elhanı şita incelemesi / ELHAN- I ŞİTA, Cenap ŞAHABETTİN - SESLİ ŞİİRLERİMİZ

Elhanı Şita Incelemesi

elhanı şita incelemesi

Elhan-ı Şita (Kış Ezgileri)


Elhan-ı Şita (Kış Ezgileri)

19 Ocak

''Kar'' ve ''Kış'' gelince benim de aklıma öncelikle Cenap Şahabettin'in ''Elhan-ı Şita'' (Kış Ezgileri), Ahmet Muhip Dranas'ın ''Kar'' ve Yahya Kemal Beyatlı'nın ''Kar Mûsîkileri'' isimli şiirleri gelir.

Daha önce son ikisini ard arda bu sayfada vermiştim. Şimdi de Cenap Şahabettin'in Türk Edebiyatında o muhteşem kış şiir olan ''Elhan-ı Şita''sını hem orjinal hali hem de günümüz Türkçesiyle veriyorum. Cenap Şehabettin, "Elhan-ı Şita" adlı şiiriyle Servet-i fünun döneminde sembolizm akımın ilk uygulayıcısıydı.

Elhan-ı Şita şiirinin konusu basittir. Şiirde kış mevsimi gelmiştir, kar yağmaktadır. Şiirde kar yağışı bir tablo gibi anlatılmaktadır. Ancak şiirde kış mevsiminin, zemheri aylarının o dondurucu soğuğu, o ürpertici rüzgârları, tipileri, fırtınaları yoktur… Dışarıda üşüyenler, titreyenler, açta açıkta kalanlar yoktur… Kimsesiz sahipsiz insanlar yoktur, hayvanlar yoktur Varsa da kış, şömineli bir mekânda camdan seyreder gibi anlatılmaktadır… Şair, kışı olduğu gibi değil de görmek istediği şekliyle tasavvur etmiştir. Şiirde kelimeler bir musiki notaları şeklinde sıralanmaktadır. Şiirin öznesi kardır. Kar da eşini kaybetmiş bir kuş gibi ilkbaharın geçen günlerini aramakta, yâd etmektedir. Şiirde kar yağışının her türlü şekli tasvir edilir; toz şeklinde yağan kar, lapa lapa yağan kar, tipi şeklinde yağan kar Şiirde asıl vurgulanan ancak gizlide kalan, geri planda duran, sessiz sessiz anlatılan hüzündür, gamdır, kederdir… Bu nedenle şiirde melankoli de vardır. Gökyüzünden yağan sanki hüzündür, gamdır, kederdir, kasvettir

Eskiden İstanbul'a kar düştü mü yere tüm gazetelerde, tüm mecmualarda ilk sayfada bu güzide şiir yayınlanırmış. Şimdiki gibi insanları korkutup ‘’felaket’’, ‘’kaos’’, ‘’son dakika’’, ‘’kar faciası’’ türünden başlıklar olmazmış gazetelerde… 

Nazım Hikmet ‘’bir küvet hikâyesi’’ adlı şiirinin iki ayrı yerinde bu şiirden alıntı yapar. Şiir çok uzun, alıntı yapılan bölümler şunlar:

    ‘’Yaktım sobamızı.
     İyice ısınmak lâzım ilkönce.
     Ciğer bir çay bardağı gibi çatlarmış.
     Pencereye, kara bakıyorum :
     «Eşini gaip eyleyen bir kuş
                                                 gibi kar
       geçen eyyamı nev baharı arar»
     Babam bu şiiri çok severdi.
     Sen beğenmezsin.
     «Sağdan sola, soldan sağa lerzânı girizan»

     Lambayı söndürmeden balkona çıktım.
     « gibi kar
                 düşer düşer ağlar»
     Oturdum balkonda iskemleye.
     Havada çıt yok.
     Karanlık bembeyaz.
     Uykudayım sanki.
     Sanki çok sevdiğim bir insan
     korkarak beni uyandırmaktan
                             yumuşacık dolaşıyor etrafımda.’’

Dün İsmet Özel'in ''Karlı Bir Gece vakti Bir Dostu Uyandırmak'' isimli şirini vermiştim. İsmet Özel'in mükemmel okuduğu şiirlerden birisi de ''Elhan-ı Şita''dır. Şiirin sonundaki bağlantıda İsmet Özel’in sesinden ‘’Elhan-ı Şita’’yı verdim Görseli de güzeldir, sanki şiirdeki gibi kar yağar

Bu kışta ve bu karlı günde bu üç şiirin keyfini çıkarın derim. 

Osman AYDOĞAN

Bağlantıda İsmet Özel’in sesinden ‘’Elhan-ı Şita’’:
funduszeue.info?v=ugu4AmI9I1o

Elhan-ı Şita

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş, - Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar - Eşini kaybeden bir kuş gibi kar
Gibi kar                                          - Gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar  - Geçen ilkbahar günlerini arar
Ey kulûbün sürûd-i şeydâsu,         - Ey kalplerin divane şarkısı
Ey kebûterlerin neşideleri,            -  Ey güvercinlerin şiirleri
O baharın bu işte ferdâsı               - O baharın bu işte yarını
Kapladı bir derin sükûta yeri          - Kapladı bir derin sessizliğe yeri
Karlar                                             -  Karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.  - Ki sessizce arasıra ağlar

Ey uçarken düşüp ölen kelebek     - Ey uçarken düşüp ölen kelebek
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek        - Bir melek kanadının beyaz püskülü
Gibi kar                                           - Gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar.         - Seni solgun bahçelerde arar.
Sen açarken çiçekler üstünde         - Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,               - Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ'şun üstünde şimdi ey mürde     - Cansız bedenin üstünde şimdi ey ölü
Başladı parça parça pervâze          - Başladı parça parça altın kırıntıları
Karlar                                              - Karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar!       - Ki gökyüzünden düşer düşer ağlar!

Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;        - Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar        - Küçücük, beyaz başlı baykuşlar
Gibi kar                                          - Gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar.         - Sizi dallarda, yuvalarda arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,      - Gittiniz, gittiniz siz ey kuşlar,
Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;  - Şimdi boş kaldı baştan başa yuvalar
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân! -       - Yuvalarda -feryat etmeyen yetîm-
Son kalan mâi tüyleri kovalar       - Son kalan mavi tüyleri kovalar
Karlar                                            - Karlar
Ki havada uçar uçar ağlar.            - Ki havada uçar uçar ağlar.

Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir        - Ey kış göğü, elinde yığın yığındır       
Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter Yasemin yaprağı, güvercinkanadı, ıslak bulut
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir- - Dök ey gökyüzü -doğanın canlılığı  uykudadır-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!     - Siyah toprağın üstüne katışıksız çiçekler!

Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! - -Her ağaçlık yer şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! -
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid - Bir gölge yığını ve siyah renkli ve ümitsiz
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek. - Ey kış göğünün eli, durma, durma, çek.
Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!      - Her ağaçlığın üstüne bir beyaz örtü!

Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar - Göklerden emeller gibi dökülüyor kar
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar - Her mutlu hayalim gibi koşarak düşüyor kar

Bir bâd-ı hamûşun Per-i sâfında uyuklar - Sessiz bir rüzgar tüylü bir kanatta uyuklar
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar,   - Yolunda durur bir aralık sonra uçarlar,

Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân, - Soldan sağa, sağdan sola titreyerek ve kaçışarak
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân - Bazen uçmada tüyler gibi, bazen dökülmede

Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun, - Karlar, sessizliğin dualarının bütün nağmeleri
Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun. - Karlar, ruhların bahçelerinin  çiçekleri

Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök.- Dök siyah toprak üstüne, ey göğün eli dök.
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök: - Ey göğün eli, izzetin eli, kışın eli, dök

Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi; - Bahar çiçekleri yerine beyaz kar
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.- Kuşların nağmeleri yerine ümidin suskunluğunu.

Cenab ŞAHABETTİN


Yorumlar- Yorum Yaz

Elhan-I Şita Kimin Eseri Ve Kim Tarafından Yazılmıştır? &#;zeti, T&#;r&#;, Konusu Ve &#;zellikleri

Haberin Devamı

Elhan nağme, şita ise kış anlamına gelmektedir. Elhan-ı şita şiiri kış nağmeleri anlamı taşımaktadır. Cenap Şehabettin şiirinde kelimelerin müzikal değerleri açısından seçimlerinde çok titiz olmaktadır. Elhan-ı Şita şiirinde de bu özelliği görülmektedir. 

Elhan-ı Şita Kimin Eseri ve Kim Tarafından Yazılmıştır?

 Serrvet-i fünun döneminde "elhan-ı şita" adlı şiiri ile birlikte Cenap Şahabettin sembolizm akımın ilk uygulayıcısı olmaktadır. Türk edebiyatı tarihinden büyük öneme sahip olan şiirin yazarı Cenap Şahabettin olmaktadır 

Elhan-ı Şita Şiirinin Türü Nedir?

 Cenap Şahabettin’in yazmış olduğu Elhan-ı şita Şiiri Türü bakımından bir kaç özelliği bulunmaktadır. Şiir Nazım Birimi Bent, nazım şekli ise serbest müstezat olmaktadır. Elhan-ı şita Şiirinin Kafiye Düzeni ise 3 ana kısma ve 5 ayrı bölüme ayrılmaktadır. Şiire hâkim kafiyeler de bir düzene göre devam etmektedir. Bununla birlikte kimi yerlerde çaprazlama kafiye de kullanılır. 

Haberin Devamı

Elhan-ı Şita Şiirinin Konusu Nedir?

Elhan-ı şita şiirinin konusu son derece basittir. Kış mevsiminde yağan karın resmedildiği bir manzara anlatılmaktadır. Ancak bu kış günü şairane bir şekilde vasfedilmektedir. Şair şiirde kış tablosu içinde yaşanılan yerine 'seyredilen' bir manzara çizilmiştir. Şair şiirine kış nağmeleri adını vermiştir. Burada şiirin öznesi kar olarak ele alınmıştır. Ayrıca kar eşini kaybetmiş bir kuşa benzetilmiş ve ilkbahar günlerini aramaktadır. Şair bu tür benzetmeleri şiir boyunca sürdürmektedir. Bunun dışında şiirin genel duygusu hüzün ve özlem olmaktadır. Ancak buradaki hüzün duygusu daha farklı olarak mutlu bir üslup ile anlatılmaktadır. 

Elhan-ı Şita Şiiri İncelemesi Nedir?

 Elhan-ı Şita Türkçe aktarımı ile Kış Nağmeleri karın yağışını betimlemekte ve kış manzarasını anlatan bir şiir olarak dikkat çekmektedir. Cenap Şahabettin‘in önemli manzumelerinden biri olmaktadır. Bunun yanı sıra şiir tamlama ve kelime oyunları ile canlı bir kış tablosu resmetmektedir. Ancak kullanılan bu tamlama ve sıfatlar Servetifûnun döneminde görülmeye başlayan ancak alışılmışın dışında olan farklı sözcük birleşimlerinden meydana getirilmiştir. Bu tamlama birleşimlerini meydana getiren sanatçı da Cenap Şahabettin olduğu bilinmektedir. Şiirde yer alan “beyaz lerze" “dumanlı uçuş” gibi sıfat grupları da buna örnek olmaktadır. Servetifünun şiirindeki bu tip kullanım alanlarının kaynağı Fransız şiiri ve sembolizm akımıdır.

Cenap Şahabettin&#;in Elhan-ı şita Şiirinin Tahlili

 Elhan-ı Şita

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,

(Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş,)

Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi kar

(Eşini kaybeden bir kuş gibi kar)

Gibi kar

(Gibi kar)

Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar&#;

(Geçen ilkbahar günlerini arar)

Ey kulûbün sürûd-i şeydâsu,

(Ey kalplerin divane şarkısı)

Ey kebûterlerin neşideleri,

(Ey güvercinlerin şiirleri)

O baharın bu işte ferdâsı

(O baharın bu işte yarını)

Kapladı bir derin sükûta yeri

(Kapladı bir derin sessizliğe yeri)

Karlar

(Karlar)


Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.

(Ki sessizce arasıra ağlar)

Ey uçarken düşüp ölen kelebek

(Ey uçarken düşüp ölen kelebek)

Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek

(Bir melek kanadının beyaz püskülü)

Gibi kar

(Gibi kar)

Seni solgun hadîkalarda arar.

(Seni solgun bahçelerde arar.)

Sen açarken çiçekler üstünde

(Sen açarken çiçekler üstünde)

Ufacık bir çiçekli yelpâze,

(Ufacık bir çiçekli yelpâze,)

Nâ&#;şun üstünde şimdi ey mürde

(Cansız bedenin üstünde şimdi ey ölü)

Başladı parça parça pervâze

(Başladı parça parça altın kırıntıları)

Karlar

(Karlar)

Ki semâdan düşer düşer ağlar!

(Ki gökyüzünden düşer düşer ağlar!)

Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;

(Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar

Küçücük, ser-sefîd baykuşlar

(Küçücük, beyaz başlı baykuşlar)

Gibi kar

(Gibi kar)

Sizi dallarda, lânelerde arar.

(Sizi dallarda, yuvalarda arar.)

Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,

(Gittiniz, gittiniz siz ey kuşlar,)

Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;

(Şimdi boş kaldı baştan başa yuvalar

Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân! &#;

(Yuvalarda -feryat etmeyen yetîm-)

Son kalan mâi tüyleri kovalar

(Son kalan mavi tüyleri kovalar)

Karlar

(Karlar)

Ki havada uçar uçar ağlar.

(Ki havada uçar uçar ağlar.)

Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir

(Ey kış göğü, elinde yığın yığındır)

Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter&#;

(Yasemin yaprağı, güvercin kanadı, ıslak bulut&#;)

Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-

(Dök ey gökyüzü -doğanın canlılığı uykudadır-)

Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!

(Siyah toprağın üstüne katışıksız çiçekler!)

Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! &#;

(Her ağaçlık yer şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! -)

Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid&#;

(Bir gölge yığını ve siyah renkli ve ümitsiz)

Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek.

(Ey kış göğünün eli, durma, durma, çek.)

Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!

(Her ağaçlığın üstüne bir beyaz örtü!)

Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar

(Göklerden emeller gibi dökülüyor kar)

Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar

(Her mutlu hayalim gibi koşarak düşüyor kar)

Bir bâd-ı hamûşun Per-i sâfında uyuklar

(Sessiz bir rüzgar tüylü bir kanatta uyuklar)

Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar,

(Yolunda durur bir aralık sonra uçarlar,)

Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân,

(Soldan sağa, sağdan sola titreyerek ve kaçışarak)

Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân

(Bazen uçmada tüyler gibi, bazen dökülmede)

Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun,

(Karlar, sessizliğin dualarının bütün nağmeleri)

Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun.

(Karlar, ruhların bahçelerinin çiçekleri)

Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök.

(Dök siyah toprak üstüne, ey göğün eli dök.)

Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:

(Ey göğün eli, izzetin eli, kışın eli, dök

Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;

(Bahar çiçekleri yerine beyaz kar)

Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.

(Kuşların nağmeleri yerine ümidin suskunluğunu.)

Cenab Şahabettin

Cenap Şahabettin&#;in Elhan-ı şita Şiirinin Biçim Açıklaması

A. Cenap Şahabettin&#;in Elhan-ı şita Şiirinin kafiye ve redifleri

&#; uç-uş  a

&#;k-uş       a                -uş: tam uyak

&#;k-ar    b

&#;ar-ar    b                                     -ar: tam uya

&#;sürûd-ı şeydâ&#;sı  c                      -(s)ı:redif              -dâ: zengin uyak

&#;neşîdel&#;er- i   d                                -i:  redif                &#;er: tam uyak

&#;ferdâ&#;sı   c

&#;y&#;er&#; i  d

&#;.keleb-ek

&#;.mel-ek                                      -ek: tam uyak

&#;.üstün-de

&#;.yelp-âze

&#;.mür-de

&#;.perv-âze                                 &#;de: tam uyak, &#;âze: zengin uyak

 Ayrıca

&#;Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir / Berg-i se&#;men, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter.&#;

Bu dizelerde &#;t&#;,  &#;d&#; , &#;r ünsüzleri  çokça kullanılmış, aliterasyon yapılmıştır.

 Bu dizelerde karın yağmaya başlayacağı anlamı vardır. &#;t&#;,  &#;d&#; , &#;r&#;  ünsülerinin tekrarıyla havanın soğumasını yansıtmak istemiştir şair.

Cenap Şahabettin&#;in Elhan-ı şita Şiirinin  Nazım Birimi: Bent

Cenap Şahabettin&#;in Elhan-ı şita Şiirinin Nazım ŞekliSerbest müstezat

Cenap Şahabettin&#;in Elhan-ı şita Şiirinin Kafiye Düzeni: Üç ana kısma ve beş ayrı bölüme ayırabileceğimiz Elhân-ı Şitâ&#;da şiire hâkim kafiyeler, bir düzene göre devam eder; kimi yerde çaprazlama kafiye kullanılır


Ölçüsü. Elhân-ı Şitâ&#;da aruzun üç değişik veznini kullanır:

a)            Feilâtün           mefâilün          feilün (failâtün) (fa&#;lün)

b)            Mef&#;ûlü            fâilâtü  mefâîlü            fâilün

c)            Mef&#;ûlü            mefâîlü            mefâîlü            feûlün

Cenap Şahabettin&#;in Elhan-ı şita Şiirinin Teması: KAR VE HÜZÜN


Cenap Şahabettin&#;in Elhan-ı şita Şiirinin Anlam Açıklması

Mehmet Şamil &#; Elhân-ı Şitâ Üzerine Bir Tahlil Şiirde başlık, şiirin bütününe şâmildir. Daha lise yıllarımızda bizi etkileyen bir ahenk şiiri olan Elhân-ı Şitâ buna en güzel örneklerden biri. Hemen her kış pencereden seyrine daldığımız karlı bir manzara ile bu şiiri hatırlarım. Şiirde heceleri müziksiz düşünmeyen Cenab Şehabettin, muhtevâsı sade bir kış manzarasının tasviri gibi görünen Elhân-ı Şitâ&#;da statik anlatımı değil hareketli ve sesli bir üslubu sergiliyor. Sadece beyazlık ya da soğukluk imajlarında kalmayan şair, kar yağışında bulduğu müzikal sesleri derinlemesine işliyor. Bundan dolayı şiiri, &#;kış musikisi&#; diyebileceğimiz bir başlıkla anıyor ve onu şiirin içinde uygulamaya çalışıyor. Kaybolan mutluluk arayışının hâkim olduğu şiirde bu arayış neticesinin kar yağışı olduğunda karar kılıp dua ve sabırla şiiri bitirmesiyle okurun zihninde bir resim motifi oluşturmaktadır ki kar tanelerinin sürekli bahar unsurlarıyla karşılaştırılması buna bağlıdır. İmgeler, baharın hüznü ile kar yağışını resmetmek arasında farklı seslerle şiiri bütünleştirmeye çalışmaktadır. Bu, hem dış şekilde hem de iç şekilde görülür.

Servet-i Fünun sanatçıları her veznin bir ruha tekabül ettiğini ileri sürmüşlerdi. Cenab Şehabettin de şiirde vezni üç kere değiştirmiştir. Üç ana kısma ve beş ayrı bölüme ayırabileceğimiz Elhân-ı Şitâ&#;da şiire hâkim kafiyeler, bir düzene göre devam eder; kimi yerde çaprazlama kafiye kullanılır. Ana kurguya sürekli bağlı kalan şair, imgeler arası geçişleriyle şiirin canlı kalmasını sağlar. Ünlü ve ünsüzlerin sıralanışı ile oluşturulan ses, şiirin sonlarına doğru sertleşmeye başlar ve aliterasyonlarla zenginleşir. Bazı kelimeler hatta bazı mısralar tekrar kullanılır. Bütün bunlar şiiri monotonluktan kurtarma adına yapılan çalışmalardır ki genel olarak bu, Cenab Şehabettin&#;in şiirlerinde görülmektedir.

Şiirde anlam arayışı ve tahlilde şair gibi düşünemiyorsak bile şiirsel derinliği anlamak için hele hele sembolist bir şairi anlamak için kelimelerin çağrıştırdıklarından hareket etmek en doğru yollardan biri olsa gerek. Bu nedenle ilk mısradaki &#;beyaz titreyiş&#; ve &#;dumanlı uçuş&#; tamlamaları üzerinde durmak istiyorum: Bu mısra &#;eşini kaybeden bir kuş&#;un özelliğini ifade etmesi bakımından önemlidir. Görüleceği üzere tüm kış şiirlerinde olduğu gibi beyazlık bu şiirde de aşırıya kaçmadan yer edinmiştir. Ancak &#;beyaz titreyiş&#; ile başlayan &#;dumanlı uçuş&#;, nerede duracağını bilmeyen bir arayışın ve yön korkusuna yenikliğin ifadesidir ki duman gri de olsa, beyaz titreyişle paralellik arzeder. Bu titreyişin beyazlığı, sembol olarak ölüme kapı aralasa da salt anlamda titreme nedeninin soğuk ve kar olduğuna da götürmektedir bizi. Tüm bunlar, aslında &#;eşini kaybeden bir kuş&#;un özelliğidir ve yağan kar bir kuş gibidir. Böylelikle, şiirin yalnızlık mefhumu ile başladığını görürüz. &#;Bir beyaz lerze&#; ifadesini sadece kar için düşünmek de olağandır ki &#;bir&#; kelimesi ve ardısıra gelen &#;eşini gâib eyleyen&#; ifadesi tüm kar yağışlarının tek bir kar tanesi ile başlangıcına işarettir. Dumanlı uçuşun arayış amacı ise ilkbahardaki huzur ve canlılıktır. Kışa tezat olacak olan yazdan önce gelen ilkbahara yapılan arayış göndermesini başlıkla birlikte düşündüğümüzde bahara özgü olan kuşların şakıması yerine kar yağışı musikisinin yer edindiğini görürüz. Bu, ilkbahardaki kuş cıvıltıları yerine karların düşüş sesidir. Şüphesiz kışın yerini alacak olan ve kuşların geri dönüp şakımalarına sebep olacak olan ilk mevsim ilkbahardır. Karların uçuşunun tasvirinden sonra, şairin mevsimlerin birbiri ardına gelecek olduğunu, bundan kaçınılamayacağını dile getirişi devreye girer: &#;Ey kalplerin çılgın şarkıları, ey güvercinlerin güfteleri, işte baharın yarını budur ki, karlar toprağı derin bir sessizlikle kapladı. Artık bahardan kalma ve ona ait ne varsa sessizce ve sürekli ağlamaktalar.&#; Burada &#;kebûterlerin neşîdeleri&#;nden kasıt elbette güvercinlerin sesidir; ancak bu sadece bir ses değil aynı zamanda bir manzume, bir şiir hatta bir güftedir. Sonraki bölümde yine bahara ait bir unsur olarak kelebekle karşılaşır okuyucu. Kelebeğin ömrünün kısalığı ile baharın geçici oluşu arasındaki ilişki &#;o baharın bu işte ferdâsı:&#; mısraını derinleştirmemize yardımcı olur.

Karın düşüşü, ikinci bölümde kelebeğin uçuşuna benzer. Bu benzetmenin şekilsel olarak yapıldığını düşünebiliriz. Kelebek kısa bir ömre sahiptir ve uçarken birden düşüp ölür. Bu kısa hayat hikâyesi aynı zamanda karda vardır. Yere düşen her kar tanesinin eriyişi bir ölümdür. İlk bölümde olduğu üzere, bu şiirde 2. mısralar 1. mısralardan daha genel ve 1. mısraı kapsayan bir anlamla örülmüştür ki &#;bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek&#; yani &#;bir melek kanadının püskülü / saçağı&#; ifadesi hem kelebeği anlatmaktadır hem de kelebeğe benzetilen karları ifade etmektedir. Nihai olarak, bütün bu kelebek, melek ve kar öznelerinin gelen kışla yeşilliğini kaybetmiş bu solgun bahçelerde baharı ve baharla birlikte kuşların şakımalarını aradığını dile getirmekte ve bütün şiiri kapsayacak kadar, kar motifinin hepsinin yerini tutabilecek ölçüde büyük bir işlev içinde oluşuna anlam yüklemektedir şair ve kelebekten hareketle devam eder. Bu, şiirde semboller üzerinde derinleşmenin neticesidir ki; kelebek bu defa &#;ufacık bir çiçekli yelpâze&#; olarak çiçekler üstünde açan bir çiçeğe benzer. Buradaki &#;açmak&#; fiili hem kelebeğin kanatlarının açılışıdır hem de kelebeğin kozasından çıkıp baharda çiçek gibi açması / uçmasıdır. İşte bütün bunlar olurken önceki bölümde ifade edilen &#;düşüp ölen bu kelebeğin&#; bedeni üzerinde parça parça karların düşüşü başlamıştır. Kış kapıya dayanmış, kelebeğin uçuşu yerine kar taneleri geçmiştir. Bu düşüşü &#;pervâze&#; ile dile getiren şair, karların bu düşüşle ağladığını, kelebeğin ölümü üzerine düşmenin bir gözyaşı ıslaklığı gibi olduğuna değinir. Kar yine hüznü temsilen ordadır ve ağlamakta / yağmaktadır.

Üçüncü bölümde, kelebek sembolünün derinliğinden sonra ilk bölümdeki ana temaya geçen şair, kelebek gibi ölmeyip göç eden / giden kuşlara yeni bölümde gönderme yapar. &#;Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar / küçüçük, ser-sefîd baykuşlar&#;. Yine ilk mısra 2. mısraın açıklayıcısı konumumdadır ve 2. mısradaki öğe &#;beyaz başlı baykuşlar&#; kara benzetilir. Kar, kuşları, beyaz başlı baykuşlar gibi yuvalarında, dallarında ve hemen her yerde aramaya koyulmuştur. Devam eden mısralardaki dil, hem karların dilinden hem de şairin dilinden söylenen hüzünlü bir şarkı gibidir: &#;Gittiniz, gittiniz ey kuşlar, şimdi yuvalar baştan başa boş kaldı. Karlar, sessiz / figansız yetim olan yuvalarda son kalan ıslak tüyleri kovalıyor ve havada ağlar gibi uçuşuyorlar.&#; Kuşların gidişine üzülen kar taneleri hem uçuyor hem ağlıyor hem de onlardan geriye kalan yuvalardaki ıslak tüyleri bir hatıra olarak bulmak istiyor. Bu bölümdeki &#;mâi&#; kelimesi her ne kadar mavi anlamına gelse bile kar, ıslaklık, ağlama gibi genel kurguya uygun olan &#;suya ait, sulu, ıslak&#; anlamıyla okunmalıdır.

Üç bölümden oluşan birinci kısımla birlikte şiirin birinci şekilsel yapısı sona erer. Bu kısımda, karların yavaş yavaş, ağır ağır ve parça parça yağışını resmedilir ve bahar hatıraları ile kar tanelerinin hareketliliği benzeşme unsurlarıyla kendilerine yer edinir. Mısraların kısalığı araya giren &#;gibi kar&#; ve &#;karlar&#; kelimeleri ile şiir monoton bir dilden kurtarılır. Şiirdeki ses ahengi bakımından şairin, cömert vezin diye tanıdığı aruzun Servet-i Fünun çağındaki özgür imkânlarından bu amaçla faydalandığı görülür. Arada bir duraklar gibi olan kar yağışının tekrar harekete geçişine benzeyen küçük mısralardan sonra uzayan mısraların şiirde yer edinişi bu sebebe bağlıdır. Her bölüm sonunda hüzün ve melankoli &#;ağlar!&#; ifadesiyle tekrarlanmaktadır. Buraya kadar şiir &#;geniş müstezad&#;la söylenmiştir ve sonrasında konu haricinde ses ahengi, vezin ve söyleniş biçimi değişir. Kurguya dayalı kar benzetmeleri azalır. Artık yoğun bir kar yağışına teslim olmuştur şiir. İşte bu, Elhân-ı Şitâ&#;dır.

İkinci ana kısım iki bölümden oluşur ve bu kısımda hâkim olan kuvvetli bir kar yağışıdır. Acıya teslim olan ve sonunda acıyı seven, onu kabul eden bir insan gibi kar yağışıyla kaybolan bahar hatıralarına çok fazla değinilmediğini görürüz. Bütün arzu kardır. Yine de içten içe kar, bahar çiçeklerine benzetilerek ve gökyüzünün ayrıcalığında baharın hatırası canlı tutulur
İkinci ana kısım kafiyeleniş açısından iki ayrı ahenge sahiptir. Bu, ilk ana kısımdaki musikinin bu bölümdeki farklı işlenişidir: &#;Ey kış günlerinin gökyüzü, yasemin yaprağı, güvercin kanadı, ıslaklık bulutu senin elinde yığın yığın / küme kümedir. Ey gökyüzü, tabiatın ruhu / canı uyuya kalmış haldedir, bu kara toprağın üstüne tertemiz çiçekler dök.&#; anlamındaki kıta ile başlayan bir benzetme devreye girer. Bu, eldir. Kar tanelerinin sanki bir el tarafından serpildiği izlenimine götürür bizi. Bu el öyle bir eldir ki, çiçekleri, kuşları ve bütün bulutları kendinde barındırır. &#;Berk-i semen&#;le temsil edilen bütün çiçekler; &#;cenâh-ı kebûter&#;le temsil edilen bütün kuşlar ve onların şakımaları; &#;sehâb-ı ter&#;le temsil edilen ise hayata canlılık veren ve merkezi ıslaklık olan çiğ, kırağı, yağmur, nem, tazelik vb. unsurlardır. Şair, bütün bunların kar yağışıyla baharda çiçekler ve kuşlarla geri döneceğine inanır. Bahardan sonra kışın geleceğini birinci ana kısımda ifade eden şair, böylelikle kıştan sonra da baharın geleceğini belirtmiş olur. Çünkü hazan mevsiminden sonra tabiat kış uykusuna yatmış bir haldedir. Baharın canlılık belirtileri yerini kışın donukluğuna bırakmış ve bu hâl üzere gökyüzü yapması gerekeni yapmalı ve baharı karşılamak için kapkara toprağın üstüne o temiz ve bembeyaz kar tanelerini çiçekler gibi dökmelidir. Şair bilmektedir ki, dökülen her bir kar tanesi baharda bir çiçek olarak karşımıza çıkacaktır. Öyleyse hitap edilecek olan, istekte bulunulacak olan gökyüzüdür. Bütün bereket oradadır. Her ne kadar kar sahibi gökyüzü gibi görünse de tekrarlanan &#;dest&#; kelimeleriyle birlikte akla &#;Allah&#;ın kudret eli&#; gelmekte ve anlam yerleşmektedir.

Dördüncü bölümün devam eden ikinci kıtasında şair: &#;Her ağaçlıkta / korulukta şimdi ne bir yaprak var ne bir çiçek. Her yer bir ümitsizlik, siyahlık ve gölgelik yığınıdır. Ey kış semasının eli, durma, her ağaçlığın üstüne beyaz bir örtü çek.&#; diyerek hitabına devam eder. Bu hitabın içinde ise yine bir tasvir vardır. Bütün ağaçların sonbahardan çıkmış bir durumda yapraksız, kuru dallarla ve çiçeksiz olarak çıplak bir insan gibi olduğunu düşünür. Bu nedenle birinci bölümde olduğu gibi gökyüzünden böyle yavaş yavaş yağmamasını, aralıksız yağmasını ve bu çıplaklığı örtmesini ister. Çünkü bu hâl bir ümitsizlik hâlidir. Sadece siyah tonların egemen olduğu bir yerde ümitsizliğin ve gölgelik yerlerin var olduğuna değinir. Burada aynı zamanda kar yağmazsa bahar çiçeklerinin açılamayacağına ve şiirin sonunda var olan sabırdan ürpertiye bağlı bir korku vardır.

Kendi aralarında kafiyelenmiş altı beyitten oluşan ve anlam açısından üç kıta gibi de gözükebilen üçüncü kısımda şairin bahar korkusu kar yağışıyla bölünür ve hitap bölümünden sonra yine kış manzarasını ve karların yağışını tasvire koyulur: &#;Gökten arzularımız gibi dökülüyor kar, her sevdâya hayalim gibi koşuyor kar, sessiz bir rüzgârın saf kanadında uyuyor gibi bir vakit durup tekrar uçmaya devam ediyor karlar.&#; Burada şiirin genelindeki kar yağışı tasvirlerinin en büyüğünü görmekteyiz. Çünkü, &#;uçmak&#; kelimesiyle kuşlar; &#;emel&#;, &#;sûd&#;, &#;hayal&#; ve &#;uyumak&#; kelimeleriyle insan; &#;sessiz rüzgarın saf kanadı&#;yla da tabiat benzetmeleriyle kar yağışı tasvir edilmektedir. Bu bölümde &#;tarzında durur bir aralık&#; ifadesi şiirin genelinde olmayan bir yapıda önceki mısraın devamı niteliğinde okunması gereken bir mısradır ki &#;uyuklar&#; ifadesini bir bakıma yalanlayan bir bakıma ise doğrulayan söyleme sahiptir. Hatta anlamı derinleştirdiğimizde burada uyuklamaktan başka bir eylemin de var olduğunu görürüz. &#;Durmak&#; eylemi ile şair, kar tanelerinin tıpkı bir insan gibi yolculukta ara verip dinlendiğini ve sonra yoluna devam ettiğini ve aynı zamanda bütün hareketliliğin zamanla birlikte durduğunu ifade etmektedir. Kar yağışının tasviri &#;soldan sağa, sağdan sola titreyerek ve kaçarak, bazen tüyler gibi uçuyor, bazen dökülüyorlar.&#; ifadesiyle devam eder. Yine &#;titreme&#;, &#;kaçma&#; ve &#;tüy&#; kelimeleri ile insan ve kuş unsurları devreye girer ki şiirdeki ses unsurlarının en temel öğeleri bunlardır. Bu mısralarla birlikte kar yağışının tasviri sonlanmış olur. Nitekim, şiiri bitirmeye doğru hazırlanış ve tipi başlar. Tam bu noktada şairin &#;Karlar, bütün sessizlik ilahilerinin sesleri ve bütün melekler âleminin bahçelerinin çiçekleridir.&#; gibi karları tanımlayan ifadesiyle karşılaşıyoruz. Şüphesiz bu tanım, içerdiği kelimeler açısından farklı bir tanımdır ve sembolist bir şairin benzetmeleriyle kurulmuştur. &#;Melek&#; unsurunun burada yer alışı &#;her bir kar ve yağmur tanesini gökten bir meleğin indirdiği&#;ne olan inanıştır. Melekler, bahçelerinin çiçeklerini baharda açmaları için toprağa indirmektedirler. Şair, ikinci bölümde de kar ve kelebek motiflerini melek kanadına benzetmiş ve bu inanışı desteklemiştir. &#;Sessizlik ilahilerinin sesleri / ezgileri&#; anlamındaki &#;elhânı mezâmir-i sükûtun&#; ifadesi ile şair şiirin başlığını destekler, anlamı ortaya koyar ve şiirdeki tüm sesleri bir çatı altında toplar. Bahardan yansıyan tüm seslerle kışın sessizlik sesi başlığı kesinleştirir burada: Elhân-ı Şitâ.

Bu hazırlanıştan sonra nihai olarak &#;ey gökyüzünün eli, cömertlik eli, kışın eli, bahar çiçekleri yerine beyaz kar; kuş seslerinin yerine kara toprağın üstüne ümit suskunluğu dök.&#; diyerek yine kısa bir hitapla şiiri ve üçüncü kısmı bitirir şair. Bu, Allah&#;a karşı yapılan bir duadır. Bu duanın içinde ümit vardır. Çünkü kar yağmazsa / kış olmazsa bahar, bahar olmayacaktır. Bu duada, &#;dök&#; emrinin üç kere ve mısra içinde farklı farklı düzende söylenişi tekrarlarla yapılan bir ahenk ve aynı zamanda duanın kabulü için olması yanında okuyucunun da bu beyitlerle kar yağışına dua etmesi ve sabretmesi içindir. &#;Samt-ı ümîd&#; yani &#;sabır&#; ile biter şiir. Bu, bir an önce kar yağışının başlamasına ve bitmesine, dökülen her kar tanesi ile bahar çiçeklerinin ve kuş cıvıltılarının gelecek olduğunun Allah&#;tan beklendiğine ve okur için de tüm bunların müjdelendiğine işarettir. Dolayısı ile şiirin bitimiyle kış bahara; şiire hâkim olan hüzün ve melankoli de yerini mutluluğa bırakmaktadır diyebiliriz.

Sembolist bir şair olan Cenab Şehabettin Elhân-ı Şitâ şiiri boyunca sıfatlar, benzetmeler ve mecazlarla karları ve kış unsurlarını şekilden şekle sokarak ortaya koymaya çalıştığı manzarayı resmedip gözümüzde canlandırmış ve imgelerin içinde hassas bireysel izlenimini gizlemiştir. Bu izlenim, bize baharın huzuru, canlılığı ve hareketliliğinin tezadında kış mevsiminin hüznünü ve monotonluğunu belirtmekle kalmıyor, bütün Servet-i Fünun edebiyatında hâkim bir duygu olan melankolinin ve hüznün kış ile ortaya çıkışını temsil etmektedir. Mısraları tesadüfle kurulmayıp muhtevâ ile birleştirilen ve kelimeleri özenle seçilen Elhân-ı Şitâ şiiri  yılından bugüne okunmaya devam ediyorsa, bundaki başarıyı muhtevâda değil elbette şairin şiir işçiliğinde aramamız gerekiyor.

Mevsimlerin hazzını hissederek yaşamak insanlara özgüdür. Kış perdesi altında saklı duran baharı ilk karşılayacak olan da insandır. Kar yağdıkça içimizdeki bahar arzusu büyüyecek ve yerini buluncaya dek bu &#;kış musikisi&#; devam edecektir. Belki de yoğun çiçek yağışıdır her &#;kar-a-kış&#; bahçemizde ağlayan. Öyleyse: Baharı karşılamak için zamanıdır kar çiçeklerine bahar taneleri gibi yağmanın.

YAZAR HAKKINDA BİLGİ

Cenab Şehabettin&#;in Hayatı Edebi Kişiliği

&#;te Manastır&#;da doğdu. Edebiyata yakın ilgi duyan bir ailenin çocuğuydu. Sırasıyla Tophane&#;deki Fevziye Mektebi&#;ni, Gülhane Askeri Rüşdiyesi&#;ni, Tıbbiye İdadisi&#;ni bitirdi. Sonra Askeri Tıbbiye&#;den mezun hekim yüzbaşı oldu. &#;te Paris&#;te 4 yıl cilt hastalıkları ihtisası yaptı. Paris sonrası, bir süre Haydarpaşa Askeri Hastanesi&#;nde çalıştı. Mersin ve Rodos&#;ta doktorluk, Hicaz&#;da sıhhiye müfettişliği yaptı. &#;te emekliye ayrılarak Darülfünun&#;da müderrisliğe başladı; Batı Edebiyatı ve Fransız dili okuttu.

Edebiyat-ı Cedide&#;nin ileri gelen şairlerindendi. İlk şiirleri Saadet gazetesinde yayımlandı. Yenilikçi bir şairdi. Servet-i Fünun&#;da Tevfik Fikret&#;ten sonra en etkili şairdi. Çok süslü ve ağdalı bir dille, sonnet biçiminde yazdığı aşk ve doğa şiirleriyle sembolizmin öncüsü sayıldı. Fransız şiirinden etkilendi. &#;den sonra düzyazıya ağırlık verdi. Tanin, Hürriyet, Kalem ve Hak gazetelerinde çıkan makalelerinde Genç Kalemler&#;in &#;sade dil&#; anlayışına karşı Osmanlıcayı savundu. Heceleri müzik düzeyinde uyumlu kullanmayı benimsedi. Karşıtlarını eleştirirken alaycı bir üslup kullandı. Bazı kereler &#;Râik Vecdî&#; ve &#;Dahhâk-i Mazlûm&#; takma adlarını kullandı. Şiirlerini &#;Evrâk-ı Leyâl&#; adı altında toplamayı düşünmüşse de bunu başaramadı.

13 Şubat &#;te İstanbul&#;da beyin kanamasından öldü. &#;Elhân-ı Şitâ&#; şiiri gibi bir günde 14 Şubat &#;te sade bir törenle Bakırköy Mezarlığı&#;nda, kızı Destine Hanım&#;ın yanına defnedildi.

Cenap Şahabettin&#;in Eserleri

Şiirleri: Tâmât (); seçme ve bütün şiirleri ise ölümünden sonra kitaplaştırıldı. Cenab Şehabettin&#;in gezi, tiyatro ve diğer eserleri: Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları, Afak-ı Irak, Evrak-ı Eyyam, Tiryaki Sözleri, Nesr-i Harb ve Nesr-i Sulh, Yalan, Körebe, Küçük Beyler, Merdut Aile, Derse Devam Edelim, Tuyugât-ı Kadı Burhaneddin ve Shakespeare&#;dir


Elhanı Şita Şiiri İncelemesi

ELHAN-I ŞİTA (Kış Nağmeleri)- Cenap Şahabettin

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi karlar
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar…
Ey kulûbün sürûd-i şeydâsu,
Ey kebûterlerin neşideleri,
O baharın bu işte ferdâsı
Kapladı bir derin sükûta yeri
Karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.
Ey uçarken düşüp ölen kelebek
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
Gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar;
Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ’şun üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervâze
Karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar
Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
Gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,

Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân! &#;
Son kalan mâi tüyleri kovalar
Karlar
Ki havada uçar uçar ağlar.
Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter&#;
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!
Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! &#;
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid…
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek.
Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!
Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar
Bir bâd-ı hamûşun Per-i sâfında uyuklar
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar,
Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân,
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân
Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun,
Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun.
Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök.
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:
Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi&#;

Cenap Şahabettin ( )

Konu: Kış manzarasının tasviri yapılmıştır.

İzlek: “Şiirde kaybolan bir saadetin hüznü hâkimdir. Düşen karlara, bahara ait sevimli unsurların zavallı hâtırası karışıyor. Kaybolan bahar ile bir kader gibi çökmekte olan kış arasında âdetâ bir trajedi cereyan ediyor.” Tema olarak şiir baştan sona bahar ile kış mevsiminin mücadelesini ve en sonunda kış mevsiminin üstün gelmesini işler.

Düşünce: Hakim olan düşünce “ Ruh-i kâinat”tır. Tabiatı hassas kılmaktıfunduszeue.infoojik intiba, imajların içinde funduszeue.info ile hüzün duygusu birbirine karışmıştır.Şiirin içindeki bahar mevsimine ait unsurlar saadeti, kış mevsimine ait unsurlar da hüznü temsil ve telkin etmiştir.

Olay: Şiir manzum bir hikaye örneği göstermez, saf şiirdir.Şiir kış mevsiminde herhangi bir günde yağmaya başlayan karın aralıklarla devam etmesini ve en sonunda bahara ait unsurların karlar tarafından yenilgiye uğratılmasıyla sonuçlandırılıyor.

Varlık: Somut varlık olarak kar, kelebek, baykuş, güvercin, çiçek gibi nesnelerin yanı sıra soyut varlıklara ve soyutlamalara başvurmuşfunduszeue.info mevsimine ait olan varlıkları kışa tezat oluşturabilmek için kullanmıştıfunduszeue.infoşlar, çiçekler, bulutlar şiirde fonksiyoneldir.

Duygu: “ Galip duygu , kaybolan bir saadet duygusu veya melânkolidir.” Şâir, karlı bir kış manzarası karşısındadıfunduszeue.info bir kuşa, bazen bir melek kanadının saçağına, bazen de bir ak başlı baykuşa benzettiği karların teşkil ettiği kış manzarası, şâire baharı düşündürür; hayalinde bahara ait çağrışımlar canlanıfunduszeue.infoaki canlılığın yerine, kışın sessiz ve hareketsiz, tek renkli manzarasının hâkim olmasından doğan hüzün, karlara bağlanan ağlamak fiilinin tekrarlanmasıyla hissettiriliyor.

Görüntü: Nesnel Görüntü:Şiirde nesnel görüntü funduszeue.infok, güvercin, çiçek, baykuş gibi tabiat varlıkları somut, nesnel, beş duyuyla algılanan görüntüleriyle tasvir edilmiyor.Şairin amacı da zaten bu varlıkların tabii görünen özelliklerini vermek değfunduszeue.info bahara ait unsurlardan hareketle kış mevsimini ve karı bize daha iyi sunabilmiştir.

Öznel Görüntü: Şâir, tabiat varlıklarını öznel bir görüntü içinde funduszeue.info şiir bir tabiat tasviri olmakla beraber, buradaki tasvir objektif değildir.Şâir görülen manzara ve tabiat olayı ile kendi duygularını birleştirmiş ve bize öylece sunmuştur.

Beyitlere Açılım ve Simge –İmge Yapısı:

1.Bölüm:
Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi karlar

(Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş… Eşini yitirmiş bir kuş gibi kar.) Şâir bu dizelerde karların uçuşunun tasvirini yapmıştıfunduszeue.infoı beyaz titreyişler halinde, dumanlı uçuşları olan eşini yitirmiş kuşlara benzetmişfunduszeue.infoki benzetme hem şekil yönüyle hem de hissi yönüyle işlenmiştir.

2.Bölüm:
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar…
Ey kulûbün sürûd-i şeydâsu,
Ey kebûterlerin neşideleri,
O baharın bu işte ferdâsı
Kapladı bir derin sükûta yeri
Karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.

(Karlar geçen ilkbaharı arıfunduszeue.info gönüllerin çılgın şarkıları, ey güvercinlerin cıvıltıları!İşte o baharın ertesi, şu görünen manzaradır: Karlar, yeryüzünü bir derin sessizlikle kapladılar ve her an, için için ağlıyorlar.) Bu beyitlerde şâir eskiye dönerek bahara ait unsurları hatırlıfunduszeue.infoa söylenen şarkılar, güvercinlerin cıvıltıları, mevsimin getirmiş olduğu güzellikler bir bir gözünün önünden geçiyor. Karları bu güzellikleri kapladıkları için kişileştirerek için için ağlayan bir insana funduszeue.infomaya başlayan bir saadet duygusu yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştır. Şâir bu bölümü karların tasviri ile bitirir.

3.Bölüm:
Ey uçarken düşüp ölen kelebek
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
Gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar;
Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ’şun üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervâze
Karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar

(Ey uçarken düşüp ölen kelebek! Bir melek kanadının beyaz saçağını andıran kar, seni şimdi solgun bahçelerde arıfunduszeue.info vakti çiçeklerin üstünde ipekli bir yelpaze gibi açılıyordun.Şimdi ise ölüsün ve cesedinin üstünde parça parça karlar uçuşmaya başladı. O karlar ki gökyüzünden düşer düşer, ağlar…)Şâir bu dizelerde tekrar bahara ait unsurları işlemişfunduszeue.info vakti çiçeklerin üstünde dolaşan dolaşan bir kelebeği hatırlamış ve karların düşmeye başlaması ile bu hayali kaybolmuştur zira o çiçekler artık karlarla kaplıdır ve kelebek ölmüştüfunduszeue.info kaybolan saadet duygusu daha belirgin bir şekilde işlenmişfunduszeue.infoı şâir bir meleğin kanadının beyaz saçağına benzeterek onlara kutsallık yüklemişfunduszeue.info karların tasviri yapılmıştıfunduszeue.info duygusu ile melankolinin savaşı devam etnektedir.

4.Bölüm:
Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
Gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân,
Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân! &#;
Son kalan mâi tüyleri kovalar
Karlar
Ki havada uçar uçar ağlar.

(Ey kuşlar!Sizler uçup gittiniz.Şimdi ak başlı baykuşlara benzeyen kar, sizi dallarda ve yuvalarda arıfunduszeue.infoiz gittiniz, siz ey kuşlar!Şimdi yuvalar, baştan başa boş kaldı.Havada uçup uçup ağlayan karlar, o yuvalarda sessiz ve şikâyetsiz yetimler gibi kalmış olan mavi tüyleri kovalıyor.)Bilindiği gibi kış mevsimi ile beraber kuşlar daha sıcak yerlere göç ederler ve geriye bölgesini terk etmeyen baykuşlar ve kuşlardan geriye kalan tüylerdir. Bahardan kalan bu hatıralar şâirin kış manzarasını vermesinde etkili olmuşfunduszeue.info gene yağmaya devam eden karı tasvir etmişfunduszeue.infoaki canlılığın yerine, kışın sessiz ve hareketsiz, tek renkli manzarasının hakim olmasından doğan hüzün, karlara bağlanan ağlamak fiilinin etkisiyle hissettiriliyor.

5.Bölüm:
Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter&#;
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!
Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! &#;
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid…
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek.
Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!
Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar
Bir bâd-ı hamûşun Per-i sâfında uyuklar
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar,
Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân,
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân
Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun,
Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun.
Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök.
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:
Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi&#;

(Ey kış seması! Elinde taze bulut, güvercin kanadı ve yasemin yaprağı yani bunlara benzeyen kar, yığın yığındır. Ey sema!Tabiatın canlı ve hareketli akışı durmuştur.Şimdi bütün tabiat, sessiz ve hareketsiz bir uykuya dalmıştıfunduszeue.infoşilliğinden soyunmuş olan toprak, siyah funduszeue.info bu kara toprağın üstüne beyaz, lekesiz ve şeffaf çiçeklerini (karlarını) dök!Ne yaprak, ne bir çiçek var; şimdi her koruluk ümitsiz ve siyah renkli bir gölgeler yığını halinde …Ey kış semasının eli!Durma durma, bu karanlık koruların üstüne (karlarınla)beyaz bir örtü çfunduszeue.info, göklerden emeller gibi dökülüfunduszeue.info her yanda hayalim gibi dökülüfunduszeue.info her yanda hayalim gibi uçuşuyor… Emellerin, dileklerin yükseldiği, kabul veya reddolunduğu yer göklerdir, veya böyle olduğuna inanılmıştıfunduszeue.info sebeple şâir bembeyaz ve tertemiz görünüşüne bakarak karla emeller arasında benzerlik funduszeue.infoın dört bir yanda savruluşunu ve hayalin zaman ve yerle kayıtlı olmayan uçuculuğuna funduszeue.info sessiz bir rüzgarın temiz kanadında, bir an için uyuklar gibi durur, sonra titrek ve ürkek bir şekilde soldan sağa sağdan sola uçfunduszeue.info tüyler gibi uçuyor, bazen de dökülüfunduszeue.info, sessizliğin duâya benzer , mırıltılı şarkılarıdıfunduszeue.info, ilâhî âlemin, meleklere has bahçelerin çiçekleridir…Ey gökyüzünün eli!Ey kış mevsiminin eli!Ey bolluk ve cömertliğin eli!Kara toprağın üstüne, bahar çiçeklerinin yerine beyaz karları, kuş cıvıltılarının yerine de ümit sessizliğini dök!&#;)

Bu bölümde şâir bahara ait unsurlara yer vermemiştir.Önce kışa hitap sonra karların düşmesinin tasviri sonra gene kışa hitap ile bu bölümü bitiriyor.Şiir kışın bahara, melânkolinin saadete galebe gelmesiyle sonuçlanıyor. Bu şiir bir tabiat tasviri olmakla beraber , buradaki tasvir objektif bir tasvir değildir.Şâir görülen manzara ve tabiat olayı ile kendi duygularını birleştirmiş ve bize öylece sunmuştur.

Nazım Şekli:Şiir mısraların kümelenişi itibariyle karışık düzenli serbest bir şekle funduszeue.infoa ile birlikte kurgulanmıştır. “ Elhân-ı Şitâ’nın dış şekli, tamamen müzikal bir karakter funduszeue.info bu musikî prensibi sadece dış şekle değil, iç şekle, muhtevanın düzenlenmesine de hâfunduszeue.info ve kışa ait muhtelif unsurları birer “leit-motif” gibi kullanan Cenab, onları karların yağış hareketlerine uygun şekilde münavebeli bir hareket içinde ele alıyor.”

Dil:Servet-i Fünûn döneminin özelliklerini gösterir ve dili ağırdır.Şiirde çokça tamlamaya , sıfatlara , mecazlara yer verilmiştir.

Üslup:Şâir kaybolan saadet duygusunu belirli bir ahenk düzeni içerisinde vurgulamıştıfunduszeue.infomlerinden algıladıkları kendi ruhuna ait tasavvurları birleştirmişfunduszeue.info sanatlara, mecazlara, sıfat terkiplerine sıkça başvurmuşfunduszeue.info yer hitabet üslubuna da başvurmuştur.

Âhenk: Şiirde ince bir musikî vardır.Ünlü ve ünsüzler belirli bir tertibe göre dizilmişfunduszeue.info konuda Mehmet Kaplan şöyle der: “Şiirde âdeta “lâ” sesini veren kelime “kar” dıfunduszeue.infoçilen kafiyelerden büyük bir kısmı ona uyuyor. “Arar, ağlar, kuşlar, yuvalar, kovalar, uçarlar”.Mısraların içi “r” sesini ihtiva eden birçok kelimelerle kaynaşır: “lerze, serd, kebûter, bahar, derin, yeri, rîşe, mürde, düşer, dallar, serteser, tüyler”.Kışın hâkim olduğu kısımlarda ise sert ünsüzleri ihtiva eden kelimeler çoğalıyor ve aliterasyon yapılıyor.” Kelime sentaksına büyük önem vermişfunduszeue.infoîyi yaratan unsurlardan biri de tekrarlardır.Şâir sıkça vezin ve şekil tekrarları yapmıştır.Sıkça kullanılan heyecanı ifade eden ‘ey’ ile başlayan mısralarda âhenk oluşturmuştur.

Kafiye: Cenab Şahabeddin&#;in klasik ahenk unsurlarından kafiyeye ve vezne kuvvetle bağlı bir şairdir. Âhenk sağlamak için bol miktarda kafiyeye başvurmuşfunduszeue.info kafiye, yarım kafiye sıkça başvurmuşfunduszeue.infoleri bir müzikalite oluşturabilmek için adeta seçmiştir.

Vezin: Elhân-ı Şitâ’da Aruz vezninin  şu kalıpları kullanılmıştır:
1. Feilâtün mefâilün feilün
(fâilâtün) ( fâ’lün)
funduszeue.info’ûlü fâilâtü mefâilü fâilün
funduszeue.info’ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

Şâir bu karışık kalıpları kullanarak muhteva ile şekli birleştirmişfunduszeue.infoın hareketini hem tasvir ederek hem de vezinleri kullanarak bizlere göstermiştir. Adeta bir ressam gibi çizmiş olduğu kar tasvirine seçmiş olduğu fiiller ve vezin sayesinde canlı bir hayat sahnesini bizlere sunmuştur.

Kaynakça:
Mehmet Kaplan,Şiir Tahlilleri1 Dergah Yayınları Mart İstanbul
funduszeue.infoah Çetin Şiir Tahlilleri 1 Öncü Kitap Ankara
Ali İhsan Kolcu Servet-i Fünûn Edebiyatı Salkımsöğüt Yayınları Ankara
Dr. Hasan Akay Servet-i Fünûn Şiir Estetiği (Cenab Şehabeddin’in Gözüyle) Kitabevi Yayınları İstanbul

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası