bir başka türlüsü başlar şair için. 1951'de ayrıldığı Türkiye'ye girişi yasaklanır ve vatandaşlıktan çıkarılır. Ölümüne dek bir daha kendi topraklarına ayak basamaz. şiirlerinde Varna Nehri kıyılarından Karadeniz'e giden vapurları okşar, o yakadan oğlu Memet'e seslenir, bir saatlik İstanbul yolculuğu için Doktor Faust'a -Goethe'nin ruhunu şeytana satan unutulmaz karakteri- o korkunç bedeli teklif eder. 50'li yıllarda kendi bireysel dünyasını yansıtan neredeyse tüm şiirlerinde hasret, özlem, keder ana duygulardır. Bir yandan da "Sensiz Paris" gibi şiirlerinde coşkulu sesin yavaş yavaş yumuşadığını ve lirizmin ayak seslerini görürüz.

Son şiirleri (1959-1963), şiirler 7 / YKY

HASRET

Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,

belini sarmayalı,

gözünün içinde durmayalı,

aklının aydınlığına sorular sormayalı,

dokunmayalı sıcaklığına karnının.

Yüz yıldır bekliyor beni

bir şehirde bir kadın.



Aynı daldaydık, aynı daldaydık.

Aynı daldan düşüp ayrıldık.

Aramızda yüz yıllık zaman,

yol yüz yıllık.

Yüz yıldır alacakaranlıkta

koşuyorum ardından.

***

Her günüm mis gibi dünya kokan bir kavun dilimi

senin sayende.

Bütün yemişler elime güneştenmişim gibi uzanıyor

senin sayende.

Senin sayende yalnız umutlardan alıyorum balımı.

Yüreğimin çalışı senin sayende.

En yalnız akşamlarım bile duvarında gülen bir Anadolu kilimi

senin sayende.

şehrime ulaşmadan bitirirken yolumu

bir gül bahçesinde dinlendim senin sayende

Senin sayende, içeri sokmuyorum

en yumuşak urbalarını giyip

büyük rahatlığa çağıran türküleriyle kapımı çalan ölümü.

SAMAN SARISI

Seher vakti habersizce girdi gara ekspres

kar içindeydi

ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım

peronda benden başka da kimseler yoktu

durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri

perdesi aralıktı

genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada

saçları saman sarısı kirpikleri mavi

kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı

üst ranzada uyuyanı göremedim

habersizce usulcacık çıktı gardan ekspres

bilmiyorum nerden gelip nereye gittiğini

baktım arkasından

üst ranzada ben uyuyorum

Varşova'da Biristol Oteli'nde

yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığım yoktu

oysa karyolam tahtaydı dardı

genç bir kadın uyuyor başka bir karyolada

saçları saman sarısı kirpikleri mavi

ak boynu uzundu yuvarlaktı

yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığı yoktu

oysa karyolası tahtaydı dardı

vakıt hızla ilerliyordu yaklaşıyorduk gece yarılarına

yıllardır böyle derin uykulara dalmışlığımız yoktu

oysa karyolalar tahtaydı dardı

iniyorum merdivenleri dördüncü kattan

asansör bozulmuş yine

aynaların içinde iniyorum merdivenleri

belki yirmi yaşımdayım belki yüz yaşımdayım

vakıt hızla ilerliyordu yaklaşıyorduk gece yarılarına

üçüncü katta bir kapının ötesinde bir kadın gülüyor sağ elimde kederli

bir gül açıldı ağır ağır

(…)

sesleniyorum

seni yitirmiş geri dönüyor sesimin yankıları

ayrılık masanın üstündeydi sigara paketinde

gözlüklü garson getirdi onu ama sen ısmarladın

kıvrılan bir dumandı gözlerinin içinde senin

cıgaranın ucunda senin

ve hoşça kal demeğe hazır olan avucunda

ayrılık masanın üstünde dirseğini dayadığın yerdeydi

aklından geçenlerdeydi ayrılık

benden gizlediklerinde gizlemediklerinde

ayrılık rahatlığındaydı senin

senin güvenindeydi bana

Büyük korkundaydı ayrılık

birdenbire kapın açılır gibi sevdalanmak birilerine ansızın

oysa beni seviyorsun ama bunun farkında değilsin

ayrılık bunu fark etmeyişindeydi senin

(…)

Nazım Hikmet'in hayatının son yıllarında yazdığı şiirlerde artan bir lirizm ve melankolik hava göze çarpar. Gençlik dönemlerinde ve hapis yıllarında şiirinin vazgeçilmez unsurlarından olan coşku ve mücadele gücü, yerini geçmişe ve geleceğe yönelik duygusal yoğunluğa bırakır. Ses yumuşar, lirikleşir; anlatıcının duygularına odaklanılır. Bunda Sovyetler Birliği'ndeki Stalin sonrası dönemde lirizm eğiliminin, Fransız modern liriğinin ve Moskova'da tiyatro alanındaki değişimlerin etkisi de büyüktür. Özellikle "Saman Sarısı" şiiri, şair için bir kırılma noktası kabul edilir; çünkü burada alışılmış Nazım Hikmet şiirlerinden çok uzak bir anlatımla karşılaşırız. "Saçları saman sarısı, kirpikleri mavi" kadının anlatıldığı dizeler şiir boyunca dönüşüme uğrayarak şiirin üzerine kurulduğu temel yapıyı oluşturur. Sık sık bu imgeye döneriz. Araya düşsel öğeler, çağrışımlar ve zihinsel sıçramalar katılır. Bir bilinmezlik havası sezilir, nispeten güvensiz ve karşısındakini kaybetme korkusu taşıyan bir aşıkla karşılaşırız. Somut gerçeklik algısıyla oynandığından bu şiirin gerçeküstücü bir yanı olduğunu da söyleyebiliriz. Düşünceler kimi yerlerde aklın sıkı denetiminden sıyrılır.

Not: En önemli şiirlerinden olan "Saman Sarısı", çok uzun bir şiir olduğundan kısaltılarak verilmiştir. şu bağlantıdan tam haline ulaşabilirsiniz:

https://www.siir.gen.tr/siir/n/nazim_hikmet/saman_sarisi.htm

Ayrıca geçtiğimiz yıl Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi tarafından yayımlanan "şiir Dünyadan İbaret: Nazım Hikmet Üzerine Çalışmalar" kitabı yazıyı hazırlamamda bana çok yardımcı oldu. Nazım Hikmet'le ilgili hazırlanmış en önemli eleştirel çalışmalardan biri.

[1] Arife Kalender, şiir Adaları: Çağdaş şairlerimiz (Kaynak Yayınları: İstanbul, 2015), s. 47.
[2] Veysel Öztürk, "Gerçekçi şiire Lirik Öz: N√ɬ¢zım Hikmet'in Son şiirlerinde Lirizm ve Melankoli", şiir Dünyadan İbaret: N√ɬ¢zım Hikmet Üzerine Yeni Çalışmalar içinde (Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi: İstanbul, 2019), s.30-32.
[3] Erkan Irmak, "Majörler Tükendi, Minörlere Yolculuk: 'Saman Sarısı'nda Ses ve Yol", şiir Dünyadan İbaret: N√ɬ¢zım Hikmet Üzerine Yeni Çalışmalar içinde (Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi: İstanbul, 2019), s.50-52.

Benzer yazılar


footer

Nazım Hikmet şiirleri ve sözleri! Haziranda ölmek zor! Nazım’ın kısa, uzun, aşk dolu, resimli sözleri, en güzel şiirleri…

Nazım Hikmet şiirleri ve sözleri, Nazım’ın ölüm yıldönümüyle yoğun bir şekilde sorgulanıyor. 3 Haziran 1963'te hayata gözlerini yuman dünyaca ünlü şair Nazım Hikmet, ölümsüzlüğünün 59. yılında anılıyor. İşte Nazım’ın kısa, uzun, aşk dolu, resimli sözleri, en güzel şiirleri…

Nazım Hikmet Sözleri ve Nazım Hikmet şiirleri

Gitmek sadece bir eylemdir. Unutmak ise kocaman bir devrim.

Yalnızlık insanlara çok şey öğretmiştir. Ama sen gitme cahil kalayım.

İstiklal otobüs değil ki birini kaçırdın mı, öbürüne binesin… İstiklal sevgilimiz gibidir, aldattın mı bir kere zor döner bir daha.

Hiçbir korkuya benzemez halkını satanın korkusu.

Nazım Hikmet şiirleri ve sözleri Haziranda ölmek zor Nazım’ın kısa, uzun, aşk dolu, resimli sözleri, en güzel şiirleri…

Şair başarılı olmak için, yapıtlarında maddi yaşamı aydınlatmak zorundadır.

Arkadaşlık ağaca benzer… Kurudu mu bir daha yeşermez.

Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.

Umuda bin kurşun sıksa da ölüm, unutma! Umuda kurşun işlemez gülüm.

Geçtim putların ormanından baltalayarak, ne de kolay yıkılıyorlardı.

Toprak, sevdiklerimizi aldığı için mi böyle güzel kokar.

Nazım Hikmet şiirleri ve sözleri Haziranda ölmek zor Nazım’ın kısa, uzun, aşk dolu, resimli sözleri, en güzel şiirleri…

İnsan, denizin olmadığı yerde umut adını martı olmalı.

Özlemin azı çoğu olmaz, ağırdır işte.

Yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omzuna ağır gelir!

Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!

Aşk Mönüsü

“Sen sabahlar ve şafaklar kadar güzelsin
Sen ülkemin yaz geceleri gibisin
Saadetten haber getiren atlı kapını çaldığında
Beni unutma
Ah! saklı gülüm
Sen hem zor hem güzelsin
Şiirlerimin ılıklığında açılmalısın
Sana burada veriyorum hayata ayrılan buseyi
Sen memleketim kadar güzelsin
Ve güzel kal”

Ben Senden Önce Ölmek İsterim

“Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mi zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
iyisi mi,
beni yaktırırsın,
odanda ocağın
üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf,
beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sende ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yatarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar…”

Nazım Hikmet şiirleri ve sözleri Haziranda ölmek zor Nazım’ın kısa, uzun, aşk dolu, resimli sözleri, en güzel şiirleri…

Ruhum

“Ruhum
gözlerini yumuşacık yum
kucağımdaymışsın gibi bırak kendini
ninni,
uykunda unutma beni
ninni…
Gözlerini yumuşacık yum
yeşil ela gözlerini
ninni ruhum ninni
Sen yukarda yemişli dalların içindesin,
yeşil gözlerin güneş dolu,
dudakların bala bulanmış
ben ağacın dibindeyim,
bir ayağım çukurda…
Ben senden çok önce gideceğim,
sen bensiz kalacaksın ihtiyarlığında…”

Gözlerine Bakarken

“Gözlerine bakarken,
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma.
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde,
kayboluyorum…
Yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
Durup dinlenmeden değişen ebedi madde gibi gözlerin:

sırrını her gün bir parça veren.
fakat hiç bir zaman;
büsbütün teslim olmayacak olan…”

Nazım Hikmet şiirleri ve sözleri Haziranda ölmek zor Nazım’ın kısa, uzun, aşk dolu, resimli sözleri, en güzel şiirleri…

Herkes Gibi

“Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi ta içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.”

İkimiz

“İkimiz de biliyoruz, sevgilim
öğrettiler:
aç kalmayı, üşümeyi,
yorgunluğu ölesiye
ve birbirimizden ayrı düşmeyi.
Henüz öldürmek zorunda bırakılmadık
ve öldürülmek işi geçmedi başımızdan.

İkimiz de biliyoruz, sevgilim,
öğretebiliriz:
dövüşmeyi insanlarımız için
ve her gün biraz daha candan
biraz daha iyi
sevmeyi…”

Kar Kesti Yolu

“Kar kesti yolu
sen yoktun
oturdum karşına dizüstü
seyrettim yüzünü
gözlerim kapalı

Gemiler geçmiyor
uçaklar uçmuyor
sen yoktun
karşında duvara dayanmıştım
konuştum, konuştum, konuştum
ağzımı açmadan

Sen yoktun
ellerimle dokundum sana,
ellerim yüzümdeydi”

Nazım Hikmet şiirleri ve sözleri Haziranda ölmek zor Nazım’ın kısa, uzun, aşk dolu, resimli sözleri, en güzel şiirleri…

Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor

Onlardan kalbime sevda geçmiyor

Ben yordum ruhumu biraz da sen yor

Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken daha dün gece

Kaçıyorum bugün senden gizlice

Kalbime baktım da işte iyice

Anladım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim

Maziye karıştı şimdi yeminim

Kalbimde senin için yok bile kinim

Bence sen de şimdi herkes gibisin

Nazım Hikmet Ran

Anlayamadılar

Nazım Hikmet Ran

Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim
Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda...
Ateşin yanında barut, barutun yanında ateş olasın diye! ..
Rakı sofralarında söylenip, acı tütün çiğnercesine sevdik
Anlayamadılar...

Devamını Oku
Nazım Hikmet Ran

Vatan Haini

Nazım Hikmet Ran

``Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala,
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hala.´´
Bir Ankara gazesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
kapkara haykıran puntularla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un

Devamını Oku

TÜM NAZIM HİKMET RAN ŞİİRLERİ

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası