KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU
Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.
1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları
Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:
Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:
İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.
2. Kişisel Verilerin Aktarılması
Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.
3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi
Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;
Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.
4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız
Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;
Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.
5. Veri Güvenliği
Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.
6. Şikayet ve İletişim
Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “funduszeue.info” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;
Kanun kapsamındaki taleplerinizi, funduszeue.info web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.
Yemek yemek yaşamın sürdürülmesi için bir gereklilik olmanın ötesinde kimilerimiz için bir keyif kimilerimiz için ise kabus gibi bir süreçtir. Yemek yeme yaklaşımında hangi tarafta olduğumuzu belirleyen ilk süreç, bebeklik döneminden okul çağına kadar olan deneyimlerimizdir. Sosyal kültürel çevre, duygusal kapasite, anne-babanın bakım verme biçim ve ebeveynlik tutumları gibi pek çok etken beslenme davranışlarımızı şekillendirmektedir.
Bunun yanı sıra beslenme alışkanlıkları, sağlıklı bir yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Beslenme ve yemeğe dair düşünceler takıntı haline dönüşürse kişide ciddi düzeyde fiziksel ve/veya ruhsal rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. Anoreksiya nervoza, yeme bozuklukları arasında en sık rastlanan ve aynı zamanda ruhsal belirtilerin yanı sıra fiziksel sıkıntıların da eşlik ettiği en önemli başlıklardan biri olarak yer almaktadır1.
Anoreksiya nervoza, kişinin kendi bedeniyle ilgili olumsuz düşünceleriyle başlayan ve kilo alma korkusuyla enerji alımını kısıtlayarak aşırı kilo kaybı yaşadığı bir yeme bozukluğudur. Bu nedenle zayıflık hastalığı olarak bilinir. Anoreksiya nervozanın bu belirtileri, hastalarda fiziksel olarak kolaylıkla gözlenebilir.2, 3.
Zayıf bir bedene sahip olma arzusu ve kilo almaya karşı yoğun korku birlşerek kişiyi katı bir diyet uygulamaya, aşırı egzersiz yapmaya, kendini kusturma davranışında bulunmaya veya laktasif ilaçlar kullanmaya itmektedir.
Bu davranışların sonucu olarak kişinin beden ağırlığı düşer ve bu durum sağlığını ciddi düzeyde sıkıntıya sokabilmektedir. Çarpık bir beden algısına sahip olması sebebiyle de kişi ne derece zayıfladığının farkında olmaz, hala şişman olduğuna inanır ve bununla birlikte yaşamakta olduğu durumun ve rahatsızlığın ciddiyetini inkar eder2, 4.
Anoreksiya tanısı nasıl konulur? DSM-5’e göre anoreksiya nervoza 2 alt tipe ayrılabilir:
Kişinin son 3 ayda katı bir diyet uygulaması ve neredeyse hiç yemek yememesi ya da aşırı spor yaparak kilo kaybetmesi kısıtlayıcı tip olarak geçmektedir. Kişinin bu şekilde kendini kısıtlamasının altında kendini cezalandırıcılık şeması yatıyor olabilir.
Anoreksiya nervozanın bu tipinde tekrarlayan şekilde tıkınırcasına yemek yeme ve çıkarma atakları yaşanır. Diğer bir deyişle duygu kontrolü, kaygıdan kaçınma gibi sebeplerle aşırı yemeye sığınır ancak sonradan hissettiği utanma ve suçluluk gibi duygularla yediklerinin kalorisinden kaçınmak amacıyla bunları istemli olarak kusar5, 6. Bu nedenle Anoreksiya Nervozanın Tıkınırcasına Yeme/Çıkarma tipi kendini kusturma hastalığı olarak bilinir. Peki Anoreksiya kimlerde görülür?
Anoreksiya nervozanın erişkinlerde yaşam boyu yaygınlığı % iken ergenlerde % oranında olduğu bildirilmiştir. Anoreksiya nervoza çoğunlukla orta-geç ergenlik döneminde yani yaş aralığında ortaya çıkmaktadır2, 7.
Son zamanlarda ergenlik öncesi veya erken ergenlik dönemlerinde de anoreksiya nervozanın görülme sıklığının artmaya başladığı, bununla birlikte erken dönemde ortaya çıkan anoreksiya nervozanın daha kötü bir prognoza sahip olduğu bilinmektedir. Klinik ortamda yapılan çalışmalar, anoreksiya nervozanın kadın erkek oranının olduğu ifade etse de, toplum çalışmalarındaki sonuçlar bize bu oranın daha düşük olduğu söylemektedir2, 8.
Anoreksiya nervozanın, genetik, nörobiyolojik, psikososyal, gelişimsel ve çevresel gibi pek çok faktörün etkisi ile oluştuğu düşünülmektedir ve net bir etiyolojik faktör yoktur2.
Birinci derece kadın akrabalarında anoreksiya nervoza bulunan danışanların yaşam boyu anoreksiya nervoza geliştirme ihtimalleri 10 kat artmıştır. Anoreksiya nervoza üzerine yapılan ikiz çalışmalarında ise genetik geçiş % arasında verilmiştir2, 9, 10.
Nörobiyolojik faktörler üzerinde de durulmuştur fakat bunların yeme bozukluklarının öncüsü mü yoksa yeme bozuklukları sonucunda mı oluştuğu konusunda netlik yoktur. Anoreksiya nervoza hastalarında yapılan nörogörüntüleme çalışmaları sonucunda ventriküllerde genişleme, beyin omurilik sıvısında artış ve beyinde boyut olarak küçülme gibi bazı faktörler saptanmıştır2, 11.
Psikososyal faktörler açısından baktığımızda ise kişinin kilosu ile dalga geçilmesi, dış görünüşü ile ilgili kıyaslamalar yapılması, ailesi veya arkadaşları tarafından gelen olumsuz eleştiriler, sosyal medya üzerinden zayıf olmanın çekiciliği üzerine maruz kaldığı pek çok mesaj her iki cinsiyet açısından da yeme bozuklukları gelişimine yol açabilir2, 12.
Psikanalitik perspektiften bakıldığında anoreksiya nervoza geliştiren bireylerin anne-çocuk ilişkisinde sorunlar vardır. Bu kişilerin anneleri, bebeğin duygusal gereksinimini anlamakta zorlanmaktadır. Bu durum çocuğun ilerleyen dönemlerde beden algısının bozulmasın yol açar. Kişi bedeninin isteklerini anlama ve onu doyurma noktasına sıkıntılar yaşayabilir. Bununla birlikte bedeni üzerindeki kontrolünü oral davranışlarını kısıtlayarak sağlama çabasında olur.2, 4.
Evrensel olan gelişimsel geçiş dönemlerinde meydana gelen olumsuz deneyimler anoreksiya nervozanın artan yaygınlığı ile bağlantılı bulunmuştur13.
Bu gelişimsel risk faktörleri beslenme ve uyku gibi güçlüklerle birlikte prenatal, perinatal ve neonatal olayları da içerebilir. Çocukluk süreci boyunca ortaya çıkan bazı özellikler anoreksiya nervoza için risk faktörü olarak adlandırılmaktadır. Bunlar anksiyete, depresyon, mükemmeliyetçilik ve otizm spektrum bozukluğu ile ortaya çıkan kişilik özellikleri şeklinde sıralanabilir14.
Bir diğer gelişimsel faktör ise anoreksiya nervozanın ergenlik döneminde ortaya çıkışıyla ilgili görünmektedir. Ergenlik dönemi genel hatları itibariyle kişinin derin değişiklikler yaşadığı ve yetişkinliğe geçiş sürecini temsil eden bir dönemdir. Bu dönemde anoreksiya nervozanın başlangıç dönemini temsil etmektedir. Peki anoreksiya nervozanın başlangıcında ergenlik döneminin kritik önemi nedir?
Bu konuda yapılan olası bir açıklama, kişinin bu dönemde yaşadığı nörotransmitter işleyişinin, kişinin beyin olgunluğunun ve genetik faktörlerle iletişime giren hormonal değişimler ve düzensizliklerinin anoreksiya nervozanın başlangıcını etkilediğine yönelik olmaktadır13, 15.
Kadın olmanın anoreksiya nervoza için risk faktörü olduğu bilinmektedir. Zira Anoreksiya Nervoza kadınlarda erkeklere oranla 10 kat daha fazla görülmektedir.
Bunun yanı sıra ekonomik durumunda etkisinden de söz edilebilir. Düşük ve orta gelirli ülkelerde anoreksiya nervoza oranlarında artış yaşanmaktadır. Sanayileşme, küreselleşme ve kentleşme gibi kültürel geçiş süreçlerinin anoreksiya nervozanın gelişimi için çevresel risk faktörleri ile ilişkisi olduğu düşünülmektedir13, 16.
Bunun yanı sıra katı diyet ve aşırı egzersiz gibi davranışlarda bulunmakta olan ve aynı zamanda genetik anlamda da daha duyarlı olan bireylerin daha kolay şekilde anoreksiya nervoza geliştirmeleri mümkün olmaktadır13.
Anoreksiya nervozadan muzdarip olan hastaların fiziksel görünümleri çarpıcı derecede zayıftır. Bu sayede tanı koyma süreci diğer ruhsal hastalıklara oranla daha kolaydır. Bu kişilerin genellikle saçları azalmıştır. İleri vakaların vücutlarında lanugo tüyleri görülebilmektedir2.
Peki anoreksiya başlangıcı nasıl anlaşılır? Anoreksiya nervoza genellikle ergenlik döneminde başlar ve başlangıcında çoğunlukla kilo vermek amacıyla yapılmış diyet öyküsü yer almaktadır. Danışanda kilo almak üzerine yoğun bir korku vardır ve beden algısı bozulmuş durumdadır. Kişi zayıf olmasına rağmen kendisini kilolu görmektedir. Sık sık kilolarını kontrol etmek için tartılırlar. Genellikle yalnız başına yemek yemeyi tercih ederler ve yemekleri küçük parçalara bölerek yerler. Süreç ilerledikçe besin alımı azalır ve kiloları normal vücut ağırlığının altına inmeye başlar2, 4, 7.
Anoreksiya nervozaya duygudurum bozuklukları, kaygı bozuklukları ve obsesif kompulsif bozukluk gibi psikiyatrik bozukluklar yüksek düzeyde eşlik edebilmektedir. Anoreksiyanın tıkınırcasına yeme/çıkarma alt tipine ise madde kullanım bozukluğunun daha fazla eşlik ettiği bildirilmiştir2, 17.
Anoreksiya nervozayla depresyonun yaşam boyu eş tanı yaygınlığı, yani birlikte görülmek olasılığı % arasındadır. Bu oran Anksiyete Bozuklukları için bu oran % aralığında2, 18 ve Obsesif Kompulsif Bozukluk için %25’ten fazladır2, 4.
Anoreksiya düzelir mi? Zayıflık hastalığı Anoreksiya tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Tedavi sürecindeki ilk basamak danışanın ayaktan mı yoksa yatarak mı tedavisinin devam ettirileceğine karar verilmesi olmalıdır. Çocuk ve ergen danışanlarda durumları stabil devam etmekte ise ayaktan tedavi uygun görülmektedir2, 19.
Ayaktan tedavinin işe yaramadığı aşağıdaki durumlarda yatarak tedavi ön plana çıkmakta ve önerilmektedir:2, 19, 20
Anoreksiya nervoza için tedavi etkililiğini ele almış olan 32 çalışmanın derlemesini içeren bir araştırma kilo alımı uygulamasının anoreksiya nervozaya sahip danışanların tedavisinde birincil sonuç değişkeni olarak belirlemişlerdir.
Anoreksiya nervozanın vücut memnuniyetsizliği ve buna bağlı olarak zayıf olma isteği gibi psikolojik özelliklerinin azaltılması, aşırı egzersiz yapma davranışını azaltma çabası, menstrüasyon görmeyi engelleyen davranışları azaltmak ise ikincil değişkenler arasında yer almaktadır21.
İlaç kullanımı genellikle klinik yönetimde veya tedavi esnasında veya yeniden beslenme tedavisinin devamında kullanılmıştır21.
Davranışsal çalışmalar tüm psikoterapi çeşitlerini içermiştir. Bunların önde gelenleri:
Örneğin bir bilişsel davranışçı terapi çalışmasında, kişide yeme patolojisini sürdüren faktörlerle ilişkili bilişsel ve davranışsal bileşenler üzerine odaklanılmış ve anoreksiya nervoza rahatsızlığına uyarlanmış bir terapi süreci uygulanmıştır21.
Anoreksiya nervozaya sahip bireyler kilo ve beden şekli ile ilgili işlevsel olmayan düşüncelere sahip olduğundan dolayı ve bu işlevsiz düşünceler bu rahatsızlığın gelişimine ve sürdürülmesine katkıda bulunduğundan dolayı, Bilişsel Davranışçı Terapide bu işlevsiz düşüncelerin ele alınması hedeflenmektedir21, 22.
Tedavi sürecinde çocuk veya ergen danışanın ailesi ve yakın bakım verenlerin de tedaviye dahil edildiği Aile Temelli Tedavi ön planda olmaktadır. Aile Temelli Tedavi’nin uygun olmadığı durumlarda ve danışanın 15 yaşından büyük olması durumlarında ise kullanılabilecek tedavi Bilişsel Davranışçı Terapi veya Ergen Odaklı Terapi’yle sürdürülebilir2, 15, 20.
Bildirilmiş en yaygın olumsuz durum danışanın yatarak tedavi ihtiyacı olmasına rağmen ayaktan tedavi almasına uygun görülmüş olması ile alakalıdır. Bu durumun olumsuz değerlendirilmesinin sebebi hastalığın seyri ile bağlantılıdır. Davranışsal müdahale çalışmalarına yönelik olumsuzluk veya zarar durumu nadiren bildirilmektedir. İlaç tedavilerine yönelik zarar veya olumsuzluk olarak ise antidepresanların kişide gösterdiği yan etkiler gösterilmektedir21.
Anoreksiya nervozaya yönelik yapılan önleme programları hedef kitleye göre farklı şekillerde isimlendirilmektedir. Genel popülasyona yönelik önleme programları evrenseldir.
Yüksek risk taşıyan yani Anoreksiya hastası olma yolunda olan hastalara yönelik seçici ve hastalığın erken evrelerinde olan kişilere yönelik olarak sinyal veren şeklinde 3’e ayrılmaktadır. Yeme bozukluğu önleme çalışmaları vücut memnuniyetsizliği gibi risk faktörü olarak değerlendirilen faktörlere, yeme bozukluğu patolojisine veya vaka durumlarına odaklı olarak yürütülmüştür13.
Yapılan bir çalışmada yaş aralığındaki gençlere yönelik yapılan önleme çalışmalarını sistematik bir şekilde incelemiştir. İncelemelerden elde edilen meta-analiz sonuçları şu şekilde özetlenebilir: Önleme programları kapsamında yeme bozukluğu bilgisi ile alakalı sonuçlar üzerinde büyük değişimler yaratmaktadır. Ancak var olan risk faktörlerini azaltma ve kişinin tutumlarını değiştirmek üzerine yapılan çalışmalar daha küçük etkiler yaratmaktadır13, 23.
Yapılan bir çalışma, anoreksiya nervozaya sahip bireylerin sağlıklı, şizofreniye sahip olanlar ve astıma sahip olan bireylere oranla dışarıdaki insanlar tarafından daha olumsuz değerlendirmelere ve daha olumsuz karakterizasyona sahip olabileceğini göstermiştir. Bu çalışmada bireyler astım hastası olanlarla sağlıklı olanlar arasında ayrıma gitmemişler, bu da bedensel hastalıkların ve rahatsızlıkların olumsuz kişisel özelliklerle ve kişilerarası etkileşim bağlamı ile bağdaştırmadıklarını göstermiştir24.
Konu ruh sağlığı ile ilgili rahatsızlıklara geldiğinde ise, şizofreni veya anoreksiya nervozaya sahip bireylerin astımlı bireylere göre daha büyük bir tehlike olarak görüldüğü ortaya çıkmıştır ve bu özellikle şizofreni için geçerli olmuştur. Bu sebeple ruh sağlığı hastalıkları aslında bireyin kontrolü dışında olduğu göz önüne alındığında kişide korku ve dışlanma temalarını ön plana çıkarabilmektedir.
Çalışmada yer alan katılımcılar anoreksiya nervozanın öncelikle olarak sosyal destek, ebeveynlik ve öz disiplin eksikliği gibi sebeplerden kaynaklandığına ve bu faktörlerle geliştiğine inanıyorlardı. Etiyoloji kısmında bahsettiğimiz gibi kalıtsallık ve biyolojik etkenlerde bu hastalığın gelişiminde etkili olmaktadır ve çalışmaların bize gösterdiği şey katılımcıların veya genel anlamda insanların bu bulgulardan haberlerinin olmaması yönündedir diyebiliriz.
Anoreksiya nervozaya sahip olan bireylerin dışarıdaki insanlar tarafından damgalanmaya maruz kalmaları tedavi arayışlarında önlerinde birer engel olarak görülebilmektedir.
Ruh sağlığı alanındaki araştırmacı ve klinisyenler, anoreksiya nervoza gibi yeme bozukluklarına sahip bireylere ve o bireylerine ailelerine yanlış kalıplarla mücadele etmek amaçlı gerekli bilgileri vermek konusunda önemli bir noktada yer almaktadırlar. Bunların dışında akademisyen ve klinisyenlerin biyolojik ve psikososyal etiyolojik faktörlere yönelik de halkı doğru bilgilendirme gibi önemli görevleri üstlenirler24.
*Sitemizde bulunan yazılar tıbbi tavsiye içermez ve yalnızca farkındalık yaratmak amaçlıdır. Yazılardan yola çıkarak bir hastalık tanısı konulamaz. Hastalık tanısını yalnızca psikiyatri hekimleri koyabilir.
Sağlık bilgilerinin bir psikoterapist veya hekimle görüşmeyi sadece destekleyebileceğini ama asla ikame edemeyeceğini lütfen unutmayın!
Aşırı zayıflığın (uzman dilinde Anoreksiya nervoza veya Anoreksi denir) tipik özelliği aşırı kilo eksikliğidir. Hastalar aşırı zayıf olmalarına rağmen kendilerini şişman bulurlar ve sürekli kilo alabilecekleri korkusuyla yaşarlar. Bu yüzden sıkı perhize girerler, çok fazla spor yaparlar veya bir „yeme krizinden“ sonra kilo alma korkusuyla kusma, müshil (laksatif), idrar arttırıcı madde (diuretika) veya başka ilaç kullanma yoluna giderler. Kilo eksikliğinden dolayı diğer rahatsızlıkların yanısıra vücuttaki hormon dengesinde de değişmeler olabilir. Aşırı zayıflık mağduru genç kız ve kadınlar regl olmamaya başlar, erkekler ise cinsel isteksizliğe maruz kalırlar.
Her kişiden yaklaşık birinde aşırı zayıflık görülür. Buna karşılık „tanımlanamayan yeme bozukluğu“ Almanya'da bariz daha sık görülür. Bu rahatsızlığın mağdurlarında ilgili semptomlar (hastalık belirtileri) görülür ancak bu belirtiler „aşırı zayıflık“ teşhisi konulabilecek oranda değildir. Konuyla ilgili araştırmalara göre, her kişiden 19'unda yeme bozukluğu semptomları görülür.
Her hastadan yaklaşık 40 ila 60'ı bir psikoterapiyi tamamlar ve beş yıl sonrasında ise başarılı şekilde tedavi edilmiş sayılır. Her mağdurdan yaklaşık 30'unda aşırı zayıflık kalıcı olarak varlığını korur. Aşırı zayıflık sonucu ölüm riski, diğer ruhsal hastalıklara kıyasla ağır bedensel sonuçları ve yüksek suizid tehlikesi (intihar tehlikesi) dolayısıyla daha fazladır.
Hastalığın oluşumunda, ince olmaktan geçen bir ideal güzellik anlayışımızın olması gibi toplumsal etkiler ve çok kalorili gıdalara sürekli erişimin olması bir rol oynar. Ancak bunun yanında sözkonusu kişinin getirdiği biyolojik faktörler (örneğin irsiyet), kişisel (örneğin düşük özdeğer) ve geçmişiyle alakalı (yakın birinin ölümü) koşullar da, aşırı zayıflık gibi bir yeme bozukluğunun oluşumuna katkıda bulunur.
Kadınların aşırı zayıflık hastalığına yakalanma riski, erkeklere kıyasla yaklaşık on kat daha yüksektir. En riskli dönem, 14 ile 18 yaşları arasındaki gençlik dönemidir. Görünüşün önemli rol oynadığı veya belli bir kilo şartı koşulan spor türleriyle uğraşan sporcular da aynı şekilde yüksek risk altındadırlar. Aşırı zayıflık mağdurlarının birinci dereceden bayan yakınlarının, yani kız kardeşleri, anneleri veya kendi kız çocuklarının aşırı zayıflık hastalığına yakalanma riski yaklaşık onbir kat daha yüksektir.
Bir yeme bozukluğu başlangıcının belirtileri şunlardır: Kendi yeme davranışından memnun olmama, kişinin kilosu, vücudu ve beslenmesiyle ilgili endişelenmesi, gıda alımını sınırlama (aç kalma veya perhiz), gizli yemek yemek, kusma veya yeme krizleri.
Aşırı zayıflık hastalığı hemen bir günde oluşmaz. Mağdurların başarılı bir tedaviye başlamak için erkenden yardım aramaları çok önemlidir. Bu aşama genelde aile hekiminde, veya daha da iyisi bir psikoterapistte başlar. Burada bedensel bir muayenenin yanısıra ayrıntılı bir de görüşme yapılır. Muayene sonucuna göre sonraki aşama için hangi tedavinin tavsiye edileceğine karar verilir.
Aşırı zayıflık hastalığının tedavisinde, bilişsel davranış terapisi esasına veya psikodinamik yaklaşıma göre yapılan psikoterapinin özellikle etkili olduğu gözlemlenmiştir. Önemli olan, tedaviyi yapan terapistlerin yeme bozuklukları alanında hususi bilgilerinin ve önemli tecrübelerinin olmasıdır. Yaşı küçük hastalarda çoğunlukla, hastaların da görüşü alınarak hasta yakınları zaman zaman terapiye dahil edilir.
Ayakta psikoterapide mağdurlar genelde psikoterapistle haftalık görüşmeler yapar. Tedaviyi yapan hekimle anlaşarak tedaviyi tamamlaması açısından duruma göre ilaç alınması da anlamlı olabilir.
Çoğunlukla ayakta tedavi tek başına yeterli olmaz ve bir hastanenin uzmanlaşmış bölümünde yataklı tedavi tavsiye edilir. Hamburg'da psikosomatik tıp ve psikoterapi için iki klinik bulunmaktadır. Bunlardan biri, polikliniği Hamburg-Eppendorf Üniversite Hastanesi'nde (Universitätsklinikum Hamburg-Eppendorf) olan Hamburg Eilbek Schön Kliniği (Schön Klinik Hamburg Eilbek) bünyesinde, diğeri ise Asklepios Westklinikum bünyesinde yer alır. Hamburg ve çevresinde psikosomatik tıp ve psikoterapi alanında faaliyet gösteren kliniklerin tam listesini, Hamburg Terapi Rehberi (Almanca) 'nin sayfasından itibaren bulabilirsiniz. Çocuk ve gençlik psikiyatrisi, psikoterapisi ve psikosomatiği alanında faaliyet gösteren kliniklerin listesini, Hamburg Terapi Rehberi (Almanca) 'nin sayfasından itibaren bulabilirsiniz.
Bir psikoterapist veya bir klinikle iletişime geçmek zor geliyorsa, mağdur kişiler uzmanlaşmış bir danışma merkezine başvurabilirler. Danışma merkezlerinin çalışanları, hastalık belirtileri ve çeşitli tedavi imkanları hakkında bilgi vererek lazım olabilecek adresleri iletirler. Yeme bozuklukları mağdurlarına yönelik uzmanlaşmış danışma merkezlerinin Hamburg Terapi Rehberi (Almanca) 'nin sayfasından itibaren bulabilirsiniz.
Konu hakkında açıkça ama ihtiyatlı konuşmak faydalı olur. İlk denemede bir konuşma olmasa bile, konuyu açmaya devam edilmesi tavsiye edilir.
Ancak kendini yormamak ve destek almak da önemlidir. Mağdurların yakınları ve arkadaşları da yeme bozukluklarına yönelik danışma merkezlerine, aile hekimlerine, uzman hekimlere ve psikoterapistlere başvurabilirler.
Anoreksiya nervoza, vücut ağırlığının anormal derecede düşmesine rağmen bireyin, yoğun kilo alma korkusu yaşaması ve çarpık kilo algısıyla karakterize bir beslenme bozukluğudur.
Anoreksiya nervoza mağduru bireyler, kilolarını ve vücut şekillerini kontrol etmek için yaşamlarında önemli ölçüde değişiklikler yapma eğilimi gösterir.
Anoreksiya hastalığı olan kişiler, fazla kilolu olma korkusuna sahiptirler veya fazla kilolu olmasalar bile fazla kilolu olduklarını düşünürler. Bu nedenle de ya çok az yemek yeme ya da hiç yemek yememe eğilimindedirler. Birey, zayıflık ile öz değer-öz saygı kazanacağına inanır ve tüm gayreti bu inanç içindir.
Beslenme konusunda kendisine ciddi kısıtlamalar getiren birey, kendi belirlediği kısıtlamaların dışına çıkması durumunda kusma eğilimi gösterir veya müshil, lavman gibi yöntemleri kullanmaya başlar.
Anoreksiya, ergenlik döneminde beden algısının değişmesiyle başlar. Bu dönemde gençlerin görünüşleriyle ilgili yapılan yorumlara, söylemlere ve eleştirilere dikkat edilmelidir.
Anoreksiya, genellikle yaş arasında görülmektedir.
Anoreksiyanın nedenleri:
Ayrıca;
Kişinin diyet yapmasıyla başlayan yolculuk, zamanla kontrol edilemeyen takıntılı düşünme haline doğru evrilebilir. Bu durum kişinin hem fiziksel sağlığı hem de ruh sağlığı üzerindeki dengesini sarsıcı bir etkiye neden olabilir.
Anoreksiya, kişinin gündeminin yemek olması halidir. Kişi sürekli az yiyerek ya da yemeyerek kalori açığı oluşturmaya çalışır. Bu durum bireyin hormanal sistemini etkiler, belli bir vücut kitle endeksinin altına düştüğünde ise hormonal sisteminin bozulmasına yol açar. Kadınlarda bozulan hormonal denge adet döngüsünü etkiler.
Beslenemeyen ya da kendisini besleyemeyen kişinin beden sağlığı bozulur. Beden sağlığındaki yıkıcı etkilerin oluşmaması için anoreskiyanın erken teşhisi ve tedavi oldukça önemlidir.
Tedaviyi uzun süre reddeden ya da direnen kişilerde, hayati tehlikenin ortaya çıkması da unutulmaması gereken bir gerçek.
Anoreksiya nervoza nedeniyle;
Psikoterapi anoreksiya için faydalı farklı tedavi türlerini içerir. Psikoterapide temel hedef sağlıklı yeme alışkanlıklarını desteklemek, kısıtlayıcı ve engelleyici düşüncelere yönelik çalışmaktır. Ruhsal tedavi sırasında hastalığa bağlı oluşan anksiyete ve depresyon için de psikiyatrik konsültasyona da başvurulur.
Anoreksiya nervoza tanılı kişiler için aile ilişkileri de oldukça önemli bir yer tutar. Kişiler, sağlıkla ilgili iyi seçimler yapana kadar, beslenme ve kilo verme konusunda için ebeveynlerinin desteğine ihtiyaç duyarlar.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası